20/10/2025 Pazartesi Köşe yazarı V.T
Namazda, şaşılacak gizli şeyler hâsıl olur!
Namaz kılmayanlar, Allahü teâlâ korusun, dinlerini ve
İslam binasını yıkmış olurlar.
Ahmed bin Dâvud Dîneverî hazretleri Hanefî fıkıh
âlimidir. İran’da Dînever’de doğdu. Bâyezîd-i Bistâmî hazretlerinin
talebelerindendir. Diğer ilimlerde de pekçok âlimden ders aldı ve çok talebe
yetiştirdi. 282 (m. 985) yılında Dînever’de vefât etti. Bir dersinde
şunları anlattı:
Namaz, dinin direğidir. Kim, namazı devam üzere, doğru
ve tamam olarak eda ederse, dinini ikame etmiş, İslam binasını ayakta durdurmuş
olur. Namaz kılmayanlar, Allahü teâlâ korusun, dinlerini ve İslam binasını
yıkmış olurlar. Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” (Dininizin
başı namazdır) buyurdu. Başsız insan olmadığı gibi, namazsız din de olamaz.
Namaz, müminin miracıdır. Mirac olması bu ümmete
mahsustur. Server-i âleme mirac gecesinde, Cennette Allahü teâlâyı görmek
şerefi, dünyada, dünyaya uygun olarak, namazda nasip olmuştur.
Cenab-ı Peygambere kemâliyle tâbi olanların, o
nimetten, bu dünyada namazda nasipleri vardır. Külfet, zahmet ve zorluklar
kalkar. Batın, yani kalb ve ruh baştan başa, zevk ve lezzet bulur. Namazda
şaşılacak gizli şeyler ve anlatılamaz hâller hâsıl olur. Bu hâller ancak
sona varan evliya zatlara nasip olup, Allahü teâlânın büyük nimetlerindendir.
Namaz, Allahü teâlâya ve Resulüne imandan sonra, bütün mukarreblerin
amellerinin ve bütün ibadetlerin üstünde, en iyi bir ibadettir. Bir gün
Resulullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, imam-ı Ali’ye “kerremallahü vecheh ve
radıyallahü anh” (Ya Ali! Senin, namazın farzına, vacibine, sünnetine,
müstehabına riayet etmen gerekir!) buyurunca, Ensar’dan bir zat dedi ki:
(Ya Resulallah! İmam-ı Ali bunların hepsini bilir.
Bize de bunların faziletini anlatır mısınız? Biz de ona göre amel edelim.)
Namazın güzelliği, diğer ibadetlerin aksine olarak iman gibi kendisindendir. Kendisinde en çok ibadetleri toplayan ve insanı Allahü teâlâya en çok yaklaştıran bir ameldir. Çünkü Allahü teâlâya namazda yalvarıp, Allahü teâlânın azamet ve celalini müşahede edicidir. Namazı, huşû ve hudû, yani tevazu ve korkuyla, kalb huzuruyla ve tümaninete [rükû ve secdelerde, kavmede ve celsede, bütün uzuvların hareketsiz kalmasına] riayetle ve cemaatle, tezellül ile eda etmek, kurtulmanın başlıca sebeplerindendir. Bu suretle namazını kılan müminlerin kurutulacakları, âyet-i kerimede beyan buyurulmuştur.