Dinimizde temizliğin önemi

Dinimizde temizliğin önemi

Sual: Bir misyonerin, (İslam Peygamberinin, "Yemeğin içine düşen sineğin tek kanadı ıslansa, sineğin öbür kanadının da yemeğe batırıldıktan sonra yemeye devam edilmesi" şeklinde tavsiyesi vardır. Ayrıca İslam ülkelerine gidin, her yer pisliktir. Bunlar Müslümanlığın temizlikten uzak, pislik dini olduğunu göstermektedir) şeklindeki sözlerine ne dersiniz?
CEVAP
Misyonerin dediği yanlıştır. Gayrimüslimlerin çoğu pistir. Bugün Amerika’da, Avrupa’da hâlâ küvetteki aynı su ile yıkananlar, lavabodaki aynı su ile elini yüzünü yıkayanlar görülmektedir. Tuvaletlerdeki temizlik ve su durumlarını herkes bilir. 

L'Eau Potable = 
İçme Suyu adlı Fransızca eserde diyor ki: 
(Fransızların dünyaya övündükleri Versay sarayında bir hamam yoktur. Orta çağda, Paris'te oturan bir Fransız, sabahleyin kalktığı zaman, evinde bir tuvalet olmadığı için, oturağa yaptığı pislik ile içme suyu şişesini beraberinde Seine = Sen nehrine götürür, o nehirden önce içmek için su alır, sonra pisliğini nehre dökerdi.)

Hakiki Müslüman, hem temiz olur, hem de, sağlığına çok dikkat eder. Tarihte Müslümanlar temizliğe dikkat ettikleri halde, günümüzdeki Müslümanlar maalesef temizliğe gerektiği gibi riayet etmiyorlar. Kanuni Sultan Süleyman zamanında İstanbul'a gelen bir Alman rahibi, 1560’da yazdığı bir eserde şöyle demektedir: (İstanbul'daki temizliğe hayran oldum. Burada herkes günde beş defa yıkanır. Bütün dükkanlar tertemizdir. Sokaklarda pislik yoktur. Satıcıların elbiseleri üzerinde ufak bir leke bile bulunmaz. Ayrıca ismine (hamam) dedikleri ve içinde sıcak su bulunan binalar vardır ki, buraya gelenler, bütün bedenlerini yıkarlar. Halbuki bizde insanlar pistir, yıkanmasını bilmezler.)

Bugün, İslam ülkesi denilen yerlerde, iman bilgileri bozulduğu gibi, temizliğe de tam riayet edilmemektedir. Fakat burada suç, dinimizde değil, dinimizin esasının temizlik olduğunu unutan kimselerdedir. (Bir insan körse, güneşin bunda suçu ne) sözü meşhurdur. Her Müslüman, dinini iyi öğrense ve buna riayet etmiş olsa, bu pislik hemen ortadan kalkar. O zaman, başka milletler, Müslüman ülkeleri ziyaret ettiklerinde, tıpkı orta çağda olduğu gibi, Müslümanların temizliğine hayran kalırlar. 

Hristiyanlığın en revaçta olduğu orta çağda, büyük tıp âlimleri, yalnız Müslümanlardı ve Avrupalılar Endülüs’e tıp tahsil etmeye gelirlerdi. Çiçek hastalığına karşı aşıyı bulanlar, Müslüman Türklerdir. Türklerden bunu öğrenen Jenner, ancak 1796’da bu aşıyı Avrupa’ya götürdü ve haksız olarak (Çiçek aşısını bulan kimse) unvanını aldı. Halbuki, tam bir zulmet diyarı olan o zamanki Avrupa’da insanlar, hastalıktan kırılıyordu. Fransa kralı XV. Louis 1774’de çiçekten öldü. Avrupa uzun zaman veba ve kolera salgınlarına uğradı. 

Napolyon 1798’de Akka kalesini çevirdiği zaman, ordusunda veba zuhur etmiş ve hastalığa karşı çaresiz kalınca, Müslüman Türklerden yardım istemek zorunda kalmıştı: (Türkler, ricamızı kabul ederek hekimlerini yolladılar. Bunlar tertemiz giyinmiş, nur yüzlü kimselerdi. Önce dua ettiler ve sonra ellerini bol su ve sabun ile iyice yıkadılar. Hastalarda zuhur eden hıyarcıkları neşterle yardılar. İçindeki sıvıyı akıttılar ve yaraları tertemiz yıkadılar. Sonra hastaları ayrı ayrı yerlere koydular ve sağlamların mümkün olduğu kadar onlara yaklaşmamasını tembih ettiler. Hastaların elbiselerini yaktılar ve onlara yeni elbiseler giydirdiler. Bizden hiç bir ücret almadan yanımızdan ayrıldılar.) 

