Biz hesâba dâhil değiliz

24/09/2019 Salı Köşe yazarı A.U

Abdülhakîm Arvâsî hazretleri “rahmetullahi aleyh” sülâle-i Resûlden bir büyük âlim zâttır.

İlmiyle âmil büyük bir velî idi.

Yanında çok âlimler yetişti.

Güzel simalı, buğday benizliydi.

Nurlu ve sevimliydi.

Kaşları hilal gibi kabarık ve inceydi.

Gözleri irice görünür, hürmet telkin edici bir vakar sahibiydi...

Her hâli İslamiyet'e uygundu.

Onun varlığı, bir ihsân-ı ilâhîydi.

Çok da mütevazıydı.

"Ben" demezdi asla.

Kendisine iltifat edilince:

“Biz hesaba dâhil değiliz” buyururdu.

Sohbetlerinde sık sık;

“Bizler hazır olsak sayılmayız, gaip olsak aranmayız” derdi.

Hâlbuki her ilimde derya idi.

Tasavvufta büyük evliya idi.

Fen adamlarının, profesörlerin, çözülmez sandıkları çetin meseleleri, bir kalemde çözerdi.

Onda Resûlullah’ın ahlakı vardı.

Misafiri çok severdi.

Ziyaretlere giderdi.

Sohbetlerinde;

“Tek bir vakit namazım kazaya kalacağına, bin defa ölmeyi tercih ederim” derdi.

Bazen de;

“Bir velî, ‘ben’ demez. Zira bunu söylemek için mevzu bulamaz” buyururdu.

Ve sık sık derdi ki:

“Hak teâlâ bir kula iman verdiyse, ne ki ona vermedi. İman vermediyse, ne ki ona verdi?”