Eshab-ı kiramın yolu

Eshab-ı kiramın yolu

Eshab-ı kiramın yolu

Resulullah efendimizin mübarek Eshabı, bize emirlerimize sövmemek, hilekârlık etmemek, asi olmamak Allahü teâlâdan çok korkup sabretmek lazım geldiğini bildirdiler.

Hazret-i Ebu Bekir, Şama gönderdiği bir zatla bir müddet yürüdükten sonra, o zat, kendisine “Ey müminlerin halifesi artık dönseniz” dedi. Hazret-i Ebu Bekir, “Resulullahın (Allah yolunda tozlanan ayaklara Cehennem ateşi haramdır) buyurduğunu işittim” diyerek kabul etmeyip, onunla beraber yola devam etti.

Ömer bin Abdülaziz hazretleri buyurdu ki:
Allahü teâlâ, idarecilerin zulmünden dolayı, halkı cezalandırmaz. Fakat kötülükler açıktan işlendiği vakit, gücü yetenler mani olmazlarsa, hep birden azaba müstahak olurlar.

Hazret-i Ebu Bekrin vasiyeti
Hazret-i Ebu Bekir, Hazret-i Ömer’e buyurdu ki:
Ya Ömer, vasiyetimi tutarsan, ölüm gelince, senin için ondan daha sevimli bir şey olmaz. Eğer vasiyetimi tutmazsan, elbette mani olamayacağın ölüm gelince, senin nazarında ondan daha çirkin bir şey olmaz.

Allahü teâlânın senin üzerinde gece yapman gereken bir hakkı vardır ki onu gündüz kabul etmez. Gündüzün bir hakkı vardır ki onu da gece kabul etmez. Üzerine farz olan ibadetleri eda etmeden hiçbir nafile ibadetin kabul olmaz.

Ey Hattaboğlu Ömer, geride bıraktıklarıma bakarak seni yerime geçirdim. Biliyorsun ki, Resulullah ile çok arkadaşlık ettik. O bizi daima kendisine, ehlimizi de ehline tercih ederdi. O derece, ki Onun bize verdiklerinden artanları biz tekrar Onun ehline hediye ederdik. Sen de bana arkadaşlık ettin. Benim daima benden öncekilerin izini, Resulullahın yolunu takip ettiğimi gördün. Ben asla hak yoldan sapmadım.

Ey Ömer, senin kaçınmanı istediğim şeylerin ilki, nefsinin arzularına uymamandır. Çünkü her nefsin şehevi arzuları vardır. Onu yerine getirdiğin vakit, daha başkasını istemekte ısrar ve inat eder. Şu karınları şişmiş, gözleri dünyaya tamah etmiş, her birinin sevdiklerini kendisi için sevmiş olan kişilere karşı dikkatli olmanı, onları korkutmanı, kendinin de korkmanı istiyorum.
Sen Allah’tan korktuğun sürece, onlar da senden korkar. Sen doğru olduğun müddetçe onlar da senin yolunda doğruluğa devam ederler. Vasiyetim budur.

Hazret-i Ebu Bekir buyurdu ki: 
Allah’tan korkmanızı, korku ile ümidi birleştirmenizi tavsiye ederim. Çünkü Allahü teâlâ, Zekeriyya aleyhisselam ile ehli beytini överek buyuruyor ki:
(Onlar, hayırlara koşarlar, korku ile ümit arasında bize dua ederler ve ancak bize boyun eğerlerdi.) [Enbiya 90]

Biri, Hazret-i Ömer’e “Allah’tan kork” diyerek söylenmeye devam etti. Oradakiler “Emir-ül müminine karşı, böyle konuşulur mu?” dediklerinde, Hazret-i Ömer şöyle buyurdu:
“Bırakın konuşsun. Eğer onlar bize söylemezse, onlarda hayır yok, onların doğru sözlerini kabul etmezsek bizde hayır yoktur.”

Yine buyurdu ki: 
Bizim üzerimize düşen vazife; Allahü teâlânın yapılmasını emrettiği ibadetleri size emretmek ve size yasakladıklarını yasaklamak, yakın-uzak herkes hakkında Allahü teâlânın emirlerini tatbik etmek, haktan başkasına değer vermemektir. Biliniz ki; tamah fakirlik, kanaat zenginliktir. Kötü kimselerden uzak durmaya çalışmalıdır!

