| 
   CEVAP 
  Bu Hristiyan (1914’de kıyamet kopacak) diyen Amerikalı C. Russell’in
  kurduğu hristiyan mezhebine mensuptur. Russelciler, böyle suallerle zihinleri
  bulandırmak istiyorlar. Fakat, dinini bilen hiçbir müslüman hristiyan olmaz.
  Dinden habersiz kimseler, herhangi bir dine girebilirler. Bunun için (Müslüman
  cahil kalınca, Hristiyan da, ilim sahibi olunca dinini terk eder) sözü
  meşhurdur. 
   
  Russelci hristiyan soruyor:  
  Sual: 1- Hakiki din İslam ise, hangi mezhebidir? Hakiki din
  nasıl anlaşılır, meyveleri nelerdir?  
  CEVAP 
  Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: 
  (Allah indinde hak din ancak İslam’dır.) [Al-i İmran 19] 
  (Sizin için din olarak İslam’ı beğendim.) [Maide 3] 
  (Kim İslam’dan başka din ararsa, bilsin ki, bulduğu din asla kabul
  edilmeyecektir.) [Al-i İmran 85] 
   
  İslam mezheplerinin iman hususunda hiçbiri diğerinden farklı değildir. Hepsi
  de Amentüdeki iman esaslarını bildirirler. Hazret-i Âdem’den beri
  gelen bütün peygamberler de aynı imanı bildirmişlerdi: 
  (De ki, biz "Allah’a, size indirdiğine, İbrahim, İsmail, İshak, Yakub
  ve Yakub oğullarına indirilen, Musa, İsa ve diğer peygamberlere Rableri
  tarafından verilene iman ettik. Onları birbirinden ayırt etmeyiz.) [Al-i
  İmran 84] 
   
  Her peygamber, Allah’a, meleklere, peygamberlere, kitaplara, öldükten sonra
  dirilmeye, Cennete, Cehenneme inanmayı bildirdi. Aralarında hiç fark yoktu.
  Fark olursa -hâşâ- Allah’ın bildirdiğinde tenakuz olur. Amele ait bilgilerde,
  insanların istifadesi için değişiklikler yapılmıştır. Mesela içyağı Hazret-i
  Musa zamanında haram iken, Hazret-i İsa zamanında helal edilmiştir. Hazret-i
  Âdem zamanında evlenmeler de, daha sonrakilerden farklıydı. 
   
  Aynen peygamberlerin farklı şeriatlari olduğu gibi, İslam mezheplerinin de
  rahmet olduğu hadis-i şerifle bildirilmiştir. Onun için mezheplerin hepsi de
  Cennete girecektir. Hatta kâfir olmamış, sapık mezhepsizlerin bile, günahları
  kadar Cehennemde cezalarını çektikten sonra Cennete gidecekleri hadis-i
  şerifle bildirilmiştir. Hakiki dinin meyvesi, dine uyanların dünyada huzuru,
  ahirette sonsuz saadete kavuşmasıdır. Dine uyan müslüman rahata kavuşur.
  Bugün İslam âlemindeki insanlar, huzursuzsa, dine uymadıklarının alametidir. 
   
  Russelci soruyor:  
  Sual: 2- Allah’ın hakiki kitabı nasıl tespit edilir? Allah’ın
  maksadı nedir? 
  CEVAP 
  Allah’ın kitabında tenakuz olmaz. Allahü teâlâ buyuruyor ki: 
  (Eğer Kur'an, Allah’tan başkasından gelmiş olsaydı, içinde pek çok
  tutarsızlık bulunurdu.) [Nisa 82] 
  Bugünkü İncillerde pek çok tenakuzlar vardır. Bu da, insan eliyle yazılmış
  olduğunu ispat eder. Halbuki Kur'an-ı kerimin hepsi Allah kelamıdır. 
   
  İkinci önemli husus, nasıl insan, bir karınca bile yaratamıyorsa, Kur'an-ı
  kerimin bir cümlesini meydana getiremez. 14 asırdan beri de, benzeri
  yazılamadı. 
   
  (Eğer kulumuza [peygambere] indirdiğimizden [Kur'anın
  Allah’tan geldiğinden] bir şüpheniz varsa, iddianızda doğru iseniz,
  Allah’tan gayri şahitlerinizi [putlarınızı, bilginlerinizi] de
  yardıma çağırıp, haydi onun benzeri bir sure meydana getirin! Bunu
  yapamazsınız, asla yapamayacaksınız da.) [Bekara 23,24] 
   
  (Bu Kur'anın bir benzerini ortaya koymak üzere insanlar ve cinler toplanıp,
  birbirine destek de olsalar, yemin olsun ki yine de benzerini ortaya
  koyamazlar.) [İsra 88] 
   
  Üçüncü husus ise, Kur'an-ı kerim hiç değiştirilemez. İşte âyet-i kerimeler: 
  (Kur'anı biz indirdik, elbette yine onu biz koruyacağız.) [Hicr
  9] 
   
  (Allah’ın kelamını [Kur'an-ı kerimi] kimse
  değiştiremez.) [Enam 115] 
   
