Cebriye ve mutezile

Cebriye ve mutezile

CEVAP
Kaderi inkâr eden, mutezile [kaderiye] fırkasıdır. (Yaptığımız iyi kötü işlere Allah karışmaz) derler. (Allah bize zorla günah işletir) diyen ise, cebriye [mürciye] fırkasıdır. İkisi de yanlıştır. Ehl-i sünnet ikisinin ortasındadır.

Cebriye fırkası:
Bu fırka, (Bize imanı veren de ibadet ettiren de Allah’tır. Allah her işi zorla yaptırır. İnsan kaderine mahkûmdur. Hiç kimse, işlediği günahtan mesul değildir) diyerek şu mealdeki âyetleri delil olarak gösteriyor:
(Allah, dilediğini hidayete kavuşturur, dilediğini dalalette bırakır.)[İbrahim 4]

(Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzündeki insanların hepsi iman ederdiO halde inanmaları için insanları zorlayacak mısın? Allah’ın izni olmadıkça, hiç kimse, iman edemez.) [Yunus 99,100]

(Sizi de, yaptığınız işleri de yaratan Allah’tır.) [Saffat 96]

Bu âyet-i kerimeler, kaderi, yani Allahü tealanın işlerimizi yarattığını inkâr eden mutezileye gayet güzel cevaptır. Bu âyet-i kerimelere rağmen, kader nasıl inkâr edilir ki?

Bu âyet-i kerimelerin açıklamasında, Muhammed Masum hazretleri buyuruyor ki:
Hayrın ve şerrin yaratılmasında, işlediklerimizin yaratılmasında, insanın irade ve ihtiyarının da tesiri vardır. İnsanın iradesine, dilemesine kesb denir. İnsanın yapmak istediği işi, Allahü teâlâ da dilerse, o şeyi yaratır. (2/83)

Demek ki, insanların yaptığı her hareket, her iş, insanın kesbi ve Allahü teâlânın yaratmasıyladır. İnsan istiyor, Allahü teâlâ da yaratıyor. Allahü teala yaratmıyor diyen mutezile sapık yoldadır. Günümüzde bazı mutezile bozuntuları, kaderi cebriyenin anladığı gibi göstererek inkâra çalışmaktadır.

Cebriye fırkası, insanın kesbini, iradesini inkâr ederek, (İnsan istese de, istemese de her hareketini, her işini Allah yaratır. İnsanın her işi, ağaç yapraklarının rüzgârdan sallanması gibidir. Her şeyi Allah zorla yaptırıyor) dediler. Böyle söylemek küfürdür. Elin titremesi başkadır; isteyerek oynatması başkadır. Bir âyet-i kerime meali:
(İsteyen iman etsin, dileyen inkâr etsin. İnkârcılara Cehennem ateşini hazırladık.) [Kehf 29]

Allahü teâlâ zorla inandırırsa, niye (İsteyen iman etsin, dileyen inkâr etsin) diyecek ki? Demek ki, Allahü teâlâ, insana bir irade verdi. İnanmak da, inkâr etmek de, insanın elindedir.

Bir cebriyeci, kendisine saldırana kızmaz mı? Allah yaptırıyor der mi? Mesela, Cebriyenin ensesine bir tokat vursak, (Ne yapıyorsun?) der, ona (Kader böyle, bunları yapan Allah’tır) desek, bize hak verir mi?

Cebriyeciler, (Kâfirler mazurdur; çünkü işleri yapan Allah’tır. Bunlar mecburdur) diyorlar. Bu sözleri küfürdür. Dört âyet-i kerime meali:
(Onları hesap mahallinde durdurun! Hesaba çekileceklerdir.)[Saffat 24]

(Rabbin hakkı için, onların hepsini yaptıklarından dolayı sorguya çekeceğiz.) [Hicr 92, 93]

(Zerre kadar hayır ve şer işleyen, karşılığını görür.) [Zilzal 7,8]

(Kişi, önceden ne hazırladığını, ne getirdiğini görecektir.) [Tekvir 14]

Peygamber efendimiz buyuruyor ki:
(Mürciye [cebriye] ve kaderiyenin [mutezilenin] İslamiyet’ten nasibi yoktur.) [Buhari]

(Allahü teâlâ, kaderiye ve mürciyeye, 70 Peygamber lisanıyla lanet etti.) [Taberani]

(Kaderiye ve mürciye, Kevser havuzuna varamaz ve Cennete giremez.) [Ebu Davud]

Günümüzde cebriye fırkası azsa da, aklına güvenen mutezile bozuntuları çoktur.

