Âlimin de kötüsü olur

Bugün dünyanın her yerinde kötü işler, günahlar rağbettedir. İyi işlerin, faziletlerin ise öcü gibi gösterilmesi kıyamet alameti midir?

Sual: İmam-ı Rabbani, (Mehdi, Medine’deki bid’at ehli olan âlimi öldürecektir) diyor. Bid’at ehli olana âlim denir mi hiç? Bir de Seyyid Abdülhakim efendi diyor ki: (Zemahşerî, tefsir, fıkıh ve lügat âlimi idi. Mutezile mezhebinde idi. Ölürken tevbe ettiği söylenmektedir. Kur’an-ı azîmüşşanın muciz olduğunu anlatmakta; esas, senet olan belâgat ilminin âlimlerinin en yüksek derecesinde olduğundan, Ehl-i sünnetin tefsir âlimleri, Kur’an-ı kerimin belâgatini anlatan kısımları, onun tefsirinden almışlardır.) Mutezile olan birine âlim demek caiz midir?
CEVAP
Her âlim, Cennetlik demek değildir. Onlardan da Cehenneme giden olacaktır. Kur’anda, kötü âlimler, dilini sarkıtıp soluyan köpeğe, kitap yüklü merkebe benzetilmiştir. (Cuma 5, Araf 176)

Kötü âlimler hakkında hadis-i şeriflerden bazıları da şöyledir:
(Âlimlerin iyisi, insanların en iyisi, kötüsü de, insanların en kötüsüdür.) [Bezzar]

(Yazıklar olsun kötü âlimlere ki, ilmi ticarete alet ederler.) [Hakim]

(Amelsiz âlim, mum gibidir, kendini yakar, insanları aydınlatır.)[Bezzar]

(Ümmetim, kötü âlimler, cahil abidler yüzünden helak olur.)[Darimi]

(Kıyamette en şiddetli azap, ilmi kendine fayda vermeyen âlime olur.) [Beyheki]

(İlmini, insanlara öğretmeyen âlime, kıyamette ateşten yular bağlanır.) [Tirmizi]

(Kıyamette bir din adamı Cehenneme atılır. Tanıdıkları ona, "Sen dünyada dinin emirlerini bildirirdin. Niçin bu azaba düştün?" derler. O da, "İnsanlara, günahtır, yapmayın" der, kendim yapardım. "Yapın" dediklerimi de yapmazdım. Bunun cezasını çekiyorum" der.) [Buhari]

(Öyle bir zaman gelir ki, âlimler fitne unsuru olur.) [Ebu Nuaym]
Demek ki âlimlerin iyisi de, kötüsü de oluyor.

Hakiki İslam âlimleri elbette çok kıymetlidir. İslamiyet’in temeli üçtür: 1-İlim, 2- Amel 3- İhlas.
1- İlim, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarından öğrenilir.

2- İlme uygun olan ameldir. İlmi ile amel etmeyen hakiki âlim olamaz. Bir hadis-i şerif meali:
(Âlim, ilmi ile amel edendir.) [Ebuşşeyh]

3- İlimde ve amelde ihlas sahibi olmaktır. İhlas, ilmin ve amelin Allah rızası, Allah sevgisi ile olmasıdır. İhlas yoksa ilim de amel de makbul değildir. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Allahü teâlâ, ancak ihlasla yapılan ameli kabul eder.) [Dâre Kutni]

İlim, amel ve ihlas sahibi olana ancak İslâm âlimi denir. Hakiki âlim, Kur'an-ı kerimi, hadis-i şerifleri açıklayan salahiyetli, yüksek insandır. Sünneti, bid'ati bilir. Hakkı bâtıldan ayırır. İlmi çok olduğu halde, hakkı bâtıldan ayıramayan, hakiki âlim değildir. 72 sapık fırkanın önderleri de âlim idi, hakkı bâtıldan ayıramadıkları, Ehl-i sünnetten ayrıldıkları için dalalete düşmüşlerdir. Yalnız akla uyup, yalnız ona güvenip yanılan kimseye felsefeci denir. Aklın erdiği şeylerde ona güvenen, aklın ermediği yanıldığı yerlerde, İslam ışığı altında akla doğruyu gösteren büyüklere İslam âlimi denir.

