Oruç, farz bir ibadettir...

11/03/2024 Pazartesi Köşe yazarı R.A

Oruç tutmak, biz ümmet-i Muhammed’e, Bedir gazâsından da bir ay önce farz olmuştur.

 

İslâmın 5 şartından (kelime-i şehâdet, namaz ve zekâttan sonra) dördüncüsümübârek Ramazân ayında, akıllı, bülûğa ermiş, erkek ve kadın her Müslümânın her gün oruç tutmasıdır.

Kur'ân-ı Kerîm’de, Bakara sûresinin 183. âyet-i kerîmesinde, oruç ibâdetiyle ilgili olarak şöyle buyurulmuştur (meâlen):

“Ey îmân edenler! Oruç, sizden önce gelip geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı. Umulur ki (günâhlardan) korunursunuz; Allah'a karşı gelmekten sakınırsınız.” (Bakara,183)         

Peygamber Efendimiz de, Sahîh-i Buhârî’deki bir hadîs-i şerîflerinde, bu mübârek ay ve oruç hakkında şöyle buyurmaktadır:

“Bir kimse, Ramazân ayında oruç tutmayı farz bilir (yani vazîfe bilir) ve orucun sevâbını, Allahü teâlâdan beklerse, geçmiş günâhları affolur.” Bu hadîs-i şerîften anlaşılıyor ki, orucun Allah’ın emri olduğuna inanmak ve sevâp beklemek lâzımdır.

Oruç tutmak, biz ümmet-i Muhammed’e, Peygamber Efendimizin Mekke'den Medine'ye hicretinden 18 ay sonra, Şabân ayının onuncu günü, Bedir gazâsından da bir ay önce farz olmuştur.

Sevgili Peygamberimiz, Ramazân-ı şerîf ayı hakkında, bir hadîs-i şerîflerinde: “...Bu ay, öyle bir aydır ki, ilk günleri rahmet, ortası afv ve mağfiret ve sonu Cehennemden âzâd olmaktır...”, diğer bir hadîs-i şerîflerinde ise, “Ramazan ayı gelince, Cennet kapıları açılır. Cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar bağlanır” buyurmuşlardır.

İslâm âlimlerinin büyüklerinden olan İmâm-ı Rabbânî’nin de buyurduğu gibi, “.....Ramazan-ı şerîf ayında nâfile olarak kılınan namaz, yapılan zikir, verilen sadaka ve bütün nâfile ibâdetlere verilen sevâb, başka aylarda yapılan farzlara verilen sevâp gibidir. Bu ayda yapılan bir farz, başka aylarda yapılan yetmiş farz gibidir.....” Bu, ne büyük bir ihsân-ı İlâhîdir.

Peygamber Efendimiz, büyük sahâbî Selmân-ı Fârisî (radıyallahü anh)’in rivâyetine göre, Şâban ayının son günü îrâd buyurduğu bir hutbesinde şöyle buyurdu:

“Ey Müslümanlar! Üzerinize öyle büyük bir ay gölge vermek üzeredir ki, bu aydaki bir gece, ki bu Kadir gecesidir, bin aydan daha hayırlıdır, faydalıdır. Allahü teâlâ, bu ayda, hergün oruç tutulmasını emretti. Bu ayda, geceleri terâvîh namazı kılmak da sünnettir.

Bu ayda, Allah için ufak bir iyilik yapmak, başka aylarda, farz yapmak gibidir. Bu ayda, bir farz yapmak, başka ayda yetmiş farz yapmak gibidir.

Bu ay, sabır ayıdır. Sabredenin gideceği yer Cennettir. Bu ay, iyi geçinmek ayıdır.

Bu ayda mü'minlerin rızkı artar. Bir kimse, bu ayda, bir oruçluya iftâr verirse, günâhları affolur. Hak teâlâ, onu Cehennem ateşinden âzâd eder. O oruçlunun sevâbı kadar, ona da sevâp verilir.”

Resûlullahın bu hutbesini dinleyen Eshâb-ı kirâm dediler ki:

“Yâ Resûlallah! Her birimiz, bir oruçluyu doyuracak kadar zengin değiliz. Biz bu büyük sevâptan mahrûm mu kalacağız?” [Cevâbı, inşâallah yarın arz edelim.]