Zekât, malı zarardan korur

02/06/2020 Salı Köşe yazarı O.Ü

Zengin olan Müslüman, malının zekâtını seve seve vermelidir.

 

 

Sual: Ticaret malı veya toprak mahsulü olsun zekâtı verilmeyen mallar, paralar, mahşer günü, sahiplerine azap olarak yüklenecektir deniyor, bu doğru mudur?

Cevap: Zekât vermek, Kur’ân-ı kerimin 32 yerinde, namazla birlikte emredilmektedir. Tövbe suresinin 34. âyet-i kerimesinde meâlen;

(Malı, parayı biriktirip zekâtını, Müslüman fakirlerine vermeyenlere çok acı azabı müjdele!) buyurulmuştur.

Kıyamet gününe ve Cehennem azabına inanan zenginlerin, mallarının zekâtını, tarla mahsullerinin, meyvelerin uşrunu vererek, bu azaplardan kurtulmaları lazımdır. Hadis-i şerifte;

(Zekât vererek, malınızı zarardan koruyunuz!) buyuruluyor.

Tefsîr-i Mugnîde buyuruluyor ki:

“Kur’ân-ı kerimde üç şey, üç şeyle beraber bildirildi. Bunlardan biri yapılmazsa, ikincisi kabul olmaz. Peygambere itaat edilmedikçe, Allahü teâlâya itaat edilmiş olmaz. Anaya, babaya şükredilmedikçe, Allahü teâlâya şükredilmiş olmaz. Malın zekâtı verilmedikçe, namazlar kabul olmaz.”

İmâm-ı Gazâlî hazretleri, mahşer gününü anlatırken buyuruyor ki:

“İnsanlardan her biri, dünyada sımsıkı sakladıkları malı boyunlarına geçirmişlerdir. Deve zekâtını vermeyenlerin, boynuna deve yüklenir. Öyle bağırır ve ağırlaşır ki, büyük dağlar gibi olur. Sığır, koyun zekâtı vermeyenler de, böyle olur. Bunların feryatları âdeta gök gürlemesi gibidir.

Ekin zekâtını, yani uşrunu vermeyenlerin boynuna ekin denkleri yüklenir ki, dünyada hangi cins ekinin zekâtını vermemiş ise, o cinsten, o denkler dolmuştur. Eğer buğday ise buğday, arpa ise arpa dolmuştur ki, ağırlığından altında ‘vâveylâ’, ‘vâseburâ’ diye bağırır. Altın, gümüş ve kâğıt para ve sair ticaret malı zekâtından vermeyenler de, dehşetli bir yılanı yüklenirler. Boynu ile halkalanmış, boynu üzerinde yüklenmiş, hatta değirmen taşlarını yüklenmiş kadar ağırlığı vardır. Bu hâldeyken feryat ederler ve;

-Bu nedir, derler. Melekler de onlara;

-Bunlar, dünyada zekâtını vermediğiniz mallarınızdır derler. İşte bu dehşetli hal, Âl-i îmrân sûresinin 180. âyet-i kerimesinde meâlen;

(Dünyâda esirgedikleri, kıyamet günü boyunlarına takılır) buyurularak bildirilmiştir.”

Bunun için zengin olan her Müslümanın, elindeki malının zekâtını seve seve ve İslamiyetin emrettiği kimselere vermesi lazımdır.