13/02/2024 Salı Köşe yazarı R.A
Edâsı farz olan ibâdetin kazâsı da farzdır
Hanefî, Mâlikî ve Şâfiî mezheplerinde, namaz kılmayan kâfir olmuyor, ancak önem vermezse kâfir oluyor.
Dünkü makâlemizde mühim bir usûl-i fıkıh kâidesinden
bahsettik; o da şudur: “Edâsı farz olan ibâdetlerin kazâsı da farzdır;
edâsı vâcib olan ibâdetlerin kazâsı da vaciptir.”
Âkıl (akıllı), bâliğ (ergenlik çağına gelmiş) erkek ve
kadın her Müslümâna, her gün ve gecede, beş vakit namaz kılmak farz-ı
ayındır. Namaz kılmayanlarla alâkalı çok şiddetli hadîs-i
şerîfler mevcuttur. Bugün birkaç tanesini ele almak istiyoruz:
“Bizimle kâfirlik arasındaki fark namazdır. Namazı
terk eden kâfir olur.” [Nesâî]
“Namazı kasten terk eden kâfirdir.” [Taberânî]
“Namaz kılmayanın Müslümânlığı yoktur.” [Bezzâr]
“Namaz kılmayanın dîni yoktur.” [İbn-i
Nasr]
“İmân, namaz demektir. Namazı itinâyla, vaktine ve
diğer şartlarına riâyet ederek kılan, mü’mindir.” [İbn-i
Neccâr]
“Namaz kılmayanın İslâm’dan nasîbi yoktur” hadîs-i
şerîfiyle yukarıdaki hadîs-i şerîflerin açıklamalarına dikkatli bir şekilde
bakmak lâzımdır:
Ehl-i sünnet âlimleri söz birliğiyle, “İbadetler
îmândan parça değildir” buyurmuşlardır. Yalnız, namazda söz
birliği olmamıştır. Hadîs ve Fıkıh imâmlarından İmâm
Ahmed ibn-i Hanbel, İshâk ibn-i Râheveyh, Abdullah ibn-i Mübârek, İbrâhîm-i
Nehaî, Hakem bin Uteybe, Eyyûb-i Sahtiyânî, Dâvûd-i Tâî, Ebû Bekir ibn-i Ebî
Şeybe, Zübeyr bin Harb ve daha pekçok büyük âlim, “Bir namazı
bile bile, kasten kılmayan kimse kâfir olur” demişlerdir.
Ezher ulemâsının reîslerinden Abdurrahmân el-Cezîrî,
“Kitâbül-fıkh alel-mezâhibil-erbea” isimli kitâbında diyor
ki: Hanbelîler ile Abdullah bin Mübârek, İshâk bin Râheveyh ve bazı Şâfiî
âlimleri dediler ki: Namazı mazeretsiz olarak, kasten terk eden kimse
kâfir olur. Bu söz, Hazret-i Ali’den de nakledilmiştir. Bunlar, delîl
olarak Tevbe sûresinin “Eğer müşrikler tevbe eder, namaz kılar ve zekât
verirlerse, serbest bırakın” meâlindeki 5. âyet-i kerîmesini
bildirmişlerdir. Resûlullah Efendimiz, bu âyet-i kerîmeyi açıklayarak buyurdu
ki: “Müşrikler Lâ ilâhe illallah deyinceye, namaz kılıncaya ve zekât
verinceye kadar onlarla savaşmakla emrolundum.” [Buhârî]
Diğer üç mezhep mensupları ise, “Bir kimse
namaz kılmayı, zekât vermeyi vazîfe bilmez, farz olduğuna inanmaz, bunları
yerine getirmediği için üzülmez, günâha girdiğini bilmezse, o zaman kâfir olur” demişlerdir.
Yani Hanefî, Mâlikî ve Şâfiî mezheplerinde, namaz kılmayan
kâfir olmuyor, ancak önem vermezse, yine o mezheplerde
de kâfir oluyor.
Diğer bazı hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:
“İmân ile küfür arasındaki fark, namazı kılıp
kılmamaktır.” [Tirmizî]
“Beş vakit namazı terk eden, Allahü teâlânın hıfz ve
emânından mahrûm olur.” [İbn-i Mâce]
“Namaz kılmayanın Müslümânlığı, abdest almayanın
namazı yoktur.” [Bezzâr]
“Kasten [mazeretsiz] namaz
kılmayanın diğer amellerini, Allahü teâlâ kabûl etmez. Tevbe edinceye kadar da,
Allah’ın himâyesinden uzak olur.” [İsfehânî]
“Namaz, îmânın başı ve Cehennemden kurtarıcıdır.” [Miftâhul-Cennet]
Namaz her işten
önemlidir. Peygamber Efendimiz, “Namaz,
dînin direğidir” buyurmuştur. (Taberanî, Beyhekî)