13/10/2025 Pazartesi Köşe yazarı A.U
"Onun ekmeğinde şifâ vardır..."
Âşık Efendi, Edirne'de yaşıyan Allah dostlarındandır. Hasan Sezâi dergâhında talebe
yetiştirirken, 1567 senesinde vefât etti. Zâviyenin yakınına defnedildi.
Bir gün sevenlerinden bir genç, bu zâtı ziyâret
niyetiyle çıktı evden. Giderken de;
"Gideyim, Âşık Efendi'nin hânesinde pişen
bereketli yemeklerden yiyeyim. Onun ekmeğinde şifâ vardır. Hele kendi eliyle
ağzıma lokma koysa, ne seâdettir" dedi...
Böyle geçirdi içinden...
Bu düşünceyle geldi.
Girdi dergâhtan içeri.
Âşık Efendi, onu güler yüzle karşıladı.
“Hoş geldin” dedi.
Hoşbeşten sonra çıktı.
Bir sofra ile döndü ve;
“Buyur evlâdım. Çoktandır bizim
yemeğimizi yemedin, özlemişsindir” buyurdu.
Genç adam;
“Evet hocam” dedi.
Büyük zât;
“Ben de acıkmıştım, haydi birlikte yiyelim” buyurdu.
Oturdular sofraya.
Âşık Efendi, Besmeleyle bir lokma aldı ve gencin
ağzına koyup “İlk lokma benden, şifâ olsun” dedi.
Delikanlı mest oldu.
Çok mutluydu...
İçinden "Elhamdülillah
yâ Rabbî! Sana şükürler olsun ki, bana böyle bir mübârek zâtı tanıttın" diyordu.