İdarecide olması gereken hasletler

İdarecide olması gereken hasletler

Âlimler buyurdu ki:
“İyilik, sevgi kazandırır. Kötülük, düşmanlığa sebep olur. Münakaşa etmek, düşman kazandırır. Uymak, itaat etmek, dostluk meydana getirir. Doğruluk, itimat kazandırır. Emanete riayet, kalb huzuru meydana getirir. Adaletli olmak, kalbleri toparlar ve sevgi doldurur. Zulüm, parçalanmaya, bölünmeye götürür. Güzel ahlak, muhabbete, kötü ahlak, insanların uzaklaşmasına sebep olur. İyilik ve cömertlik, dostluğa, cimrilik, yalnızlığa götürür. Kibirlilik, hiddet, tevazu yükseklik kazandırır. Cömert olmakla kişi övülür. Cimrilik, kötülenmeye götürür. Gevşeklik, zayi olmaya, ciddiyet, işlerin düzenli yürümesine götürür. Aldanmak ve gaflet, pişmanlık sebebidir. Sağlam tedbir almak, ele geçen nimetin devamına sebeptir. Acele etmeksizin istenen şeyler, kolay ele geçer. Konuşmayıp susmakla, heybet husule gelir. Faydalı olmayanı terk ile, fazilet kazanılır.

Her şeyin sonuna bakarak iş görmek, kurtuluştur. Yumuşak olmayan, pişmanlık çeker. Sabreden kazanır. Susan selamet bulur. Korkan çekinir. İbret alan, ileri görüşlü olur. İleriyi gören, anlayışlı olur. Anlayan, bilir. Kendi arzu ve isteklerine uyan, sapıtır. Pişmanlık, acele ile beraberdir. Selamet, teenni ile beraberdir. İyilik eken, neşe ve sevinç biçer. Akıllı kişi ile arkadaşlık eden saadete kavuşur. Cahilin arkadaşı yorulur. Bilmiyorsan sor. Soran kurtulur. Yanıldığında, ondan dön. Kötülük yapınca, pişmanlık duy. Bir şey verince bol ver ki, iyiliğin bol olsun. Kızıp öfkelenince, yumuşaklık göster. Çalışmak, muvaffakiyetin sebebidir. Çalışmakla, başarıya kavuşulur.”

“Kanaat eden doyar”,
“Sükut eden, selamete kavuşur”,
“Kenara çekilen, kurtuluşa erer”,

Kur’an-ı kerimde de mealen buyuruluyor ki:
(Allah’ın dinine sımsıkı tutunan, muhakkak doğru yola girmiştir.) [Âl-i İmran 101]

Yumuşaklık şeref, sabır zaferdir. İyilikler hazine, cehalet aşağılıktır. Bütün hikmet sahipleri buyurdu ki: Gücünün yetmeyeceği şeyi yüklenme, sana fayda vermeyen işi yapma, hanımınla gururlanma, malın çok olsa da ona güvenme!

Hazret-i Ömer, idaresi altında olanların hallerini yakından bilirdi. Adalet ile iş görürdü. Kibirli değildi. Özür dileyenin özrünü kabul ederdi. Ayıplarını örter idi. Her bakımdan emin idi. Doğruyu, hakkı ortaya çıkarmak için çalışırdı. Hangi durumda olursa olsun, kuvvetli karşısında zayıfı korur, himaye ederdi.

Devlet adamlarının kuvvetli olması:
Sultanın biri, âlim bir zata sordu:
- Sultanı kuvvetli ve üstün yapan şey nedir?
Âlim zat buyurdu ki:
- Kendisine itaat edilmesi...
- İtaatin esası nedir?
- Sultanın, emrini gözetip çalışan yardımcılarına iyilik ve sevgi göstermesi ve halkına adaletle muamele etmesidir.
- Doğru söyledin, emanet itaatin kalesidir. İtaat etmek de milletin süsü ve ziynetidir. Sultana itaat dört şekilde olur. Ona düşkün olmak, onu sevmek, ondan korkmak, ona baş eğmek.

