Günahtan kaçmak sevaptan önce gelir

Günahtan kaçmak sevaptan önce gelir

Bir haramdan kaçmak, milyonlarca nafile namaz kılmaktan evladır. Haram işleyerek farz, mekruh işleyerek sünnet yapılmaz. Günahtan kaçmak ibadet yapmaktan önce gelir. (U. Besair)

Dinimizde, günahtan kaçınmak, sevap kazanmaktan önce gelir. Hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Az bir haramdan kaçmak, 80 bin nafile hac sevabından efdaldir.)[Deylemi]

Bir hadis-i şerifte, (Çok az bir günahtan kaçınmak, bütün cin ve insanların [nâfile] ibadetleri toplamından daha iyidir) buyuruluyor. Her günah, Allahü teâlâya isyan olduğundan, büyüktür; fakat bazısı, bazısına göre küçük görünür. Bir küçük günahı yapmamak bütün cihanın nafile ibadetlerinden daha sevabdır, çünkü nafile ibadet yapmak farz değildir. Günahlardan kaçınmaksa farzdır. (Rıyad-un-nasıhin)

Günah işlemeyi düşünmek, işlemeye niyet etmek, karar vermek günah olmaz, yapmak günah olur. Günah işlemeye karar verip bir kere yaparsa, ısrar olur. Hiç yapmazsa, devamlı yapmaya kasd etmesi, karar vermesi ısrar olmaz. Devamlı yapmaya karar verip ve işleyip de pişman olur, terk ederse ısrar olmaz. Tekrar yapıp yine tevbe ederse, ısrar olmaz. Günde çok kere yapıp, her birinden sonra tevbe etmek, ısrar olmaz.

Tevbe ederken, günah işlediğine pişman olup üzülmek ve günahtan hemen vazgeçmek ve bir daha yapmamaya karar vermek şarttır. Bu üç şartı yapmadan, yalnız dil ile tevbe etmek, yalancılık olur. Küçük günahta ısrar etmek, büyük günah olur, büyük günahı bir kere yapmaktan daha büyük olur. Tevbe edince, büyük günah da affolur. Küçük günahı küçük görmek, büyük günahtır. Küçük günah işlediğini söyleyerek övünmek, büyük günah olur. Küçük günah işleyeni, âlim ve salih sanmak da, büyük günah olur.

İmanı olan, büyük günaha düşmemek için, küçük günahtan kaçar, günahın küçüğü olmaz, Allah’a olan her muhalefet büyüktür.

Şüpheli bir şeyle karşılaşınca, eli kalb üzerine koymalı. Kalb çarpması artmazsa, o şeyi yapmalı. Eğer, fazla çarparsa yapmamalı. Hadis-i şerifte, (Elini göğsüne koy! Helal şeyde kalb sakin olur. Haram şeyde çarpıntı olur. Şüpheye düşersen yapma! Din adamları fetva verseler de yapma!) buyuruldu.

Büyük günahlar çok yapılırsa, iman gidebilir. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Şu yedi büyük günahtan kaçının: 1- Allah’a şirk koşmak 2- Büyücülük 3- Katillik 4- Harpten kaçmak 5- Yetim malı yemek 6- Faizcilik. 7- Namuslu kadına iftira etmek.) [Taberani]

(En büyük günah, kişinin, geçimi kendisine ait olanları ihmal etmesidir.) [Müslim]

(En büyük günah, kişinin borcunu ödemek için mal bırakmadan ölmesidir.) [Ebu Davud]

(Ana babaya eziyet ve yalan yere şahitlik büyük günahtır.) [Deylemi]

(Yalan yere yemin büyük günahtır.) [Buhari]

(İlimde cimri olmayın, ilmi öğretmekten geri kalmayın. İlmi gizlemeyin. Çünkü ilmi gizlemekle yapılan hıyanet, malda yapılan hıyanetten daha büyük günahtır.) [Ebu Nuaym]

(Üç büyük günah: Asiler etrafında toplanmak, ana babaya isyan, zalime yardım.) [Taberani]

(Vasiyette vârislerden birini zarara sokmak büyük günahtır.) [İbni Cerir]

(Şirkten sonra en büyük günah zinadır.) [İbni Ebiddünya]

(Şarap içmek, büyük günahtır. Bütün kötülüklerin anasıdır, başıdır.) [Zevacir]

(Avret yerlerini [başkasının görmesi haram olan yerleri] açmak büyük günahtır.) [Hakim]

(Bir müslümanın kalbini kırmak, Kâbe’yi yetmiş kere yıkmaktan daha günahtır.) [R. Nasıhin]

