13/09/2025 Cumartesi Köşe yazarı A.D
"Gönül yalan sözden ferah bulmaz..."
Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: "İmân sâhibi, her hatâya düşebilir.
Fakat, hâinlik yapamaz ve yalan söyleyemez."
Yalan, günâhların en çirkini, ayıpların en fenası,
kalpleri karartan bütün kötülüklerin başıdır. Peygamber Efendimizin (sallallahü
aleyhi ve sellem) en sevmediği huydur. Eshâb-ı kirâm da en çok yalana
buğzederdi. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: (İmân sâhibi, her hatâya
düşebilir. Fakat, hâinlik yapamaz ve yalan söyleyemez.)
Peygamber Efendimiz, yine bir hadîs-i şerîfte; yalan
söyleyenin ağzının bir taraftan kulağına kadar demir çengelle yırtıldığını,
diğer tarafa geçildiğinde, önceki yırtılan tarafın iyi olduğunu, sonra iyi olan
tarafın tekrar yırtılarak bu şekilde kıyâmete kadar, kabrinde azâbının devam
ettiğini bildirmiştir...
Adamın biri Resûlullah Efendimize dedi ki:
-Üç günâha tutuldum yâ Resulallah! Onları yapmadan
duramıyorum. Bunlar; zina, yalan ve içki...
Peygamber Efendimiz de buyurdu ki:
-Yalanı benim için terk et!
Adam gitti... Bir günâhı işleyeceği zaman, kendi
kendine, "Eğer bu günâhı yaparsam, Resûlullah sorduğunda, evet dersem
suçum meydana çıkar. Hayır yapmadım dersem, yalan söyleyerek verdiğim sözü
tutmamış olurum" diye düşündü. Diğer günâhları işleyeceği zaman da aynı
şekilde düşünerek kötü huylarını terk etti...
Mevlânâ hazretleri Mesnevî'de
buyuruyor ki: "Gönül yalan sözden ferah bulmaz. Yağa su karışırsa
kandil güzel aydınlatır mı?"
Yalan söylemek harâmdır. Ancak üç yerde câizdir:
Harbde, iki Müslümanı barıştırmak için, hanımı ile iyi geçinmek için. Zâlimden,
bir Müslümanın bulunduğu yeri, malını, günâhını saklamak câizdir. İki
Müslümanın, karı-kocanın arasının açılmasını önlemek için, malını korumak için,
Müslümanın ayıbının meydana çıkmaması için ve bunlar gibi harâmları önlemek
için, yalan câiz olur...
***
Bir kimse, hükümdarın şahsına karşı büyük bir suç
işler ve idâma mahkûm olur. Bu kimse nasıl olsa öldürüleceğim diye ağzına gelen
kötü sözleri haykırmaya başlar. Biraz sonra hükümdar gelir. Oradaki iki
vezirden birine sorar:
-Bu adam deminden beri ne söylüyordu?
Birinci vezir der ki:
-Hükümdarım bu adam, "Affedenlerin yeri
cennettir" diyerek sizden af talebinde bulunuyordu.
Bunun üzerine hükümdar suçluyu affeder. Fakat ikinci
vezir, ortaya atılıp der ki:
-Hükümdarım bu vezir yalan söylüyor. Bu adam size kötü
sözler söylüyordu.
Hükümdar, doğru söyleyen vezire der ki:
-Ey vezir! Öteki vezir yalan söylemekle bu mahkûmu kurtarmıştı.
Sen ise yersiz doğru söylemekle hem mahkûmun, hem de vezirin ölümüne sebep
olmak istiyorsun!
Hükümdar, yersiz doğru söyleyen
veziri azleder, yalan söyleyerek bir suçluyu kurtaran veziri de kendisine
başvezir yapar...