  Allah’ın maksadı şu: Kur'an-ı kerimde insanları ve cinleri, kulluk
  etmeleri için yarattığını bildirmektedir. (Zariyat 56) 
   
  Russelci soruyor:  
  Sual: 3- Hakiki peygamberi nasıl bilebiliriz? 
  CEVAP 
  Bir peygamber mucizeleri ile bilinir. Mucize, peygamberim
  diyenin, doğru söylediğini bildiren alamettir. Mucizenin şartlarından beşi
  şöyle: 
  1) Harika olmalı. 
  2) Aynı şeyi başkası yapamamalı. 
  3) İstenilen zamanda hasıl olmalı. 
  4) İsteyip de hasıl olan mucize, kendini yalanlamamalı. Mesela,
  şu hayvan ile konuşacağım, deyince, hayvan, Bu yalancıdır derse,
  mucize olmaz. 
  5) Mucize, peygamber olduğunu söylemeden önce hasıl olmamalı. 
   
  İsa aleyhisselamın beşikte konuşması, Muhammed aleyhisselamın, çocuk iken
  başının üstünde bulut bulunması, ağaçların, taşların kendisine selam vermesi
  gibi, önceden hasıl olan harikalar, mucize değildi. Keramet idi.
  Bunlara İrhas denir. Bu harikalar, peygamberliklerini
  bildirdikten sonra görülürse, Mucize denir. 
   
  Hazret-i Musa zamanında sihir ilerlemiş, sihirbazın ipi yılan gibi
  görünüyordu. Musa aleyhisselamın asası gerçek bir yılan olup sihirbazların
  yılan gibi görünen iplerini yutmuştu. Sihirbazlar da bunun mucize olduğunu
  anlayıp iman etmişlerdi. 
   
  Hazret-i İsa zamanında tıp ileri idi. Her hastalığa ilaç bulunuyordu.
  Hazret-i İsa’ya, körleri iyileştirme, ölüleri diriltme mucizesi verilmişti.
  Buna rağmen inanan az olmuştu. 
   
  Hazret-i Muhammed zamanında, şiir fesahat ve belagat sanatları çok
  ilerlemişti. Allahü teâlâ da; her milletin kıymet verdiği şeylerde mucizeler
  gönderdiği için, Muhammed aleyhisselama da benzeri yazılamayacak olan bir
  kitap gönderdi. Bir çok edipler, bunun insan sözü olmadığını anlayıp iman
  ettiler. 
   
  Hazret-i Muhammed ümmi idi. Kimseden bir şey okumamış, öğrenmemiş, hiçbir şey
  yazmamıştı. Allahü teâlâ buyuruyor ki: 
  [(Ey Peygamberim] Sen [Kur'an gelmeden] önce bir
  kitaptan okumuş ve elinle onu yazmış değildin. Eğer öyle olsaydı
  müşrikler [Kur'an-ı kerimi, başkasından öğrenmiş veya önceki semavi
  kitaplardan almış] derlerdi.) [Ankebut 48] 
   
  En büyük mucize 
  Muhammed aleyhisselamın, parmaklarından bir orduya yetecek su akması,
  ağaçların kendisine selam vermesi, elinde çakıl taşlarının zikretmesi,
  zehirli kebabın Beni yeme, ben zehirliyim diye konuşması,
  putlarla ve hayvanlarla konuşması gibi bin kadar mucizesi görülmüştür.
  Bunların en büyüğü ve devamlı olanı Kur'an-ı kerimdir. 
   
  Bütün şairler, edebiyatçılar, Kur'an-ı kerimin nazmında ve manasında aciz ve
  hayran kalmışlar, bir âyetin benzerini söyleyememişlerdir. İcazı ve belagatı
  insan sözüne benzemez. Yani, bir kelimesi çıkarılsa veya bir kelime eklense,
  lafzındaki ve manasındaki güzellik bozulur. Bir kelimesinin yerine koymak
  için, başka kelime arayan bulamamıştır. Nazmı Arap şairlerinin şiirlerine
  benzemez. 
  Kur'an-ı kerim, geçmişte olmuş ve gelecekte olacak nice gizli şeyleri haber
  verir. İşiten ve okuyan, tadına doyamaz. Yorulur, fakat bıkıp usanmaz. Nice
  azılı İslam düşmanları, Kur'an-ı kerimi dinlemekle, kalbleri yumuşamış, imana
  gelmişlerdir. 
   
  İlim ve tecrübe ile bulanamayacak güzel şeyler ve iyi ahlak ve insanlara
  üstünlük sağlayan meziyetler ve dünya ve ahiret saadetine kavuşturacak
  iyilikler ve varlıkların başlangıcı ve sonu hakkında bilgiler ve insanlara
  faydalı ve zararlı olan şeylerin hepsi Kur'an-ı kerimde açık veya kapalı
  olarak bildirilmiştir. Semavi kitaplardaki ilimlerin hepsi Kur'an-ı kerimde
  bildirilmiştir. Sadece Kur'an-ı kerim bile, Muhammed aleyhisselamın peygamber
  olduğunu göstermeye kâfi bir mucizedir. 
   