İslamiyet temizlik dinidir
Bugün tıp iki kısma ayrılıyor: 1- Hijyen, sağlığı korumak, 2-Therapeutique = terapötik, hastaları iyi etmektir. Bunlardan birincisi önce gelmektedir. İnsanları hastalıklardan korumak, sağlam kalmayı sağlamak, tıbbın birinci vazifesidir. Hasta insan, iyi edilse de, çok kere, arızalı, çürük kalır. İşte İslamiyet, tıbbın birinci vazifesini, hijyeni garanti etmiştir. 

Peygamber efendimiz, Rum imparatoru Heraklius ile mektuplaşırdı. Birbirlerine elçi gönderirlerdi. Bir defa, Heraklius birçok hediye göndermişti. Bu hediyelerden biri de, bir doktor idi. Doktor gelince, (Efendim! İmparator hazretleri beni, size hizmet için gönderdi. Hastalarınıza bedava bakacağım!) dedi. Resulullah efendimiz kabul buyurdu. Emir eyledi, bir ev verdiler. Her gün nefis yiyecek, içecek götürdüler. Günler, aylar geçti. Hiç bir Müslüman, doktora gelmedi. Doktor, utanıp gelerek, (Efendim! Buraya, size hizmet etmeye geldim. Bugüne kadar, bir hasta gelmedi. Boş oturdum, yiyip içtim, rahat ettim. Artık gideyim) diye izin isteyince, Peygamber efendimiz, (Sen bilirsin. Eğer daha kalırsan, misafire hizmet etmek, ona ikram etmek, Müslümanların vazifesidir. Gidersen de uğurlar olsun. Yalnız şunu bil ki, burada senelerce kalsan, sana kimse gelmez. Çünkü, Eshabım hasta olmaz! İslam dini, hasta olmamak yolunu göstermiştir. Eshabım temizliğe çok dikkat eder. Acıkmadıkça bir şey yemez ve sofradan, doymadan önce kalkar) buyurdu.

Bunu söylemekle Müslüman hiç hasta olmaz demek istemiyoruz. Fakat sıhhatine ve temizliğe itina eden bir Müslüman, sağlam kalır, kolay kolay hasta olmaz. 

Zamanımızdaki bazı Müslümanların temizliğe riayet etmediklerini gösteren batılılar, bu suçu dinimize yüklüyorlar. Halbuki İslamiyet’te temizliğin önemi büyüktür. (Temizlik imandandır) buyurulmuştur. Eshab-ı kiramdan sonra gelen ve tabiin adını alan Müslümanlardan bazıları Eshab-ı kirama, (Allahü teâlâ Kur’an-ı kerimde sizi çok sevdiğini bildirip övmektedir. Bunun sebebi nedir?) dediklerinde, (Biz temizliğe de çok dikkat ederdik) diye cevap verdiler. Müslümanlar, camilere, evlere ayakkabı ile girmez. Yere serili döşemeler tozsuz, temiz olur. Her Müslümanın evinde banyo bulunur. Vücutları, elbiseleri, çamaşırları, yemekleri hep temiz olur. Temiz olunca da mikrop ve hastalık bulunmaz. Allahü teâlâ, Kur’an-ı kerimin çeşitli yerlerinde, (Allah tevbe edenleri ve temiz olanları sever) buyuruyor. (Bekara 222)

Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:
(Müslümanlık temizlik dinidir. Temiz olun! Cennete ancak temiz olan girer.) [Deylemi]

(Mümin pis olmaz.) 
[Buhari]

(Her şeyi iyi temizleyin! Temizlik imana, iman da Cennete götürür.) 
[Taberani]

(Temizlik imanın yarısıdır.) 
[Müslim]

(Namazın anahtarı temizliktir.) [Tirmizi]

(Ağzınızı temizleyin, ağzınız Kur’an-ı kerim yoludur.) 
[Ebu Nuaym]

(Cuma günü yıkanın, misvak kullanın ve güzel koku sürünün.) 
[Buhari]

(Yemekten önce ve sonra el yıkamak, zenginliğe yol açar, fakirliği giderir.) 
[Ebuşşeyh]

(Evinin hayrını isteyen, yemekten önce ve sonra, elini ve ağzını yıkasın!) 
[İbni Ebi Şeybe]

(Ağzınızı temizleyin! Kiramen katibin melekleri için, ağızdaki yemek artıklarının kokusundan daha kötü bir şey yoktur.)
[Deylemi] 

(Sarmısak yiyen, kokusu gitmeden mescidimize yaklaşmasın, insanın rahatsız olduğu şeylerden melekler de rahatsız olur.)
[Taberani]

(Gece namaz kılmak için kalkan kimse, ağzını misvakla temizlesin! Çünkü bir melek namazda Kur'an okuyanın ağzına yaklaşarak dinler.)
 [Deylemi]