Hoşuna gitmeyen hususlarda Allahü teâlânın kaza ve kaderine rıza göstermeyen kimse, sevdiği hususlarda da tam manasıyla Allahü teâlâya şükrünü eda etmiş sayılmaz.

Benden sonra gelecek halifeye, Allah’tan korkmasını ve sahabeden güzel iş yapanların işini kabul etmesini, kötü iş yapanlarını da affetmesini vasiyet ediyorum.

Allah ve Resulünün ahdini de tavsiye ederim. Allah ve Resulünün ahitlerini insanlara tam olarak tatbik etsin. Halka, güçlerinin dışında yük yüklemesin!

Seni ilgilendirmeyen işlere karışma. 
Düşmanından uzak ol. Emin olanı hariç, dostundan kendini koru, yani sırlarını açma.

Kötü ahlaklı kimse ile arkadaşlık etme, aksi halde kötülüklerinden pek çoğu sana bulaşır. İşlerini Allah’tan korkanlarla istişare et.

Allahü teâlânın emrini, ancak başkasına boyun eğmeyen, yumuşaklık göstermeyen, tamahkâr olmayan kimse, yerine getirir. Yine Allahü teâlânın emrini ancak hak uğrunda kendi taraftarlarına karşı öfkesini yutmayan, doğru söyleyen kimse tatbik eder.

Hazret-i Ömer’in mektubu
Hazret-i Ömer
, Ebu Musa el-Eşariye şöyle yazdı:
Allah katında idarecilerin en iyisi, emri altındakileri mutlu eden, en kötüsü de, onların Cehenneme girmesine sebep olandır.

Kötülükten son derece sakın. Aksi halde emrindekiler de kötülüğe dalar. O zaman senin durumun, yerin yeşil otlarıyla beslenip yağlanmayı isteyen hayvan gibi olur. Onun ölümü ise semizliğine bağlıdır.

Hazret-i Osman
, bir kabrin yanında durunca sakalı ıslanana kadar ağladı. Sebebi sorulunca Resulullah efendimizden işittiği şu iki hadis-i şerifi bildirdi:
(Kabir, ahiret menzillerinin ilkidir. Buradan kurtulana, sonrakiler daha kolaydır. Burada kurtulamayana, ilerdekiler daha zordur.)

(Kabirdeki manzaralardan daha korkuncu yoktur.)

Hazret-i Ali
, müfreze gönderdiği vakit, başına tayin ettiği kimseye şöyle derdi:
“Sana Allahü teâlâdan korkmanı tavsiye ederim. O, hem dünyaya, hem de ahirete maliktir. Vazifene sarıl. Seni Allah’a yaklaştıracak olan işlere yapış. Çünkü dünyada yapıp da bıraktıklarını, yarın karşında hazır bulacaksın.”

Sakiften bir zat anlatır:
Hazret-i Ali, beni vali tayin etti ve şehrin halkının yanında bana şöyle dedi:
“Vergileri tam olarak al! Bu işte, halk sakın sende bir zaaf görmesin.”
Daha sonra bana şöyle dedi:
“O sözü onların yanında söylememin sebebi, onlar hilekâr bir kavimdir. Onlara ait bir elbiseyi, yedikleri bir şeyi, taşıt olarak kullandıkları bir hayvanı alıp satma. Para yüzünden onları kırbaçlama ve ayakta da bekletme. Vergi olarak aldıklarından, onlara bir mal satma! Eğer bu sözlere muhalefet edersen Allah benim yerime seni yakar. Emre muhalif bir hareketini duyarsam seni azlederim.

Ömer bin Abdülaziz 
halife tayin edilince, halkın işlerinden yüklendiği mesuliyet sebebiyle iki ay üzüntü ve keder içinde kaldı. Sonra millet ve memleket işlerine nazar etti. Hakları sahiplerine iade etti. Vefatından sonra, devrin âlimleri onun ölümüyle Müslümanların ne kadar büyük bir kayba uğradıklarını, kederlerinin sonsuz olduğunu bildirdiler.