Mutezile fırkası:
Kaderiye de denilen, mutezile fırkası, (İnsan kendi kaderini kendi çizer. İnsanların işlerine Allah karışmaz) diyerek kaderi inkâr etmiştir. Hâlbuki kadere iman farzdır. Bu husus Kur’an-ı kerim ve hadis-i şeriflerle bildirilmiştir. Allahü teâlâ, ezeli ilmiyle, insanların ve diğer mahlûkatın, ne zaman doğacağını, ne zaman öleceğini ve ne yapacaklarını bilir. İlahın elbette her şeyi bilmesi, her şeye gücü yetmesi gerekir. Bilmeyen, gücü yetmeyen, muhtaç olan, ilah olamaz. Allahü teâlâ, herkesin ne yapacağını bilir. Kur’an-ı kerimde mealen, (Allah, onların işlediklerini ve işleyeceklerini bilir) buyuruluyor. (Bekara 255)

İnsanların başına gelecek olaylar, doğacakları, ölecekleri ve ne iş yapacakları gibi bütün bilgiler, levh-i mahfuz denilen bir kitaptadır. Bu kitaptaki bilgilere, kader deniyor. Bunlar nasıl inkâr edilebilir ki? Kader hakkında birkaç âyet-i kerime meali:
(Yeryüzünde vuku bulan ve başınıza gelen bir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce, bir kitapta [levh-i mahfuzda] olmasın. Elbette bu, Allah için kolaydır.) [Hadid 22]

Birkaç hadis-i şerif meali ise şöyledir:
(Kadere inanmak, iman esaslarındandır.) [Ebu Davud, Tirmizi]

(Kadere iman etmek, tevhidin nizamıdır.) 
[Deylemi]

(Ahir zamanda, şerli kimseler, kader hakkında konuşur.) 
[Hâkim]

(Ahir zamanda, şu üç şeyden korkuyorum: Müneccimlere [falcılara] inanmak, kaderi inkâr ve idarecilerin zulmü.) [Taberani, İbni Asakir, Hatib, İbni Ebi Âsım]

(Kaderi inkâr etmeyin. Hristiyanlar kaderi inkâr eder.) [Cami-us-sagir]

(Ümmetim kaderi inkâr etmedikçe dinde sabittir; inkâr edince helak olur.) [Taberani]

(Ahirette kaderi yalanlayana rahmet nazarıyla bakılmaz.) 
[İ. Adiy]

(Şu üç şeyden korkuyorum: 1- Âlimin sürçmesi, 2- Münafıkların “Kur’an böyle diyor” diyerek tartışmaya girişmesi, 3- Kaderin inkâr edilmesi.) [Taberani]

(Bütün Peygamberler şunlara lanet etmiştir: 1- Allah’ın kitabında olmayan şeyi ona ekleyen [Kur’anda böyle yazıyor diye yalan söyleyen, Kur’anı kendi görüşüne göre tevil ve tefsir eden], 2- Allah’ın kaderini inkâr eden, 3- Allah’ın zelil ettiğini aziz, aziz ettiğini de zelil eden zalim idareci.) [Taberani]

(Kaderden bahsedilince dilinizi tutun!) [Taberani]

(Kadere, hayrın ve şerrin Allah'tan olduğuna iman etmedikçe, başa gelenin asla şaşmayacağına, başa gelmemesi mukadder olanın da asla gelmeyeceğine inanmadıkça, hiç kimse iman etmiş sayılmaz.) [Tirmizi]

(Kaderiyenin İslam’dan nasibi yoktur. Bunlar, şer takdir edilmedi derler.) [Beyheki]

(Kader, Rahman olan Allah’ın elindedir. Kimini yükseltir, kimini alçaltır.)
 [Bezzar]

(Allahü teâlâ, hayır murat ettiğinin maişetini kolaylıkla verir. Şer murat ettiğinin ise, maişetini zorlukla karşılaştırır.) [Beyheki]

(Allahü teâlâ buyurdu ki: “Bana iman edip de, kadere, hayır ve şerrin benim takdirimle olduğuna iman etmeyen, benden başka Rab arasın.”) [Şirazi]

(Ümmetimi üç şey helak eder: Irkçılık, kaderi inkâr ve nakle itibarsızlık.) [Taberani]

(Allahü teâlâ, ilk önce Kalemi yaratıp, “Kaderi, olanı ve sonsuza kadar olacak olanı yaz” buyurdu.) [Tirmizi, Ebu Davud]

(Her şey ezelde yazıldı. Kalem kurudu.) 
[Tirmizi] (Yani kader, takdir, son buldu ve yazılacak bir şey kalmadı. İnsanlar bu kaderin dışında bir şey yapamazlar.)