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
(Dünyalık peşinde olan din adamlarının sözlerini dinlemek, kitaplarını okumak zehir yemek gibi zararlıdır. Kötü din adamlarının zararları bulaşıcıdır. Toplumları bozar. Tarihte İslam devletlerinin başlarına gelen felaketlere hep kötü din adamları sebep oldu. Devlet adamlarını doğru yoldan bunlar saptırdı. 72 sapık fırkanın reisleri, hep kötü din adamları idi.) [1/47]

Kötü âlimler
Sual: Dini anlatıp da kendileri uygulamayan âlimler, ilimleri sayesinde kurtuluşa ererler mi?
CEVAP
Aksine daha büyük azaplara maruz kalırlar. Kur'an-ı kerimde, kötü din adamları, kitap yüklü merkebe benzetilmiştir. (Cuma 5)

Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(İlmiyle amel etmeyen âlim, Kıyamette en şiddetli azaba düçar olur.) [Beyheki]

(Miraca çıkınca, ateşten makaslarla dudaklarını kesenleri gördüm. Her kesilişte dudakları yeniden tamamlanıyordu. Cebrail aleyhisselam, “Bunlar, din görevlisidir, yapmadıklarını söylerler ve Allah'ın kitabıyla amel etmezler” dedi.) [Beyheki]

(Cehennemde azap çekenlerden bazılarının yaydıkları kötü kokular, diğerlerine ateşten daha fazla azap verir. “Sen ne günah işledin ki, öyle pis koku çıkarıyorsun?” diye sorulunca, “Ben din görevlisi idim. Bildiklerimi yapmazdım” der.) [İ. Ahmed]

(İnsanlara hayrı öğretip de kendisini, kendi kusurunu görmeyen âlim, tıpkı başkalarını aydınlattığı hâlde kendisini yakıp bitiren kandile benzer.) [Taberanî]

(Kıyamette, ilmiyle amel etmeyen âlimin Cehennemde çıkardığı kötü kokudan, Cehennem halkı rahatsız olarak, “Ey kötü kişi, çektiğimiz azap yetmez gibi, bir de senin çıkardığın kötü kokuya mı katlanalım? Sen ne yaptın da, bu duruma düştün?” derler. Âlim ise, “İlim sahibi idim, fakat ilmimle amel etmezdim” diye cevap verir.) [İ. Ahmed]

(Zebaniler Cehennemde günahkâr hâfızlara, puta tapanlardan önce azap yapar. Çünkü bilerek yapılan günah, bilmeyerek yapılandan daha kötüdür.) [Taberanî] (Buradaki hâfızlar, haramlardan sakınmaya önem vermeyip, küfre giren hafızlardır.) [İ. Ahlakı]

(Amelsiz âlim mum gibidir, insanları aydınlatırken kendini yakar.)[Bezzar]

(Âlimlerin en kötüsü, insanların en kötüsüdür.) [Bezzar]

(Ümmetim, kötü din görevlilerinden çok zarar görecektir.) [Hâkim]

Resulullah, (Hüzün kuyusundan Allah’a sığının!) buyurdu. Bu kuyunun ne olduğu sorulunca, buyurdu ki: (Cehennemdeki bir kuyudur ki, Cehennem, her gün dört yüz defa o kuyunun dehşetinden Allah’a sığınır. Oraya en çok, mürai âlimler girer.) [Buhârî] Mürai, riya yapan, gösteriş için ibadet eden demektir.

