"Şu taş altın olsa!.."

13/07/2019 Cumartesi Köşe yazarı A.U

Şam evliyâsından Ahmed Nahlâvî hazretleri, 1744 (h.1157) de vefât etti.

Şam’da, Hâtuniyye Medresesi bahçesine defnedildi.

Bir gün talebeleriyle birlikte, Bâyezid-i Bistâmî hazretlerinin kabr-i şerîfini ziyârete gitmişti.

Ziyâretini yaptı...

Orada oturdu.

Bu sırada talebeden biri, kucağında büyükçe bir “taş” getirip bu zâtın önüne koydu ve;

"Efendim şu taş altın olsa ihtiyaçlarımızı karşılardık" dedi.

O da taşa baktı.

Ve talebelerine;

"Allahü teâlânın öyle kulları vardır ki, bir taşa nazar etseler o taş altın olur" buyurdu.

Taş, o an “altın” oldu.

Sonra taşı getirene;

"Al götür" buyurdu.

Talebe, kaldırmak istediyse de yerinden kımıldatamadı. Bunun üzerine Hazret-i Nahlâvî tekrar nazar edince; “altın” tekrar “taş” oldu.

"Şimdi kaldır" dedi.

O zaman kaldırdı.

Büyük velî, gençlere;

“Taşı altın yapmak mühim değil. Zîra bunu, bozuk insanlar da yapabilir" buyurdu.

Sordular:

"Ne mühimdir hocam?"

Cevâben;

"Mühim olan; İslâmiyeti öğrenmek ve öğrendikleriyle amel etmektir" buyurdu.