Şöhreti seven kişi Allah'tan korkmaz

22/12/2022 Perşembe Köşe yazarı V.T

"İnsanlar arasında tanınmak isteyen, ahiretin tadını alamaz. Övülmekten hoşlanmak kadar ahmaklık düşünülemez."

 

Mahmûd Hulvî Efendi İstanbul'da yetişen meşhur velilerdendir. 1574 (H. 982) senesinde İstanbul'da doğdu. Genç yaşta süvariliğe heves etti ve emsallerinin teşvikiyle, Divân-ı Hümâyûn çavuşu oldu. Bir süre sonra, Halvetiyye yolunun, Sünbüliyye koluna mensup olan Kocamustafapaşa Dergâhı şeyhi Zarîfî Hasan Çelebi'nin sohbetlerine devam etti. Zarîfî Efendi de ona tasavvufta talebeleri yetiştirmek için icazet verdi. 1654’te (H. 1064) vefat etti.

Evliyanın meşhurlarından olan âlimlerden naklederek buyurdu ki: "Dünyada oruç tut. Ölüm geldiğinde bayram sevinci içinde ol. Dilini tut, koru. Lüzumsuz şeylerden sakın. Dünyaya meyletme. Ahirete götüreceğin şeyler ölçüsünde dünya ile ilgilen." "Her işin başı ilimdir. İlmin başı ise Allahü teâlânın inayetidir." "Allahü teâlâya, dünya mertebesi ve halkın itibar ve sevgisini kazanmak için ibadet edenler, Allahü teâlânın gazabına uğrayan kişilerdir." "Allahü teâlâ bir kuluna iyilik murad ederse, ona hayırlı amel kapısı açar, söz kapısını kapar. Kötülük murad ettiğinde bunların aksini yapar. Kişinin yaramaz söz konuşması bedbahtlıktır." "İhlâs, her şeyin Allahü teâlânın rızası için yapılması, amelin kabulüne vesile olan güzel düşünce (niyet)dir." “Ey kardeş! Bunu bil ve içini dünya sevgisi ve şehvetinden temizle. Allahü teâlâyı çok zikret. Kalbini iyice temizlediğin zaman, Allahü teâlâ seni hikmetle konuşturur ve sen zamanın bir hâkimi olursun. Fakat dünya sevgisi ve şehveti ile birlikte hikmet sahibi olamazsın." "İnsanlar arasında tanınmak isteyen, ahiretin tadını alamaz." "Şöhreti seven kimse, Allah'tan korkmaz." "Övülmekten hoşlanmak kadar ahmaklık düşünülemez." "Dünya ve ahirette elem ve kederlerden kurtulmak isteyenler, kötü ahlak sahipleriyle görüşmemelidir." "Tasavvuf nedir?" diye sorulunca, buyurdu ki: "Tasavvuf üç anlama gelir. İlki marifet nuruna arif olmak ve vera hâlini kaybetmemektir. İkincisi, dış görünüşünü batıl olan şeylerden alıkoymaktır. Sonuncusu ise kerametlerini gizlemektir." "İnsanlardan biri, Allahü teâlâya tevekkül ettim, diyor. Hâlbuki Allahü teâlâya karşı yalan söylüyor. Gerçekten Allahü teâlâya tevekkül etseydi, O'nun, hakkındaki muamelesine de razı olurdu." "Hüzün padişahtır. Bir yere yerleşince oraya başka bir şeyin yerleşmesine razı olmaz."