Din adamının sapıtmasının alameti
Sual: Bir kimsenin din ilimlerini tahsil ettiği hâlde, yanlış yollara sapmasının, hatta hainlik etmesinin ne gibi alametleri vardır?
Cevap:
 Konu ile alakalı olarak Muhammed bin Fadl Belhî hazretleri buyuruyor ki:
“İslâmiyet nurlarının kalplerden ayrılıp, kalplerin kararmasına dört şey sebep oldu. Bildikleri ile amel etmemek. Bilmeyerek yapmak. Bilmediklerini öğrenmemek. Başkalarının öğrenmelerine mâni olmak.”

Önceki devirlerde ve zamanımızda bazı kimseler, din ilimlerini, ilim adamı tanınmak veya mala yahut bir makama kavuşmak için öğrenmişlerdir. Din adamı olmayı, geçime ve siyasete vasıta yapmışlardır. Bunlar, din ilimlerini amel etmek için öğrenmiyorlardı. İsimleri din adamıdır, gittikleri yol ise, cahillerin yoludur. Allah rahimdir, affı sever diyerek, büyük günah işliyorlar. Akıllarına, keyiflerine göre hareket ediyorlar. Başkalarının da böyle yapmalarını istiyorlar. Kendilerine uymayan hakiki Müslümanları kötülüyorlar. Kendilerinin, doğru yolda olduklarını, huzura kavuşacaklarını zan ediyorlar. Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarından derlenmiş olan doğru kitapları okumuyorlar, çocuklarına da okutmuyorlar. İçleri kötü, sözleri yaldızlı ve yalandır. Her gün başka şekle girerler. İnsanların yüzlerine gülerler, arkalarından kötülerler. Bidat karışmamış olan doğru kitapların okunmasına mâni olurlar. Bu kitapları okumayın, bozuktur derler. Bunları neşredenleri ve okuyanları tehdit ederler. Mezhepsizlerin zararlı kitaplarını, yaldızlı reklamlarla överler. İslâmiyet bilgilerine hakaret ederler. Kısa akılları ile yazdıkları şeyleri ilim ve fen diyerek gençlerin önüne sürerler. Hâlbuki, İslâm âlimleri ve tasavvuf büyükleri hep İslâmiyete yapışmışlardır. Bunun neticesi olarak, yüksek derecelere kavuşmuşlar ve insanlara faydalı olmuşlardır. Bunlara dil uzatanların din cahili oldukları anlaşılır. Bu cahillerin yaldızlı sözlerine aldanmamalıdır. Bunlar, din hırsızlarıdır. Saadet yolunu kesici zındık veya mezhepsizdirler.

Âlim görünenlere aldanmamalıdır
Sual: Bazı kimseler, Kazanlı Mûsâ Beykiyef gibilerinin fikirlerini savunarak İslâma hizmet ettiklerini söylüyorlar. Dinde değişiklik yapmak isteyen böyle kimselerin kitapları okunur mu?
Cevap:
 Âlim görünen ve din adamı denilen herkesin sözüne veya kitabına uyarak amel etmek caiz değildir. Kıymetli kitaplardan toplanmış, tercüme edilmiş Ehl-i sünnet âlimlerinin yazdıkları ilmihâl kitaplarını okumalıdır. Böyle tercüme edilmemiş, kafadan yazılmış ilmihâl kitaplarını ve uydurma tefsirleri okumak, insanı dünya ve ahiret felaketlerine sürükler. Kazanlı Mûsâ Beykiyef, Kur’ân-ı kerime ve hadis-i şeriflere inanmayıp, yeni bir din uydurup, buna İslâmiyet demektedir. Yaldızlı kelimelerle, Müslümanlara gerici, Ehl-i sünnet âlimlerine yobaz demektedir. Kur'ân ve hadisler, bugünkü fen bilgileri ile yetişmiş olan gençlerin uyacakları bir din değildir diyerek, uydurduğu düşüncelerine din demekte, kitapları ile gençleri aldatmaktadır. Buna aldananlar, çıkardıkları dergilerde bozuk, alçak yalanlarla Ehl-i sünnet âlimlerine saldırmaktadırlar. Böylelerinin Ehl-i sünnet kitaplarını okuyarak, doğru yola kavuşmalarını temenni ederiz.

