24/12/2025 Çarşamba Köşe yazarı H.Y
Namaz, en kıymetli ibadettir
Namaz, sosyal hayatımızı da düzenler.
Camilerde cemaatle kılınan namaz Müslümanların kalplerini birbirine bağlar.
Aralarındaki sevgiyi arttırır...
Namaz, ibadetlerin
en kıymetlisidir... Namaz kılmak, Allahü teâlânın büyüklüğünü düşünerek Onun
karşısında kendi küçüklüğünü anlamaktır. Kulun âcizliğini Rabbine itiraf
etmesidir. Bunu anlayan kimse hep iyilik yapar, hiç kötülük yapmaz. Her gün beş
kerre Rabbinin huzurunda olduğuna niyet eden kimsenin kalbi tertemiz olur.
Kimseye zarar vermemeye çalışır. Herkese iyilik yapmaya koşar.
Namaz, insanı
disiplinli bir hayata alıştırır. Namazın kazandırdığı bu alışkanlık, insanın
bütün işlerine yansımakta ve böylece verimin ve başarının artmasına sebep
olmaktadır. Sabahın erken saatlerinde namaza kalkan Müslüman işine erken
başlar, gün boyunca Yaradanı’nı hatırlayarak emirlerine uymaya çalışır. Rabbine
olan bu bağlılığı, onu zararlı işlerden korur. Günün sonunda yatsı namazını
kılıp bir günlük hayat muhasebesini yapar. Böylece düzenli ve tedbirli bir
hayatı olur.
Camilerde cemaatle kılınan namaz ise Müslümanların kalplerini
birbirine bağlar. Aralarındaki sevgiyi arttırır. Her vakitte birbirlerine
kardeş olduklarını hatırlatır. Büyükler küçüklere karşı merhametli olur.
Küçüklerin de büyüklere saygılı davranması öğretilir. Zenginler fakirlere ve
kuvvetliler zayıflara yardımcı olur. Hastalar camide görülemeyince, evlerinde
aranıp ziyaret edilir.
Namaz, faydalı
işleri yapmada alışkanlık kazandırır. Fakirlere, muhtaçlara karşılık
beklemeksizin yardım etmeye alıştırır. İnsan yaptığının karşılığını yalnız
Allah’tan bekler.
Namaz,
mahlûkatın bütün ibâdet şekillerini bir araya toplayan özlü bir ibâdettir.
Kur'ân-ı kerîmin ifadesine göre, kâinattaki bütün mahlûkat Allahü teâlâyı,
devamlı olarak zikir ve tesbih etmektedir: (Hiçbir şey yoktur ki Allah'ı tesbih
etmesin. [Allah'ı zikretmesin ve O'na ibâdet etmesin] Fakat
siz onların bu tesbîh [ve ibâdetlerini] anlayamazsınız.) [İsrâ,
44]
Yeryüzünde insan dışındaki canlılara baktığımız zaman esas
olarak üç şekilde görürüz:
1.
Dik olarak ayakta duranlar: Bitkilerin çoğunluğu ile
iki ayaklı hayvanlar gibi. 2.Yarı ayakta, yani, eğik olarak duranlar: Dört
ayaklı hayvanlar gibi. 3. Yerde sürünenler: Sürüngen
hayvanlarla bazı bitki çeşitleri gibi.
Bu saydığımız mahlûklar, yukarıdaki âyetin ifade ettiği ibâdetlerini,
bulundukları şekilleriyle yapmaktadırlar. Fakat insanoğlu namaz kıldığı zaman,
bu mahlûkların ayrı ayrı olan ibâdet şekillerini namazı içinde
birleştirmektedir. Nitekim, namazın bir kısmı ayakta (kıyâm),
bir kısmı yarı ayakta, eğilerek (rükû') ve bir kısmı da
yerde (secde) yapılmaktadır. Bu da göstermektedir
ki, namaz, Allah'a ibadet şekillerinin hepsini kendinde toplayan en mükemmel
ibâdet hâlidir. Melekler de, diğer varlıklar gibi, yalnız bir şekil ile Allah'a
ibâdet ederler. Bu da yukarıda belirttiğimiz gibi ya kıyâm, ya rükû' ya da
secde hâlinde bir ibâdettir. İnsan ise yüksek yaratılışı icabı olarak
meleklerin ibâdet şekillerini de kendi ibâdeti içinde birleştirerek Allah'a
kulluk vazifesinde bulunmaktadır.