07/12/2025 Pazar Köşe yazarı V.T
Herkes, Ehl-i sünnet îtikatını öğrenmelidir
Allahü tealanın sıfat-ı sübûtiyyesi sekizdir:
Hayat, ilim, sem', basar, kudret, irâde, kelâm, tekvîn.
Hüseyn Fethî Şîrâzî hazretleri hadîs ve Şafiî mezhebi fıkıh
âlimlerindendir. 814 (m. 1411) senesinde İran’da Şîrâz’da doğdu. Mekke, Medine
ve Kâhire’ye giderek büyük âlimlerden ilim tahsil etti ve icazet alarak talebe
yetiştirdi. 895 (m. 1489) senesinde vefât etti. Bir dersinde şunları anlattı:
Kelime-i tevhîdin mânasını, Kur'ân-ı kerim bildirmekte,
Resûlullah da bu bildirilenleri açıklamaktadır. Eshâb-ı kirâmın hepsi, bu
açıklamaları öğrendi ve kendilerinden sonra gelenlere bildirdiler. Eshâb-ı
kirâmın bildirdiklerini hiç değiştirmeden, olduğu gibi, kitaplara geçirerek
bizlere ulaştıran yüksek din âlimlerine (Ehl-i sünnet) denir. Herkesin, Ehl-i
sünnet îtikatını öğrenmesi, bu inançta birleşmeleri, birbirlerini sevmesi
lâzımdır. Saadetin tohumu, bu îtikattır ve bu îtikatta birleşmektir.
Kelime-i tevhîdin mânasını, Ehl-i sünnet âlimleri şöyle
bildiriyor: İnsanlar yok idi. Sonradan yaratıldı. İnsanların bir yaratanı
vardır. Her varlığı, o yaratmıştır. Bu yaratan birdir. Ortağı, benzeri yoktur.
Bir ikincisi yoktur. O, hep var idi. Varlığının başlangıcı yoktur. Hep vardır.
Varlığının sonu olmaz. Yok olmaz. Onun hep var olması lâzımdır. O, yok olamaz.
Varlığı kendindendir. Hiçbir sebebe ihtiyacı yoktur. Ona muhtaç olmayan hiçbir
şey yoktur. Her şeyi var eden, her vârı her an varlıkta durduran Odur. O, madde
değildir. Cisim değildir. Bir yerde değildir. Hiçbir maddede bulunmaz. Şekli
yoktur. Ölçülmez. Nasıldır diye sorulmaz. O deyince, akla hayâle gelen her şey,
o değildir. O, bunlara benzemez. Bunlar hep Onun mahlûklarıdır. O, mahlûkları
gibi değildir. Akla, vehme, hayâle gelen her şeyi, O yaratmaktadır. Yukarıda,
aşağıda, yanda değildir. Yeri yoktur. Her varlık, Arş'ın altındadır. Arş ise,
Onun kudreti, kuvveti altındadır. O, Arş'ın üstündedir. Fakat bu, Arş onu taşıyor
demek değildir. Arş, onun lütfu ve kudreti ile vardır. O, ezelde, sonsuz
öncelerde nasıl ise, şimdi hep öyledir. Arş'ı yaratmadan önce nasıl idi ise,
ebedî sonsuz geleceklerde de, hep öyledir. Onda değişiklik olmaz.
Onun sıfatları vardır. (Sıfat-ı sübûtiyye)si sekizdir: Hayat, ilim, sem', basar, kudret, irâde, kelâm, tekvîn. Bu sıfatlarında da, hiç değişiklik olmaz. Değişiklik olmak, kusurdur. Onda kusur, noksanlık yoktur. Hiçbir mahlûkuna benzemez ise de, bu dünyada, onu kendisinin bildirdiği kadar bilmek ve âhırette görmek olur. Burada nasıl olduğu anlaşılamadan bilinir. Orada da, anlaşılamadan görülecektir.