(Kalbinde zerre kadar kibir olan Cennete giremez.) [Taberani]

Önemli kaideler
Sual:
 (Takkesiz kimsenin, cemaatle namaz kılması mı evla, yoksa yalnız başına takkeli mi kılması evladır?) sualine (Cemaatle namaz kılmak sünnettir. Takkesiz namaz kılmak mekruhtur. Takkesi olmayan cemaate uymaz, takkeyi bulup yalnız kılması, takkesiz cemaatle kılmasından evladır) deniyor. Bu yanlış değil mi? Çünkü burada iki sünnet meselesi var, hangisi önemli ise o yapılmaz mı? Yani cemaatle kılmak daha evla değil mi? 27 derece sevap daha fazla değil mi?
CEVAP
Bu konudaki kaideleri bildirelim:
(Bir sünnet ile bir mekruh çakışınca, yani sünnet işlemek için mekruh işlemek zorunda kalınca sünneti bırakmak gerekir. Yani mekruhtan kaçmak, sünneti yapmaktan önce gelir.)

(Bir farz ile bir haram çakışınca, yani farz işlemek için haram işlemek zorunda kalınca farzı tehir etmek gerekir.)

Bir örnek verelim: 
Bir kadına hac farz olsa, fakat yanında mahremi bulunmadan hacca gidemez. Giderse hac borcu ödenir ama, işlediği günah, kazandığı sevaptan daha fazla olur.

Emir ile yasakta da bir kaide vardır:
Üstünde namaza mani olacak kadar necaset bulunan kimse, temizlemesi mümkün değilse, başka elbisesi de yoksa, öyle kılar, çıplak kılmaz. Hatta temizleme imkanı olsa; fakat yanında yabancılar bulunsa, temizlemeden kılar. Çünkü başkalarının yanında avret yerini açmak yasak edilmiştir. Necaseti temizlemek ise emredilmiştir. Kaide şöyledir:
(Emir ile yasak bir araya gelince, yasaktan kaçılır. Çünkü, haramdan kaçmak, farzı yapmaktan önce gelir.)

Yine önemli bir kaide de şudur:
(Haramdan kaçmanın sevabı, farzları yapmanın sevabından daha fazladır. Farzları yapmamanın günahı, haram işlemek günahından daha çoktur.)


Burada sanki ibadet etmek haramdan kaçmaktan önce geliyor sanılabilir. Ama öyle değildir. Yine haramdan kaçmak önce gelmektedir.

Muhammed Masum-i Faruki hazretleri buyuruyor ki:
“Teberri etmedikçe, tevelli olmaz. Yani uzaklaşmadıkça, dostluk olmaz. Farzları herkes yapabilir; ama haramlardan herkes kaçamaz. Ancak salihler kaçar. İyi olan da, kötü olan da, iyilik yapabilir. Kötülük yapmamak ise, ancak Allah adamlarının özelliğidir. Sıddıklar günah işlemez.” 

Farzları yapmamanın günahı, haram işlemek günahından daha çoktur meselesine gelince, haramların terkinde sadece tasdik yani bunlar haramdır diye inanmak ve kaçınmak vardır, amel yoktur. Farzlar da ise tasdik ile beraber ameli de yapmak vardır. Amel terk edildiği için günahı daha fazladır. Başka bir ifadeyle, farzları yapmayan ameli terk ettiği için, haramları işlemekten daha büyük günaha girer. Haram işi yapmayan mesela içki içmeyen; namaz kılmak, oruç tutmak, zekat vermek gibi ameli gerektiren işleri yapmıyor. İçki içen sadece bir haram işlemiş olur. Namaz kılmayan ise, çok ameli terk etmiştir. Bir namazda 12 farz var. Beş vakit namazda 60 farz var. Günde 60 kere büyük günah işliyor namaz kılmayan. Diğer farz ve günahlar da buna benzer.

O örnekte, cemaat sünnetini işlemek için takkesiz namaz kılmak yani mekruh işlemek meselesi var. Cemaat sünnetini terk etmek mekruh olsa idi, iki mekruh çakışacağı için, sizin dediğiniz doğru olurdu. Ancak, cemaatsiz, tek başına namaz kılmak mekruh değildir. Burada cemaat sünneti ile takkesiz kılma mekruhu çakışıyor. (Mekruh işlememek için sünnet terk edilir) kaidesi uygulanıyor. O örnekte iki sünnet yok. Takkesiz kılmak mekruhtur, cemaate katılmadan kılmak, yani tek başına kılmak mekruh değildir. Mekruh olsa idi, iki mekruhtan hafif olan tercih edilirdi. Çünkü kaideler şöyledir:
(İki sünnet çakışınca, evla olan tercih edilir.)
(İki mekruh çakışınca, hafif mekruh olan tercih edilir.)