Mason olan din adamları
Sual: Mason olan din adamı olmuş mudur mesela Mısırlı Abduh bunlardan mıdır?
Cevap:
 Bu konuda Beyrut’taki mason locasının başkanı Hannâ Ebî Râşid, Dâire-tül-me'ârif-ül-masoniyye kitabında diyor ki:

“Cemâleddîn-i Efgânî, Mısır'da mason locası reisi idi. Âlimlerden ve devlet adamlarından üç yüze yakın üyesi vardı. Ondan sonra, Muhammed Abduh reis oldu. Abduh, büyük bir mason idi. Bunun, masonluk ruhunu Arap memleketlerine yaydığını kimse inkâr edemez.”

Abduh'un yaptığı reformları, değişiklikleri görerek onu İslâm âlimi sananlar az değildir. Ehl-i sünnet âlimleri, onun yazılarına cevap yazmış, maskesini yırtmışlardır. Elmalılı Hamdi Efendi, Fil suresinin tefsirinde, bunun bozuk yazılarından bir kısmını ortaya koymaktadır. İslâmiyet ve nasrâniyyet kitabında;
“Bir kimseden, yüz bakımdan kâfirliği, bir bakımdan imanı bildiren bir söz işitilse, o kimse imanlı kabul edilir. Herhangi bir filozofun, fikir adamının yüz bakımdan kâfirliği gösterdiği hâlde, bir bakımdan imanı göstermeyen söz söylemesini düşünmek, ahmaklıktır. O hâlde, herkes imanlı bilinmelidir. İslâmiyette zındık kelimesi yoktur. Sonradan meydana çıkmıştır” demektedir. Küfrü açıkça görülmeyen bir Müslümanın sözündeki bir iman, onu küfürden kurtarır, kaidesini yanlış anlatarak, bütün kâfirlere, filozoflara mümin demektedir. Kendi de zındık olduğu için, bu kelimenin söylenmesini istememektedir. Künûz-üd-dekâikda ve Deylemîde yazılı;
(Ümmetim arasında zındıklar çoğalacaktır) hadis-i şerifini inkâr etmektedir.

Zilzâl suresindeki; (Zerre ağırlığında hayır işleyen, karşılığına elbet kavuşur) mealinde olan âyet-i kerimeyi açıklarken;
“Müslim olsun, kâfir olsun, salih amel işleyen herkes Cennete girecektir” diyor. En cahillerin bile güleceği bu yanlış ve haksız savunmasını, onun hayranları, izinde gidenleri bile kabul etmemiştir. Bunlardan, Abduhcu Seyyid Kutb, Nisâ suresinin 124. âyet-i kerimesini açıklarken;
“Üstat Muhammed Abduh, düşünüşünü nakzeden âyet-i kerimelerin sarahatini hiç hatırlamıyor. Bu âyetler Abduh'un görüşünü nakzetmektedir” demek zorunda kalmıştır. Evet, Abduh'a Paris’te yutturulan masonluk afyonunun dozu, o kadar çoktu ki, aklı ve şuuru, âyet-i kerimeler arasındaki bağlantıları göremeyecek kadar altüst olmuştu.

Saadetin yolu, İslâmiyete uymaktır
Sual: Din adamı olduğunu söyleyen bir kimse, farzlarda gevşek davrandığı, haramlardan sakınmadığı hâlde, kendisinde olağanüstü hâller olduğunu söylese, bu kimseye ve söylediklerine itibar edilir mi?
Cevap:
 Bu konuda Muhammed Ma’sûm hazretleri bir talebesine yazdığı mektubunda buyuruyor ki:
Resûlullah efendimize uymakta gevşek olanları, Onun ışıklı yolundan ayrılanları din adamı sanmayınız! Onların yaldızlı sözlerine ve ateşli yazılarına aldanmayınız! Yahudiler, Hristiyanlar, Brehmenler ve mezhepsizler, tatlı ve yanık sözlerle, hileli mantıklarla, kendilerinin doğru yolda olduklarını, insanları iyiliğe, saadete çağırdıklarını bildiriyorlar. Ebû Amr bin Necîd hazretleri buyurdu ki:
“Kendisi ile amel olunmayan ilmin, sahibine zararı, faydasından daha çoktur.”

