Hangi hükümleri inkâr edenler imansız olur?

08/07/2019 Pazartesi Köşe yazarı V.T

Resûl-i ekremin getirdiği açıkça bilinen şeylerin hepsini tasdik eden, mümin olur.

 

Ahmed Bin Yahyâ Halebî hazretleri Şafiî mezhebi fıkıh âlimidir. Suriye’nin Haleb şehrinde doğdu. 738 (m. 1337)’de vefât etti. Ehl-i sünnet itikadına dair yazdığı eseri, Tâcüddîn Sübkî tarafından çok medhedilmiştir. Ahmed bin Yahyâ, bu eserinde; “Eshâb-ı kirâmın âdet-i şerîfleri, sâdece takvâya tâbi olmaya ve hayır işleri işlemeye teşvik idi. Fakat bidat sahipleri ortaya çıktığı zaman, onlara gereken cevabı vermişlerdir” demektedir. Yine bu eserinde “Küfür” bahsinde şunları yazmaktadır:

Dinde küfür: Resûlullahın (sallallahü aleyhi ve sellem) getirdiği açıkça bilinen şeylerden birisini inkâr etmektir. Çünkü bir kimse, Resûl-i ekremin getirdiği açıkça bilinen şeylerin hepsini tasdik ederse mümin olur. Bir kimse Resûl-i ekremin getirdiklerinin bir kısmını veya hepsini tasdik etmezse, o kimse imansızdır. İctihâdî ve tevâtür olarak bildirilmeyen hükümleri inkâr eden imansız olmaz. Tevâtür ile Resûlullah efendimizin getirdiği ve dinden olduğu bilinen şeyleri inkâr eden imansız olur. Allahü teâlânın varlığını, O’nun alîm, kadir, muhtâr olduğunu veya Resûlullah efendimizin Peygamberliğini, Kur’ân-ı kerîmin sıhhatini, namazın, orucun, zekâtın, haccın, farz olması, zinânın ve içkinin haramlığı gibi, dinden olduğu açıkça bilinen hususları inkâr eden kimse imansızdır. Çünkü bu kimse, dinden olduğu zarurî olarak ve açıkça bilinen bir şeyde Resûl-i ekremi tasdik etmemiştir.

Suâl: Zünnar kuşanmak (ve benzerlerini yapmak) ile Allahü teâlânın emirlerini yapmamak ve yasak ettiği şeyleri yapmak, onlardan sakınmamak arasındaki fark nedir ki, birincisini yapan imansız oluyor, ikincisinde ise kâfir olmuyor, sâdece günahkâr oluyor?

Cevap: Zünnar kuşanmak (ve benzerleri) kâfirlere mahsûs bir şekil ve görünüştür. Mümin bunları kullanmaya cesâret edemez. Fakat emirleri yapmamak, nehyedilen şeyleri yapmak böyle değildir. Çünkü bunlar, dînen mahzurlu görülen şeylerdir. Ancak insanın yaratılışında nefs-i emmâresine uymak, nefsinin arzu ve isteklerinin aklına galip gelmesi bulunduğu için, müminden, bazen nefsine uyması, hevasının galip gelmesi sebebiyle dînen mahzurlu şeyler meydana gelebilir. Bunlar dinde tekzîb ve imansızlık alâmeti sayılmamıştır.

Bunlar yapıldığı zaman küfür ile hüküm olunmamıştır. Fakat birincisinde, yanî zünnâr kuşanmak ve benzerlerini kullanmak ise, dinde itikâd bozukluğu olarak sayılmış, dinde tekzîb (inkâr) alâmeti olarak kabul edilmiş, onu yapanın imansız olduğuna hükmolunmuştur.