Mesela, mekruh vakitte ve abdest sıkıştırırken de namaz kılmak mekruhtur. İkindi, abdest sıkışık vaziyette mekruh vakit girmeden kılınacak olsa, sıkışık kılındığı için namaz mekruh olur. Abdest alıp kılınacak olunca mekruh vakit girecekse, bu ikisi arasında daha hafif olan tercih edilir. Daha hafif olan ise, ikindinin mekruh vakte kalmasıdır. Abdestin sıkışık olması, biraz daha kerihtir. Onun için, namaz mekruh vakte de girse, sıkışık kılmamak için abdest alıp rahat kılmalıdır. İki şerden birini yapmak zorunda kalan da hafif olanı yapar. Mecelle kaidesi şöyledir:
(Ehveni şerreyn tercih olunur.)
Yani iki zararlı şeyden birini yapmak zorunda kalanın hafifini tercih etmesi gerekir.

Haramdan kaçmak
Sual:
 Haramlardan kaçmak mı, yoksa farzları yapmak mı daha kolaydır?
CEVAP
Muhammed Masum-i Faruki hazretleri, (Teberri etmedikçe, tevelli olmaz. Yani uzaklaşmadıkça, dostluk olmaz. Farzları herkes yapabilir; ama haramlardan herkes kaçamaz. Ancak salihler kaçar. İyi olan da, kötü olan da, iyilik yapabilir. Kötülük yapmamaksa, ancak Allah adamlarının özelliğidir. Sıddıklar günah işlemez) buyuruyor.

Haramdan kaçmak
Sual
: Haramdan sakınmak mı, yoksa farzı yapmak mı daha sevabdır?
CEVAP
Bir haramdan sakınmanın sevabı, bir farzı yapmanın sevabından kat kat çoktur. Haramdan sakınmak, farzı yapmaktan önce gelir. Zararlardan kaçmak; faydalı şeyleri yapmaktan daha önce gelir. Mekruhtan sakınmak, sünnet işlemekten önce gelir. Günahtan kaçmak ibadet yapmaktan önce gelir. Birkaç hadis-i şerif meali şöyledir:
(Haramdan sakınan kimseyle oturmak ibadettir.) [Deylemi]

(Ahirette, helal kazancın hesabı, haram kazancın da azabı vardır.) [İ. Ahlakı]

(Duanızın kabul olması için, helal lokma yiyin! Çok kimsenin yediği ve giydiği haramdır. Sonra ellerini kaldırıp dua ederler. Böyle dua nasıl kabul olunur?) [Şir’a]

Haram işleyerek farz yapılmaz. Farzla haram bir araya gelince, yani farzı işlerken haram işlemek mecburiyeti olunca, haram işlememek için farz, duruma göre terk veya tehir edilir.

Haramların terkinde sadece tasdik yani bunlar haramdır diye inanmak ve kaçınmak vardır, amel yoktur. Farzlardaysa, tasdikle beraber ameli de yapmak vardır. Amel terk edildiği için günahı daha fazladır. Başka bir ifadeyle, farzları yapmayan, ameli terk ettiği için, haram işlemekten daha büyük günaha girer. İçki içen sadece bir haram işlemiş olur. Namaz kılmayansa, çok ameli terk etmiştir.

Haram ve farzlar
Sual:
 Şu üç cümleyi birer örnekle açıklar mısınız?
1- Haramdan kaçmanın sevabı, farzları yapmanın sevabından daha fazladır
2- Farzları yapmamanın günahı, haram işlemek günahından daha çoktur.
3- Kötülükten sakınmak, iyilikten daha sevabdır.
CEVAP
1- Haramdan kaçmanın sevabı 100 birim, farzı yapmanın sevabı 10 birim olsun. Ana babaya isyan günahı 100 birim, ana babaya iyilik ise 10 sevabdır. Haramdan kaçmak daha çok sevab oluyor.

2- Farzları yapmamak 100 birim, haram işlemek 10 birim günah olsun. Farz olan namazı kılmayan kimse, 100 birim, içki içen ise 10 birim günah işlemiş olur. Bir insan her akşam bir içki içse 10 birim günah kazanır. Bir namazda 12 tane farz var. Bir günde 60 farz eder. Bir Müslüman, beş vakit namazını kılmazsa, günde tam 60 kere Allahü teâlâya karşı gelmiş oluyor. 60 x 100 = 6000 birim günah eder. Farzların özellikle namazın önemi buradan anlaşılmalıdır.