(Elbiselerinizi yıkayın, fazla kıllarınızı temizleyin, dişlerinizi misvakla temizleyin, temiz, güzel giyinin! Nezafet sahibi olun!) [İbni Asakir]

(Tırnaklarınızı kesip gömün! Ağzınızdaki yemek kırıntılarını temizleyin ve misvak kullanın! Yanıma, dişleri sarı, ağzı kokar vaziyette gelmeyin!) 
[Taberani]

(Kap kacak yıkamak, evi temiz tutmak, zenginliğe sebep olur.)
[Hatib]

Peygamber efendimiz, yanına gelen birine, (Tırnakların kuş tırnağı gibi uzamış, içi pislik doludur) buyurarak, temiz olmasını emretmiştir. (Taberani)

Dinimizde temizlikle ilgili bu kadar hadis-i şerif varken sinekle ilgili hadis-i şerifi öne sürmek, art niyeti, hainliği göstermektedir. (Sinek bir kaba konarsa, onu tamamen kabın içine batırsın ve sonra çıkarıp atsın) hadis-i şerifi, sineğin mikrop taşıyıcı olduğuna dikkat çekmekte ve sineğin bir kanadında şifa, diğer kanadında ise hastalık olduğunu bildirmektedir. Bu da Peygamber efendimizin bir mucizesidir. O zamanda sinekte böyle bir özelliğin bulunduğunu kim biliyordu ki? 

Sineğin bir yanında mikrop, diğer yanında ise, o mikrobu sterilize edecek, panzehir görevini yapan bir ilaç taşıdığı günümüz tıp araştırmalarının ortaya koyduğu bir gerçektir. Bu meseleyi inceleyen fen adamları, “Sineğin sırtına bastığımız zaman mikroskopla gördük ki, bir kısım mikro varlıklar sağa sola koşuyorlar. Bunların sterilize edici elemanlar olduklarını anladık” diyorlar. 

Tarihi Gerçekler
1500'lerde İngiltere'de insanların çoğu Haziran'da evlenirlerdi. Çünkü yıllık banyolarını Mayıs ayında yaparlar, Haziran'da daha çok kötü kokmazlardı. Ama yine de kokmaya başladıkları için gelinler pis kokuyu bastırmak için ellerinde bir buket çiçek taşırdı. 

Banyolar içi sıcak suyla doldurulmuş büyük bir fıçıdan meydana geliyordu. Evin erkeği temiz suyla yıkanma imtiyazına sahipti. Ondan sonra oğulları ve diğer erkekler, daha sonra kadınlar, sonra çocuklar ve en son olarak da bebekler aynı suda yıkanırdı. Bu esnada su o kadar kirli hâle gelirdi ki içinde bir şeyler kaybetmek mümkündü. İngilizce'deki Banyo suyuyla birlikte bebeği de atmayın = Don't throw the baby out with the bath water deyimi buradan gelmektedir.

Evlerin çatıları üst üste yığılmış kamıştan yapılır, kamışların altında tahta bulunmazdı. Burası hayvanların ısınabilecekleri tek yer olduğu için bütün kediler, köpekler ve diğer küçük hayvanlar fareler, böcekler çatıda yaşardı. Yağmur yağdığı zaman çatı kayganlaşır ve bazen hayvanlar kayarak çatıdan aşağı düşerdi. İngilizce'deki Kedi-köpek yağıyor = it's raining cats and dogs deyimi buradan gelmektedir.

Yukarıdan evin içine düşen şeyleri engelleyecek hiçbir şey yoktu. Böceklerin yatakların içine düşmesi büyük bir sıkıntı idi. Etrafında yüksek direkler ve üstünde örtü bulunan İngiliz usulü yataklar bunu için yapılırdı.

Zeminler topraktı. Sadece zenginlerin zemini toprak değildi. Toprak kadar fakir = dirt poor tabiri buradan çıkmıştır. Zenginlerin zeminleri genelde ahşaptandı. Bunlar kışın ıslanınca kayganlaşırdı. Bunu önlemek için, kış boyu yere saman = thresh serilirdi. Bir zaman gelirdi ki kapı açılınca saman dışarıya taşardı. Buna mani olmak üzere kapının altına bir tahta parçası konurdu ki bunun adı thresh hold = Saman tutan = eşik idi.

Yemek her zaman ateşin üzerine asılı duran büyük bir kazanın içinde pişirilirdi. Her gün ateş yakılır, kazana bir şeyler ilave edilirdi. Çoğu zaman sebze yenir, et pek bulunmazdı. Akşam yahni yenirse artıklar kazanda bırakılır, gece boyunca soğuyan yemek ertesi gün tekrar ısıtılarak yenirdi. Bazen bu yahni çok uzun süre kazanda kalırdı. Bezelye lapası sıcak, bezelye lapası soğuk, kazandaki bezelye lapası dokuz günlük = peas porridge hot, peas porridge cold, peas porridge in the pot nine days old tekerlemesi buradan gelir.