Halkın devlet başkanına itaati lazımdır. Devlet başkanına itaat etmekte, Allahü teâlâdan korkmak lazımdır. Devlet başkanı da, Allahü teâlâya itaat etmelidir. Adaletli olsun olmasın, devlet başkanına tazim ve hürmet, Allahü teâlâya tazimdendir. İtaat ile birlik husule gelir, Müslümanların işleri düzenli ve tertipli hale getirilir. İtaat etmeyip isyan etmek, devletin temelini yıkmak olur. İnsanlara lazım olan, devlet başkanına itaattir. Çünkü dinin ve halkın salahı, ancak devlet başkanına itaatle olur. Mal, mülk ve namusun muhafazası, ancak devlet başkanına itaatle mümkündür. İtaat etmede sayısız menfaatler vardır. Selamet ve saadet ondadır. En sağlam yol itaat etme yolu olup, milletin bekası, rahatı ve huzuru ondadır. Çünkü itaatle, bütün fitnelerden ve fesatlardan korunmuş olur. Allahü teâlâ kendine itaatle, Resulüne itaati bir tuttu. Kur’an-ı kerimde, Nisa suresinin 59. Âyet-i kerimesinde mealen; (Ey iman edenler! Allah’a itaat edin. Peygambere ve sizden olan ülülemre (idarecilere) de itaat edin. Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz, Allah’a ve ahirete gerçekten inanıyorsanız, onu Allah’a ve Resule götürün [müctehid âlimler Kur’an-ı kerime ve hadis-i şeriflere göre halletsin]; bu hem hayırlı, hem de netice bakımından daha güzeldir) buyuruldu. İtaat etmeyen, nimete şükretmemiş demektir. İdareciler olmasaydı, halk felakete düşüp helak olurdu.

Hazret-i Ali buyurdu ki:
Kalbler, bir kaba benzer. O kalblerin en hayırlısı, içinde hayır olanıdır. Sana söyleyeceğim şeyleri ezberle. İnsanlar üç kısımdır: Rabbani olan âlimler, kurtuluşa ermek için çalışanlar, bir de esen rüzgara göre hareket eden ahmak kimseler olup, bunlar; ilim nuruyla aydınlanmamış, sağlam bir barınağa sığınmamış olanlardır. İlim, mal ve mülkten hayırlıdır. İlim, seni gözetir, korur. Sen, malı gözetirsin. İlim, öğrenmekle çoğalır. Mal, vermekle azalır. İlim hakimdir. Mal, gözetilmeye mahkumdur.

İlim aşkı ibadet olup, onun ile Allahü teâlâya nasıl ibadet edileceği öğrenilir. Hayatta iken ilim ile, taat ve ibadet yapılır. Mal sahipleri, daha hayatta iken ölmüşlerdir. Âlimler, her zaman bulunacaktır. Onların sevgisi, kalblerdedir. Âlimin vefatıyla, ilim yok olur. (Onun için, âlimin ölümü; âlemin ölümü dendi.) Fakat yine yeryüzü, doğruyu gösteren âlimden mahrum kalmaz. Onlar sayıca az, fakat Allahü teâlâ katında dereceleri çok yüksektir. Kalblerinde hikmetler gizlidir. Kendilerini arayanların kalblerine iman tohumları ekerler. Mübarek vücutlarıyla dünyadadırlar. Fakat kalbleri, Allahü teâlâya bağlıdır. Onlar, Allahü teâlânın yeryüzünde halifeleridir, emin ve güvenilir kullarıdır. Onlar, Allahü teâlânın dinine davet ederler. Onları görmeye can atmak lazımdır. Ah, onları görmekle şereflenmek ne güzeldir.”

Nasihat etmek: Bilmelidir ki, Müslümanlara ve bütün insanlara nasihat etmek, doğruyu göstermek ve öğretmek, peygamberlerin sünnetidir. Allahü teâlâ, Kur’an-ı kerimde, bütün Peygamberlerini nasihat edici olarak gönderdiğini bildirdi. Resulullah efendimiz üç defa (Dinin temeli nasihattir) buyurdu.