Hanımı anlatır:
Vallahi onun kadar Allah’tan korkan, Allah korkusuyla titreyen birini görmedim. Hayatını insanlara hizmet uğrunda tüketti. Halkın ihtiyaçlarını gidermek için bütün gün vazifesi başında kalırdı.
Akşam olur da bazı kimselerin işi bitmezse gece de devam ederdi. Bir gece yine sabahladı. Kendi şahsi malından olan kandilini yakıp iki rekat namaz kıldı. Sonra elini çenesine dayayıp ağlamaya başladı. Gözyaşları yanaklarından akıyordu. Sabaha kadar bu şekilde ağladı. İmsak vaktinde oruca niyet etti. Bu hal ne diye sordum. Dedi ki:
(Düşündüm ki bu millete halife oldum. Garip, kanaatkâr, kendi haline terkedilmiş biçareleri, fakirleri, muhtaçları, zorla tutulan esirleri, memleketin dört bucağındaki nice kederlileri hatırladım. Anladım ki Allahü teâlâ onların hepsinin hesabını benden soracak. Resulü de onların lehine, benim aleyhime şahadet edecek diye düşünüp ağlıyorum.)

İdareciliğin mesuliyeti

İdareci olmanın mesuliyeti çoktur. Maiyetindekilere adaleti gözetmeyen âmir, onlara zulmetmiş olur. Zulmün günahı ise büyüktür. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: Allahü teâlânın en sevmediği kimse, zalim idarecidir...

Devamını Okuyun...

İşini yarına bırakma

İmam-ı Ebu Yusuf hazretlerinin, Halife Harun Reşid’e tavsiyesi özetle şöyledir: Ey Müminlerin Emiri, Allahü teâlâ sana büyük bir vazife verdi. O öyle bir vazife ki sevabı sevapların, cezası da cezaların en büyüğüdür...

Devamını Okuyun...

İdarecilere tavsiyeler

Tahir bin Hüseyn, Abbasiler zamanında Horasan valisi iken, Rakka valiliğine atanan oğlu Abdullah bin Tahir’e bazı nasihatlerde bulunmuştur. Nasihatleri özetle şöyle idi: Allahü teâlâdan kork. Daima Onun korkusu içinde bulun...

Devamını Okuyun...

Padişaha nasihat

Tahir bin Hüseyn, Abbasiler zamanında Horasan valisi iken, Rakka valiliğine atanan oğlu Abdullah bin Tahir’e bazı nasihatlerde bulunmuştur. Nasihatleri özetle şöyle idi: Allahü teâlâdan kork. Daima Onun korkusu içinde bulun...

Devamını Okuyun...

İdareci ve ciddiyet

İdareciliğin mektebi yoktur derler. Bu sözün doğru tarafı vardır. İdareci, idarecilik kabiliyeti olan insanın, hadiselerle pişip yoğrulması ile yetişir...

Devamını Okuyun...

İdarecilik

Her idareci, elemanlarından iyi iş, yüksek randıman bekler. Elemanlarının arı gibi çalışıp bal yapmalarını ister...

Devamını Okuyun...

Herkes takdir bekler

Takdir ve ilgi toplamak arzusu herkeste vardır. Mesela bir kadın, kocasının ilgisini üzerine toplamak için, yalandan hastalanır. Bir çocuk parmağındaki yarayı, ona buna gösterip, ilgilenmelerini ister...

Devamını Okuyun...

İdarecide olması gereken hasletler

Âlimler buyurdu ki:
“İyilik, sevgi kazandırır. Kötülük, düşmanlığa sebep olur. Münakaşa etmek, düşman kazandırır. Uymak, itaat etmek, dostluk meydana getirir...

Devamını Okuyun...

Fudayl bin Iyad’ın öğüdü

Bir gece Harun Reşid, veziri Fudayl-i Bermeki’ye, “Beni bir kimsenin yanına götür. Kalbim, bu göz kamaştırıcı, şaşalı hayattan sıkıldı...

Devamını Okuyun...

Üç şey vardır ki

Hasan bin Muhammed bin Hasan, Ömer bin Abdülazize:
- Ya Ömer! Üç şey vardır ki, kimde bulunursa imanı kâmil olur dedi...

Devamını Okuyun...

Bir âlimin nasihati

[Mısır meliki Efdale nasihati]
Ey Emir-ül-müminin! Bu saltanat senden öncekinin ölmesi ile eline geçti. Senden önceki, şimdi bu saltanattan ölmek suretiyle uzaklaştığı gibi, sen de uzaklaşacaksın...

Devamını Okuyun...