(Bütün insanlar toplanıp sana fayda vermek için çalışsalar, ancak Allahü teâlânın senin için takdir ettiğinden fazlasını yapamazlar. Eğer herkes, sana zarar vermeye kalksa, ancak Allahü teâlânın senin hakkında takdir ettiği zarardan fazlasını veremez; çünkü artık kaderi yazan kalem kurudu, yazıları değişmeyecek şekilde kesinleşti.) [Tirmizi]

(Allahü teâlâ buyurdu ki: Ben âlemlerin rabbiyim. Hayrı da, şerri de ben tayin ederim. Hakkında şer yazdığıma yazıklar olsun, hakkında hayır yazdığıma ise müjdeler olsun!)
 [İ.Neccar]

Son hadis-i şerifte, Allahü teâlâ, (Hakkında şer yazdığıma yazıklar olsun) buyuruyor. Kötülüğü zorla yaptırsaydı, kendi yazdığı hüküm için yazıklar olsun der miydi? Bu söz, (Kendi iradesiyle kötülüğü işleyeceğini ezeli ilmimle bildiğim için, hakkında şer yazdığım kimselere yazıklar olsun) demektir.

Allahü teâlâ, kullarının iyilik mi kötülük mü işleyeceklerini, Cehennemlik mi, Cennetlik mi olduklarını elbette bilir, bildiğini de yazıyor. Yoksa yazdığı için kul öyle yapmak zorunda kalmıyor. Cebriye, zorla Allah yaptırır der; mutezile ise Allah’ın kaderini inkâr eder.

(Ya Resulallah, yaptığımız ve yapacağımız işler önceden takdir edilip yazıldığına göre, iş yapmanın ne önemi var) diye soranlara Peygamber efendimiz, (Herkes, kendi işine hazırlanır) ve (Herkes önceden takdir edilmiş olan işlere hazırlanır) buyurdu. (Müslim, Tirmizi)

Aynı suali soran, başka birine de, Şems suresini okudu. İlgili kısmın meali şöyle:
(Cenab-ı Hak, hayrı ve şerri [taat ve günahı] ve bu ikisinin hallerini öğretip bunlardan birini yapabilmesi için, insana ihtiyar [tercih hakkı, irade-i cüziyye] verdi. Nefsini tezkiye eden [kötülüklerden temizleyip faziletlerle dolduran] kurtuldu. Nefsini günahta, cehalette, dalalette bırakan, ziyan etti.) [Şems 8-10]

Görüldüğü gibi, Allahü teâlânın bilmesi, zorla yaptırması demek değildir. İşte, bir kimsenin günah işleyeceğini de Allahü teâlâ elbette bilir. Bu, onun kaderinde yazılıdır. Yazılı olması, o günahı işleyeceği içindir; yoksa kaderinde yazılı olduğu için o günahı işlemez.

Bütün bu âyet-i kerimelere ve çoğu Kütüb-ü sitte’de bulunan hadis-i şeriflere rağmen, kaderi inkâr eden, Resulullah böyle şey söylemez diyebilen mutezile bozuntularının, art niyeti meydandadır.

Mutezile fırkası
Sual:
 Mutezile fırkası nasıl meydana çıkmıştır, fikirleri nelerdir?
CEVAP
Bozuk fırkalardan biri olan Mutezile, Hasan-ı Basri hazretlerinin derslerinde bulunan Vasıl bin Ata tarafından ortaya çıkarılmıştır. Büyük Ehl-i sünnet âlimi ve veli bir zat olan Hasan-ı Basri, (Büyük günah işleyen ne mümindir ne de kâfirdir) diyerek Ehl-i sünnetten ayrılan Vasıl bin Ata için, (İ'tezele anna Vasıl) yani (Vasıl bizden ayrıldı) buyurmuştu. Buradaki i’tezele [ayrıldı] kelimesinden dolayı Vasıl'a ve onun yolunu tutanlara Mutezile ismi verilmiştir. 

Sonraki yıllarda bilhassa felsefe eğitimi yapmış ve felsefeye meraklı kişiler, Vasıl bin Ata'nın yolundan yürüyerek, Allahü teâlânın zâtı ve sıfatları ile, kader, amellerle (ibadetlerle, muamelatla..) iman arasındaki münasebet ve diğer konularda İslam dininin sınırlarını zorlayacak kadar ileri derecelere varan ayrılıklara düşmüşlerdir.

Kuru akılcı ve bid’at fırkalardan Mutezilenin görüşlerinden bazıları şunlardır:

Sahabenin hepsinin adil ve Cennetlik olduğunu inkâr ederler. Halbuki Kur’an-ı kerimde mealen, (Onların hepsine hüsnayı [Cenneti] vaad ettik) buyuruluyor. (Hadid 10)

Miracı, diğer mucizeleri ve kerameti inkâr ederler.