Bazen domuz eti bulunca çok sevinirlerdi. Eve gelen ziyaretçiler domuz etlerini asarak gösteriş yaparlardı. Evde domuz eti bulunması zenginlik alametiydi. Bu etten küçük bir parça keserek misafirlerle paylaşılırdı. Buna yağ çiğnemek = chew the fat adı verilirdi.

Parası olanlar kalaylı kurşun tabaklar alabilirdi. Asidi yüksek olan yiyecekler kurşunu çözerek yemeğe karışmasına sebep olur, böylece gıda zehirlenmesine ve ölüme yol açardı. Domatesler buna sebep olduğu için bundan sonraki yaklaşık 400 yıl boyunca domateslerin zehirli olduğu sanılırdı.

Çok kimse ise tahta tabak kullanılırdı. Bayat ekmekten tabaklar da vardı. Ekmekler o kadar bayat ve sertti ki uzun zaman kullanılabilirdi. Bunlar hiçbir zaman yıkanmadığı için içinde kurtlar ve küfler oluşurdu. Kurtlu ve küflü tabaklardan yemek yiyenlerin ağızlarında tabak ağzı = trench mouth denen hastalık ortaya çıkardı.

Bira ve viski içmek için kurşun kadehler kullanılırdı. Bu bileşim bazen birkaç gün baygın vaziyette tutabilirdi. Bazıları bunların öldüğünü sanıp defnetmek için hazırlık yaparlardı. Bunlar birkaç gün süreyle mutfak masasının üstüne yatırılır, orada yemek yenir, bunların uyanıp uyanmayacağına bakılırdı. Buna uyanma nöbeti denirdi.

İngiltere’de ölüleri gömecek yer bulmak zordu. Bunun için mezarları kazıp, kemikler bir kemik evi’ne götürülür ve mezar yeniden kullanılırdı. Mezarlar açıldığında her 25 ölünün birinde iç tarafta kazıntı izleri olduğu görülmüştü. Böylece bazı insanların diri diri gömüldüğü ortaya çıkmıştı. Buna çözüm olarak cesetlerin bileklerine bir ip bağlayıp bu ipi mezardan dışarıya taşıyarak bir çana bağlamışlardı. Bir kişi bütün gece boyu mezarlıkta oturup zili dinlerdi. Buna mezarlık nöbeti = graveyard shift denirdi. Bazıları zil sayesinde kurtulur saved by the bell, bazıları da ölü zilci = dead ringer olurdu. 

Batılı Seyyahlara göre Osmanlı temizliği ve kanaatkârlığı

"Türkler çok yaşarlar ve az hasta olurlar .Bizim memleketlerdeki böbrek hastalıkları ve daha bir sürü tehlikeli hastalıkların hiç birini bilmezler. Öyle zannediyorum ki, Türklerin bu mükemmel sıhhatlerinin başlıca sebeplerinden biri de sık sık hamama gitmeleri ve yiyip içmedeki itidalleridir. Çünkü az yemek yerler, Hristiyanlar gibi karma karışık şeyler yemezler, umumiyet itibariyle içki âlemleri yapmazlar ve daima idman yaparlar." (M. de Thevenot-Relation d'un voyage fait an Levant-1665, Paris.) Sayfa 148

''Yemeklerden önce ve yemekten sonra ellerini yıkamak Türkler arasında o kadar umumi bir âdet hükmünü almıştır ki, insanların el yıkamalarına vesile olmak üzere Allah’ın gıdaları yaratmış olduğundan adeta bir darb-ı mesel şeklinde bahsederIer." (Ricaut-Histofre de I'etat present de l'Empire ottoman (6701 Paris.) 

“Mutfakları çok temizdir, mutfak takımları da güzellik ve parlaklık itibariyle eşsizdir; gerek sofra takımları, gerek yemekleri azami nispette tertemizdir."

''Türkiye'de sofradan kalkılır kalkılmaz mutlaka ellerle ağızlar yıkanır. Önünüze sıcak suyla sabun getirilir, büyüklerin konaklarında ya güI suyu veyahut güzel kokulu başka bir su da ikram edilir. Bunlarla da mendilinizin bir ucunu ıslatırsınız." (J.B Tavernier-Nouvelle relation de I'interiur du serrail du Grand-Seigneur-1678. Amsterdam)

"Türkler, Avrupa'da ekseriyetle tesadüf edildiği gibi insanların yemek yedikleri veyahut yıkanıp temizlendikten sonra tekrar yiyecekleri kaplarda köpeklerin de yemek yemesine müsaade etmezler. Frenklerin bu hali sık sık tecviz etmelerinden dolayı onlardan (Köpekler!) diye bahsederler. Çünkü Avrupa'da çok defa sofraya köpeklerin de kullanmış oldukları kaplarla yemek getirilir."