İnsanlarla iyi geçinmek için

İnsanlarla iyi geçinebilmenin iki şartı vardır: 
1- İyi bir insan olmak, 
2- İnsanları iyi tanımak...

Devamını Okuyun...

İşleri ehline vermek

Kur’an-ı kerimde ve hadis-i şeriflerde, işlerin ehli olana yani layık olduğu kimselere verilmesi emrediliyor. Görev yerlerinin emanet olduğu, bu emanetlere riayet edilmesi, uyulması emredilmektedir...

Devamını Okuyun...

İdarecilere öğütler

Hazret-i Ali buyuruyor ki:
1- Halka karşı daima içinizde sevgi ve nezaket duyguları besleyin. Başarınızın onları azarlayıp sert davranmakta yattığı fikrine kapılmayın...

Devamını Okuyun...

Âmirlere itaat

Dinimiz, cemiyetin huzur içinde yaşaması, kargaşadan uzak olması için âmirler kötü de olsa, onların meşru emirlerine itaati emretmektedir. Allahü teâlâ buyuruyor ki...

Devamını Okuyun...

Eshab-ı kiramın yolu

Eshab-ı kiramın yolu Resulullah efendimizin mübarek Eshabı, bize emirlerimize sövmemek, hilekârlık etmemek, asi olmamak Allahü teâlâdan çok korkup sabretmek lazım geldiğini bildirdiler... Devamını Okuyun...

Terbiyenin önemi

Bir idare altındaki toplulukların, ahlak ve özellikleri, birbirine zıtlık yönünden, aynı yerde yetişmiş olan bitkilere benzer. Bazısı tatlı ve faydalı, bazısı da acı ve zehirli olur...

Devamını Okuyun...

İdareciliğin Temeli

İlmi istemek, ilmin peşinde çok koşmak idareciliğin temelidir. Temeli olmayan bir bina yıkılmış bir harabe gibidir. Her işi layık olana vermek gerekir!...

Devamını Okuyun...

Yardımcının özelliği

İdarecinin yardımcısında bulunması gereken özelliklerden bazıları şunlardır:

1- İlim
Bilenle bilmeyen bir olmaz...

Devamını Okuyun...

İdarecilik otoritesi

İdarecilik otoritesi üçe ayrılır:
1- İdareciliğin otoritesinin halk arasındaki heybet, kuvvet ve saygısı.
2- Müstakil olarak işlerin çözümüne girişebilme ve intizam getirme özelliği.
3- İdare kuvveti...

Devamını Okuyun...

İdarecinin vasıfları

İdareci için çok önemli ve değerli hasletlerden bazıları şöyle:
Adaletli, akıllı, cesur, cömert, yumuşak huylu, vefalı, şefkat ve merhametli, sabırlı, affedici, şükredici, itidalli, bilgili, namuslu ve vakarlı olmak...

Devamını Okuyun...

Danışmanın vasıfları

Danışmanlık yapacak kişilerde şu vasıflar aranmalıdır:
1- Anlayışlı ve zeki olmak.
2- Güvenilir olmak.
3- Doğru sözlü olmak...

Devamını Okuyun...

İstişare toplantısı

İstişare toplantısında tartışılan görüşün, çeşitli yorumları ileri sürüldükten, tam bir incelemeden geçtikten ve doğruluğu kesinlik kazandıktan sonra idareci, onu zamanında uygulama alanına koymalıdır...

Devamını Okuyun...

Yönetilenler

İdare altındakiler üç sınıfa ayrılır:
1. Sınıf: Akıllı, dindar ve fazilet sahibidir, idarecinin başarılı olması için, karşılaştığı güçlüklerin çözümlenmesinde daima ona yardımcı olurlar...

Devamını Okuyun...

Tedbirli olmak

Sakınılması gereken her şeyde işi sağlam tutmayı elden bırakmamalıdır! Eğer sakınılması gereken şeylerin zararından kurtulursan, sakınmış olman sana hiçbir zarar ve eksiklik getirmez...

Devamını Okuyun...

Sultanla görüşmek

Sultanla görüşmekte dikkat edilecek hususlar: Hükümdar ile sohbet şerefine ulaşan edepsizlik ve küstahlıktan sakınmalı!...

Devamını Okuyun...

Zulmün zararları

Nimet hakkını tanımayan, emniyet içinde olmanın ve rahatça yaşamanın kadrini bilmeyen, haddini aşanları cezalandırmak gerekir...

