29/05/2025 Perşembe Köşe yazarı A.U
Hatasını anlayan genç...
Anadolu'da yetişip Bursa'da vefât eden Açıkbaş
Mahmut Efendi’yi bir genç üzmüştü bir gün.
Nâzik kalbini incitmişti.
Ve lâkin bu yaptığı, hayır
getirmedi ona.
Aynı gün yakalandı bir hastalığa.
Öyle ki; ağrıdan kıvranıyor, ilâç da tesir etmiyordu...
Ne yapsa, faydasızdı.
Sonra anladı hatasını...
Bir “Allah adamını” üzdüğü için
bu derde yakalandığını idrak etti nihâyet.
Pişmân oldu yaptığına.
Fırladı ve düştü yola...
Bu büyük velînin huzûruna varıp,
özür dileyecekti kendisinden.
Ancak o, buna karar
verdiği anda, ağrısı hafifledi biraz...
İyileştiğini hissetti açıkça.
Kapısına gelince tamâmen geçti...
Tam kapıyı çalacaktı
ki, kapı kendiliğinden açıldı.
Ve büyük zât gülümseyerek
karşıladı kendisini.
“Buyur evlâdım, hoş geldin.”
“Hoş bulduk efendim” dedi.
İçeri geçip oturdular.
Mübârek zât “Geçmiş olsun
oğlum. İnşallah bir daha böyle bir hastalığa yakalanmazsın” buyurdu.
Ve sordu ona:
“Pişmân mısın?”
“Hem de nasıl efendim.”
“Çok iyi. Pişmânlık tövbedir
oğlum. Tövbe de büyük nîmettir. Bir daha kimsenin kalbini kırma. Zîra kalp
kırmak, Kâbe’yi yıkmaktan daha büyük günahtır” buyurdu.
Genç, öptü bu zâtın elini.
En sevdiği
talebesi oldu sonunda.