Kur’anda, (İnsanların çoğuna uyan sapıtır) denirken, hadis-i şerifte ise, (Siz sapıklık üzerinde birleşmezsiniz) deniyor. İkisi birbirine zıt değil mi?

Ehl-i sünnet vel-cemaat nedir?

Sual: Bir reformcu, (Ehl-i sünnet, kitaba ve sünnete uymaktır. Kitap ve sünnetten kendi anladığına uyan Ehl-i sünnet olur) diyor. 72 sapık fırka da, (Biz kitap ve sünnete göre hareket ediyoruz) demiyor mu? Vehhabiler, (Biz Kur'ana ve sünnete uymuyoruz) mu diyorlar? Şiîler veya diğer fırkalar farklı mı söylüyorlar? Niye böyle yuvarlak bir tarif yapılıyor?
CEVAP
Evet, bütün sapık fırkalar da, biz kitaba ve sünnete uymaktayız diyorlar. Böyle belirsiz konuşmak mezhepsizlerin taktikleridir. Ehl-i sünnet vel cemaat itikadının doğru tarifi şöyledir:
Sünnet, Resulullah'ın bildirdiği yoldur. Cemaat da Eshab-ı kiramdır. Sünnet ve cemaat ehli yani Ehl-i sünnet vel-cemaat, Resulullah'ın ve Eshab-ı kiramın gittikleri, itikattaki tek doğru yol demektir. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Kurtuluş fırkası, benim ve Eshabımın gittiği yolda bulunanlardır.)[Tirmizi]

Dikkat edilirse, Resulullah efendimiz, sadece (Benim yolum kurtuluş yoludur) demiyor, (Benim ve Eshabımın yolundan giden kurtulur) buyuruyor. Niye Peygamber efendimiz, (Kurtuluş yolu Allah'ın bildirdiği yoldur) demiyor? Kendi bildirdiği yol, Allah'ın öğrettiği yoldur. Her sapık, (Biz Allah'ın yolundayız, biz Kur'ana uyuyoruz) diyerek kendi görüşüne uyacağı için, bu yanlışlığı önlemek maksadıyla kurtuluş yolunu böyle açıklamıştır. İmamı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Peygamber efendimiz, kendini söyledikten sonra, Eshab-ı kiramı da söylemesine lüzum olmadığı hâlde, bunları da söylemesi, (Benim yolum, Eshabımın gittiği yoldur. Kurtuluş yolu, yalnız Eshabımın gittiği yoldur) demektir. Eshab-ı kiramın yolunda giden, Ehl-i sünnet vel-cemaat fırkasıdır. Cehennemden kurtulan fırka, yalnız bunlardır. (C. 1, m. 80)

Cenab-ı Hak, (Sana uyan, bana uymuş olur) buyuruyor. Resulü de, (Benim Eshabıma uyan, bana uymuş olur) buyuruyor. Demek ki Eshabın yolu Allah'ın yoludur, farklı değildir. Müftiy-üs-sekaleyn Ahmed ibni Kemal Paşa buyuruyor ki:
Ehl-i sünnet vel-cemaat, Resulullah'ın, Eshabının, Tabiînin, yani selef-i salihinin yoludur. İmam-ı a’zam ve diğerleri de bu yolda idiler. (Risale-i Münire)

Bugün için dört hak mezhebin dışında Ehl-i sünnet vel-cemaat itikadında olan yoktur. (Tahtavi, Hadika)

Demek ki bir kimsenin Ehl-i sünnetim diyebilmesi için dört hak mezhepten birinde olması lazımdır. Bazı mezhepsizler, (Mevdudi, Yusuf Kardavî ve Zuhayli gibi âlimlerin belli bir mezhebi yoksa da, onlar da Ehl-i sünnettir) dese de, tamamen yalan ve yanlıştır.

Selef-i salihinin yolundan gitmek
Sual:
 Din kitaplarında, Selef-i salihin tabiri geçmektedir. Bunlar kimlerdir ve bunların yolundan mı gitmek gerekir?
Cevap: Eshab-ı kiram ile Tabiine, Selef-i salihin denir. Bunlardan sonra, hicretin dörtyüz senesi sonuna kadar gelen Ehl-i sünnet âlimlerine ise, Halef-i sadıkin denir. Halef-i sadıkin, iman, amel bilgilerinde ve kalp marifetlerinde, hep Selef-i salihine tabi olmuşlar, bunların yolundan hiç ayrılmamışlardır. Dörtyüz senesinden sonra, mutlak müctehid kalmadığı gibi, bindörtyüz senesinden sonra da, insan-ı kâmil görülemez olmuştur. İnsan-ı kamil, evliya ve müctehid olmayan müceddidler, kıyamete kadar, yeryüzünde bulunacaktır. Bu müceddidler, müctehidlerin kitaplarını her tarafa yayacaklar, unutulmuş olan hak yolunu, Ehl-i sünnet bilgilerini insanlara bildireceklerdir. Dünyaya yayılmış olan, bidat sahiplerinin, sahte tarikatçıların, zındıkların, fen ve din yobazlarının, yalanlarına, iftiralarına cevaplar vereceklerdir. Bunların yazdıkları doğru kitapları bulup okuyanlar, dünyada ve ahirette saadete kavuşacaklardır.