Devamını Okuyun...

Yemek yedirmek ve ihsan

Hükümdar, elinden geldiği kadar bol yemek yedirmelidir. Peygamber efendimiz, (Allah’ın kullarına bol yemek yedirmek, saltanat ve idarenin ömrünü uzatır) ve (En iyiniz, yemek yedireninizdir) buyuruyor...

Devamını Okuyun...

Bir işe iki kişi

Her zaman iki işi bir kişiye, bir işi de iki kişiye asla vermemelidir. Böylece işler hep düzenli yürür. Çünkü, iki iş, bir kişiye verildiği zaman bu iki işten biri daima bozuk ve kusurlu olur...

Devamını Okuyun...

Üç Nasihat

Hasan-ı Basri hazretlerinin, halife Ömer bin Abdülaziz’e nasihati şöyledir:
Ey müminlerin emiri, bil ki, Allahü teâlâ, halifeyi, zalimlere, haksızlıklara mani olucu, zayıflara yardımcı, darda kalanlara destek olarak yaratmıştır...

Devamını Okuyun...

İdareci nasıl olmalı

İdarecinin gayesi, müessesenin hedefini gerçekleştirecek bir atmosfer hazırlamak olmalıdır. Bir idareci, elemanları etkileyerek motive edebilmeli...

Devamını Okuyun...

Başarılı idareci

Başarılı olmak için şunlar mühimdir:
1- Herkesin özelliği ayrıdır. Bir makinenin çalıştırılmasını, ayarlanmasını ve tamirini bildiren bir “el kitabı” vardır...

Devamını Okuyun...

Sevilmenin kısa yolu

Sevilmenin yolu sevmesini bilmektir. Başka bir tabirle, iyi insan, herkes tarafından sevilir. Dinimizin bildirdiği esaslara uyan Müslüman iyi insan demektir...

Devamını Okuyun...

Timur Han diyor ki:

1- Allahü teâlânın dinini cihana yaymayı gaye edindim. Her zaman, her yerde İslamiyet için çalıştım.

2- 
Adamlarımı on ikiye ayırdım, bir kısmı da üstün fikirleriyle bana yardım ettiler...

Devamını Okuyun...

Arkadaşlık

Herkesle arkadaşlık yapmak uygun değildir. Hadis-i şerifte, (Kişinin dini, arkadaşının dini gibidir, o halde kiminle arkadaşlık edeceğinize çok dikkat edin) buyuruldu. (Hakim)...

Devamını Okuyun...

Arkadaşlıkta güzel ahlak

Arkadaşlık güzel huyun meyvesidir. İnsanlarla dostluk kuramamak kötü huyun neticesidir. Güzel ahlak, birbirini sevmeyi, kötü ahlak düşmanlığı gerektirir...

Devamını Okuyun...

Arkadaş seçerken

Atalarımız, (Kiminle gezdiğini söyle, senin kim olduğunu söyleyeyim) demişlerdir. Ancak ortak vasıfları olanlar birbiriyle arkadaşlık yaparlar...

Devamını Okuyun...

Arkadaşlık hakkı

Arkadaşın hakkına riayet edebilmek için onun sırrını saklamalıyız! Ayıbını örtmeliyiz! Konuştuğu zaman sözünü kesmeden dinlemeliyiz!...

Devamını Okuyun...

Arkadaşı tercih

Bir kimse, biriyle bir an sohbette bulunsa, kıyamette ona, arkadaşlık hakkına riayet edip etmediği sorulacaktır. Arkadaşımızın üzerimizde hakkı vardır...

Devamını Okuyun...

Arkadaşın kusuru

Gıyabında kusurlarından bahsetmemelidir. Bize söylediği şeyleri sır olarak kabul edip kimseye söylememeliyiz! Arkadaşın hoşlanmadığı şeyleri söylememelidir...

Devamını Okuyun...

Arkadaşa yük olmamak

Lüzumsuz tekliflerde bulunarak arkadaşa yük olmamalıdır! Mümkün mertebe ihtiyacını arkadaştan gizlemelidir!
Ondan mal ve mevki istememelidir...

Devamını Okuyun...

Arkadaşa nasihat

Arkadaşımız günah ve kusurunda ısrar ediyorsa, halini düzeltecek şekilde güzel nasihatlerde bulunmalıdır! Eğer arkadaşımız, ilim sahibi ise, hatasını teşhir etmememiz lazımdır...