Kur’an-ı kerimde, kerametin hak olduğunu bildiren âyetlerden bazıları şunlardır: 
Ledün ilmine sahip bir zat, Belkıs’ın tahtını bir anda getirdi. (Neml 40)

Hazret-i Meryem’e her zaman taze meyve ve yiyecek verilirdi. (Al-i imran 37)

Eshab-ı kehf asırlarca, ölmeden uyudu. (Kehf 17,18) 

(Cennette olanlara Allah görülmez) derler. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: 
(Ahirette, yüzleri nurlu olarak, Rablerine bakarlar.) [Kıyamet 22, 23]

(Günah işleyen kâfir olur, amel imandan parçadır) derler. Ehl-i sünnet itikadında, amel ile iman ayrıdır, günah işleyene kâfir denmez. Günah işleyen kâfir olsaydı, yeryüzünde müslüman kalmazdı. Masum olmak meleklere mahsustur. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: 
(Allah şirki [küfrü] affetmez. Diğer bütün günahları ise, istediğini affeder.) [Nisa 48]

(Kabir ziyaretinde, enbiya ve evliyadan yardım istemek caiz değil) derler. Hadis-i erbain’de (Bir işinizde, sıkışıp şaşırınca, kabirdekilerden yardım isteyin!) buyuruluyor.

Kabir sualini, kabir azabını inkâr ederler. Hadis-i şerifte, (Kabir azabı haktır) buyuruldu. (Buhari)

(Ölüye, dua fayda etmez) derler. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: 
(Dirilerin duaları ile, ölülere çok rahmet verilir. Dirilerin, ölülere hediyesi, onlar için dua ve istigfar etmektir.) [Deylemi]

(Sırat, mizan, şefaat diye bir şey yok) derler. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Kıyamette mizan, sırat, şehidi rahatsız etmez.) [Beyheki]

(Cehennem üzerine Sırat köprüsü kurulur.) [Buhari]

(Büyük günah işleyenlere şefaat edeceğim.) [Nesai]

(Akıl, herkeste eşittir. Akıl şaşmaz bir hüccettir. Aklın beğendiği, güzel gördüğü şeyler farz, çirkin gördüğü şey ise haramdır. Din bildirmese de, akılla haramı ve farzları bilmek mümkündür) derler. 

Her ne kadar akıl, iyiyi kötüden ayıran bir kuvvet ise de, her işte ölçü olmaz. Allahü teâlâya ait bilgilerde akıl senet olmaz. Akıl, kendi başına dinin emir ve yasaklarını bilseydi, Peygamberlere, âlimlere lüzum kalmazdı. Dinin hükümlerini duymayan, cezalandırılmaz. Bir âyet-i kerime meali: 
(Biz Peygamber göndermedikçe kimseye azap etmeyiz.) [İsra 15]

Eski milletlere mubah olan bazı şeyler, bizlere haram edilmiş, eskilere haram olan bazı şeyler de bizlere mubah kılınmıştır. Demek ki, bir şeyin farz veya haram oluşu, ancak dinin emri ile belli olur, akıl ile belli olmaz. Mesela eskiden sığır ve davar iç yağı haram idi, bizlere ise helaldir. (Enam 146)

Ehl-i sünnet âlimleri buyuruyor ki:
Nakil yolu ile anlaşılan, yani Peygamberlerin söyledikleri şeyleri, akıl ile araştırmaya uğraşmak, düz yolda, güç giden, yüklü bir arabayı, yokuşa çıkarmak için zorlamaya benzer. Yokuşa doğru at, kamçılanırsa, çabalaya çabalaya, ya yıkılıp canı çıkar, yahut, alışmış olduğu düz yola kavuşmak için sağa sola ve geriye kıvrılarak arabayı yıkar ve eşyalar harap olur. Akıl da, yürüyemediği, anlayamadığı ahiret bilgilerini çözmeye zorlanırsa, ya yıkılıp insan aklını kaçırır veya bunları alışmış olduğu, dünya işlerine benzetmeye kalkışarak, yanılır, aldanır ve herkesi aldatır.

Akıl, his kuvveti ile anlaşılabilen veya hissedilenlere benzeyen ve onlara bağlılıkları bulunan şeyleri birbirleri ile ölçerek, iyilerini kötülerinden ayırmaya yarayan bir ölçüdür. Böyle şeylere bağlılıkları olmayan varlıklara eremeyeceğinden, şaşırıp kalır. O halde, Peygamberlerin bildirdikleri şeylere, inanmaktan başka çare yoktur.

Ehl-i sünnet âlimleri, mutezilenin dalalette olduğunu âyet ve hadislerle ispat etmişlerdir.