“Ev iaşesine gelince, senede bir ölçek pirinçle bir kaç çömlek erimiş yağ ve bir kaç türlü kuru yemiş kalabalıkça bir ailenin belli başlı erzakıdır. Bütün Şarklıların gürbüz ve kuvvetli insanlar olmasının bence yegane sebebi işte bu kanaatkârlıklarıdır ."

''Türkler umumiyet itibariyle boylu boslu, güzel yapılı adamlardır. Hristiyan Avrupa'nın tek bir şehrinde bile bütün Osmanlı imparatorluğundan daha çok sakat ve biçimsiz adama tesadüf edilir. Fazla olarak Türkler güçlü-kuvvetli oldukları için pek çok yaşarlar. Herhalde bunun en tabii sebebi gayet sıhhi ve iyi gıdalar kullanmalarında ve mideyi bozmak suretiyle ciğerlere, kalbe ve dimağa ekseriya zarar veren lezzetli yemeklere önem vermemelerinde aranmalıdır. İşte bundan dolayı Türkler nadiren hasta olurlar. Bizlerin daima tutulduğumuz taş, kum, damla vesaire gibi hastalıklar onlarda hemen hiç görülmez. Bu sıhhi vaziyetlerini bir taraftan yiyip içmedeki kanaatkârlıklarına, bir taraftan da israfa kaçmamak şartıyla hamamda yıkanıp temizlenme âdetlerine borçludurlar. Kadınları da aynı vaziyettedir. Boylarıyla yürüyüşlerinin ihtişamı erkeklerinkinden aşağı değildir. Uzun fistanlarının da bu ihtişamda büyük bir tesiri vardır." (Comielle Le Bruyn -Voyages de Cornielle Le Bruyn par Ia Moscovie, en Perse et aux indes orientales., 1332, La Haye.)

"Eski Türk yemeğindeki temizlikle kanaatkârlık şöyle anlatılır:
"Şimdi Türk milletinden umumi surette bahsedelim. Bu millet yemek hususunda çok kanaatkârdır, yiyeceklerinin sıhhi ve mugaddi olmasıyla iktifa eder, az yemek yer, her şeyden yediği hiçbir gün yoktur. Macaristan'da Türklerin imparatora iade etmek mecburiyetinde kaldıkları bir çok kalelerin uzun zaman aç kaldıktan sonra teslim olmaları fıtri kanaatkârlıklarının bir delilidir. Miktarı az olan günlük yiyeceklerini bir kaç öğünde yedikleri için, hiç bir zaman mideleri çok dolu olmadığı gibi büsbütün boş da kalmaz. Hazım fiilinin bu suretle muntazam bir faaliyet takip ettiğinden emin olduğum için, ben bu usulün bir hayli sıhhi olduğuna kaniim. İstanbul Türkleri yemek saatlerini o kadar geniş bir şehirde o kadar büyük bir sarayda geçirilen faal hayata uygun ve akılane bir şekilde tanzim etmişlerdir. Türkler sabah namazını şafak sökerken kılmakla mükellef oldukları için, erken kalkmak mecburiyetindedirler. Bu namazı kıldıktan sonra pek hafif bir kahvaltı ederler. Öğleyin bir kaç yemiş yerler. İtalyan saatiyle 21 de (Yani ikindi vakti) hafif bir yemekle iktifa ederler ve gecenin bir buçuğundan (yani saat sekiz buçuktan) evvel de rahat rahat akşam yemeklerini yerler. Yemek saatlerini işte böyle tanzim etmişlerdir. Çünkü diğer saatlerini ibadete ve ticaret sahasıyla Babı-ı Ali'de ve diğer dairelerdeki meslek işlerine hasrederler." (Comte de Marsigli-L'etat militaire de l'Empire ottoman, ses progres et sa decadence, ,1732, La Haye.)

''...Bu harem dairesinin içi kadar temiz bir yer tasavvur edilemez, döşeme tahtalarıyla dehlizler sık ve sağlam hasırlarla kaplıdır. Bunların örülmüş olduğu samanların yahut sazların rengi soluk bir sarıdır. Odalarda çepe çevre dizilmiş minderlerden başka mefruşat yoktur, perdeler gibi bu minderler de beyaz pamuk bezinden yapılmıştır. Ne erkeklerin, ne kadınların dışarıda giydikleri pabuçlarıyla hiç bir zaman ev içlerine girmemeleri Türkler arasında âdet olduğu için, döşeme tahtalarında hiçbir zaman kir görülemez." (Ledy Craven -Voyage de Milady Craven a Constaninople, par ia Crimee en 1786 -1789, Paris.)