Devamını Okuyun...

Arkadaşa yardım

Arkadaşa bildiğimizi öğretmek, nasihat etmek lazımdır. Arkadaşımızın ilme olan ihtiyacı mala olan ihtiyacından az değildir. Nasihate ihtiyacı varsa gizli yapmalıdır...

Devamını Okuyun...

Arkadaşı takdir etmek

Takdir edip sevdiğiniz arkadaşa, onu sevdiğinizi hal ve hareketlerle bildirmek kâfi değildir. Dil ile de söylemelidir! Hadis-i şerifte buyuruldu ki...

Devamını Okuyun...

Arkadaşın adını unutmamalı

Bir arkadaşla karşılaştığımız zaman ona ismiyle hitap etmek; onu tanıdığımızı, onu unutamadığımızı, görünce sevindiğimizi anlatır, ismini hatırlayamazsak veya yanlış bir isim söylersek, bu hatamız kolay kolay unutulmaz...

Devamını Okuyun...

Dinlemesini bilmek

Herkes genel olarak iltifattan hoşlanır, yaptığı işlerin takdir edilmesini ister, başarılarından bahsedilmesini sever. İnsanları tanıyabilmek için, önce kendimizi iyi tanımak lazımdır...

Devamını Okuyun...

Takdir etme sanatı

Biz, başkasına nasıl davranırsak, başkaları da bize öyle davranır. Bir kimse, karşılaştığı bir arkadaşına selam verirken elini cebinden çıkartsa, onun bu halini gören arkadaşı da elini cebinden çıkartarak selamını alır...

Devamını Okuyun...

İdari ve Siyasi taktikler

Yalan ve hile dinimizde büyük günahtır. Fakat harpte caizdir. Din düşmanlarının zararından korunmak veya Müslümanları korumak için yalan söylemek caizdir...

Devamını Okuyun...

Yöneticiler için

- İnandığın âmirin yanında çalış!
- Âmirine akıl verme, yol göstermeye kalkışma; arz et.
- Âmirinle mümkün mertebe “ben” ve “benim...”le başlayan cümlelerle konuşma...

Devamını Okuyun...

Arkadaşın adını unutmamalı

Takdir edip sevdiğiniz arkadaşa, onu sevdiğinizi hal ve hareketlerle bildirmek kâfi değildir. Dil ile de söylemelidir! Hadis-i şerifte buyuruldu ki...

Devamını Okuyun...

Başarılı olmanın yolları

Ord. Prof. Dr. Ali Fuat Başgil’den tavsiyeler
Çalışma hayatının genel prensipleri: 
Her işin ve mesleğin kendi bünyesine mahsus çalışma ve işleme usul ve kuralları vardır. Bunları meslek sahipleri bilir.

Devamını Okuyun...

Başarılı iletişim için

İslam ahlakına uymalı. Buna uymadan sağlanan iletişim, karşılıklı menfaate dayanır. Yani, hep almaya dayanır. Hâlbuki dinimiz alma değil, verme dinidir...

Devamını Okuyun...

Başarılı olmak için prensipler

Başarılı bir iş adamı diyor ki: Otuz yıllık çalışmalarım esnasında, başarılı olmak için uygulamaya çalıştığım prensiplerimden bazıları...

Devamını Okuyun...

İki başlı idare

Başsız olmak kötü olduğu gibi, iki başlı olmak da kötüdür. İki başlı iş, doğru yürümez. Şef, müdürden daha bilgili, daha tecrübeli olsa da, kendi başına emir vermesi yanlış olur. Emir vermekten hoşlanmak, bir hastalıktır...

Devamını Okuyun...

Başarının yolları

Adalet, güler yüz ve tatlı dil
1- Adaletle hareket etmeli. Adalet sınırı aşılınca kalb kırılır. Adalet, halkın dirliği ve düzeni; idarecilerinse, süsü ve güzelliğidir...

Devamını Okuyun...

Başarılı ve başarısız insan

Adalet, güler yüz ve tatlı dil
1- Adaletle hareket etmeli. Adalet sınırı aşılınca kalb kırılır. Adalet, halkın dirliği ve düzeni; idarecilerinse, süsü ve güzelliğidir...

Devamını Okuyun...