Bir taşla iki kuş
Sual:
 Aşağıdaki ifadeler Ehl-i sünnete aykırı değil mi?
Kula bela gelmez Hak yazmadıkça,
Allah bela vermez kul azmadıkça.
CEVAP

Ehl-i sünnete uygundur. Birinci mısra mutezileye cevap, ikinci mısra cebriyeye cevaptır. Bir taşla iki kuş vurulmuştur. Özet olarak, iki satırla Ehl-i sünnet itikadı bildirilmiştir.

Mutezile, (Kaderini herkes kendi belirler) der. Birinci mısra buna cevaptır. (Allahü teâlâ dilemedikçe insan bir şey yapamaz) deniyor.

Cebriye ise, (Allah dilediğini hidayete kavuşturur, dilediğini sapıklıkta bırakır) ayet-i kerimesini yanlış anladığı için, (Her şeyi bize zorla yaptıran Allah’tır) der. İkinci mısrada, (Allah’ın takdiri insanların amellerine göredir) deniyor.

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Kaza ve kader bilgisini, çok kimseler anlayamadığından doğru yoldan ayrılmıştır. Bunlardan bir kısmı, insanların isteyerek yaptığı işlerinin zorla olduğunu sanmış, çokları da, insanların her işi yaratarak yaptığını, isteyerek yapılan işlere Allahü teâlânın karışmadığını söylemiştir. Üçüncüsü de, doğru yoldakilerin, İslamiyet’i iyi anlayanların sözüdür ki, bunlar, Fırka-i naciyye ismiyle müjdelenmiş olan Ehl-i sünnet vel-cemaat âlimleridir. Bunlar, birinci ve ikinci kısımda olanlar gibi taşkınlık yapmamış, orta yolu seçmişlerdir.

Eş’ari ve Cebriye
Sual:
 İmam-ı Eş’ari’nin insanın iradesiyle ilgili bildirdikleri, Cebriye’ye yakın mıdır?
CEVAP
Yakın olanları vardır, fakat yakın olmak, Cebriye olmak demek değildir. Cebriye bâtıl fırkadır. İmam-ı Eş’ari ise, Ehl-i sünnetin iki itikad imamından biridir. İmam-ı Maturidi’nin bildirdiğiyle, arasında söyleyiş farkı vardır. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Bir işin yapılması başkadır, iyi veya kötülüğünün yapılması başkadır. O halde, işin iyi veya kötü olması için de, kuvvetin ayrıca tesiri lazımdır. İnsanların kudretini Allahü teâlâ yarattığı gibi, bu kudretin tesir etmesini de Allahü teâlâ yaratmaktadır. Bunun için, kulun kudreti de tesir eder. İmam-ı Eş’ari’nin bildirdiklerini, Cebriye’den ayıran şey, Cebriye mezhebinde, (Bir insan bir işi yaptı demek mecazdır. Yani o istekli işi yalnız Allahü teâlâ yapmıştır. O insanın eliyle yapmıştır. İnsanda kudret yoktur) derler. İmam-ı Eş’ari ise, (İşi yapan, hakikatte insandır. Ancak, insanın isteğiyle değil, Allahü teâlânın istemesiyle yapmıştır) diyor. Ehl-i sünnetten, İmam-ı Eş’ari’den başkaları, kulun kudreti, yaptığı istekli işe tesir eder diyor. İmam-ı Eş’ari ise, kudreti ancak, işin yaratılmasına sebep olup, yaratılmasında tesiri olmaz diyor ki, her ikisine göre de, işi insan yaptı demek doğru olur. Ehl-i sünnet, Cebriye’den, böylece ayrılmış olur. Cebriye mezhebinin, insanın istekli işlerini yaptığını kabul etmemesi, (İşi insan yaptı demek mecazdır) demesi küfürdür. (1/289)

Nasıl haşrolacaklar?

Herkes ameline göre haşrolacaktır. Bir kimse, salihler gibi amel işlese, fakat günahkârlarla düşüp kalksa, iyi amelleri boşa gider...

Devamını Okuyun...

Cennet ve Cehennem ebedidir

Cehennemin ve Cennetin sonsuz olduğuna dair birçok âyet-i kerime vardır. Mesela Bekara 25...

Devamını Okuyun...

Cennet ve Cehennem şimdi vardır

Cehennem yedi tabakadır, kâfirler durumuna göre tabakaların birinde azap görecektir. Feraid-ül fevaid kitabında buyuruluyor ki: Cehennem yedi tabakadır. Birbirinin altındadırlar. Her tabakanın ateşi...

Devamını Okuyun...

Kimler Cennete girer?

Genel olarak kimler Cennetlik, kimler Cehennemliktir? Allahü teâlâya inanan, Onun emir ve yasaklarına riayet eden, hepsini beğenen kimse yani Müslüman olarak ölen Cennete gider...