"... Yüzler, eller, ayaklar, tertemiz, yamalı kıyafet pek az ve hele kirlisi hemen hiç yok, bütün ictimai sınıflar arasında umumi ve mütekabil bir hürmet ve riayet manzarası göze çarpıyor." (Edmondo de Amicis -Constantinople -1883, Paris.)

Not: İsmail Hami Danişmend'in, "Garb Menbalarına göre ESKİ TÜRK SECİYYE ve AHLAKI" isimli kitabından alınmıştır.

Tırnak yemek
Sual: 
Hazret-i Ali, (Dişiyle tırnak uçlarını ısırıp koparmak ahmaklıktır) buyuruyor. Peygamber efendimiz de, (Allahü teâlânın dert vermek istediği kul, tırnağını ısırmayı âdet eder) buyurdu. Tırnağımda pürüzler oluyor. Dişimle koparıp atıyorum. Bu durumdan nasıl kurtulabilirim?
CEVAP
Bunun için psikiyatriste gitmek gerekir. Pratik olarak şöyle yapılabilir: Pürüz görülen yerler tırnak törpüsüyle törpülenirse ısırma ihtiyacı duyulmaz.

Kurtuluş için yedi geçit

Dinimizin emir ve yasaklarına riayet etmek gerekir. Şu yedi geçidi geçen, muradına kavuşur. Bu geçitler: 1- İlim, 2- Pişmanlık...

Devamını okuyun...

Onda birini yapan kurtulur

O hadis-i şerifin meali şöyledir: 
(Ey eshabım, siz öyle bir zamandasınız ki, dinin emir ve yasaklarının onda birine uymazsanız helak olur...

Devamını okuyun...

Beş katlı İslam binası

Mekruh işlememek için sünnet, haram işlememek için farz tehir veya terk edilir. Çünkü günahtan kaçınmak...

Devamını okuyun...

Özgürlük ve istediğini yapmak

Allahü teâlânın kural koymadığı mahlukları da var. Mesela aslan, geyik dağda özgürce gezip dolaşırlar. Özgürlük ve doğallıktan kasıt...

Devamını okuyun...

İbadet nedir ?

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
İbadet, kulluk etmek, tapınmak, yani kendini aşağılamak...

Devamını okuyun...

Dinde temel sayılan 8 madde

Şakîk-i Belhî hazretleri, talebesi Hâtim-i Esam hazretlerine sordu:
— Ne kadar zamandır benden ders alıyorsun...

Devamını okuyun...

Şartsız söylenenler

Imam-ı Rabbani hazretleri, (Şartsız bildirilen bir hüküm, şartlı olarak anlaşılır) buyuruyor. Şartsız söylenen şeylerin mutlaka bazı şartı bulunur. Birkaç örnek verelim...


Devamını okuyun...

Sevgi varsa kural işlemezmiş

Evet, açıkça küfürdür. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Kâfirler, “Peygamber size, ölüp kemikleriniz...


Devamını okuyun...

Emir ve yasak Müslüman içindir

Hayır, onlara günah olmaz. Günah, Allahü teâlânın emirlerini yapmamak, yasak ettiklerinden sakınmamaktır. Emir ve yasaklar...


Devamını okuyun...

İbadeti gizlemek

Riya yani gösteriş korkusu yoksa, teşvik maksadıyla nâfile ibadetleri açıktan yapmak caiz olur. Riya tehlikesi...


Devamını okuyun...

Haramla helal çakışırsa

Maddeler hâlinde bildirelim:
1- Farzla haram çakışınca, haram işlememek için, farz tehir edilir ...


Devamını okuyun...

İşe giderken niyet

 İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki:
Her sabah şöyle niyet etmelidir...


Devamını okuyun...

Uykudaki sevab ve günah

Evet, vardır. Üç hadis-i şerif meali şöyledir:
(Oruçlunun susması tesbih, uykusu ibadettir.) [Deylemi]...


Devamını okuyun...

Salih ameller

Doğru değildir. İmam-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki:
Sâlih amel, İslam’ın beş şartıdır. İslam’ın bu beş temelini...


Devamını okuyun...

Kâfirlerin iyi işleri

Hayır, aynı kefeye konmaz. Sekiz Cennet, yedi Cehennem vardır. Cennettekilerin, ihlâslarına ve amellerine göre dereceleri farklıdır...


Devamını okuyun...

Sıkıntıda ibadet

Evet, daha kıymetlidir. Mesela yazın sıcak ve uzun günlerde oruç tutmak, kışın kısa günlerde tutmaya göre daha sevab olur...

Devamını oku...

Çalışmak ibadet mi?

