"Bana nasıl namaz kılacağımı öğret!..”

23/12/2019 Pazartesi Köşe yazarı V.T

“Seni hak Peygamber olarak gönderen Allahü teâlâya yemîn ederim ki, bundan daha iyisini yapamıyorum."
İbrâhîm el-Keccî hazretleri hadis hafızıdır. 192 (808)’de Basra'da doğdu. İlk tahsilinden sonra Bağdat'ta hadis ilmi üzerinde âlim oldu ve çok talebe yetiştirdi. 392 (m. 904)’de Bağdat'ta vefat etti. Naklettiği hadis-i şeriflerden bazıları:
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh) rivâyet etti: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) mescide girdi. Bu sırada bir şahıs da mescide girip namaz kıldı. Sonra Resûlullaha selâm verdi. Resûlullah onun selâmını aldı. Sonra o şahsa; “Dön namazını kıl. Çünkü sen namaz kılmadın” diye buyurup, bunu üç defa tekrar etti. Bunun üzerine o şahıs; “Seni hak Peygamber olarak gönderen Allahü teâlâya yemîn ederim ki, bundan daha iyisini yapamıyorum. Bana nasıl kılacağımı öğret” deyince, Resûlullah namazı ona şöyle tarif buyurdular: “Namaz kılmak istediğin zaman tekbîr al. Sonra Kur’ân-ı kerîmden kolayına gelen (bildiğin) bir şeyi oku. Sonra rükû’a git. Âzâlarında hareketsizlik oluncaya kadar dur. Sonra rükû’dan kalk, ayakta dosdoğru dur. Sonra secdeye git. Secdede de tumânînet (âzâların hareketsizliği) hâsıl olsun. Sonra secdeden kalk, buradaki oturuşunda da tumânînet hâsıl olsun. Bütün namazlarını böyle kıl.”
Ebû Bekr-i Sıddîk (radıyallahü anh), Resûlullaha gelip; “Yâ Resûlallah, bana namazlarımdan sonra edeceğim bir duâ öğret” dedi. Resûlullah efendimiz ona şöyle duâ etmesini buyurdu: 
“Allahım, ben kendime çok zulmettim. Günahları ancak sen af ve mağfiret edersin. Benim günahlarımı af ve mağfiret eyle. Bana merhamet eyle. Çünkü sen, Gafûr’sun ve Rahim’sin.”
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh) rivâyet etti. Resûlullah; “Evimle minberim arasındaki saha, Cennet bahçelerinden bir bahçedir. Minberim de, (bana bahşedilen Kevser) havuzumun üzerindedir” buyurdu.
Âişe (radıyallahü anha) rivâyet etti: Resûlullah buyurdu ki: “Bir kadın kocasının evinden bir şeyi makul ölçüde infak ederse, o kadına infak ettiği şeyin ecri verilir. Kocası için de, o şeyi kazanmış olduğu için ecir vardır. Veren hizmetçi ise, ona da benzer ecir vardır. Birine verilen ecir sebebiyle, diğerlerinin ecrinde bir noksanlık olmaz.”
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh) rivâyet etti: Resûlullah “Sizden biriniz, konuşmadan, namaz kıldığı yerde bulunduğu müddetçe, melekler kendisine; (Allahım onu af ve mağfiret eyle. Allahım ona rahmet eyle) diye duâ ederler” buyurdu.