  Russelci soruyor:  
  Sual: 4- Hazret-i Âdem ile Havva nerede yaratıldı? a)
  Cennet yerde mi, gökte mi? 
  CEVAP 
  Hazret-i Âdem, topraktan yaratıldı. Çamur haline getirilip pişmiş gibi
  kurutuldu. Sonra can verildi. Her şeyin ismi ve faydası bildirildi. (Secde 7,
  Fatır 11, Rahman 14) 
  Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: 
  ("Rabbin meleklere, yeryüzünde bir halife, bir insan
  yaratacağım" dediği zaman melekler "Yeryüzünde fesat çıkaracak, kan
  dökecek insanı mı halife yapacaksın?" dediler. Allah da, "Sizin
  bilmediğinizi elbette ben bilirim" buyurdu.) [Bekara 30] 
   
  (Biz, "Ey Âdem, hanımınla Cennete yerleşin, Cennet nimetlerinden
  yiyin, sadece şu ağaca yaklaşmayın" dedik.) [Bekara 35] 
   
  Âlimlerin bir kısmı, Âdem aleyhisselamın yeryüzünde yaratılıp, Cennete konduğunu,
  bir kısmı da, Cennette yaratıldığını bildirmektedir. Havva validemiz de
  yeryüzünde veya Cennette yaratılmıştır. Her iki şekilde de inanmanın imana
  zararı olmaz. 
   
  Cennetin kaçıncı kat gökte olduğu bildirilmemiştir. Peygamber efendimiz (Cennet
  göktedir) buyurmuştur. (Deylemi) 
   
  Gök, yedi kat olarak yaratılmıştır. (Bekara 29, Mülk 3) 
   
  Bugün, ancak birinci kat gök bilinebiliyor. Bütün bilinen ve bilinmeyen
  gezegenler, Güneş ve yıldızlar birinci kat göktedir. İkinci kat, birinci
  kattan, diğer katlar da birbirinden çok büyüktür. 
   
  Russelci soruyor:  
  Sual: 5- Şeytan ve Cin nasıl varoldu? Allah onu şeytan olarak
  mı yarattı? 
  CEVAP 
  Şeytan ve cin ateşten yaratılmıştır. (Hicr 27, Rahman 15) 
  Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:  
  (Şeytana niçin secde etmediği sorulunca "Ben Ademden daha hayırlıyım.
  Onu topraktan, beni ateşten yarattın" dedi. Allah da "O halde
  Cennetten çık" buyurdu.) [Araf 12, 13 ve Hicr 32-34] 
  Şeytan da cin gibi ateşten yaratılmıştır. İsyan edince Cennetten kovulmuştur.
  İsyan etmeseydi Cennetten kovulmazdı. İblis, şeytan olarak değil, bir varlık
  olarak yaratılmıştır. Cinler de ateşten yaratıldığı halde, mümin ve kâfir
  olanları vardır. (Cin 1-4) 
   
  Russelci soruyor:  
  Sual: 6- Kur'andaki ben, biz kelimeleri kime aittir? Kur'anda
  çok defa gizli, üçüncü şahıs konuşur. Kim bu varlık? 
  CEVAP 
  Hristiyan, Kur'an-ı kerimi, İnciller gibi, içinde başkalarının da sözü
  var zannediyor. Kur'anın tamamı Allah’ın kelamıdır.  
  Not: Bu iddiaları geniş olarak Allah bir olduğu halde
  niçin biz deniyor maddesine alınarak cevaplandırılmıştır. 
   
  Russelci soruyor:  
  Sual: 7- Hazret-i İsa öldürüldü mü? a) Hazret-i Muhammed
  şefaatçi midir? Faydası var mı? 
  CEVAP 
  İsa aleyhisselam öldürülmedi, göğe kaldırıldı. Allahü teâlâ, Nuh
  aleyhisselamı tufandan, İbrahim aleyhisselamı, düşmanlarından kurtardığı
  gibi, İsa aleyhisselamı da, yahudilerin elinden kurtarmış, Hazret-i İsa'ya
  ihanet ederek bulunduğu yeri haber veren, Yahudi casusu, münafık Yuda Şamunu
  Hazret-i İsa'ya benzeterek onu öldürtmüştür. Kur'an-ı kerimde mealen
  buyuruluyor ki: 
   
  (Yahudileri, "Allah’ın resulü Meryem oğlu İsa’yı öldürdük"
  dedikleri için lanetledik. Onlar İsa’yı öldürmediler, asmadılar da,
  öldürülen, kendilerine İsa gibi gösterildi.) [Nisa 157] 
   
  (Elbette İsa [nın kıyamete yakın gökten inmesi], kıyametin
  yaklaştığını gösteren bilgidir. Sakın bunda şüphe etmeyin.) [Zuhruf
  61] 
   
  İsa aleyhisselamın gökten ineceğini bildiren hadis-i şeriflerden birkaçı
  şöyle: 
  (Allah’a yemin ederim ki, Meryem’in oğlu İsa, âdil bir hakem olarak
  aranıza inecek, haçı kıracak, domuzu öldürecek, cizyeyi kaldıracak, İslam’dan
  başka şeyi kabul etmeyecektir. Mal o kadar çok olacak ki, kimse dönüp de
  bakmayacaktır.) [Buhari] 
   
  [Hadis-i şerifte geçen Domuzu öldürecek demek "Domuz
  eti yemeyi yasaklayacak" demektir. Haçı kıracak, yani Hristiyanlığı
  kaldıracaktır. Başka bir hadis-i şerifte (Mizmarları kıracak) buyuruldu.
  Yani her çeşit çalgıyı yasak edecektir.] 
   