Bütün saadetlerin yolu İslâmiyete uymaktır. Kurtuluş yolu, Resûlullahın izinde olmaktır. Hak ile batılı ayıran alamet, Resûlullah aleyhisselama uymaktır. Onun dinine uymayan her söz, her yazı ve her iş kıymetsizdir. Harika, açlıkla ve riyazet çekmekle hasıl olur, yalnız Müslümanlara mahsus değildir. Abdullah ibni Mübârek hazretleri buyurdu ki:
“Müstehabları yapmakta gevşek davranan, sünnetleri yapamaz. Sünnetleri yapmakta gevşeklik de, farzların yapılmasını zorlaştırır. Farzlarda gevşek davranan da, Allahü teâlânın rızasına kavuşamaz.” Bunun içindir ki, hadis-i şerifte;
(Günah işlemek, insanı küfre sürükler) buyuruldu. Evliyanın büyüklerinden Ebû Sa'îd Ebülhayr Hazretlerine;
-Filanca kimse su üstünde yürüyor, buna ne dersiniz?
-Bunun kıymeti yoktur. Ördek ve kurbağa da suda yüzer dedi.
-Filan adam havada uçuyor, dediler.
-Sinek ve çaylak da uçuyor, sinek kadar kıymeti var, dedi.
-Filan kimse, bir anda şehirden şehre gidiyor, dediler.
-Şeytan da, bir solukta şarktan garba gidiyor. Böyle şeylerin dinimizde kıymeti yoktur. Mert olan, herkesin arasında bulunur. Alışveriş yapar, evlenir. Fakat, bir an Rabbini unutmaz, buyurdu.

Şeyh ibni Ebî Bekir Muhammet bin Muhammed Endülüsî hazretleri, Me'âric-ül-hidâye kitabında diyor ki:
“Kamil, olgun insanın her işi, düşünceleri, sözleri, ahlakı, Resûlullah efendimize tam uygun olur. Çünkü, bütün saadetlere, Ona uymakla kavuşulur. Ona uymak, İslâmiyete yapışmak demektir."

 

 

Dinimizde ilim ve ilmin önemi

İlim öğrenmenin fazileti çoktur. Kur’an-ı kerimde meâlen, (Bilmiyorsanız, zikir ehline [ilim ehline, âlimlere] sorun) buyuruldu. (Enbiya 7) Âyet-i kerimedeki zikir, ilim demektir. Bu âyet-i kerime, bilmeyenlerin, âlimleri...

Devamını Okuyun...

Âlimin dindeki yeri

Anayasa da herkes içindir; ama kanunlar, tüzükler olmadan anayasa ile memleket idare edilebilir mi? Kanunları da ancak hukukçular anlayabilir. Hasta olan avukata değil doktora gider. İlmin, âlimin önemi nasıl inkâr edilebilir...

Devamını Okuyun...

İslam âlimi kime denir

Âlim, çok kitap okuyana, çok bilene, diploma sahibi olana değil; dinini doğru bilene, hakkı bâtıldan ayırabilene denir. Kıyamet yaklaştıkça ilim azalır, din adamlarına güvenilemez. İki hadis-i şerif meali: Kıyamete yakın ilim azalır cehalet artar...

Devamını Okuyun...

