(Peygamberden şefaat beklemek, en büyük şirktir. Sanki Allah'ın merhameti yok da, Peygamber ondan daha merhametliymiş gibi, insanları Allah'ın elinden kurtarmaya çalışmaktır) diyenler oluyor. Şefaat istemek Allah’ın emri değil midir?

Şefaat istemek

Sual: (Peygamberden şefaat beklemek, en büyük şirktir. Sanki Allah'ın merhameti yok da, Peygamber ondan daha merhametliymiş gibi, insanları Allah'ın elinden kurtarmaya çalışmaktır) diyenler oluyor. Şefaat istemek Allah’ın emri değil midir?
CEVAP
Şefaat istemeye şirk demek, İslam düşmanlarının bir iftirasıdır. Bir hadis-i şerif:
(Kıyamette ilk şefaat eden ben olacağım.) [Müslim]

Eshab-ı kiram da, Peygamber efendimizden şefaat talep etmiştir. Hazret-i Enes, (Yâ Resulallah, bana Kıyamet gününde şefaat eder misin?) deyince ona, (İnşallah şefaat ederim) buyurmuştur. (Tirmizî)

Eshab-ı kiramdan Sevad bin Karib hazretlerinin, Resulullah'ın yanında okuduğu bir şiirinde deniyor ki:
(Yâ Resulallah, Allah’a vesile kılınmaya en layık olan sensin. Mahşerde Sevad bin Karib’e de şefaât eyle!) [Beyhekî, İbni Abdilberr, İbni Hacer]

Şefaati inkâr çok yanlıştır. Allahü teâlâ, merhametinin çokluğundan dolayı şefaat etme yetkisi veriyor. Üç âyet-i kerime meali:
(Rahman olan Allah’ın nezdinde söz ve izin alanlardan başkası şefaat edemez.) [Meryem 87] (Bu âyette, Allahü teâlânın izin verdikleri şefaat edecek başkaları edemez diye açıkça bildiriliyor.)

(Sadece Allah’ın dilediği ve razı olduğu kimselere şefaat etmesi için izin verilen, göklerde nice melekler vardır.) [Necm 26] (Görüldüğü gibi melekler de şefaat edebiliyor.)

(Bütün şefaatler Allah’ın iznine bağlıdır.) [Zümer 44] (Demek ki çok şefaat edecekler vardır ki, hepsi de Allahü teâlânın izniyle şefaat edeceklerdir.)

Bütün müfessirler, muhaddisler ve fakihler gibi, dört mezhep imamı da şefaatin hak olduğunu bildirmişlerdir. Bütün âlimlerin en büyüğü olan İmam-ı a’zam hazretleri, (Peygamberler, âlimler ve sâlihler, günahkârlara şefaat edecektir) buyurdu. (Fıkh-ı ekber)

Bu kadar vesikaya rağmen, şefaat istemeye şirk demek, ya koyu câhilliktir veya büyük sapıklıktır.

Allah katında şefaatçi
Sual: 
Yunus suresinin, (Onlar, Allah'ı bırakarak, kendilerine fayda da, zarar da veremeyen taptıkları putlar için, "Bunlar, Allah katında bizim şefaatçilerimizdir" derler. Allah onların ortak koştukları şeylerin hepsinden münezzehtir) mealindeki 18. âyeti, Allah'a yaklaşmak için peygamberleri veya evliyayı aracı, şefaatçi kabul etmenin şirk olduğunu göstermiyor mu?
CEVAP
Âyet-i kerimede putlara tapmanın şirk olduğu bildiriliyor. Ehl-i sünnet Müslümanları putlara tapınan müşriklere benzetmek ne kadar çirkindir!

Puta tapınanlar müşrik olduğu için, müşriklerin bu sözleri, kendilerini şirkin cezasından kurtarmaz. Allahü teâlânın sevgili kulları olan peygamberleri ve evliya zatları vesile yaparak dua etmek şirk değildir.

Bir kimse, birini kasten öldürse, mahkemede, doğru olarak (Bunu öldürmeyi düşünmemiştim. İnsan öldürmenin suç olduğunu da biliyordum) dese de cezası verilir. Cezası, bu sözleri için değil, adam öldürdüğü için verilmiştir. Suçsuz biri de, bu sözleri söylese, bunun bir düşmanı, bunu mahkemeye verip, (Bu sözleri söylemiş olana ceza vermiştiniz. Buna da ceza verin!) dese, buna ceza verilmez, çünkü bu öteki gibi konuşmuşsa da, kimseyi öldürmemiştir.

Kâfirlerin Cehenneme gitmeleri, bu sözleri söyledikleri için değil, Allahü teâlâdan başka şeylere tapındıkları içindir. Putlara tapmasalardı, Allahü teâlâya hiçbir şeyi şerik koşmasalardı müşrik olmazlardı.

Müşriklerin hâlini bildiren bu âyet-i kerimeyi gösterip de, müminlere kâfir denemez. Çünkü müşrikler, Allahü teâlânın varlığını bilseler de, Lât, Menat ve Uzza denilen heykellere ve meleklere tapınıyor, onların tapınmaya hakları olduğuna, her istediklerini Allahü teâlâya yaptıracaklarına inanıyorlar. Bu inançla onlara secde ediyor, onlar için kurban kesiyor ve adak yapıyorlar. Bunlar elbette şirktir.

Müslümanlar ise, Resulullah'a ve Evliya zatların ruhlarına kurban kesmez. Allahü teâlâ için keser. Sevabını evliya zatların ruhuna gönderir. (Şefaat yâ Resulallah) demek, (Yâ Resulallah, seni çok seviyorum, çünkü Allahü teâlâ seni sevmeyi emrediyor. Seni sevdiğim için, Allahü teâlâ beni senin şefaatine kavuştursun) demektir. Bunu kısa söylemek, Kur'an-ı kerimdeki, (Köye sor!) âyet-i kerimesine benzemektedir. Köyden kasıt, köylü olduğu gibi, (Şefaat yâ Resulallah) demek de, Allahü teâlâ, beni senin şefaatine kavuştursun demektir. (F. Bilgiler)

Bütün şefaatler Allahü teâlânın izniyle gerçekleşir.