Elbette dine aykırıdır. Namazı hafife almak küfür olur. Namaz kılmadan, çok çalışılsa da ibadet edilmiş olmaz...

Devamını okuyun...

İbadet ve Cennet

Çelişki yoktur. İman etmeyeni ve ibadet etmeyeni de Cennetine koymaz. Cenneti ibadetlere karşılık yaratmıştır...

Devamını okuyun...

Hem iç hem dış organ

Evet kabul edildiği yerler vardır:
Oruçta:
 Ağız oruç için vücudun dışı kabul edilir...

Devamını okuyun...

Namaz şov değildir

Bu haber, namazın dindeki önemini bilmemekten kaynaklanmaktadır. Bazı cahiller de, (Yolda namaz mı kılınır?...

Devamını okuyun...

Farz borcu varken

Hayır, zekâtla o ibadetlerin alakası yoktur. Farz borcu olan, o cins ibadetin nâfilesini yapamıyor...

Devamını okuyun...

Allah’ın ahlakıyla ahlaklanmak

Evet, uygundur. İmam-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki: Sevgili kul olmak için Allahü teâlânın ahlakıyla ahlaklanmak gerekir...

Devamını okuyun...

Oruç tutmamak haramdır

Bunlar farzdır. Farzları yapmamak büyük günahtır. Farz, Allah'ın yapılmasını kesin olarak emrettiği ibadetlerdir...

Devamını okuyun...

Haramlardan bazıları

Haram olduğu, kitaplarda bildirilenlerden bazıları şunlardır...

Devamını okuyun...

Vacib olan işler

Vacib, yapılması farz gibi kesin olan, fakat Kur’an-ı kerimdeki delili farz kadar açık olmayan emirlere denir...

Devamını okuyun...

Müstehabın önemi

Evet. (Allah sağdan başlamayı sever), (Suyu sağdan dağıtın!)(Sağ elle yiyip için, sağ elle alıp verin...

Devamını okuyun...

İbadetleri faydası için yapmak

İslâmiyete uymanın, ibadet etmenin, dünya menfaatleri üzerine kurulmayacağı, akıl sahipleri için pek meydanda olan bir hakikattir...

Devamını okuyun...

Sevap ve azap niçindir?

Allahü teâlâ, insanların yaptığı işleri iki kısma ayırdı. Bir kısmını beğendiğini, bunları yapanlardan razı olduğunu...

Devamını okuyun...

Niyetin önemi ve ilimsiz iyi niyetin zararı

Niyet, emre itaat ve Allahü teâlânın rızasına kavuşmak için yaptığını kalbinden geçirmek demektir...

Devamını okuyun...

Dinimizde temizliğin önemi

Misyonerin dediği yanlıştır. Gayrimüslimlerin çoğu pistir. Bugün Amerika’da, Avrupa’da hâlâ küvetteki aynı su ile yıkananlar...

Devamını okuyun...

Dinimizde kadının yeri

İslamiyet’ten önce kadının hiç değeri yoktu. Araplar, kız çocuklarını diri diri gömüyorlardı. Kâbe etrafında bile kadınlar çıplak dolaşırlardı...

Devamını okuyun...

Köle ve cariye nedir?

Cariye, kadın köle demektir. Köle de cariye de alınıp satılırdı. Mesela ilk müezzin Bilal-i Habeşi hazretleri de bir köleydi...

Devamını okuyun...

Dinimizde ırkçılık yoktur

İslamiyet, hangi ırk, dil ve ülkeden olursa olsun, bütün Müslümanların birbirinin kardeşi olduğunu bildirir...

Devamını okuyun...

Dinimiz ve adalet

Dinimiz iyi bilinirse görülür ki, Allahü teâlâ, insanlara daima merhamet ve şefkat ve af ile muamele etmeyi...

Devamını okuyun...

İslam terörü olmaz

Amerika’daki intihar saldırıları bahanesiyle, ısrarla İslam terörü tabiri kullanılmaya başlandı. Ekrana bir binanın yanışı getiriliyor...

Devamını okuyun...

Dini emirlerde mantık aramak

Dinimizde bir şey haram ise, hikmetini, fayda veya zararını bilmesek de onun haram olduğuna inanmak gerekir...

Devamını okuyun...

Çoğunluğa uymak gerekir mi?

Dinimizde bir şey haram ise, hikmetini, fayda veya zararını bilmesek de onun haram olduğuna inanmak gerekir...

Devamını okuyun...

İdare şekilleri

Beşeri sistemlerin, ideolojilerin başına dindar kelimesini koymakla o sistemler dine uygun hâle gelmez. Dindar liberalist, dindar kapitalist, dindar...

Devamını okuyun...

Müslümanlar niçin geri kalmıştır

İslamiyet, faydalı her yeniliği emreden bir dindir. Bundan dolayı, ilim adamlarına çok önem verilmiş...