En iyi ve en kötü insanlar

Peygamberlerin vârisleri olan âlimlere dil uzatan, onları âlim oldukları için kötüleyen kimsenin imanı gider. Dinimiz ilme ve âlime büyük önem verir. Bize ilmi bildiren âlimlerdir. Hadis-i şerifte, (Âlimler, Peygamberlerin...

Devamını Okuyun...

Âlim övünmez

Genelde övünmek iyi değildir. Âlimin övünmesi de caiz değildir. Lokman suresi 18. âyet-i kerimesinde mealen, (Allah, kendini beğenip övüneni sevmez) byurulmaktadır. Övünmek, büyüklenmenin alametidir. Mümin suresinin...

Devamını Okuyun...

Âlimlere nasıl tâbi olunur

Âlimlere tâbi olmak, dört mezhepten birine uymak demektir. Asırlardan beri bütün İslam âlimleri, dört mezhepten...

Devamını Okuyun...

Fıkıh ilmi ve önemi

Konu ile alakalı olarak Mecmû'a-i Zühdiyye kitabında deniyor ki:
“Fıkıh kelimesi, Arapçada...

Devamını Okuyun...

Fetva vermenin mesuliyeti

Fetva, bir hususun dine uygun olup olmadığını, hangi fıkıh kitabının neresinden alındığını bildiren hüküm demektir...

Devamını Okuyun...

Peygamberimize inanmayan mümin olamaz

Allah’ın rahmeti, dünyada herkesedir. Ahirette, gayrimüslimlere zerresi yoktur. Allahü teâlâ, (Rahmetim her şeyi kaplamıştır) dedikten sonra...

Devamını okuyun...

İmam-ı a’zam bu ümmetin ışığıdır

İmam-ı a’zam Ebu Hanife hazretleri hakkında, meşhur ve muteber fıkıh kitaplarında çeşitli hadis-i şerifler bulunmaktadır...

Devamını Okuyun...

İnternet ve diğer yayın vasıtaları

İslamiyet ilerlemeye engel olmaktadır) sözü kuru bir iftiradan başka bir şey değildir. Çünkü İslamiyet, fende, sanatta ilerlemeyi emrediyor...

Devamını Okuyun...

Doğruyu yanlışı ayırmada ölçü

mam-ı Rabbani hazretleri buyurdu ki:
(Bir hükmün doğru veya yanlış olduğu Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiklerine uygun olup olmamakla anlaşılır...

Devamını Okuyun...

Maksatları âlimler köprüsünü yıkmak

Kusursuz kul olmaz" sözü doğrudur. Fakat "imam-ı Gazali, hata etmiştir, kitaplarında uydurma hadis vardır" sözü yanlıştır...

Devamını Okuyun...

Kötü âlimler, din iman hırsızlarıdır

Evet kıyamet alametidir. Bir hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Kötüler iyi, iyiler kötü gösterilmedikçe, kıyamet kopmaz.) [Harâiti]...

Devamını Okuyun...

Âlimin de kötüsü olur

Her âlim, Cennetlik demek değildir. Onlardan da Cehenneme giden olacaktır. Kur’anda, kötü âlimler, dilini sarkıtıp soluyan köpeğe...

Devamını Okuyun...

Gün günü arattırır

Asr-ı saadetten uzaklaştıkça insanların bozulacağını, iyi kimselerin çok azalacağını Peygamber efendimiz haber veriyor...

Devamını Okuyun...

Üstad ne demektir?

Üstad, ilim veya sanatta üstün olan kimse demektir. Bu bakımdan din büyüklerine, mezhep imamlarına ve hatta Peygamberlere de üstad denir...

Devamını Okuyun...

Kevseri ve Şah Veliyyullah

Evet ikisi de muteberdir. Farklı fikirleri olabilir. Bir âlimin ictihadı, öteki âlimin ictihadını nakzedemez, yani onu geçersiz hâle getiremez...

Devamını Okuyun...

