15/12/2025 Pazartesi Köşe yazarı V.T
"Fıkıh âlimlerinin bildirdiklerine uyun!"
Her Müslüman dinini Ehl-i sünnet âlimlerinin
kitaplarından hazırlanan ilmihallerden öğrenmelidir!
Şihâbüddîn Gazzî hazretleri Şafiî mezhebi fıkıh âlimlerindendir.
770 (m. 1368) senesinde Filistin’de Gazze’de doğdu. Kudüs’e ve Şam’a gidip,
oradaki büyük âlimlerden Şafiî mezhebi fıkıh ilmini tahsil etti. Bir müddet
kadılık, sonra müderrislik yaptı. 822 (m. 1419) senesinde Mekke-i mükerremede
vefât etti. Bir dersinde şunları anlattı:
Cenab-ı Hak, Kur’ân-ı kerimde, Muhammed aleyhisselama itaat
etmenin, kendisine itaat etmek olduğunu bildiriyor. O hâlde, Onun Resulüne
itaat edilmedikçe, Ona itaat edilmiş olmaz. Bunun pek kati ve kuvvetli olduğunu
bildirmek için, (Elbette muhakkak böyledir) buyurup, doğru düşünmeyenlerin, bu
iki itaati birbirinden ayrı görmelerine meydan bırakmadı.
Yine Allahü teâlâ, (Kâfirler, Allahü teâlânın emirleri ile
peygamberlerinin emirlerini birbirinden ayırmak istiyorlar. Bir kısmına
inanırız, bir kısmına inanmayız diyorlar. İman ile küfür arasında bir yol açmak
istiyorlar. Onların hepsi kâfirdir. Kâfirlerin hepsine Cehennem azabını, çok
acı azapları hazırladık) buyuruyor.
Peygamber efendimize uymanın önemi anlaşılınca, Kur’ân-ı kerimin
açıklaması olan hadis-i şeriflere de uymanın gereği anlaşılır. Sünnet, yani
hadis-i şerifler olmasaydı, namazların kaç rekat olduğu ve nasıl kılınacağı,
zekât nisabı, orucun, haccın farzları, hukuk bilgileri bilinemezdi. Yani hiçbir
kimse, bunları Kur’ân-ı kerimden çıkaramazdı. Şu hâlde Kur’ân-ı kerimi anlamak
için, onun açıklaması olan hadis-i şeriflere ihtiyaç vardır. Hadis-i şerifleri
de anlamak için âlimlere ihtiyaç vardır. Bu bakımdan Peygamber efendimiz,
İslam’a, Kur’âna tâbi olmak isteyenin bir âlime, bir mezhebe bağlanmasını
emrediyor. (Âlimlere tâbi olun!) buyuruyor. Allahü teâlâ da, âlimlere uymayı
emrediyor, (Âlimlere sorun!) ve (Peygamberin emrettiğini yapın, yasakladığından
sakının!) buyuruyor. (Nahl 43, Haşr 7) Kur’ân-ı kerimdeki, (Allah’ın ipine
sarılın!) emri, (Fıkıh âlimlerinin, bildirdiklerine uyun!) demektir. Kur’ân-ı
kerimi ancak Resulullah efendimiz anlamış, hadis-i şeriflerle açıklamıştır. Bu
hadis-i şerifleri de, ancak Eshab-ı kiram ve müctehid imamlar anlayabilmiş,
Müslümanlar da bu âlimlerin anladıklarına tâbi olmuşlardır...
Şu hâlde, Kur’ândan, hadisten ve bunların tercümelerinden din
öğrenmek mümkün olmaz. Her Müslüman dinini Ehl-i sünnet âlimlerinin
kitaplarından hazırlanan ilmihallerden öğrenmelidir!