Devamını Okuyun...

Cenneti istemek ve Allah rızası

Allahü teâlâ, Cenneti beğenmekte ve onu övmektedir. Bir kimsenin, övülen, beğenilen Cenneti, beğenmemesi...

Devamını Okuyun...

Cennet nimetleri hayal edilemez

Bu çok yanlış bir düşüncedir. Bu, Allahü teâlânın sonsuz kudretinden şüphe etmek olur. Hâşâ Onu âciz sanmak olur...

Devamını Okuyun...

Cennette üzüntü ve pişmanlık yoktur

Cennette hiçbir üzüntü, sıkıntı olmadığı gibi, Cehennem'dekilerin pişmanlığı gibi bir pişmanlık da yoktur...

Devamını Okuyun...

Cennette evlilik vardır

Evet, vardır, ama nasıl olduğu belli değildir. Çünkü orada nefs yoktur. İslam âlimleri buyuruyor ki; Dünyada olan şeyler birer görüntüdür....

Devamını Okuyun...

Ahirette rahmet Müslümanadır

Evet doğrudur. Cehenneme hiç girmez demek, girse de azap görmez demektir. Müminin nuru narı [ateşi] söndürecektir. Bir hadis-i şerif meali şöyledir...

Devamını Okuyun...

Cennet kapıları açılır

Cennet kapıları amelimize göre açılıyor. İman edip salih amel işleyenlere Cennetin kapıları açılır...

Devamını Okuyun...

Müslümanlar Cehenneme girecek mi?

Herkes Cehenneme girecek, kimi hiç azap çekmeden çıkacak; kimi az, kimi çok, kimi de sonsuz olarak kalacaktır...

Devamını Okuyun...

Cehennemle korkutmak

Evet, Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: (Kâfirleri [azapla] korkutsan da, korkutmasan da fark etmez; çünkü inanmazlar...

Devamını Okuyun...

Soğuk Cehennem (Zemheri)

Önce şunu bilmek gerekir: Allahü teâlânın kudreti sonsuzdur. Kudreti sınırlı olan, ilah olamaz. Allahü teâlâ, şeytana ve diğer kâfirlere azap etmekten âciz değildir...

Devamını Okuyun...

Kâfir çocukları Cennete girecek mi?

Bu konuda, İslam âlimleri yedi farklı kavil bildirmişlerdir. Bunlar şöyledir: 1- Akıl-baliğ olmadan ölen kâfir çocukları, Cennete girer. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:...

Devamını Okuyun...

Kâfirler Cehenneme gider

Bir hoca da, yukarıda bildirilen kâfirlerin hepsinin Cehennemlik olduğunu anlatınca, esnaftan birkaç kişi geliyor...

Devamını Okuyun...

Kâfirlerin iyi işleri

ayır, aynı kefeye konmaz. Sekiz Cennet, yedi Cehennem vardır. Cennettekilerin, ihlâslarına ve amellerine...

Devamını Okuyun...

Cehennemde ateş yok mu?

Cehennemdeki azaplar, kâfirler için hazırlanmıştır. Yani kâfir, o azaplara kendi ameline karşı maruz kalıyor...

Devamını Okuyun...

Müctehide hata etti demek

Bir kimse, İmam-ı a’zam, İmam-ı Şafii ayarında büyük bir müctehid olsa bile, başka bir müctehide hata etti diyemez...

Devamını Okuyun...

Cennetin anahtarı

Cennetin anahtarları çoktur. Birinci anahtarı iman ve namazdır. Birkaç hadis-i şerif meali şöyledir. Dua rahmetin anahtarı, abdest namazın anahtarı, namaz da Cennetin anahtarıdır...

Devamını Okuyun...

Cennet dili

Elbette yanlıştır. Arapların, Farsların ve daha önce bin yıl kadar Osmanlıların kullandığı harfler, Arap harfleri değil, İslam harfleridir...

Devamını Okuyun...

Cennette günler vardır

Din kitaplarımızda deniyor ki:
Günlerin birbirinden ayrı olması için, güneşin doğup batması ve gece gündüz olması şart değildir...

Devamını Okuyun...

Kadere iman

İmanın altıncı şartı, kadere, hayır ve şerrin Allahü teâlâdan olduğuna imandır. Amentü’deki, (Ve bil kaderi hayrihi ve şerrihi minallahi teâlâ) ifadesi, kaderin...

Devamını Okuyun...

İrade-i cüziyye nedir

Akıl, din bilgilerinden bazılarını anlayamaz. Eğer anlasaydı, Peygamberlere lüzum kalmazdı. İnsanların işlerini, hareketlerini de Allahü teâlâ yaratmaktadır...

Devamını Okuyun...