Gerçek ve sahte âlimler

Ehl-i sünnet itikadında olmayan, iyi âlim olamaz. Dört hak mezhepte olmayan ve bu büyüklerden nakletmeyen yani kendi görüşünü dinin emri gibi bildiren kimseden, iyi âlim olamaz...

Devamını Okuyun...

Âlimler de insandır

Ehl-i sünnet itikadında olmayan, iyi âlim olamaz. Dört hak mezhepte olmayan ve bu büyüklerden nakletmeyen yani kendi görüşünü dinin emri gibi bildiren kimseden, iyi âlim olamaz...

Devamını Okuyun...

İlim öğrenen ve öğreten


Arapça Cennet lisanıdır. Arapça öğrenmek çok kıymetlidir, ibadettir, fakat ilim öğrenmek ayrı, dil öğrenmek ayrıdır...

Devamını Okuyun...

Bilmiyorum denir mi?

Ehl-i sünnet itikadında olmayan, iyi âlim olamaz. Dört hak mezhepte olmayan ve bu büyüklerden nakletmeyen yani kendi görüşünü dinin emri gibi bildiren...

Devamını Okuyun...

İlmi gizlemek

Evet, cevap vermemenin vebali büyüktür. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Bildiği hâlde cevap vermeyen âlimin, Kıyamette ağzına ateşten gem vurulur.) [Tirmizi]...

Devamını Okuyun...

Bilmemek özür olur mu?

Haram olduğunu bilmediği için (Bu haram değildir) diyen kâfir olmaz. S. Ebediyye kitabında, (Müslümanların çoğunun bildiği şeyleri bilmemek...

Devamını Okuyun...

Hatasız âlim kimdir?

Müctehid bir âlim, hata etmez) dense yanlış olmaz; çünkü birinin ak dediğine, ötekinin kara ...

Devamını Okuyun...

Müftünün sözü

Günümüzde müctehid müftü yoktur. Günümüzün müftüleri ancak, müctehidlerin, yetkili âlimlerin, fıkıh kitaplarında verdikleri fetvaları nakledebilir...

Devamını Okuyun...

Sözün sahibi önemli

Evet, ikisi de önemlidir. Söyleyenin mezhebi de önemlidir. Mesela, bir kitapta, (İmam arkasında Fâtiha okumak farzdır) diye okuduk...

Devamını Okuyun...

Âlimlere iftira

Evet, bu iftirayı yapanın, Müslümanlıktan hiç haberi yokmuş. Bilim dediği fen ilimleri, İslamî ilimlerin bir koludur...

Devamını Okuyun...

Hocasında hata aramak

Eğer hocasını gerçekten hoca biliyorsa, onda hata araması çok yanlış olur. Hocasını beğenmemek kişinin helâkine sebep olur...

Devamını oku...

Âlimin hatası olur mu?

Biz bilemediğimiz gibi, ictihad derecesine yükselmiş başka bir âlim bile bilemez, çünkü (İctihad ictihadla nakzedilemez) yani...

Devamını Okuyun...

Akıllı kimdir

Bu sözün ikinci kısmı yanlıştır. İslamiyet akıl dinidir. Hadis-i şerifte (Aklı olmayanın dini de yoktur) buyuruluyor...

Devamını Okuyun...

Akıl herkeste eşit mi?

Akıl herkeste eşit değildir. En yüksek akıl ile en aşağı akıl arasında binlerce derece vardır. Her işte ve hele dini işlerde akla güvenilemez...

Devamını Okuyun...

Aklın dinde önemi büyüktür

CEVAP
Tarih incelenirse, insanların kendi başlarına gittiklerinde, hep yanlış yollara saptıkları görülür. İnsan, kendini yaratan büyük kudret sahibinin var...

Devamını Okuyun...

Peygamber gönderilmeseydi

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Allahü teâlânın Peygamberler göndermesi...

Devamını Okuyun...

Akıl büyük nimettir

Selim olan akıl ile gerçekler görülür. Selim olan akıl ise ancak Peygamberlerde bulunur. Selim olmayan kendi aklımıza uyarsak...

