22/12/2020 Salı Köşe yazarı A.U
"Artık sizin dersinize gelmeyeceğim!.."
Abdullah bin Mübârek hazretlerinin talebesinden Sehl bin
Abdullah vardı.
Yakışıklı bir genç idi.
Çok da takvâ sâhibiydi.
Bir sabah derse geldi.
Ve hocasına;
“Artık sizin dersinize gelmeyeceğim” dedi.
Büyük velî merak etti.
“Niçin?” diye sorunca;
“Buraya gelirken, kapı önünde çok ayıp bir hâdise vukû buldu” dedi.
Mübârek sordu ki:
“Nasıl bir hâdise evlâdım?”
O genç, utanıp sıkılarak;
“Ben kapıya yaklaşmıştım ki, sizin evin kızları dama çıkmış, oradan,
bana sesleniyorlardı.
“Ne diyorlardı evlâdım?”
“Her biri ayrı ayrı;
(Bana gel, bana gel) diyordu.
Yine, her biri, gülerek;
(Benim Sehl'im, benim Sehl'im) diye, beni çağırıyorlardı” dedi.
Büyük velî anladı meseleyi.
O gece talebeleri toplayıp;
“Haydi, Sehl'in cenâzesine gidiyoruz” buyurdu.
Evine vardılar.
Vefât etmiş olduğunu gördüler.
Talebeler merak edip;
“Efendim, siz Sehl'in öleceğini nasıl bildiniz?” diye sordular.
Büyük velî;
“Benim hiç kızım yok, Sehl'in gördükleri, Cennet hûrileriydi. Vefât edeceğini öğrenip, Onu kendilerine dâvet etmişler” buyurdu.