Kabir azabından kurtulmak için

Kur’an-ı kerimde de, hadis-i şeriflerde de hayrın ve şerrin Allah’tan olduğu açıkça bildiriliyor. Şimdiye kadar gelen istisnasız...

Devamını Okuyun...

Şerri de Allah yaratır

Elbette her şeyi yaratan Allah’tır. İki âyet-i kerime meali şöyledir: (Her şeyin yaratıcısı Allah’tır.) Rabbin, dilediğini seçip yaratır. Onların seçme hakkı yoktur...

Devamını Okuyun...

Kaderi bilmeyenler

Kabir veya Cehennem azabından kurtulmak için itikadı düzgün bir Müslüman olmak ve dinimizin emirlerine riayet etmek...

Devamını Okuyun...

İnsana, tercih hakkı verilmiştir

Hayır ve şer, Allahü teâlânın yaratması iledir. Sevap ve günah insanın irade-i cüziyyesine bağlı kılınmıştır ki, buna...

Devamını Okuyun...

Dilemek ve razı olmak

Her şeyi yaratan Allahü teâlâ ise de, kullarına irade-i cüziyye vermiştir. Kul, bu iradesinde serbesttir...

Devamını Okuyun...

Cebriye ve mutezile

Kaderi inkâr eden, mutezile [kaderiye] fırkasıdır. (Yaptığımız iyi kötü işlere Allah karışmaz) derler. (Allah bize zorla günah işletir) diyen ise, cebriye [mürciye] fırkasıdır. İkisi de yanlıştır...

Devamını Okuyun...

Levh-i mahfuz ve ümm-i kitap

Ahmed bin Süleyman hazretleri buyuruyor ki: Levh-i mahfuz, korunmuş levha demektir. Ezeli ve ebedi, olmuş ve olacak her şeyin Allahü teâlânın indinde yazılı olduğu kitap anlamındadır...

Devamını Okuyun...

Kader değişir mi?

Önce kaza ve kader ile çeşitlerini bilmek gerekir. Kader, Allahü teâlânın, olacak şeyleri ezelde bilmesidir. Kaza, kaderde bulunan şeyleri, zamanı gelince yaratmasıdır...

Devamını Okuyun...

Allah dilediğini saptırır, dilediğini hidayete erdirir.

Âyetlerin açıklamaları şöyledir: (Allah dilediğini saptırır, dilediğini hidayete erdirir.) [İbrahim 4, Fatır 8] Allah dilediğini saptırdığına göre, şer Allah’tan değil diyenler yanlış yoldadır...

Devamını Okuyun...

Evlenmek ve kader

Kader, insanların yapacakları işlerin, önceden bilinmesi demektir. Kaderle bizim seçimimiz, ayrı değildir...

Devamını Okuyun...

Kimse kimsenin rızkını yiyemez

Her canlının rızkı tükenmeyince eceli gelmez, ölmez. Kimse kimsenin rızkını yiyemez. Rızk, ibadet...

Devamını Okuyun...

Açlıktan ölmek

Allahü teâlâ, herkesin rızkına kefildir, ama bu, açlıktan ölmeye engel değildir. Herkes için belli bir rızık, belli...

Devamını Okuyun...

Kader ve kanaat

Söylenilen sözlerin hepsi doğrudur; fakat burada yanlış olan, tedbir almamaktır. Tedbir almadan suçu kadere yüklemek yanlış olur...

Devamını Okuyun...

Nasip meselesi

Allahü teâlâ hiç kimseyi nasipsiz, kâfir olarak yaratmamıştır. Allahü teâlâ geçmiş ve gelecek her şeyi...

Devamını Okuyun...

Ömür, ecel değişir mi?

Şeyh-ül-İslam Ahmed bin Süleyman bin Kemal paşa buyuruyor ki:
Rad suresindeki, (Allahü teâlâ, dilediğini siler...

Devamını Okuyun...

Her işin yaratıcısı

İzin vermek razı olmayı göstermez. İmam-ı Begavî hazretleri buyuruyor ki: Kaza ve kader bilgisi, Allahü teâlânın...

Devamını Okuyun...

Âyetler, âyetleri açıklar

Başka âyet-i kerimelerde bunun açıklaması var. Hadis-i şerifler, Kur’an-ı kerimi açıkladığı gibi, bazı âyetler de...

Devamını Okuyun...

Tedbir, takdir ve spiral

Yukarıdaki dört cümlenin ilk üçü doğrudur. Hüküm olan dördüncü cümle yanlıştır. Alınyazısı elbette değişmez...

Devamını Okuyun...

Kâfiri cezalandırmak

Bu soru, kaza ve kaderi bilmemekten kaynaklanıyor. Allahü teâlâ kimseye zulmetmez, kimseyi haksız yere...

