12/11/2025 Çarşamba Köşe yazarı V.T
Nefsini ıslah eden, saadete kavuşur...
"Bütün hâl ve hareketinde Allahü teâlâyı hatırla ki, kurtulanlardan olasın..."
Tâhir bin Abdullâh Taberî hazretleri Şâfiî fıkıh
âlimidir. 348 (m. 959)’da İran’da Taberistan’a bağlı Âmül’de doğdu.
Memleketinde ve Bağdat’ta Dârekutnî ve diğer büyük âlimlerden ilim tahsil etti.
Bağdat’ta Bâbüttâk kadılığına getirildi. 450 (m. 1058)’de vefat etti
“Ravzatü’l-müntehâ fî mevlidi’l-İmâmi’ş-Şâfi’î” isimli eserinde İmâm-ı Şâfi’î
hazretlerini anlatır. Bu kitabında şöyle nakleder:
İmâm-ı Şafiî hazretlerinin siması, gayet güzel ve
sevimli idi. Üstün bir zekâya ve kabiliyete sâhib idi. Peygamber Efendimizin
“sallallahü aleyhi ve sellem” sünnetine son derece riâyet ederdi. İlmi,
tevâzusu, heybet ve vekarı ile kalblere tesîr ederdi. Kur’ân-ı kerîm okurken
dinleyenler kendinden geçerdi. Orta hâlli giyinirdi. Heybetli bir görünüşü
vardı. O bakarken, yanındakiler su dahi içemezlerdi. Yüzüğünde,
“el-bereketüfil-kanâ’ati” (Bereket, kanâat etmektedir) yazılı idi.
Abdullah bin Muhammed Bekrî şöyle anlatmıştır: “İmâm-ı
Şafiî ile Bağdâd’da nehir kenarında oturuyor idik. Bir genç gelip abdest almaya
başladı. Fakat abdesti yanlış aldı. İmâm-ı Şafiî o gence 'Abdesti tam al.
Allahü teâlâ sana dünyâ ve âhıret saadeti versin' buyurdu. Genç tekrar
abdest alıp, yanımıza geldi ve bana nasîhat et, öğret deyince, İmâm-ı Şafiî
şöyle buyurdu: 'Allahü teâlâyı bilen necât (kurtuluş) bulur. Dîninde titizlik
gösteren, kötülüklerden kurtulur. Nefsini ıslah eden, saadete kavuşur... Biraz
daha ister misin?' dedi. Genç evet deyince, şöyle devam etti:
'Kim şu üç şeyi yaparsa îmânı kâmil olur: 1-Emr-i
bil-ma’rûf yapmak. Yani Allahü teâlânın emirlerini yapmak ve
yaymak. 2-Nehy-i anil-münker yapmak. Yani Allahü teâlânın yasaklarını
yapmamak ve yapılmaması için uğraşmak. 3-Her işinde Allahü teâlânın dinde
bildirdiği hudutlar içinde bulunmak' buyurdu. Sonra, 'Biraz daha ister
misin?' deyince, genç, 'İhsan ediniz efendim' dedi. Şöyle buyurdu:
'Dünyâya bağlanıp, ona düşkün olma,
âhıreti iste. Bütün hâl ve hareketinde Allahü teâlâyı hatırla ki,
kurtulanlardan olasın.' Bu nasîhatleri dinleyen genç, son derece memnun
olup, benim yanıma yaklaşarak, bu zât kimdir, dedi. Ben de, İmâm-ı Şafiî
olduğunu söyleyip tanıttım. Bunun üzerine genç, bugün ne bahtiyarım ki, böyle
büyük zâtı görüp, nasîhatini dinledim' dedi.”