Rüyada kendini âlim olarak görmek

26/10/2019 Cumartesi Köşe yazarı O.Ü

"Büyüklerimiz rüyalara ehemmiyet vermemiş, talebenin rüyasını tabir etmeye lüzum görmemişlerdir."

 

 

Sual: Bazı kimseler, rüyada kendilerini büyük bir hükümdar veya yüksek mevki sahibi, yahut büyük bir din âlimi olmuş olarak görmektedir. Böyle rüyalar doğru mudur, yoksa aslı, esası yok mudur?

Cevap: Böyle bir suali, İslam âlimlerinin büyüklerinden olan İmâm-ı Rabbânî hazretlerine sorduklarında, cevabında buyuruyor ki:

“Böyle rüyalar boş ve esassız değildir. Bu rüyayı gören kimsede, mevki sahibi olmak, âlim olmak hâli ve kabiliyeti var demektir. Fakat, kuvveti az olup, âlem-i şehâdette yani uyanıkken hasıl olacak kadar değildir. Eğer, bu hâl, zamanla kuvvetlenirse, Allahü teâlânın lütfu ile, âlem-i şehâdette de hasıl olur. Eğer âlem-i şehâdette hasıl olacak kadar kuvvetlenmezse âlem-i misâlde yani rüyada görünmekle kalır. Kuvveti miktarınca, orada görünür. Tasavvuf yolunun saliklerinin rüyaları da böyledir. Kendilerini yüksek makamlarda, Velilerin mertebelerinde görürler. Bu hâl, âlem-i şehâdette nasib olursa, pek büyük nimettir. Yok eğer, âlem-i misâlde, rüyada görünmekle kalırsa, hiç kıymeti yoktur. Çöpçüler, hamallar, rüyada, kendilerini hâkim, paşa görür. Hâlbuki, uyanık iken, ellerine bir şey geçmez. Rüyaları üzülmekten, pişmanlıktan başka bir şeye yaramaz. O hâlde, rüyalara güvenmemeli, uyanık iken ele geçene sevinmelidir.

Bunun içindir ki, büyüklerimiz rüyalara ehemmiyet vermemiş, talebenin rüyasını tabir etmeye lüzum görmemişlerdir. Uyanık iken ele geçene kıymet vermişlerdi. Bundan dolayı, devamlı görünenlere ehemmiyet vermişler, hiç kaybolmayan huzuru, kazanç bilmişlerdi. Allahü teâlâdan başka her şeyi unutmak, hiçbir şeyi hatırlamamak, bunlar için daimi idi. Başlangıcında nihayette ele geçecekler derc edilmiş olanlara, bu kemaller zor ve uzak değildir.”

           ***

Sual: Zekât verirken, niyet etmeyi unutan bir kimse, sonra hatırlasa ve niyet etse, verdiği zekât kabul olur mu?

Cevap: Bir kimse, zekâtı ayırırken ve fakire verirken niyet etmeyip, verdikten çok sonra niyet ederse, mal, fakirde bulunduğu müddetçe, caiz olur. Vekiline verirken niyet etmesi yetişir. Vekilinin fakire verirken, ayrıca niyet etmesi lazım değildir. Zengin, zekâtının bedelini vekiline verirken sadaka, hediye dese, vekili fakire bu niyetle vermeden önce, zengin zekât için niyet etse caiz olur.