Müslümanlara nasihat; onlara şefkatli olmak, büyüklerine hürmet ve hizmet, küçüklerine merhamet göstermektir. Onların sıkıntılarını gidermek ve kendilerini saadete çağırmaktır.

Bütün insanların İslamiyet’i sevmeleri için nasihat; onları imana davet etmek ve küfrün kötülüğünü anlatmaktır. Hazret-i Ömer buyurdu ki: Kusurlarımı bana gösteren kişiye Allahü teâlâ rahmet etsin!

Ömer bin Abdülaziz hazretleri, bir zata, “Bende olan hoşlanmadığın şeyleri bana söyle! Kişi, arkadaşının beğenmediği şeyleri onun yüzüne söylemedikçe nasihat etmiş olmaz” buyurdu.

Abdullah bin Vehb buyurdu ki:
“Kişinin, beğendiği şeyi, başkası için de beğenmesi güzel olur. Kendisine faydası olmayanın, başkasına faydası olmaz.”

Akıllı ve ağırbaşlı olmak:
Allahü teâlâ, Kur’an-ı kerimde hilm sahiplerini övdü. Hazret-i Yahya, İsa aleyhisselama sordu:
- Dünya ve ahirette en şiddetli olan şey nedir?
- Allahü teâlânın gazabıdır.
- Beni Allahü teâlânın gazabından koruyan şey nedir?
- Gazabı terk etmendir.
- Gazabın, öfkenin başlangıcı ne iledir?
- Büyüklenmek, insanlara karşı övünmek iledir.

Hazret-i Ömer, yerden bir yaprak alıp “Keşke bunun gibi olaydım. Keşke anam beni doğurmasaydı” der, Allah’tan çok korkardı.

Hazret-i Ebu Bekir, ağaca konmuş bir kuşa “Ne mutlu sana ey kuş! İstediğin zaman uçar, istersen bir ağaca konar, istediğin zaman meyve yersin. Üzerine ne bir hesap, ne de bir ceza var. Keşke ben de senin gibi olsaydım” derdi.

Hazret-i Ali, Sıffinden Kufe’ye dönerken, şehrin girişinde bir kabri sordu. Oradakiler, “Habbab bin Eretin kabridir” dediler. Kabrin başında durup “Allahü teâlâ, Habbab bin Erete rahmet etsin. İsteyerek Müslüman oldu. Yaya olarak hicret etti. Mücahid olarak yaşadı. Bedenini bu yolda harcadı. Allahü teâlâ, güzel amel işleyenlerin ecrini zayi etmez” dedikten sonra, yürümeye başladı. Birkaç adım sonra kabirlerin önünde durup dedi ki: “Ey yalnızlık ve ıssızlık ehli. Allahü teâlânın selamı üzerinize olsun. Sizler bizim selefimizsiniz. Bizler, sizlerin takipçileriyiz. Yakında sizlere kavuşacağız. Ya Rabbi, bizleri ve onları bağışla. Bizlerden ve onlardan azabını uzaklaştır. Öleceğini daima hatırlayana ve hesap için hazırlanana, aza kanaat edene ve Allahü teâlânın takdirine razı olanlara müjdeler olsun.” Hazret-i Ali bundan sonra arkadaşlarına dönüp “Eğer kabir ehli konuşacak olsaydı, ahirete götürülecek en hayırlı azık takva derlerdi” buyurdu.

Halife Ebu Cafer Mensur, hacca geldiğinde Süfyan-ı Sevri hazretleri ile birçok meseleleri istişare etmek istiyordu. Ebu Mensur, ona sordu:
- Niçin yanımıza gelmiyorsunuz, seninle istişarede bulunur, şunu yapın dediklerinizi yapar, yapmayın dediklerinizi yapmayız.