Devamını okuyun...

Niçin Müslüman oldular

Rabbimiz önce Âdem aleyhisselamı, sonra Havva validemizi yarattı. Bunların çocukları oldu. Bunlardan da çocuklar meydana geldi...

Devamını okuyun...

İrticanın Müslümanlıkla ilgisi var mı?

İslamiyet gelmeden önce, Arabistan halkı çok vahşi idi, gerici idi. Kâbe’yi çıplak olarak tavaf eder, tesettüre riayet etmezlerdi...

Devamını okuyun...

Din adına dinsizlikler

Böyle kitapların hepsi, hangi isim altında olursa olsun, Dinimiz İslam’a, Peygamberimiz Muhammed aleyhisselama...

Devamını okuyun...

Din düşmanlarının taktikleri

Din düşmanlarının [ateist, misyoner vesaire], yıllardır yaptığı saldırılar aşağıda maddeler halinde bildirilmektedir....

Devamını okuyun...

Dinde zorlama yoktur

Önce şunu söyleyelim ki, bunlar, kesinlikle Kur’ana inanmıyorlar. İnansalar, Kur’an-ı kerimde Allahü teâlânın...

Devamını okuyun...

Batılı meşhurların İslam hayranlığı

Gayrimüslim oldukları halde, Müslümanlığa hayran olan bazı meşhur kimselerin İslamiyet hakkındaki düşüncelerini kısaca...

Devamını okuyun...

Sultana itaat gerekir

Hiçbir İslam âlimi halifeye, sultana isyan etmemiştir. Bu tamamen yalan ve iftiradır...

Devamını okuyun...

Kutsal aile

Peygamberlik, kutsal aile ve asalet değil midir? Peygamber kutsal değilse kim kutsal olur ki? Peygamber efendimiz...

Devamını okuyun...

Arap ve zenci

Zenci, siyah ırklara verilen genel ad olarak biliniyorsa da, doğrusu siyah ırk olan Zengibar [Zanzibar] halkına denir...

Devamını okuyun...

O Müslümansa, ben değilim demek

Arkadaşınız hiç haklı değildir. Kötüden örnek olmaz. Niye evliya zatlar örnek alınmıyor da, kötü kimselere bakılıyor...

Devamını okuyun...

Bedel Hristiyanlıkta olur

Doğru değildir. Bedel işi Hristiyanlıkta vardır. Belki Hristiyan iken Müslüman olan o hoca, eski Hristiyanlık bilgisine...

Devamını okuyun...

Cizye vergisi

Cizye, gelir vergisi, varlık vergisi demektir. Gayrimüslimlerden cizye almayı emreden İslamiyet...

Devamını okuyun...

Müslümanların birbiriyle savaşması

Böyle söyleyenler İbni Sebecilerdir. Onlara itibar edilmez.
Önce âyet-i kerimenin, sonra hadis-i şerifin...

Devamını okuyun...

Dindarlık azalırsa ne olur?

Evet, çağdaş görünen bu yazarın, din câhili veya din düşmanı olduğu anlaşılıyor...

Devamını okuyun...

Dinimizle ilgili çeşitli sorular

Şu zamanlarda oldu:
1- Kelime-i şehadet: Müslümanlığın başlangıcında farz oldu...

Devamını okuyun...

İsrail oğulları

Yahudiler, Yakub aleyhisselamın on iki oğlundan türemiştir. Hazret-i Yakub’un adı İsrail olduğu için, bunlara Beni İsrail... 

Devamını okuyun...

Yahudilik, Tevrat ve Talmud

İbrahim aleyhisselam, ulül-azm Peygamberlerdendir. O, ne Yahudi, ne de Hristiyan idi. Hakiki Müslüman idi...

Devamını okuyun...

Bugünkü Tevrat ve İnciller

Hazret-i Yakub’un adı İsrail olduğu için, Yahudilere İsrail oğulları denildi. Hazret-i Musa Tur dağına gidince, bunlar dinden çıktı...

Devamını okuyun...

Sebeciler Yahudilere benziyor

Hazret-i Yakub’un adı İsrail olduğu için, Yahudilere İsrail oğulları denildi. Hazret-i Musa Tur dağına gidince, bunlar dinden çıktı...

Devamını okuyun...

Kur’anda Yahudiler

Hazret-i Yakub’un adı İsrail olduğu için, Yahudilere İsrail oğulları denildi. Hazret-i Musa Tur dağına gidince, bunlar dinden çıktı...

Devamını okuyun...

Hristiyanlık nedir

Hazret-i Yakub’un adı İsrail olduğu için, Yahudilere İsrail oğulları denildi. Hazret-i Musa Tur dağına gidince, bunlar dinden çıktı...

Devamını okuyun...