18/12/2025 Perşembe Köşe yazarı V.T
Tasavvuf, nefsin bütün isteklerini terk etmektir
"Nice adamlar vardır ki, ne bir ticâret
ne de bir alışveriş, onları Allah'ı anmaktan alıkoymaz...”
Muhammed Gülâbâdî hazretleri evliyânın büyüklerindendir. Hadîs,
fıkıh ve tasavvuf ilimlerinde de âlimdir. 380 (m. 990) senesinde Buhârâ’da
vefât etti. Çok kitap yazdı, en meşhûr eseri, “et-Tearrûf li mezheb-i
ehl-it-tasavvuf” adlı kitabıdır. Bu eserinde şöyle buyuruyor:
Tasavvuf büyükleri buyurdular ki: Sûfîlere “Sûfiyye”
denilmesinin sebebi, içlerinin saf (hâlis), dışlarının pak (temiz) olması
sebebiyledir.”
Bişr bin Haris: “Sûfî, kalbini Allah için saf hâle getirmiş olan
zâttır” buyurdu. Bazı büyükler de “Sûfîlere, sofdan (yünden) yapılmış elbise
giydikleri için sûfî denilmiştir” buyurdular.
Evliyâdan bir zâta "sûfî kime denir?" diye sorulunca
“Kendisi bir mala sahip olmadığı hâlde, kendisinde hırs ve dünyâya düşkünlük
bulunmayan kimseye denir” cevâbını vermiştir.
Tasavvuf büyüklerine sıfat ve saff-ı evvel nisbet edenler,
bâtınlarını, kalblerini dikkate aldılar. Gerçekten, eğer bir kimse dünyâya
düşkün olmaz ondan yüz çevirirse, Allahü teâlâ o kulun sırrını saf, kalbini
nurlu kılar. Kalbine nûr akıtır. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem)
hadîs-i şerîfte (İçine nûr giren kalb açılır ve genişler) buyurdu. “Yâ
Resûlallah bunun alâmeti nedir?” diye sorulunca, (Fânî dünyâdan uzaklaşmak,
ebedî olan âhırete yönelmek ve ölüm gelmeden önce ölüme hazırlanmaktır)
buyurdu. Bu hadîs-i şerîfle Peygamberimiz, dünyâya düşkün olmayanların
kalblerini, Allahü teâlânın nurlandıracağını bildirdi.
Kalbin saf ve nurlu olması “Eshâb-ı Suffanın” vasıflarındandır.
Zâhirdeki temizlik; pis olan şeylerden, bâtındaki temizlik; aklı kötü
düşüncelerden, kalbi aşağı ve kötü arzulardan uzaklaştırmak sûretiyle olur.
Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen "Nice adamlar vardır ki, ne bir
ticâret ne de bir alışveriş, onları Allahı anmaktan (O’na ibâdet etmekten ve
emirlerine bağlanmaktan) alıkoymaz...” buyurdu (Nûr-37).
Ebü’l-Hasen’e; “Tasavvuf nedir?” diye sorulunca, “Nefsin bütün lezzet
ve isteklerini terk etmektir” buyurdu.
Cüneyd-i Bağdadî hazretleri, tasavvuf nedir diye soran bir
kimseye şöyle cevap verdi: “İnsanların rızâsını bırakıp, Allahü teâlânın
rızâsını aramak, kötü huyları terk edip, nefsânî olan işlerden uzaklaşmak, rûhu
yükselten vasıflar kazanmaya gayret etmek, hakikî ilimlere sarılmak, hep en
uygun şekilde hareket etmek, herkese nasîhatte bulunmak, Allahü teâlâya verilen
ahidde durmak, Muhammed aleyhisselâmın dînine uymak.”