09/06/2025 Pazartesi Köşe yazarı V.T
"Hâlinin onda dokuzu susmak olsun!.."
“Sizden biriniz, kendi gözündeki parçayı görmez de, din kardeşinin
gözündeki çöpü görür.”
Ebü’l-Hasen Magribî hazretleri evliyânın
büyüklerindendir. 854 (m. 1450) senesinde Endülüs’te (İspanya) İşbiliyye’de
(Sevilla) doğdu. Endülüs’te ve Fas’ta zamanın âlimlerinden okudu. Fas’ta ilimle
meşgûl oldu. Ders okutup talebe yetiştirdi. Bir müddet kadılık yaptı. Daha
sonra tasavvuf büyüklerinden İbn-i Arefe el-Kayrevânî ve Ebi’l-Abbâs Ahmed
et-Tûzî Debbâsî’nin sohbetlerinde yetişti. Mısır’a gitti. Hac vazîfesini
yaptıktan sonra, Şam’a geldi. Orada çok kimseleri irşâd etti. Hak yolu
gösterdi. Sonra Bursa’ya gidip, bir zaman kaldı. Tekrar Şam’a dönerek, irşâd
vazîfesine devam etti. İslâmiyete uymakta çok titiz davranırdı. Buyurdu ki:
“Yanıma gelen Sultan Bâyezîd de olsa, İslâmiyetin bildirdiği şekilde
davranırım.”
Bu mübarek zat, 917 (m. 1511) senesinde Şam’da vefât
etti. Buyurdu ki:
“Hâlinin onda dokuzu susmak, biri de konuşmak olsun.”
“Ev, ancak içinde olana fayda verir.”
“Kendin müflis (iflâs etmiş) iken, tüccârın malını,
parasını saymakla meşgûl olma. Hakîkatleri karıştırma.”
“Kendisine kurtuluşa ermiş bir kimsenin nazarı
(bakışı) erişip de iflah olmayan kimseye şaşarım!”
“Sizden biriniz, kendi gözündeki parçayı görmez de,
din kardeşinin gözündeki çöpü görür.”
Ebü’l-Hasen hazretlerinin çok kerâmetleri görüldü.
Bunlardan bazıları şöyle anlatılır:
Bir zaman iki kişi ders okumak için geldi. Ebü’l-Hasen
Magribî, onları talebeliğe kabûl etti. Bir müddet sonra birisi gitmek istedi.
Arkadaşı her ne kadar kalmasında ısrar etti ise de, o yine gitmekte kararlı
göründü ve gitti. Aradan çok geçmeden ağlayarak geri döndü. Arkadaşı sebebini
sorduğunda; “Ben falan yere gittim. Ebü’l-Hasen Magribî hazretleri ile
karşılaştım. Onu çok heybetli gördüm ve korktum. Tekrar geri geldim” dedi. O
talebe, tahsilini tamamlayıncaya kadar oradan ayrılmadı...
Alvân Hamevî şöyle nakletti: Şam’ın eşrafından, aynı
zamanda ilimde ve ders okutmada önde gelen âlimlerinden birisi dedi ki: “Ne
zaman ki Ebü’l-Hasen Magribî hazretlerine tâbi oldum. Himmeti ile yüksek manevî
derecelere yükseldim.”
Yine Alvân Hamevî anlatır: “Hama şehrinde vâiz idim.
Ben de diğer vâizler gibi, vaazımı kâğıda yazar okurdum. Bir gün Ebü’l-Hasen
Magribî hazretleri yanıma geldi ve buyurdu ki:
-Ey Alvân, artık vaazını kâğıda bakmadan yap!
Ben eski âdetim üzere yine kâğıttan
okudum. Tekrar aynı şeyi söyledi. O Allahü teâlânın velî kulunun duâsıyla,
kâğıda bakmadan daha güzel vaaz etmeye başladım.”