3- Kötülükten sakınmak, iyilik yapmaktan daha önce gelir, sevabı da daha fazladır.

Her üç maddede, günahtan sakınmanın önemi bildiriliyor. Farzları yapmamak da günah oluyor. Günahtan kaçmak, sevab işlemekten önce geliyor. (Gölge etme, başka ihsan istemem) sözü de bunlara benziyor. Gölge edip bana zararın dokunmazsa, iyilik etmezsen bana zararın olmaz denmek isteniyor. Komşumuza iyilik etmezsek, bize bir şey demez, ama onu rahatsız edersek, kötü komşu olmuş oluruz. Tersine, komşu bize sıkıntı verir de, biz ona katlanırsak, Allah indinde de, iyi komşu olmuş oluruz. Hiç kimseye iyilik etmek zorunda değiliz, ama hiç kimseye kötülük etmemeye mecburuz. Mecelle’de, (Zararı yok etmek, fayda sağlamaktan önce gelir) deniyor. Burada da, zarardan, kötülükten sakınmak fayda sağlamaktan, iyilik etmekten önce geliyor.

Yapacağımız bir işte 99 fayda ile bir zarar meydana gelecekse, bir zarardan sakınmak için o 99 faydadan vazgeçmek gerekir.

İşlenen günah mutlaka yazılır
Sual: Sevabların günahları sileceğini öğrenince, günah işleme cesaretim arttı. (Sevablarım, günahlarımı siler, günahsız ölürüm) diye düşünüyorum. Yaptığım yanlış mı?
CEVAP
Evet, çok yanlıştır. Sevabların günahları sildiği doğrudur, ama böyle düşünerek günah işlenmez. Hangi günah olursa olsun, işlenince günah olarak kayda geçiyor. Sevaba gelince, kıldığımız namazların, tuttuğumuz oruçların ve diğer ibadetlerimizin kabul olduğu kesin değildir, ama işlenen günahların yazılması kesindir.

Önemli bir husus da şudur: Günah işleyenin ibadetleri sahih olursa da, kabul olmaz. Yani namaz kılıyorsak namaz borcundan, oruç tutuyorsak oruç borcundan kurtulmuş oluruz, ama ibadetlerimize sevab verilmediği için günahlarımızı silemez. (Ben namazımı da kılarım, gıybetimi de yaparım, içkimi de içerim, ikisi ayrı şeydir) demek yanlıştır. Namazın sevabı belki yazılmaz, ama gıybetin, içkinin günahı yazılır. Demek ki, günah kesin olarak yazılıyor, ibadetin sevabı ise kesin değildir. Her günahtan kaçmalıyız ki, ibadetlerimizin sevablarına kavuşabilelim.

İslâmiyetin haram ettiklerinden kaçınmak
Sual: Din kitaplarında, "haramlardan, şüphelilerden kaçınmaya vera denir" deniyor ve bunun da derecelerinden bahsediliyor. Bu derecelerin en aşağısı nedir ve ne yapmak gerekir?

Cevap: Konu ile alakalı olarak Kimyâ-i saâdet kitabında deniyor ki:
“Bütün Müslümanların veraıdır ki, İslâmiyetin haram dediği şeylerden kaçınmaktır. Bu en aşağı derecedir. Bu derece veradan da nasibi olmayanların adaleti yoktur. Bunlara, AsiFasık, kötü kimse denir. Bunların da dereceleri vardır. Mesela, birinin malını, fasit akitle satın almak haramdır. Fakat, zorla gasbetmek, daha haramdır. Yetimden, fakirden almak ise, daha şiddetli haramdır. Faizle satın almak, hepsinden ziyade haramdır. Haramın şiddeti ne kadar fazla ise, cezası da, o kadar çok olur. Affolma ihtimali de, o derece az olur. Nitekim, diyabet, şeker hastasına bal zarar verir. Fakat şeker daha çok zararlıdır. Şekeri çok yemek, az yemekten daha zararlıdır. Helallerin, haramların hepsini, fıkıh okuyanlar bilir. Bütün fıkhı okumak ise, herkese vacip değildir. Mesela, esnafın, tüccarın, alışveriş ilimlerini öğrenmesi lazımdır. İşçi olanın ise, ücret, kira kısımlarını da bilmesi vacip olur. Her sanatın bir ilmi vardır. Herkese, sanatının ilmini öğrenmesi vaciptir.”