04/06/2025 Çarşamba Köşe yazarı H.Y
Dünyanın her tarafına Peygamber gönderilmiştir
Hiçbir akıl, âhiret bilgilerini bulamayacağı,
çözemeyeceği içindir ki, Allahü teâlâ, her asırda, dünyanın her tarafına,
Peygamber göndermiştir.
Dîn-i islâmda aklın ermediği
şeyler çoktur. Fakat, akla uymayan bir şey yoktur. Âhiret bilgileri ve
Allahü teâlânın beğenip beğenmediği şeyler ve Ona ibâdet şekilleri, eğer aklın
çerçevesi içinde olsalardı ve akıl ile doğru olarak, bilinebilselerdi, binlerce
Peygamberin gönderilmesine lüzûm kalmazdı. İnsanlar, dünya ve âhiret saâdetini
kendileri görebilir, bulabilirdi ve Allahü teâlâ -hâşâ- Peygamberleri boş
yere ve lüzûmsuz göndermiş olurdu. Hiçbir akıl, âhiret bilgilerini
bulamayacağı, çözemeyeceği içindir ki, Allahü teâlâ, her asırda, dünyanın her
tarafına, Peygamber göndermiş ve en son ve kıyâmete kadar değiştirmemek üzere
ve bütün dünyaya, Peygamber olarak, Muhammed aleyhisselâmı göndermiştir.
Bütün Peygamberler, akıl ile
bulunacak dünya işlerine dokunmayıp, yalnız bunları araştırmak, bulup
faydalanmak için çalışmayı emir ve teşvîk buyurmuş, kendileri dünya işlerinden
her birinin, insanları ebedî saâdete ve felâkete nasıl sürükleyebileceklerini
anlatmış ve Allahü teâlânın beğendiği ve beğenmediği şeyleri açık olarak
bildirmişlerdir...
O hâlde, insâf etmeli ki, Allahü
teâlânın sonsuz kudretinin inceliklerini meydana çıkaran, bugünkü teknik
bilgilerden ve tecrübelerden haberi olmayan ve İslâm büyüklerinin kitaplarını
okuyup anlamak şöyle dursun, bunların isimlerini bile işitmemiş olduğu,
sözlerinden anlaşılan, bir câhilin, filozof maskesi, profesör etiketi, gazete
yazarı perdesi altında çalışan bir kâfirin, tam olmayan aklı ile, ortaya attığı
bir düşünce, nasıl olur da, Allahın Peygamberinin “sallallahü aleyhi ve sellem”
sözlerinden üstün tutulur?!.
Peygamberimizin, İslâm
âlimlerinin kitaplarında yazılı ilim, sıhhat, fen, ahlâk, hak, adâlet ve bütün
saâdet kollarını kavrayan ve bindörtyüz seneden beri dünyanın her tarafında
gelmiş, ilim, tecrübe ve akıl sâhiplerini hürmet ve hayranlıkta bırakan ve hiç
birisinde kimse tarafından bir kusur ve hata bulunmamış olan, emirleri ve
sözleri, bir câhil sözü ile nasıl lekelenebilir? Bundan daha büyük bedbahtlık
ve zavallılık olabilir mi?
Tam akıl, şaşmayan, yanılmayan
akıldır. Etrafına düşünceler savuran câhil bir kimse, değil aklın
erişemeyeceği şeylerde, belki kendi günlük işlerinde, hiç yanılmadığını iddia
edebilir mi? Böyle bir iddiaya, kimse inanır mı? Değil bir insan, bugün en
akıllı tanınan Hristiyanların, kendi aralarında, en akıllıları olarak,
seçtikleri meb’ûsları-politikacıları, bütün akılları ile, bütün ilimleri ile,
baş başa vererek, yaptıkları kanûnları, az zaman sonra, yine kendileri
beğenmeyip değiştiriyor.
Yeryüzünde hiç
bozulmayan ve değiştirilemeyecek bir şey vardır ki, o da Allahü teâlânın
Kur’ân-ı kerîmi ve Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” hadîs-i
şerîfleri, yani mübârek sözleridir.