26/06/2025 Perşembe Köşe yazarı V.T
Farz, Allahü tealanın açıkça emrettikleridir
Farz üç kısma ayrılır: Bunlar da farzdan evvel farz,
farz içinde farz, farzdan sonra farzdır...
Şemsüddîn Çelebi Osmanlı hadîs,
tefsîr ve Hanefî mezhebi fıkıh âlimlerindendir. İstanbul’da büyük âlimlerinden
okuduktan sonra, bir müddet Kâhire’de bulunup, büyük âlimlerden hadîs
ilmi tahsil etti. İstanbul’a dönerek Eyyûb Sultan Medresesi yakınında
Kâsım Paşa’nın kendisi için yaptırdığı medresede müderris oldu. 950 (m. 1543)
senesinde orada vefât etti. Buyurdu ki:
Hak teâlâ kullarına bazı şeyleri
emretmiş ve bazı şeyleri de nehyetmiş, yasaklamıştır. Emîr ve nehyettiği
şeylerin bazısını Kur’ân-ı kerîmde bildirerek, bazısını Resûlullahın
(sallallahü aleyhi ve sellem) dilinden hadîs-i kudsî veya hadîs-i şerîf
şeklinde beyân ederek bildirmiştir. Hakîkatte emir ve nehyedici Allahü
teâlâdır. Muhammed aleyhisselâm tebliğ edicidir. Bazı şeyleri farz, bazı
şeyleri vâcib, bazı şeyleri haram, bazısını tahrimen veya tenzîhen mekrûh, bazı
şeyleri de mübah kılmıştır. Resûlullah efendimiz de bazı şeyleri sünnet ve bazı
şeyleri müstehâb buyurmuştur.
Allahü teâlânın Kur’ân-ı kerîmde
yapılmasını açıkça emrettiği şeylere, yani bu emirlere farz denir. Farz üç
kısma ayrılır: Bunlar da farzdan evvel farz, farz içinde farz, farzdan sonra
farzdır...
Farzdan evvel farz; Allahü
teâlâyı bilmek, farz olan şeylerin ilmini bilmek, yani ilmihâlini
bilmektir. Farz içinde farz; bildikleri ile amel ederken ihlâs sahibi olmaktır.
Farzdan sonra farz ise şirkten sakınmaktır. Bunları böyle bilmek ve
inanmak herkese farz-ı ayndır...
Farzın i’tikâdı (farz olduğuna
inanmak) farz, ilmi farz, miktarı farz, vakti farz, vaktinde edası farz, kazaya
bırakırsa kazası farz, keffâreti lâzım olan farzların keffâreti farz, edada ve
kazada niyeti farz, inkârı küfürdür. Riyası haram, ucbu haram, sum’ası (başkalarının
işitmelerini istemek) haram, cehli haram, yani bu bildirilen farzları
bilmemek haramdır. Farzı ehemmiyet vermediği için veya hafife aldığı için terk
etmemişse imansız olmaz. Fakat Cehennem azâbına lâyık olur. İnanmayan,
ehemmiyet vermeyerek ve hafife alarak terk eden imansız olur.
Bu farzlardan
biri îmândır. İmânın altı şartına kalb ile inanıp, dil ile söylemek, âkil ve
baliğ olan herkes üzerine farzdır. Bu altı şarttan birini inkâr eylese veya
şüphe etse veya tereddüt eylese veya hâli-i zihn olsa (inanmak veya
inanmamaktan birini bile düşünmese) mümin olmaz. Abdest almak, cünüblükten
gusletmek, beş vakit namaz kılmak, ramazan orucunu tutmak, zenginlerin zekât
vermeleri ve Kâbe-i muazzamayı haccetmeleri gibi husûslar da, Allahü teâlânın
kullarına farz kıldığı husûslardandır.