Süfyan-ı Sevri hazretleri sordu:
- Bu hac seferi için ne kadar para harcadınız?
- Bilmiyorum, vekillerim ve vezirlerim bilir.
- Yarın Allahü teâlânın huzuruna çıktığında bundan sorulunca ne mazeret bulacaksın? Halbuki Ömer bin Hattab hac yaptığında kölesine; “Bu seferimizde ne kadar harcadık?” diye sordu. Köle; “Ey müminlerin emiri 18 dinar” dedi. Bunun üzerine Hazret-i Ömer; “Yazıklar olsun bize” buyurdu.

İmam-ı Zühri diyor ki: “Süleyman bin Abdülmelike denildi ki; “Ey müminlerin emiri! Benden dört kelime işit ki, bu dört kelimede; senin dininin, saltanatının, ahiretinin ve dünyanın salahı [doğruluğu] vardır. Bunlar; kimseye, yapmayı istemediğin bir şeyi vaat etme. Çetin meselelerin kolayca hallolması seni gururlandırmasın. Bil ki, her amelin bir karşılığı vardır. Âkıbetten sakın! Daima takva üzere bulun!”

Süleyman bin Abdülmelik, Ebu Hazım Seleme bin Dinar hazretlerine sordu:
- Bu halifelik meselesinde kurtuluş yolu nedir?
- Eğer dediğimi tatbik edersen kolaydır!
- O nedir?
- Ancak helal olan şeyleri al. Onları hakkı olan yerlere sarf et.
- Buna kimin gücü yeter?
- Allahü teâlânın seni tayin ettiği yere, tayin edilen kimsenin gücü yeter.
- Bana nasihat eder misin?
- Ey müminlerin emiri! Bu iş (sultanlık), sana ancak ölüm karşılığı verildi. Senden öncekiler de böyle idi. Ölüp, bu işten uzaklaştılar. Rabbinin emrettiklerini yapıp, yasak ettiklerinden uzaklaşma hususunda her zaman dikkatli ol. Ne infak etmişsen, o şey seni hayra veya şerre götürür. Sen dilediğini seç!

- Bir ihtiyacın varsa, söyle onu halledeyim.
- Ben ihtiyaçlarımı, senden daha kadir olana havale ettim. Beni neden men etti ise ona razı oldum. Allahü teâlâ, Zuhruf suresinin 32. âyet-i kerimesinde mealen; (Rabbinin rahmetini onlar mı bölüyorlar? Onların bu dünya hayatındaki geçim rızıklarını aralarında biz böldük) buyuruyor. Kim, Allahü teâlânın çok verdiğini azaltabilir veya az verdiğini çoğaltabilir? Buna kimin gücü yetebilir ki!
Bunları dinleyen Süleyman bin Abdülmelik çok ağladı.

Sual: İdarecilerin, emirleri altında bulunanların verdikleri sıkıntılara sabredip katlanmaları mı, yoksa ceza vermeleri mi gerekir?
Cevap: Verilen sıkıntının, zararın ve işlenen suçun durumuna göre hareket edilir. İnsanlık sıfatları sebebi ile verilen sıkıntılar hakkında Eshab-ı kiramdan Enes bin Mâlik hazretleri buyuruyor ki:
“Resul aleyhisselamla birlikte gidiyorduk. Üzerinde bürd-i Necrânî yani Yemen kumaşından bir palto vardı. Arkadan bir köylü gelip yakasından öyle çekti ki, paltonun yakası mübarek boynunu çizdi, yeri kaldı. Resul aleyhisselam geriye döndü. Köylü zekat malından bir şey istedi. Resul aleyhisselam onun bu hâline güldü ve ona bir şey verilmesi için emir buyurdu.”

Tetimmet-ül mazher kitabında, bu hadise hatırlatılarak deniyor ki:
“Buradan anlaşılacağına göre, insanların başında bulunan kimsenin, Resul aleyhisselama uyarak bunların eziyet ve sıkıntılarına katlanması lazımdır. Zaten sıkıntıya katlanmak herkes için iyi bir huydur. Üstlerin katlanması ise daha güzel olur.”

İdareciliğin mesuliyeti

İdareci olmanın mesuliyeti çoktur. Maiyetindekilere adaleti gözetmeyen âmir, onlara zulmetmiş olur. Zulmün günahı ise büyüktür. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: Allahü teâlânın en sevmediği kimse, zalim idarecidir...