  (İsa, âdil bir hakem olarak indiği zaman kin, nefret ve haset kalkacaktır.) [Müslim] 
   
  (Deccal çıkınca, İsa gelecek, Deccalı helak edecek, bundan sonra iki kişi
  arasında düşmanlık olmayacaktır.) [Müslim] 
   
  (İsa inince İslamiyet ile hükmedecektir. O zaman Allah, Müslümanlardan başka
  herkesi helak edecektir. Sonra yeryüzünde sükun emniyet meydana gelecektir. O
  kadar ki aslan deveyle, kaplan inekle ve kurt kuzuyla serbestçe dolaşacak,
  çocuklar yılanlarla oynayacaktır. İsa ölünce cenazesini Müslümanlar
  kaldıracaktır.) [Ebu Davud] 
   
  (Eshab-ı Kehf, Mehdi’nin yardımcıları olacak ve İsa bunun zamanında gökten
  inecektir. İsa, Deccal ile harp ederken, Mehdi, onunla beraber olacaktır.
  Bunun hükümdarlığı zamanında, her zamankinin aksine olarak ve hesapların
  tersine olarak, Ramazan-ı şerifin 14. günü güneş ve ilk gecesinde ay
  tutulacaktır.) [İ. Süyuti] 
   
  (İsa, inince, evlenecek, bir oğlu olacak, kırk yıl kadar yaşayıp ölecek ve
  benim yanıma defnedilecektir.) [Tirmizi] 
   
  Sadece Hazret-i Muhammed aleyhisselam değil, Allah’ın izni ile bütün
  peygamberler şefaat edecektir. Hadis-i şerifte (Peygamberler, âlimler
  ve şehidler şefaat eder) buyuruldu. (İbni Mace) 
  Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:  
  (Rabbin sana [şefaat izni ve çeşitli nimet] verecek. Sen
  de razı olacaksın.) [Duha 5] 
  (Allah’ın Resulü onlar için af dilerse... affa uğrarlar) mealindeki
  âyet de, Hazret-i Muhammed aleyhisselamın şefaat edeceğini bildirmektedir.
  (Nisa 65) 
   
  Russelci soruyor:  
  Sual: 8- Allah bir insanı zorba ve benzeri yapar mı? 
  CEVAP 
  Allahü teâlânın her şeye gücü yeter. Ancak hiç kimseyi günah işlemeye
  zorlamaz. Hiç kimseyi şaki [zorba] veya benzeri kötü biri yapmaz. Haksız
  olarak kimseyi cezalandırmaz. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: 
  (Allah kullarına zulmetmez.) [A. İmran 182] 
   
  Russelci soruyor:  
  Sual: 9- Kader neleri içine alır? 
  CEVAP 
  Kader her şeyi içine alır. Kader, Allahü teâlânın ezelî ilmi
  ile, insanların ve diğer mahlukatın yapacağı işleri bilmesi demektir. Eğer
  Allah, yarattıklarının ne yapacağını bilmezse, bilmeyenden ilah olamaz.
  İlahın her şeyi bilmesi, her şeye gücü yetmesi gerekir. Bilmeyen, gücü
  yetmeyen, muhtaç olan, ölebilen ilah olamaz. Allahü teâlâ herkesin ne
  yapacağını bilir. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:  
  (Allah her şeyi hakkıyla, en iyi bilir.) [Hucurat 16,18] 
   
  Onun bilmesi kulların yapacağı iyi ve kötü işlere tesir etmez. Mesela bir
  sene içinde güneşin ne zaman doğup, ne zaman batacağı hesaplanarak takvimlere
  yazılmıştır. Güneş takvimlerde bildirilen saatte doğup batar. Takvime öyle
  yazıldığı için mi güneş o saatlerde doğup batıyor? Takvime yazılmasa da yine
  güneş o saatlerde doğup batar. İşte Allahü teâlâ da, ezelî ilmi ile, kulların
  kendi istekleri ile, günah veya sevap işleyeceğini, hastalanacağını, ne iş
  yapacağını bilir. Fakat bu bilmesi, kulların yaptıkları işlere cebri bir
  müdahale değildir.  
   