Devamını Okuyun...

Takdir-i ilahi

Önce kaza ve kader ile çeşitlerini bilmek gerekir. Kader, Allahü teâlânın, olacak şeyleri ezelde bilmesidir. Kaza, kaderde bulunan şeyleri, zamanı gelince yaratmasıdır....

Devamını Okuyun...

Kadere rıza göstermek

(Vâki olanda hayır vardır) sözü, gerekli bütün sebeplere yapıştığımız hâlde, irade ve tercihimizin dışında...

Devamını Okuyun...

Kaderi inkâr edenler

Genelde öyle ise de, sadece Mutezile değil, dinsizler de kaderi inkâr ediyor. Mesela, (Ülkeyi kaderine terk etmeyeceğiz) diyorlar...

Devamını Okuyun...

Kaza ve kader ile ilgili çeşitli sorular

Başına gelen belalar, çektiğin sıkıntılar, hep dine uygun olmayan yanlış işlerindendir. Yani işlediğin günahlar sebebiyle başına bunlar geliyor. Sonra da kader böyleymiş dersin, suçunu kadere yüklersin...

Devamını Okuyun...

Şirk ve küfür nedir?

Şirk, Allahü teâlâya ortak yapmak, benzetmek demektir. Benzeten kimseye müşrik denir. Küfrün çeşitleri vardır. Hepsinin en kötüsü, en büyüğü şirktir. Bir şeyin her çeşidini bildirmek...

Devamını Okuyun...

Küfre düşen ne yapmalı?

slam âlimleri buyuruyor ki:
Her Müslümanın Allahü teâlânın emirlerine uyması, yasak ettiği şeylerden kaçması gerekir. İbadetleri yapmaya...

Devamını Okuyun...

Küfre sebep olan söz ve işler

1- Allahü teâlâya layık olmayan şey söylemek. Mesela bir kimse bir işi yaptığı halde, zaruretsiz (Allah biliyor ki yapmadım) demek...

Devamını Okuyun...

Küfür olmayan bazı sözler

Önce kaza ve kader ile çeşitlerini bilmek gerekir. Kader, Allahü teâlânın, olacak şeyleri ezelde bilmesidir. Kaza, kaderde bulunan şeyleri, zamanı gelince yaratmasıdır. Yani kader...

Devamını Okuyun...

Söylenmesi caiz olmayan sözler

Bazılarını bildirelim: 1- Bir alet çalışmayınca veya bozulunca azizlik etti demek uygun değildir. Çünkü dinimizde aziz; izzetli, şerefli, değerli, evliya gibi anlamlara gelir. Bozulunca şerefli bir iş yaptı denmez....

Devamını Okuyun...

Bir söz veya işle kâfir olmak

Küfür sözleri bilmemekte, cahillik özür olmaz. Bir kâfir, bir kelime-i tevhid söylemekle mümin olduğu gibi, bir mümin de...

Devamını Okuyun...

Zorla küfür söz söyletmek

krah edilince, bu sözlerden bazılarını söylemek küfür olmaz. İkrah, bir insanı, istemediği bir şeyi yapması için...

Devamını Okuyun...

Küfre rıza nasıl olur?

Küfre rıza, kâfirlik olan bir işin yapılmasına razı olmak, bir Müslümanın kâfir olmasını, kâfir olarak ölmesini istemek veya...

Devamını Okuyun...

Günah ve şirk ayrıdır

Din kitaplarında büyük günahlar sayılırken şirk de sayılmıştır. Mesela hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Büyük günahlar, Allah’a şirk koşmak, ana babaya asi olmak, adam öldürmek ve yalan yere yemindir.) [Buhari]...

Devamını Okuyun...

Nazar boncuğu şirk mi?

Nazar boncuğu takmaya şirk veya hurafe diyenler, vehhabilerle onların tesiri altında kalan kimselerdir...

Devamını Okuyun...

Güzel demek küfür mü?

Bunları söylemek küfür değildir. Haramı helal bilmek, harama güzel demek küfür olur. Bir Alman, Fransız yani bir kâfir...

Devamını oku...

Allah yüzüne baktı demek

Bunları söylemenin bir mahzuru yoktur. Bunlar birer tabirdir. Yüzüne baktı demek, Allah ona merhamet etti...

Devamını Okuyun...

Kabul olmayacak dua

Önce kabul olmayacak dua olur mu, olmaz mı ona bakalım! Mesela, (Ya Rabbi, beni peygamber yap) demek...

Devamını Okuyun...

Arap olayım demek

Bu sözü din düşmanları çıkarmıştır. Arap, güzel demektir; siyah, zenci demek değildir. Bugün Arap denilen kimseler Arap değil...

Devamını Okuyun...