05/10/2025 Pazar Köşe yazarı V.T
“Bunu ancak bir avuç toprak doyurur!”
“Ümmetim arasına fesat yayıldığı zaman, sünnetime yapışan için yüz şehit sevabı
vardır!”
Kemâleddîn Süyûtî hazretleri Şafiî mezhebi fıkıh âlimidir. 804 (m. 1401)
senesinde Mısır’da Süyût beldesinde doğdu. Buradaki âlimlerden ilim tahsil etti
ve memleketinde kadılık yaptı. Sonra Kâhire’ye gitti. Hâfız İbn-i Hacer’den
hadîs ilmini aldı. İbn-i Hacer ile “Sahîh-i Müslim”i okudu. Şeyhûniyye
Câmii’nde fıkıh derslerini okutmak üzere tayin edildi. 855 (m. 1541) senesinde
Kâhire’de vefât etti. Bir dersinde şunları anlattı:
Bidat işlemek haramdır. Sünneti özürsüz terk etmek mekruhtur. Bir sünneti
özürsüz terk etmeyi sevap sanırsa, sünneti terk etmesi de bidat olur. Bir
inanışın, bir işin veya bir sözün sünnet veya bidat olduğu bilinemediği zaman,
bunu yapmamak lâzım olur. Çünkü, bidati terk etmek lâzımdır. Sünneti yapmak
lâzım değildir. Lâzım olmayan şey yapılmazsa kaza olunamaz. Bunun için
namazların kılınmamış sünnetleri kaza olunmaz. Allahü teâlânın haram ettiği
şeylerden bir zerresini yapmamak, insanların ve cinnin bütün ibâdetlerinden
daha sevaptır. Bunun için güçlük olan yerde vâcib de terk edilir. Fakat haram
işlenemez denildi. Meselâ başkasının yanında taharetlenilmez.
Bir hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “Ümmetim arasına fesat yayıldığı zaman, sünnetime yapışan için yüz şehit sevabı vardır!” Yani nefse, bidatlere ve kendi aklına uyarak İslâmiyetin hududu dışına taşıldığı zaman, benim sünnetime uyana, kıyâmet günü yüz sehit sevâbı verilecektir. Çünkü, fesat zamanında İslamiyete uymak, din düşmanlarıyla harb etmek gibi güç olacaktır. Bir hadîs-i şerîfde buyuruldu ki: “İslâm dîni garip olarak başladı. Son zamanlarda da garip olacaktır. Bu garip insanlara müjdeler olsun! Bunlar, insanların bozduğu sünnetimi düzeltirler.” Yani İslamiyetin başlangıcında, insanların çoğu, Müslümanlığı bilmedikleri, onu yadırgadıkları gibi, âhır zamanda da, dîni bilenler azalır. Bunlar, benden sonra bozulmuş olan sünnetimi ıslâh ederler. Bunun için, emr-i ma’rûf ve nehy-i anil münker yaparlar. Sünnete, yani İslâmiyete uymakta başkalarına örnek olurlar. İslâm bilgilerini doğru olarak yazıp, kitaplarını yaymaya çalışırlar. Bunları dinleyenler az, karşı gelenler çok olur. O zamanda, sevenleri çok olan din adamı, doğru arasına eğrileri, hoşa giden sözleri karıştıran kimsedir. Çünkü yalnız doğruyu söyleyenin düşmanları çok olur.