  Russelci soruyor  
  Sual: 10- Sünnet emri Kur'anda var mı? Niçin sünnete uyuluyor? 
  CEVAP 
  Sünnet emrinden maksat, Peygamber efendimizin emirlerine uymak ise,
  Allahü teâlâ, Peygamberimize uymayı emrettiği için, biz de ona uyuyoruz. İşte
  âyetler: 
  (Allah’a ve Resulüne itaat edin.) [Enfal 20] 
  (Allah’a ve Onun ümmi nebi Resulüne uyarsanız, doğru yolu
  bulursunuz.) [Araf 158] 
  (Kim Resule itaat ederse Allah’a itaat etmiş olur.) [Nisa 80] 
   
  Russelci soruyor:  
  Sual: 11- Beş vakit namaz Kur'anda var mı? 
  CEVAP 
  Kur'an-ı kerimde, namaz vakitlerinin gizli değil, açık olduğu
  bildiriliyor:  
  (Elbette, namaz müminlere belli vakitlerde farz kılınmıştır.) [Nisa
  103] 
  Bu vakitler diğer âyet-i kerimelerde ve hadis-i şeriflerde bildirilmiştir. 
  Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: 
  (Güneşin kayması anından [öğle ve ikindiden], Gecenin
  kararmasına [akşam ve yatsıya], kadar ve fecir [sabah] vaktinde
  namaz kıl!) [İsra 78] 
   
  (Rabbini güneşin doğuşundan önce [sabah] ve batışından
  önce [öğle ve ikindi] ve gecenin bir bölümünde [akşam
  ve yatsı vakti] hamd ile tesbih et!) [Kaf 39,40] 
   
  (Akşama girerken [akşam ve yatsı namazında], sabaha
  ererken [sabah namazında], gündüzün nihayetinde [ikindi
  namazında] ve öğle vaktinde [öğle namazında] Allah’ı
  tenzih et!) [Rum 17, 18] 
   
  Buhari ve Müslimdeki hadis-i şerifte ise, (Beş
  vakit namazla emrolundum) buyuruluyor. 
   
  Kur'an-ı kerimde (Belli vakitlerde namaz farz kılınmıştır) buyurulup,
  ayrıca beş vaktin hepsi de bildirildiği halde Beş vakit namaz ifadesinin
  geçmeyişi, kutuplarda ve buralara yakın yerlerde beş vaktin tamamının taayyün
  etmemesindendir. (Nimet-i İslam) 
   
  Namaz vakitleri yeni konmadı ki, 14 asırdan beri devam ediyor, Peygamber
  efendimiz, kaç vakit demişse, kaç vakit kılmışsa, o zamandan beri aynı
  vakitlerde namaz kılınmaktadır. Namazların nasıl kılınacağı Kur'an-ı kerimde
  açıkça bildirilmemiştir. Peygamber efendimiz nasıl kılmışsa, müslümanlar da
  aynı şekilde kılmaktadır. Namazın beş vakit olması, kılma şekli, mütevatir
  hadislerle bildirilmiş ve tevatüren bugüne kadar gelmiştir. Hadis-i
  mütevatir, bir çok sahabenin Resul-i ekremden işittiği ve
  kitaba yazılıncaya kadar, böyle çok kimselerin haber verdiği hadis-i
  şeriflerdir ki, bunların bir yalan üzerinde sözbirliği yapmalarına imkan
  olmaz. Mütevatir hadislere inanmayan kâfir olur. (Mahzen-ül -ulum) 
   
  Russelci soruyor:  
  Sual: 12- Kıyametin alametleri nelerdir? 
  CEVAP 
  Bu soru, Charles Russell, Dünya çok yakında sona erecek dediği
  için, belki bu görüşe yakın bir bilgi elde etme düşüncesiyle sorulmuş
  olabilir. Kıyametin ne zaman kopacağı bildirilmemiş, (Ancak onu Allah
  bilir) buyurulmuştur. (Araf 187, Ahzab 63) 
   
  Kıyametin ne zaman kopacağı belli değil ise de, alametleri çıkmıştır. Büyük
  alametler çıkmadıkça kıyamet kopmayacağını Peygamber efendimiz bildirmiştir.
  Büyük alametlerden on tanesi şöyle: 
  1- Mehdi gelecek: Adı Muhammed Mehdidir. Babası Abdullah, annesi
  Aminedir. Gökten bir melek, (Bu Mehdidir, sözünü dinleyin) diyecek. 
  2- Deccal gelecek. 
  3- Hazret-i İsa gökten inecek. 
  4- Güneş batıdan doğacak. 
  5- Dabbet-ül-ard: (Neml 82) 
  6- Yecüc ve Mecüc: (Enbiya 96) 
  7- Duman: (Duhan 10) 
  8- Doğuda, batıda ve Arabistan’da ay tutulmaları olacak. 
  9- Kâbe yıkılacak. 
  10- Yemenden bir ateş çıkacak.  
   
  Russelci soruyor:  
  Sual: 13- Mesih unvanı kime aittir? Anlamı nedir? 
  CEVAP 
  Mesih, Hazret-i İsa'ya denir. (Al-i İmran 45, Nisa 157,
  171, 172, Maide 17, 72) 
  Mesih, meshedilmiş demektir. Mesh, el ile sıvazlama demektir. Şeytan musallat
  olmaması için Cebrail aleyhisselam kanadı ile meshetmiştir. Hastaya
  dokununca, iyileştiği için Mesih denildiğini söyleyenler de vardır. Yağ ile
  meshedildiği için Mesih denildiği de söylenir. Günah kirinden temizlendiği
  için Mesih dendiği de bildirilmiştir. Deccala da mesih denilir. (Tibyan) 
   
