25/07/2025 Cuma Köşe yazarı A.D
Gıybet kanser gibidir girdiği yer iflâh olmaz!
Gıybet etmenin kefareti, üzülmek, tövbe etmek ve onunla helâlleşmektir.
Affetmezse, onu övmeli, sevdiğini bildirmeli, yalvarmalı, gönlünü
almalıdır.
Günümüzde hem erkekler hem de kadınlar arasında
"salgın" hâline gelen "gıybet", din kardeşinin
işitince üzüleceği bir kusurunu arkasından söylemektir. Meselâ, bedeninde,
nesebinde, ahlakında, işinde, sözünde, dininde, dünyasında, hatta elbisesinde,
evinde bulunan bir kusur arkasından söylendiği zaman, bunu işitince üzülürse,
gıybet olur...
Bir Müslüman’ın günahı ve kusuru söylenince,
"Elhamdülillâh, Allah bizi hayâsız yapmadı" gibi, onu kötülemek, çok
çirkin gıybet olur. "Falanca kimse, çok iyidir, ibadette şu kusuru olmasa,
daha iyi olurdu" demek gıybet olur.
Bidatleri, mezhepsizliği yayarak ve aşikâre günah
işlemeye devam ederek, Müslümanların doğru yoldan ayrılmalarına sebep olanı,
bunun zararından korunmaları için Müslümanlara tanıtmak gıybet olmaz ise de
bunu fitneye sebep olmayacak şekilde bildirmelidir.
Gıybet kanser gibidir. Girdiği vücut iflâh etmez.
Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmin Hucurat sûresi, 12. âyet-i kerîmesinde, sû-i
zandan kaçınmayı emretmekte, birbirini çekiştirmeyi menetmekte, gıybeti ölü
kardeşinin etini yemeye benzetmektedir.
Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:
"Kıyamet günü, bir kimsenin sevap defteri
açılır. Yâ Rabbî! Dünyada iken, şu ibadetleri yapmıştım. Sayfada bunlar yazılı
değil, der. Onlar, defterinden silindi, gıybet ettiklerinin defterlerine
yazıldı, denir."
Gıybet söylemek veya dinlemek, ibadetlerin sevabını yok
eder. Zahmet çekerek, sıkıntılara katlanarak ibadet yapıp da, bunun sevabını
yok etmek, akılsızlık, cahillik ve ahmaklık değil midir?
Büyük âlimlerden İbni Sirîn hazretleri, "Seni
gıybet ettim, hakkını helâl et" diyen birisine şöyle cevap verdi:
"Allahü teâlânın haram ettiğini ben nasıl helâl
ederim..." Bu sözle, önce Allahü teâlâya tövbe et ki, benim helâl
etmemin faydası olsun demek istedi.
Yanında gıybet yapıldığını işiten kimse, buna
hemen mâni olmalıdır. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:
"Yanında, din kardeşi gıybet edilince, gücü
yettiği hâlde ona yardım etmeyen kimsenin günahı, dünyada ve âhirette kendisine
yetişir."
Gıybet yapılırken, orada bulunan kimse, korkmazsa, söz
ile korkunca, kalbi ile reddetmezse, gıybet, günahına ortak olur. Sözünü
kesmesi veyahut kalkıp gitmesi mümkün ise, bunları yapmalıdır. Eliyle, başıyla,
gözüyle menetmesi kâfi gelmez. Açıkça, "sus" demesi lâzımdır...
Gıybet etmenin kefareti, üzülmek,
tövbe etmek ve onunla helâlleşmektir. Affetmezse, onu övmeli, sevdiğini bildirmeli,
yalvarmalı, gönlünü almalıdır. Helâl etmezse hak yine onundur. Pişman olmadan
helâlleşmek, riya olur, ayrı bir günah olur.