Devamını Okuyun...

İşini yarına bırakma

İmam-ı Ebu Yusuf hazretlerinin, Halife Harun Reşid’e tavsiyesi özetle şöyledir: Ey Müminlerin Emiri, Allahü teâlâ sana büyük bir vazife verdi. O öyle bir vazife ki sevabı sevapların, cezası da cezaların en büyüğüdür...

Devamını Okuyun...

İdarecilere tavsiyeler

Tahir bin Hüseyn, Abbasiler zamanında Horasan valisi iken, Rakka valiliğine atanan oğlu Abdullah bin Tahir’e bazı nasihatlerde bulunmuştur. Nasihatleri özetle şöyle idi: Allahü teâlâdan kork. Daima Onun korkusu içinde bulun...

Devamını Okuyun...

Padişaha nasihat

Tahir bin Hüseyn, Abbasiler zamanında Horasan valisi iken, Rakka valiliğine atanan oğlu Abdullah bin Tahir’e bazı nasihatlerde bulunmuştur. Nasihatleri özetle şöyle idi: Allahü teâlâdan kork. Daima Onun korkusu içinde bulun...

Devamını Okuyun...

İdareci ve ciddiyet

İdareciliğin mektebi yoktur derler. Bu sözün doğru tarafı vardır. İdareci, idarecilik kabiliyeti olan insanın, hadiselerle pişip yoğrulması ile yetişir...

Devamını Okuyun...

İdarecilik

Her idareci, elemanlarından iyi iş, yüksek randıman bekler. Elemanlarının arı gibi çalışıp bal yapmalarını ister...

Devamını Okuyun...

Herkes takdir bekler

Takdir ve ilgi toplamak arzusu herkeste vardır. Mesela bir kadın, kocasının ilgisini üzerine toplamak için, yalandan hastalanır. Bir çocuk parmağındaki yarayı, ona buna gösterip, ilgilenmelerini ister...

Devamını Okuyun...

İdarecide olması gereken hasletler

Âlimler buyurdu ki:
“İyilik, sevgi kazandırır. Kötülük, düşmanlığa sebep olur. Münakaşa etmek, düşman kazandırır. Uymak, itaat etmek, dostluk meydana getirir...

Devamını Okuyun...

Fudayl bin Iyad’ın öğüdü

Bir gece Harun Reşid, veziri Fudayl-i Bermeki’ye, “Beni bir kimsenin yanına götür. Kalbim, bu göz kamaştırıcı, şaşalı hayattan sıkıldı...

Devamını Okuyun...

Üç şey vardır ki

Hasan bin Muhammed bin Hasan, Ömer bin Abdülazize:
- Ya Ömer! Üç şey vardır ki, kimde bulunursa imanı kâmil olur dedi...

Devamını Okuyun...

Bir âlimin nasihati

[Mısır meliki Efdale nasihati]
Ey Emir-ül-müminin! Bu saltanat senden öncekinin ölmesi ile eline geçti. Senden önceki, şimdi bu saltanattan ölmek suretiyle uzaklaştığı gibi, sen de uzaklaşacaksın...

Devamını Okuyun...

İnsanlarla iyi geçinmek için

İnsanlarla iyi geçinebilmenin iki şartı vardır: 
1- İyi bir insan olmak, 
2- İnsanları iyi tanımak...

Devamını Okuyun...

İşleri ehline vermek

Kur’an-ı kerimde ve hadis-i şeriflerde, işlerin ehli olana yani layık olduğu kimselere verilmesi emrediliyor. Görev yerlerinin emanet olduğu, bu emanetlere riayet edilmesi, uyulması emredilmektedir...

Devamını Okuyun...

İdarecilere öğütler

Hazret-i Ali buyuruyor ki:
1- Halka karşı daima içinizde sevgi ve nezaket duyguları besleyin. Başarınızın onları azarlayıp sert davranmakta yattığı fikrine kapılmayın...

Devamını Okuyun...