  Russelci soruyor:  
  Sual: 14- Hazret-i İsa’nın babasız doğmasının sebebi nedir? 
  CEVAP 
  Hazret-i İsa babasız, Hazret-i Havva da hem anasız, hem babasız dünyaya
  gelmiştir, Allahü teâlâ öyle dilemiş, öyle yaratmış, hikmetini açıkça
  bildirmemiştir. Belki de her şeye gücü yettiğini, kudretinin sonsuz olduğunu
  göstermek için böyle yaratmıştır. Kuran-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: 
  (Meryem oğlunu ve annesini de [kudretimize] bir alamet
  kıldık.)[Müminun 50] 
  (Irzını iffetle koruyan Meryem ve oğlunu herkes için bir ibret
  kıldık.) [Enbiya 91] 
   
  İnsanları imtihan için olabilir. Bir yetimi ahir zaman Peygamberi yapmıştır.
  Yetim olduğu için de inanmayan olmuştur. Bu bir imtihandı. Hazret-i İsa da
  babasız doğunca inanmayanlar imtihanı kaybettiler. Babasız olduğu için,
  Hristiyanlar İsa’ya tapınıyorlar. Babasız doğmak, kişiyi insanlıktan çıkarıp,
  ilah yapsaydı, ana-babasız yaratılan Âdem aleyhisselamı da
  ilah bilip daha çok tapınmaları gerekirdi.  
   
  Kur'an-ı kerimde mealen buyuruldu ki: 
  (Allah indinde, İsa’nın durumu, Âdem’in durumu gibidir. Allah onu topraktan
  yarattı. Sonra da "ol" dedi ve oluverdi.) [A.İmran
  59] 
   
  Russelci soruyor:  
  Sual: 15- Ölüm, hastalık, açlık, cinler, deniz, rüzgar
  üzerinde etkili olan yegane kişi idi neden?  
  CEVAP 
  Burada kimi kastettiği anlaşılmıyor. Hazret-i İsa’yı kastediyorsa, yanlıştır.
  Her şeye etkili ve yetkili olan yalnız Allahü teâlâdır. Allah bütün
  peygamberlere çeşitli mucizeler vermiştir. Mesela Hazret-i Davud’un elinde
  demiri hamur gibi yumuşattırmıştı. Cinleri, kuşları ve rüzgarı Hazret-i
  Süleyman’ın emrine vermişti. (Sebe 10-12, Enbiya 79-81, Sad 18-36-38, Neml 17)  
   
  Hazret-i İbrahim’i ateş yakmadı. Hazret-i Yunus’u balık yuttuğu halde,
  hiçbir zarara uğramadı. Hazret-i İsa beşikte iken konuştu. (Maide 110, Meryem 28-30) 
   
  Allahü teâlâ, Hazret-i Muhammed’i gecenin bir anında Mescid-i Aksa’ya
  götürmüştür. (İsra 1) Cenneti, Cehennemi ve bilinmeyen
  yerleri gezdirmiştir. Bunların hepsi birkaç saniye içinde olmuştur.
  Buna Mirac Mucizesi denmektedir. Bunu yapmak Allahü teâlâ
  için zor değildir. Vezir Asaf bin Barhiya, Belkıs’ın tahtını göz
  açıp yumuncaya kadar Süleyman aleyhisselamın sarayına getirmiştir. (Neml 40) 
  Hazret-i Muhammed’in meşhur mucizelerinden biri de, Ayı ikiye
  ayırmasıdır. Bu mucize, başka hiçbir Peygambere nasip olmamıştır.
  Kâfirler Peygamber isen Ay’ı ikiye ayır dediler. Hazret-i
  Muhammed, dua etti, Allahü teâlâ, kabul edip, Ay’ı ikiye böldü. Yarısı bir
  dağın, diğer yarısı başka dağın üzerinde göründü. Kâfirler, Bize
  sihir yaptı diyerek inanmadılar. (Kamer 1,2) 
   
  Allahü teâlâ, peygamberlerine verdiği mucizeleri bildirdikten sonra (Bunları
  yapan biziz) buyuruyor. (Enbiya 79) 
   
  Russelci soruyor:  
  Sual: 16- Milat da onun doğumuyla değişti. Bu bir tesadüf mü? 
  CEVAP 
  Milat, doğum demektir. Milat onun doğumu ile değişmedi. Harika bir olay
  olduğu için onun doğumu takvime başlangıç kabul edildi. Müslümanlar da
  Muhammed aleyhisselamın hicretini takvime başlangıç yapmışlardır. Böyle
  şeylerin Hazret-i İsa’nın ilah olması ile ne ilgisi var? 
   
  Russelci soruyor:  
  Sual: 17- Kıyamete yakın Hazret-i İsa gelecek mi?  
  CEVAP 
  Elbette gelecektir.  
  [Not: Bunun cevabı geniş olarak Hazret-i İsa gökten
  inmeyecek mimaddesinde verilmiştir.  
   
