26/12/2025 Cuma Köşe yazarı A.U
"Bu kulübede kimse yok!"
Bir gün zâlim Haccac “Gidin, Hasan-ı Basrî'yi bulup bana getirin!” diye
emretti adamlarına.
Adamlar, Hazret-i İmâmı köşe bucak aradılar.
Ama bulamadılar.
Habîb-i
Acemî hazretlerinin, Fırat kenarında bir kulübesi vardı. Büyük
velî de oradaydı.
Haccac’ın adamları Onu bulamayınca “Her
yere baktık. Bakmadığımız, sâdece Habîb’in kulübesi kaldı. Olsa olsa oradadır” dediler.
Ve o kulübeye geldiler.
Hazret-i Habîb;
“Buyurun,
bir şey mi var?” dedi onlara.
Onlar sordu ki:
“Hasan-ı Basrî'yi gördün mü?”
“Evet
gördüm.”
“Nerede, çabuk söyle.”
Kulübeyi gösterdi onlara:
“İşte,
şu kulübemde.”
Adamlar sevinçle daldılar içeri.
Ancak ümitsiz olarak çıkıp;
“İçeride Hasan yok” dediler.
Mübârek zât sâkindi.
Onlara;
“O,
içeride, siz göremiyorsanız ben ne yapayım” buyurdu.
Adamlar, hayret içinde;
“Herhâlde göremedik!” dediler.
Tekrar daldılar içeri.
Kızgın olarak çıktılar.
Ve “Ey Habîb! Sen ya yalan söylüyorsun, ya da
bizimle alay ediyorsun” dediler.
Ve kızgın olarak dönüp gittiler.
Hasan-ı Basrî hazretleri;
“Adamların
elleri bana değiyordu da, yine de beni göremiyorlardı” buyurdu.