Âmirlere itaat

Dinimiz, cemiyetin huzur içinde yaşaması, kargaşadan uzak olması için âmirler kötü de olsa, onların meşru emirlerine itaati emretmektedir. Allahü teâlâ buyuruyor ki...

Devamını Okuyun...

Eshab-ı kiramın yolu

Eshab-ı kiramın yolu Resulullah efendimizin mübarek Eshabı, bize emirlerimize sövmemek, hilekârlık etmemek, asi olmamak Allahü teâlâdan çok korkup sabretmek lazım geldiğini bildirdiler... Devamını Okuyun...

Terbiyenin önemi

Bir idare altındaki toplulukların, ahlak ve özellikleri, birbirine zıtlık yönünden, aynı yerde yetişmiş olan bitkilere benzer. Bazısı tatlı ve faydalı, bazısı da acı ve zehirli olur...

Devamını Okuyun...

İdareciliğin Temeli

İlmi istemek, ilmin peşinde çok koşmak idareciliğin temelidir. Temeli olmayan bir bina yıkılmış bir harabe gibidir. Her işi layık olana vermek gerekir!...

Devamını Okuyun...

Yardımcının özelliği

İdarecinin yardımcısında bulunması gereken özelliklerden bazıları şunlardır:

1- İlim
Bilenle bilmeyen bir olmaz...

Devamını Okuyun...

İdarecilik otoritesi

İdarecilik otoritesi üçe ayrılır:
1- İdareciliğin otoritesinin halk arasındaki heybet, kuvvet ve saygısı.
2- Müstakil olarak işlerin çözümüne girişebilme ve intizam getirme özelliği.
3- İdare kuvveti...

Devamını Okuyun...

İdarecinin vasıfları

İdareci için çok önemli ve değerli hasletlerden bazıları şöyle:
Adaletli, akıllı, cesur, cömert, yumuşak huylu, vefalı, şefkat ve merhametli, sabırlı, affedici, şükredici, itidalli, bilgili, namuslu ve vakarlı olmak...

Devamını Okuyun...

Danışmanın vasıfları

Danışmanlık yapacak kişilerde şu vasıflar aranmalıdır:
1- Anlayışlı ve zeki olmak.
2- Güvenilir olmak.
3- Doğru sözlü olmak...

Devamını Okuyun...

İstişare toplantısı

İstişare toplantısında tartışılan görüşün, çeşitli yorumları ileri sürüldükten, tam bir incelemeden geçtikten ve doğruluğu kesinlik kazandıktan sonra idareci, onu zamanında uygulama alanına koymalıdır...

Devamını Okuyun...

Yönetilenler

İdare altındakiler üç sınıfa ayrılır:
1. Sınıf: Akıllı, dindar ve fazilet sahibidir, idarecinin başarılı olması için, karşılaştığı güçlüklerin çözümlenmesinde daima ona yardımcı olurlar...

Devamını Okuyun...

Tedbirli olmak

Sakınılması gereken her şeyde işi sağlam tutmayı elden bırakmamalıdır! Eğer sakınılması gereken şeylerin zararından kurtulursan, sakınmış olman sana hiçbir zarar ve eksiklik getirmez...

Devamını Okuyun...

Sultanla görüşmek

Sultanla görüşmekte dikkat edilecek hususlar: Hükümdar ile sohbet şerefine ulaşan edepsizlik ve küstahlıktan sakınmalı!...

Devamını Okuyun...

Zulmün zararları

Nimet hakkını tanımayan, emniyet içinde olmanın ve rahatça yaşamanın kadrini bilmeyen, haddini aşanları cezalandırmak gerekir...

Devamını Okuyun...

Yemek yedirmek ve ihsan

Hükümdar, elinden geldiği kadar bol yemek yedirmelidir. Peygamber efendimiz, (Allah’ın kullarına bol yemek yedirmek, saltanat ve idarenin ömrünü uzatır) ve (En iyiniz, yemek yedireninizdir) buyuruyor...

Devamını Okuyun...