  Russelci soruyor:  
  Sual: 18- Kur'an (Tevrat, Zebur, İncil değişti, bozuldu) der
  mi? 
  CEVAP 
  Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: 
  (Ehl-i kitap "Yahudi ve Hristiyanlardan başkası Cennete
  girmeyecek" dediler. Bu onların kuruntusudur. Onlara "Eğer doğru
  söylüyorsanız, delilinizi getirin!" de!) [Bekara 111] 
   
  (Yahudiler, Üzeyr’e, Hristiyanlar da Mesih’e Allah’ın oğlu dediler. Daha
  önceki kâfirlerin [“melekler Allah'ın kızlarıdır” diyenlerin]sözlerine
  benziyor. Allah onları kahretsin! Nasıl da sapıtıyorlar.) [Tevbe 30] 
   
  ("Allah’ın çocuğu oldu" dediler. Hâşâ, O yücedir, göklerde ve
  yerdekilerin hepsi Onundur, hepsi Ona boyun eğmiştir.) [Bekara 116] 
   
  (Sen, onların dinine uymadıkça, Hristiyanlar ve Yahudiler senden razı
  olmazlar. De ki "Doğru yol, ancak Allah’ın [bildirdiği
  İslamiyet] yoludur.") [Bekara 120] 
   
  ("Yahudi veya Hristiyan olun ki, doğru yolu bulasınız" diyenlere de
  ki: "Aksine biz, hanif yani doğru yaşamış İbrahim’in dinine
  uyarız.") [Bekara 135] 
   
  (İbrahim ne Yahudi, ne de Hristiyandı. O hanif bir müslüman idi. müşriklerden
  de değildi.) [Al-i İmran 67] 
   
  ("Biz, Allah ve Onun indinde bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak,
  Yakub ve Eshata indirilene, Musa’ya, İsa’ya verilenlere, Rablerinden diğer
  peygamberlere gelenlere, onların hiç biri arasında fark gözetmeden inandık ve
  biz sadece Allah’a teslim olduk" deyin!) [Bekara 136] 
  [Bu âyetlerden de her peygamberin müslüman olduğu, aynı imanı bildirdiği, Yahudi
  ve Hristiyanların bâtıl olduğu anlaşılmaktadır.] 
   
  ([Kur'an İsa’nın babasız olduğunu kabul ettiğine göre, ilahlığını da kabul
  ediyor" diyen yahudilere] De ki, gelin dua edelim, yalancıların
  üzerine Allah’ın laneti olsun diyelim.) [A.İmran 61] 
   
  (Ey ehl-i kitap, İsa, Allah’ın peygamberidir. Tanrı üçtür demeyin. Allah,
  ancak tek bir ilahtır. Çocuğu olmaktan münezzehtir.) [Nisa 171] 
   
  (Ey ehl-i kitap, resulümüz [Muhammed aleyhisselam] kitaptan
  gizlediğiniz şeyleri açıklamak üzere geldi. Size Allah’tan bir nur ve apaçık
  bir kitap geldi.) [Maide 15] 
   
  (İsa’ya, Allah diyenler kâfir olmuştur. Halbuki mesih, "Rabbim ve
  Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin!" demiştir. "Allah üçün
  üçüncüsü" diyenler de kâfirdir.) [Maide 72, 73] 
   
  (Meryem, İsa’yı doğurup kucağında getirince ona "Çok garip bir iş
  yapmışsın, baban kötü, annen iffetsiz değildi" dediler. Meryem, [sormaları
  için] çocuğu gösterince ona, "Biz çocukla nasıl konuşuruz?"
  dediler. Çocuk dedi ki, "Ben Allah’ın kuluyum, O bana kitap verdi ve
  beni peygamber yaptı. Bana namazı ve zekatı emretti.") [Meryem
  27-31] [İncilde emredilen namaz ve zekatı da tahrif etmişler.] 
   
  (İsa, "Ben Allah’ın resulüyüm. Benden önce gelen Tevrat’ı doğrulayıcı,
  benden sonra gelecek Ahmed isimli Peygamberi müjdeleyici olarak geldim"
  demişti.) [Saf 6] 
   
  Bâtıl dinler 
  Yukarıya birkaçını aldığımız âyetlerden de anlaşıldığı gibi, Yahudilik ve
  Hristiyanlık bozulmuş, bâtıl bir dindir. Hazret-i İsa ile ilgili âyetlerden
  ikisi de şöyle: 
  (Ey Meryem oğlu İsa, seni mukaddes ruh ile desteklemiştim, böylece beşikte
  iken, yetişkin olunca da insanlarla konuşmuştun. Sana kitabı, hikmeti,
  Tevratı ve İncili öğretmiştim. Çamurdan yaptığın şekle üfleyince benim
  iznimle kuş oluyor, anadan doğma körü ve alacalıyı benim iznimle
  iyileştiriyor, ölüleri benim iznimle diriltiyordun. İsrail oğullarının seni
  öldürmesinden ben kurtardım.) [Maide 110] 
   
  (İsa dedi ki "Allah, benim de, sizin de Rabbinizdir. Ona ibadet edin,
  işte doğru yol budur.") [Zuhruf 63,64] 
   
