25/08/2025 Pazartesi Köşe yazarı O.Ü
Ehl-i sünnet âlimleri vesiledir...
Sual: Kur’ân-ı kerimde; (Bana yaklaşmak için, vesile arayınız!) buyuruluyor. Buradaki vesileden maksat, murat nedir, ne anlamamız gerekir?
Cevap: Allahü teâlâ,
Mâide suresinin 35. âyetinde meâlen buyuruyor ki:
(Bana yaklaşmak için, vesile arayınız!)
Meâlen demek, İslam âlimlerinin anladıklarına göre
demektir. Vehhabiler; “Vesile, sebep, ibadetlerdir. Allahü teâlânın rızasına,
sevgisine kavuşmak için farz ve nafile ibadetleri yapmak lazımdır. Tarikate
girmek, bir şeyhin eteklerine yapışmak, ölülere, dirilere yalvarmak, insanı
Allaha yaklaştırmaz, bilakis uzaklaştırır” diyorlar. Ehl-i sünnet âlimleri ise
buyuruyorlar ki:
“Evet, vesile, sebep, ibadetleri yapmaktır. Fakat,
sahih, doğru, halis olan ibadetler, vesile olur. İbadetlerin sahih olması
için, doğru iman, temiz ahlak sahibi olmak ve şartlarına uygun yapmak lazımdır.
Mesela, namazın sahih olması için, abdest almak, kullanılan suyun temiz olması,
namazı vaktinde kılmak ve kıbleye karşı kılmak, namazdaki âyetleri, tesbihleri
ve duaları doğru okumak ve daha nice şartları, vesileleri bilmek ve yapmak
lazımdır. Her ibadetin de böyle şartları, vesileleri vardır. Bunlar, senelerce
çalışarak öğrenilir. Bunlar düşünmekle, rüya ile öğrenilemez. Bunlara inanan,
bilen ve yapan âlimlerden işiterek veya kitaplarını okuyarak öğrenilir. Fen
bilgileri de, profesörlerden uzun zamanda öğrenilmektedir. Böyle imanlı, kalbi
temiz, doğru din âlimlerine müderris, muallim ve mürşid denir. Mürşid demek, su
üstünde yürüyen, havada uçan, kaybolan şeyleri bilen, okuyup, üfleyerek
hastalara şifa veren kimse demek değildir. Ahkâm-ı islâmiyyeyi, yani kalb, ruh
ve beden ile yapılan ibadetleri bilen, yapan ve başkalarına da öğreten Ehl-i
sünnet âlimi demektir. Her Müslümanın, Mâide suresindeki emre uymak için, böyle
bir mürşidi, rehberi veya kitaplarını araması, farz ve nafile, bütün ibadetleri
Ondan öğrenmesi lazımdır.”
Sual: Dinde bir şeyin bidat olup olmamasındaki ölçü
nedir?
Cevap: Dinde bidat; eshâb-ı kirâm ve tâbiin zamanından
sonra, Resulullah efendimizin izni olmadan, dinde yapılan eklemeler ve
noksanlıklar, yani ibadet olarak yapılan, sevap olduğu düşünülen değişiklikler
demektir. Dinde reform, değişiklik yapmak da, dinde bidat demektir.