“Oğlum, tevbeyi yarına bırakma!”

23/06/2019 Pazar Köşe yazarı S.K

Lokman hakîm hazretleri, velî veya Peygamber idi. Oğluna şu nasîhati yaptı: "Oğlum, tevbeyi yarına bırakma! Çünkü, ölüm ânsızın gelip yakalar!.." 

 

 

Tevbe, haram işledikten sonra, pişman olup, Allahü teâlâdan korkmak, bir daha yapmamaya azmetmek, karar vermektir. İstigfar, günahın affını istemek, Estagfirullah demektir. Estagfirullah, "günahlarımı affet Allah'ım" demektir. Tevbe edebilmek, Hak teâlânın büyük nimetlerinden biridir. İnsan her gün mutlaka tevbe ve istiğfar etmelidir. Tevbe çok mühim bir vazifedir.

"İslam âlimlerinin ve evliyanın büyüklerinden İmam-ı Rabbanihazretleri ikinci cild 66. mektubunda özetle buyuruyorki: 

Kıymetli ömrümüz, günâh işlemekle, kusur, kabahat yapmakla, yanılmakla, faydasız, lüzumsuz konuşmakla geçip gidiyor. Bunun için; tevbeden, Allahü teâlâya boyun bükmekten söyleşmemiz, vera ve takvâdan konuşmamız hoş olur. [Şüphelilerden sakınmaya vera, haramlardan sakınmaya ise takva denir.]  Nûr sûresi, otuzbirinci âyet-i kerîmesinde meâlen, (Ey müminler! Hepiniz, Allahü teâlâya tevbe ediniz! Tevbe etmekle kurtulabilirsiniz) buyurmuştur. 

Tahrîm sûresi, sekizinci âyet-i kerîmesinde meâlen, (Ey îmân eden seçilmişler! Allahü teâlâya dönünüz! Hâlis tevbe edin! Yanî tevbenizi bozmayın! Böyle tevbe edince, Rabbiniz, sizi belki affeder ve ağaçlarının, köşklerinin altından [önünden] sular akan Cennetlere sokar) buyurmuşdur.

En’âm sûresi, yüzyirminci âyet-i kerîmesinde meâlen, (Açık olsun, gizli olsun günâhlardan sakınınız!) buyurulmuştur.

Günâhlarına tevbe etmek, herkese farz-ı ayndır. Hiç kimse tevbeden kurtulamaz. Nasıl kurtulur ki, Peygamberlerin hepsi tevbe ederdi. Peygamberlerin sonuncusu ve en yükseği olan Muhammed aleyhisselam  buyuruyor ki: (Kalbimde [envâr-ı ilâhiyyenin gelmesine engel olan] perde hâsıl oluyor. Bunun için her gün, yetmiş kerre istigfâr ediyorum.)

Yapılan günâhta, kul hakkı bulunmayıp, zinâ yapmak, alkollü içki içmek, Kur’ân-ı kerîmi abdestsiz tutmak ve yanlış inanışlara saplanmak gibi, yalnız Allahü teâlâ ile kendi arasında olursa, böyle günâhlara tevbe etmek, pişmân olmakla, istigfâr okumakla, Allahü teâlâdan utanıp, sıkılıp, Ondan af dilemekle olur.

Günâhda kul hakkı da varsa, buna tevbe için, kul hakkını hemen ödemek, onunla halâlleşmek, ona iyilik ve duâ etmek de lâzımdır. Mal sâhibi, hakkı olan ölmüş ise, ona duâ, istigfâr edip çocuklarına, vârislerine verip ödemeli, bunlara iyilik yapmalıdır. Çocukları, vârisleri bilinmiyorsa, mal ve cinâyet mikdârı parayı fakîrlere, miskînlere sadaka verip, sevâbını hak sâhibine ve eziyet yapılana niyet etmelidir.

Lokman hakîm hazretleri, velî veyâ Peygamber idi. Oğluna nasîhat ederek, (Oğlum, tevbeyi yarına bırakma! Çünkü, ölüm ânsızın gelip yakalar) dedi. 

Yâ Rabbî! Kendimize zulmettik. Bize acımaz, affetmezsen, hâlimiz pek fenâ olur."