Allahü tealaya şirk koşmanın cezası

02/03/2020 Pazartesi Köşe yazarı V.T

Kim Allahü teâlâya bir şeyi şirk koşarak ölürse cehennem ona vaciptir.

 

Muhammed bin Nümeyr hazretleri hadis hafızıdır. 160 (777)’de Kûfe'de doğdu. İlim tahsiline baba­sından hadis öğrenerek başladı. Tabiinden Süfyân bin Uyeyne, Vekî' bin Cerrah ve diğerlerinden hadis öğrendi. 234'te (m. 849) Kû­fe'de vefat etti. Naklettiği hadis-i şeriflerden bazıları:

Hazreti Ebû Hüreyre (radıyallahü anh) anlatıyor: Bir kere Resûlullaha (sallallahü aleyhi ve sellem) bir adam gelip: “Yâ Resûlallah! Benim güzel hizmet ve ülfet etmeme, insanlar içinde en ziyâde lâyık ve müstehak olan kimdir?” diye sordu. Resûl-i ekrem: “Annendir!” diye cevap verdi. “Sonra kimdir?” dedi. Resûl-i ekrem: “Sonra annendir!” buyurdu. “Sonra kimdir?” dedi. Resûl-i ekrem: “Sonra annendir!” buyurdu. “Sonra kimdir?” deyince, (dördüncüde) “Sonra babandır!” diye cevap verdi. Ebû Bekr (radıyallahü anh) anlattı: “Resûl-i erkeme Peygamberliği bildirildiği zaman, Acem kisrâsı, Yemen Vâlisi Bâzân’a bir mektûp gönderip; “Senin hükmün altında olan topraklar üzerinde peygamber olduğunu iddia eden birisi ortaya çıkmış. Ona bu iddiasından vazgeçmesini bildir, yoksa oraya, onu ve milletini öldürecek bir ordu gönderirim” diye yazmıştı. Bâzân’ın elçisi Resûl-i ekremin huzûruna geldi ve Kisrâ’nın bu sözlerini ona nakletti. Resûlullah efendimiz ona; “Beni, azîz ve celîl olan Allahü teâlâ göndermiştir. Eğer bu işi kendim için yapsaydım, bu da’vâdan vazgeçerdim” buyurdu. Elçiler, o gün Medine’de kaldılar. Ertesi gün Server-i âlem; “Benim Rabbim, Kisrâ’yı öldürdü. Bugünden sonra Kisrâ yoktur. Kayser’i de öldürdü. Bugünden sonra, artık Kayser de yoktur” buyurdu. Elçi, Resûl-i ekremin bu sözleri söylediği vakti, günü ve ayı yazdı. Sonra Bâzân’ın yanına döndü. Hakîkaten Kisrâ ölmüş, Rum Kayseri de öldürülmüştü.” Ubâde bin Sâmit buyurdu: Resûlullah, Eshâb-ı kirâma “aleyhimürrıdvân”, (Ben size Allahü teâlânın indinde şerefli olacağınız şeylerden haber vereyim mi?) buyurdu. Eshâb-ı kirâm “aleyhimürrıdvân” (Evet yâ Resûlallah) dediklerinde: (Allahü teâlânın indinde şerefli olup, yüksek derecelere kavuşmak istersen; sana kızana sen hilm ile [yumuşaklık ile] muâmele et. Sana zulmedeni, affet. Seni ziyâret etmeyeni de ziyâret et) buyurdu. Peygamber efendimize, Cennete ve Cehenneme girmeyi vacip kılan iki şey soruldu. Bunun üzerine: “Kim Allahü teâlâya bir şeyi şirk koşmadan kavuşursa Cennet ona vaciptir. Kim de şirk koşarak, Allahü teâlâya kavuşursa Cehennem ona vaciptir.”