Bir işe iki kişi

Her zaman iki işi bir kişiye, bir işi de iki kişiye asla vermemelidir. Böylece işler hep düzenli yürür. Çünkü, iki iş, bir kişiye verildiği zaman bu iki işten biri daima bozuk ve kusurlu olur...

Devamını Okuyun...

Üç Nasihat

Hasan-ı Basri hazretlerinin, halife Ömer bin Abdülaziz’e nasihati şöyledir:
Ey müminlerin emiri, bil ki, Allahü teâlâ, halifeyi, zalimlere, haksızlıklara mani olucu, zayıflara yardımcı, darda kalanlara destek olarak yaratmıştır...

Devamını Okuyun...

İdareci nasıl olmalı

İdarecinin gayesi, müessesenin hedefini gerçekleştirecek bir atmosfer hazırlamak olmalıdır. Bir idareci, elemanları etkileyerek motive edebilmeli...

Devamını Okuyun...

Başarılı idareci

Başarılı olmak için şunlar mühimdir:
1- Herkesin özelliği ayrıdır. Bir makinenin çalıştırılmasını, ayarlanmasını ve tamirini bildiren bir “el kitabı” vardır...

Devamını Okuyun...

Sevilmenin kısa yolu

Sevilmenin yolu sevmesini bilmektir. Başka bir tabirle, iyi insan, herkes tarafından sevilir. Dinimizin bildirdiği esaslara uyan Müslüman iyi insan demektir...

Devamını Okuyun...

Timur Han diyor ki:

1- Allahü teâlânın dinini cihana yaymayı gaye edindim. Her zaman, her yerde İslamiyet için çalıştım.

2- 
Adamlarımı on ikiye ayırdım, bir kısmı da üstün fikirleriyle bana yardım ettiler...

Devamını Okuyun...

Arkadaşlık

Herkesle arkadaşlık yapmak uygun değildir. Hadis-i şerifte, (Kişinin dini, arkadaşının dini gibidir, o halde kiminle arkadaşlık edeceğinize çok dikkat edin) buyuruldu. (Hakim)...

Devamını Okuyun...

Arkadaşlıkta güzel ahlak

Arkadaşlık güzel huyun meyvesidir. İnsanlarla dostluk kuramamak kötü huyun neticesidir. Güzel ahlak, birbirini sevmeyi, kötü ahlak düşmanlığı gerektirir...

Devamını Okuyun...

Arkadaş seçerken

Atalarımız, (Kiminle gezdiğini söyle, senin kim olduğunu söyleyeyim) demişlerdir. Ancak ortak vasıfları olanlar birbiriyle arkadaşlık yaparlar...

Devamını Okuyun...

Arkadaşlık hakkı

Arkadaşın hakkına riayet edebilmek için onun sırrını saklamalıyız! Ayıbını örtmeliyiz! Konuştuğu zaman sözünü kesmeden dinlemeliyiz!...

Devamını Okuyun...

Arkadaşı tercih

Bir kimse, biriyle bir an sohbette bulunsa, kıyamette ona, arkadaşlık hakkına riayet edip etmediği sorulacaktır. Arkadaşımızın üzerimizde hakkı vardır...

Devamını Okuyun...

Arkadaşın kusuru

Gıyabında kusurlarından bahsetmemelidir. Bize söylediği şeyleri sır olarak kabul edip kimseye söylememeliyiz! Arkadaşın hoşlanmadığı şeyleri söylememelidir...

Devamını Okuyun...

Arkadaşa yük olmamak

Lüzumsuz tekliflerde bulunarak arkadaşa yük olmamalıdır! Mümkün mertebe ihtiyacını arkadaştan gizlemelidir!
Ondan mal ve mevki istememelidir...

Devamını Okuyun...

Arkadaşa nasihat

Arkadaşımız günah ve kusurunda ısrar ediyorsa, halini düzeltecek şekilde güzel nasihatlerde bulunmalıdır! Eğer arkadaşımız, ilim sahibi ise, hatasını teşhir etmememiz lazımdır...

Devamını Okuyun...

