Ramazânda ibâdet ve iyiliğin sevâbı...

28/03/2023 Salı Köşe yazarı R.A

İdrâkiyle şereflendiğimiz mübârek Ramazân ayı, 3 ayların 3.sü, Hicrî-kamerî ayların 9.su ve bütün ayların da sultânıdır.

“Ramazân”, yanmak demektir. Çünkü bu ayda oruç tutan ve tevbe eden Müslümânların günâhları yanar, yok olur. Allahü teâlâ, şartlarına uygun olarak yapılan tevbeleri kabûl edeceğini va'detmiştir. Böyle mübârek ayları, günleri ve geceleri fırsat bilip, çok çok tevbe-istiğfâr etmeli, affedilmek için, Cenâb-ı Hakk’a yalvarmalıdır.

Ma’lûm olduğu üzere, tevbenin kabûlü için 3 şart vardır: 1- Günâhı işlediğine pişmân olmak. 2- O günâhı derhâl terk etmek. 3- Bir daha o günâha dönmeyeceğine dâir söz vermek. 4- Eğer günâh, kul hakkı da ihtivâ ediyorsa, o zaman dördüncü bir şart daha var; o da, kul hakkından arınmak, hak sâhibiyle helâlleşmektir.

Peygamber Efendimiz, büyük sahâbî Selmân-ı Fârisî (radıyallahü anh)’nin rivâyetine göre, Şâban ayının son günü îrâd buyurduğu uzun bir hutbesinde buyurmuştur ki:

“…. Bu ayda, Allah için ufak bir iyilik yapmak, başka aylarda, farz yapmak gibidir. Bu ayda, bir farz yapmak, başka aylarda yetmiş farz yapmak gibidir…”

O bakımdan bu ayı, âhıreti kazanmak için bir fırsat bilip, elden geldiği kadar ibâdet etmeli, Allahü teâlânın râzı olduğu işleri yapmalıdır. Allahü teâlânın gazabına sebep olabilecek bütün kötülüklerden, harâmlardan sakınmak, îmân, ibâdet bilgilerini, harâmları öğrenmek, kul haklarından sakınmak, varsa helâlleşmek, günâhlardan tevbe etmek lâzımdır.

Sevgili Peygamberimiz, mübârek Ramazân-ı şerîf ayı hakkında, bir hadîs-i şerîflerinde: “...Bu ay, öyle bir aydır ki, ilk günleri rahmet, ortası afv ve mağfiret ve sonu Cehennemden âzâd olmaktır...”, diğer bir hadîs-i şerîflerinde ise, “Ramazân ayı gelince, Cennet (bir rivâyette rahmet) kapıları açılır. Cehennem kapıları kapanır ve şeytânlar bağlanır” buyurmuşlardır.

Sahîh-i Buhârî’deki bir hadîs-i şerîfte de Peygamber Efendimiz şöyle buyurmaktadırlar:

“Bir kimse, Ramazân ayında oruç tutmayı farz bilir (yani vazîfe bilir) ve orucun sevâbını, Allahü teâlâdan beklerse, geçmiş günâhları affolur.”

Bu hadîs-i şerîften anlaşılıyor ki, orucun Allah’ın emri olduğuna inanmak ve sevâp beklemek lâzımdır.

İslâm âlimlerinin büyüklerinden olan İmâm-ı Rabbânî’nin de buyurduğu gibi;

Bu ayda bir oruçluya iftâr verenin günâhları affolur. Cehennemden âzâd olur. O oruçlunun sevâbı kadar, ayrıca buna da sevap verilir. O oruçlunun sevâbı da hiç azalmaz.

Bu ayda ibâdet ve iyi iş yapabilenlere, bütün sene bu işleri yapmak nasip olur. Bu aya saygısızlık edenin, günâh işleyenin bütün senesi, günâh işlemekle geçer.