25/10/2025 Cumartesi Köşe yazarı V.T
"Beni faydasız ilimden koru ya Rabbî!.."
Her Müslüman erkeğin ve kadının, İslâm bilgilerini öğrenmeleri farzdır.
Muhammed bin Ahmed Mukrî hazretleri kırâat ve Hanbelî
fıkıh âlimidir. 401 (m. 1011) yılında İran’da Şîrâz'da doğdu. Bağdad’a giderek
zamanın meşhur âlimlerinin derslerine devam etti ve icazet alarak Nizamiye
Medresesi’nde ders verdi. 499 (m. 1105) yılında Bağdad’da vefât etti.
Bu mübarek zat, bir dersinde şunları anlattı:
Bir hadis-i şerifte, (Âlimler arasında kıymet bulmak
için ve câhiller ile mücâdele için ve her yerde meşhur olmak için din bilgisi
öğrenen ilim adamı, Cennetin kokusunu bile duymayacaktır) buyuruldu. Bu hadis-i
şeriften anlaşılıyor ki, mal toplamak ve bir mevki elde etmek ve hayvânî
arzularına kavuşmak için ilim öğrenen ve ilmi ile amel etmeyen kimse, İslâm
âlimi değildir.
Diğer bir hadis-i şerifte, (Dünyalık ele geçirmek
için, ilim öğrenen, dünyada mal ve mevki elde eder. Âhiretteki kazancı
ancak Cehennem ateşi olur.) Böyle ilmin faydası yoktur. Böyle ilimden
kaçmak lâzımdır. Nitekim hadis-i şerifte, (Yâ Rabbî! Beni faydasız ilimden
koru!) buyuruldu. Bir Müslümanın öğrenmesi lâzım olan bilgilere (İslâm
ilimleri) denir. İslâm ilimleri iki nev'dir. (Din bilgileri) ve (Fen
bilgileri).
Faydasız ilim iki türlüdür: Birincisi, yukarıda
bildirilen Cehennemlik olanların öğrendikleri din bilgileridir. İkincisi, din
bilgileri ile birlikte olmayan fen bilgileridir. (Her Müslüman erkeğin ve
kadının, İslâm bilgilerini öğrenmeleri farzdır) hadis-i şerifi, Allahü teâlânın
rızasına uygun ilimleri öğrenmeyi emretmektedir. Böyle olmayan kimselere ilim
öğretmek, domuzlara altın ve inci tasma takmak gibidir. Bir hadis-i
şerifte, (Kıyâmete yakın hakîkî din bilgileri azalır. Câhil din adamları, kendi
görüşleri ile fetvâ vererek, insanları doğru yoldan saptırırlar) buyuruldu.
Bir hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Bir zaman gelir ki, insanlar din adamından, sokakta rastladıkları eşek ölüsünden kaçar gibi kaçarlar.) Bu hâl, insanların hâllerinin bozuk, pis olacaklarını haber vermektedir. Çünkü, ilme Allahü teâlâ kıymet vermektedir. Fakat dünyaya tapınan ahmaklar, çocuk iken mektebe gitmemiş, büyük yaşında iken de, hakîkî din âliminin sohbetinde bulunmakla şereflenememişlerdir. Dinlerinin noksan olması tehlikesinden korkmazlar ve hakîkî din âlimlerinin kitaplarından okuyup öğrenmezler. Bunların tek düşünceleri, para, mal toplamak ve mevki elde etmektir. Helâlden mi, haramdan mı geldiğini hiç ayırt etmezler.