Arkadaşa yardım

Arkadaşa bildiğimizi öğretmek, nasihat etmek lazımdır. Arkadaşımızın ilme olan ihtiyacı mala olan ihtiyacından az değildir. Nasihate ihtiyacı varsa gizli yapmalıdır...

Devamını Okuyun...

Arkadaşı takdir etmek

Takdir edip sevdiğiniz arkadaşa, onu sevdiğinizi hal ve hareketlerle bildirmek kâfi değildir. Dil ile de söylemelidir! Hadis-i şerifte buyuruldu ki...

Devamını Okuyun...

Arkadaşın adını unutmamalı

Bir arkadaşla karşılaştığımız zaman ona ismiyle hitap etmek; onu tanıdığımızı, onu unutamadığımızı, görünce sevindiğimizi anlatır, ismini hatırlayamazsak veya yanlış bir isim söylersek, bu hatamız kolay kolay unutulmaz...

Devamını Okuyun...

Dinlemesini bilmek

Herkes genel olarak iltifattan hoşlanır, yaptığı işlerin takdir edilmesini ister, başarılarından bahsedilmesini sever. İnsanları tanıyabilmek için, önce kendimizi iyi tanımak lazımdır...

Devamını Okuyun...

Takdir etme sanatı

Biz, başkasına nasıl davranırsak, başkaları da bize öyle davranır. Bir kimse, karşılaştığı bir arkadaşına selam verirken elini cebinden çıkartsa, onun bu halini gören arkadaşı da elini cebinden çıkartarak selamını alır...

Devamını Okuyun...

İdari ve Siyasi taktikler

Yalan ve hile dinimizde büyük günahtır. Fakat harpte caizdir. Din düşmanlarının zararından korunmak veya Müslümanları korumak için yalan söylemek caizdir...

Devamını Okuyun...

Yöneticiler için

- İnandığın âmirin yanında çalış!
- Âmirine akıl verme, yol göstermeye kalkışma; arz et.
- Âmirinle mümkün mertebe “ben” ve “benim...”le başlayan cümlelerle konuşma...

Devamını Okuyun...

Arkadaşın adını unutmamalı

Takdir edip sevdiğiniz arkadaşa, onu sevdiğinizi hal ve hareketlerle bildirmek kâfi değildir. Dil ile de söylemelidir! Hadis-i şerifte buyuruldu ki...

Devamını Okuyun...

Başarılı olmanın yolları

Ord. Prof. Dr. Ali Fuat Başgil’den tavsiyeler
Çalışma hayatının genel prensipleri: 
Her işin ve mesleğin kendi bünyesine mahsus çalışma ve işleme usul ve kuralları vardır. Bunları meslek sahipleri bilir.

Devamını Okuyun...

Başarılı iletişim için

İslam ahlakına uymalı. Buna uymadan sağlanan iletişim, karşılıklı menfaate dayanır. Yani, hep almaya dayanır. Hâlbuki dinimiz alma değil, verme dinidir...

Devamını Okuyun...

Başarılı olmak için prensipler

Başarılı bir iş adamı diyor ki: Otuz yıllık çalışmalarım esnasında, başarılı olmak için uygulamaya çalıştığım prensiplerimden bazıları...

Devamını Okuyun...

İki başlı idare

Başsız olmak kötü olduğu gibi, iki başlı olmak da kötüdür. İki başlı iş, doğru yürümez. Şef, müdürden daha bilgili, daha tecrübeli olsa da, kendi başına emir vermesi yanlış olur. Emir vermekten hoşlanmak, bir hastalıktır...

Devamını Okuyun...

Başarının yolları

Adalet, güler yüz ve tatlı dil
1- Adaletle hareket etmeli. Adalet sınırı aşılınca kalb kırılır. Adalet, halkın dirliği ve düzeni; idarecilerinse, süsü ve güzelliğidir...

Devamını Okuyun...

Başarılı ve başarısız insan

Adalet, güler yüz ve tatlı dil
1- Adaletle hareket etmeli. Adalet sınırı aşılınca kalb kırılır. Adalet, halkın dirliği ve düzeni; idarecilerinse, süsü ve güzelliğidir...

Devamını Okuyun...