  Hazret-i İsa’ya ilah demekle, O yüceltilmiş olmaz. Allah’ın oğlu demek de
  Allah’a hakaret olur. Hazret-i İsa böyle sözler söylememiştir. Kur'an-ı
  kerimde mealen buyuruluyor ki:  
  (Allah {Ey İsa, insanlara "Beni ve anamı Allah’tan başka iki
  ilah bilin" diye sen mi söyledin?} diye sorunca, o da, "Hâşâ,
  seni tenzih ederim. Bu söz bana yakışmaz" demiştir.) [Maide
  116]  
   
  Russelci soruyor:  
  Sual: 19-Mukaddes kitapta, cine ait bilgi yok. Kur'anda var
  mı? 
  CEVAP 
  Hristiyanlıkta neye ait bilgi var ki, cinlere ait bilgi olsun? Kur'an-ı
  kerimde mealen, (Cinlerden bir grup, "Biz doğru yola ileten
  harikulade güzel bir Kur'an dinledik. Biz de ona inandık. Artık Rabbimize
  asla kimseyi ortak koşmayacağız. Elbette Rabbimizin şanı çok yücedir. O ne
  eş, ne de çocuk edinmiştir. Bizim beyinsiz olanımız Allah hakkında pek aşırı
  yalanlar uydurmuştur" dediler.) buyuruluyor. [Cin 1-4] 
   
  Bir makine yapılınca, nasıl kullanılacağını, bakımının nasıl yapılacağını
  gösteren bir tarifname de hazırlanır. Allahü teâlâ, insan gibi muazzam bir
  varlığı yaratınca, onu hâşâ başı boş mu bıraktı? Onun ne yapacağını
  bildirmedi mi? Kur'an-ı kerimde mealen buyuruldu ki:  
  (Sizi boş yere yarattığımızı, hakikaten huzurumuza getirmeyeceğimizi mi
  sandınız?) [Müminun 115] 
   
  Kur'an-ı kerimde insanın ne yapması gerektiği bildirilmiştir. Kur'an-ı kerim
  eşsiz büyük bir mucizedir. İçinde en derin ilmi ve fenni bilgiler, medeni
  kanunlara örnek teşkil edecek ilmi ve hukuki esaslar, geçmişe ait birçok
  bilinmeyen malumat, insanlara verilebilecek en büyük ahlak esasları ve bunlara
  benzer, o zamana kadar hiç kimsenin bilmediği, bilemediği, tasavvur bile
  edemediği hususlar vardır. 
  Allah’a inanıyorum diyen bir kimse, Onun sıfatlarını bilmeden Allah’a inanmış
  sayılmaz. Allah kaç tanedir, yardımcıları var mı? Her istediğini yapabilir
  mi? Herhangi bir sebeple ölebilir mi? Bir başlangıcı veya sonu var mı? Her
  şeyi görür mü, görmesine engel teşkil eden şey var mı? Her şeyi işitir mi?
  Hangi varlığa benzer? Ondan başka yaratıcı var mı? Evi, barkı var mı? Her
  şeye gücü yeter mi? Evlenme ihtiyacı duyar mı? Yer içer mi? 
   
  Bütün bu suallerin hepsinin cevabı Kur'an-ı kerimde bildirilmiştir. Fakat
  İncillerde böyle bilgilere rastlanmaz. İmanın şartları nelerdir? Elfaz-ı küfr
  denilen, söyleyince insanı dinden çıkaran sözler nelerdir? Bunların hiçbiri
  İncillerde yoktur. Dünya dönüyor mu? Papazlar yıllarca dönmediğini
  zannetmişlerdir. İncillerde yazmayınca papaz ne yapsın? 
   
  Güneşin ayın hareketleri, takvim, ay, yıl, mevsime ait bilgiler, evlilik,
  talak hakkında bilgiler İncillerde yoktur. Namazın, orucun, zekatın şartları,
  tesettürün ölçüleri, kumar, gasp, hırsızlık, alışveriş ve mirasa ait
  bilgilerin hiç biri Hristiyanlıkta yoktur. 
   
  Refahı temin eden din 
  İslam dini, insanın hem ruhi, hem de maddi refahını temin
  edecek bir ahlak getirmiştir. Bu mukaddes din, sadece, fert ile Allah
  arasında rabıta kurmakla kalmayıp, fertlerin birbirlerine, hatta insanlık
  camiasına karşı haklarını ve vazifelerini şümullü olarak tanzim eder, hep
  ileriyi gösterir, ileriyi ister ve ilericidir. İlericiliğin ve dinamizmin mümessilidir.
  Bu din, insan ruhunu ve bütün insanlığı saadete kavuşturacak prensiplerden
  ibarettir. İslamiyet’te sınıflaşma yoktur. Herkes aynı haklara, aynı itibara
  sahiptir. Ferdin, muayyen bir topluluğun, hatta yalnız müslümanların değil,
  bütün insanlığın, hür ve medeni bir hayat seviyesine ulaşmasını emreder.
  Bunun için de, sosyal adaleti esas tutar. 
   
  İslam dini, ırk, milliyet, siyasi inanç, lisan ve tahsil seviyesi
  ayırt etmeksizin, her insanın şeref ve itibarına hürmet eder. Bu sebepten de,
  yabancılar arasında Müslümanlık yayılmaktadır.  
   |