Devamını Okuyun...

Akıl ve Mutezile

72 sapık fırkadan biri olan mutezile, aklı ön plana almış, aklın almadığı, Sırat köprüsü, kabir azabı, Cennette Allahü teâlâyı görmek gibi birçok hususu inkâr etmiştir...

Devamını Okuyun...

Akla olan ihtiyaç

Bu ne kadar yanlış bir görüş. Resulullahı ve âlimleri ölçü almamak Kur’an-ı kerimi kabul etmemek demektir...

Devamını Okuyun...

Din ne diyor o önemli

Bence sizce diye bir şey olmaz, o zaman insan sayısı kadar din olur. Din ne diyor o önemli...

Devamını Okuyun...

Ahmaklık nedir

Aklı hiç olmayana deli denir. Aklı olup da aklını kullanmayana veya kullanamayana ahmak denir. Ahmak, aklı az, görüşü kısa, basiretsiz...

Devamını Okuyun...

Doğruyu bulmak için güzel bir dua

Aklımıza uyarsak doğruyu bulmamız çok güç olur. Her fırkadaki insan, “Bu fırka doğru yolda” diyerek ona girmiştir...

Devamını Okuyun...

Aklın tefsiri

O yazı, Ondördüncü asrın müceddidi Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretlerinin (Aklın tefsiri) başlıklı yazısında geçiyor...

Devamını Okuyun...

Kadın, erkek ve akıl

Önce, aklın ne olduğunu bilmek gerekir. Cenab-ı Hak, aklı, hakkı bâtıldan, iyiyi kötüden, faydalıyı zararlıdan ayırt etmek için yaratmıştır...

Devamını Okuyun...

Akılla nakil çakışırsa

Evet, sözler muteberdir; fakat açıklamasını İslam âlimlerinin kitaplarından almak lazımdır. Selim aklın gösterdiği bir hakikat, hiç değişmez...

Devamını Okuyun...

Aklın bittiği yer

Bir saniyede, Mekke’den Kudüs’e oradan da göklere, cennete, cehenneme gidip geri gelmek aklen mümkün mü...

Devamını Okuyun...

İman ve akıl

Aklı olmayan kimse, zaten mükellef yani sorumlu olmaz, fakat bu ayrı bir konudur. Allahü teâlânın varlığını...

Devamını Okuyun...

Din kitabı okumak

Asla zarar vermez, aksine zihnin açılmasına ve aklın kuvvetlenmesine sebep olur... 

 Devamını oku...

Felsefe nedir

Felsefe = Philosophie, Yunanca “philos” [sevgi] ve “sofia” [hikmet] kelimelerinden meydana gelmiş...

Devamını okuyun...

İnanmak ihtiyaç mı?

Bazı felsefeciler (İnsanda tapma ihtiyacı vardır. Bunun için de, ateşe, güneşe, puta tapanlar olmuştur) diyorlar. İşin aslı ise şöyle...

 Devamını okuyun...

İslam felsefesi ve filozofu yoktur

İmam-ı Gazali hazretleri, kendi zamanındaki fıkıh âlimlerinin en üstünü idi. Şafii fıkıh kitapları, hep onun kitaplarından vesikalar vermektedir...

 Devamını okuyun...

Tasavvuf ve felsefe

Tasavvuf ehli, felsefeye bulaşmadı. (Kur’an-ı kerimi tam anlayabilmek ve hakiki müslüman olmak için Peygamber efendimizin yalnız emir ve yasaklarına değil...

Devamını okuyun...

Yunan felsefecileri

İmam-ı Gazâlî hazretleri, (El-münkızü mineddalâl) kitabında dinsizleri üçe ayırmıştır:..

Devamını okuyun...

Vehbi ilim ve ilham senet değildir

Vehbi ilmi tercih ederiz) demek çok yanlış bir düşünce ve harekettir. Çünkü dinde senet yalnız edille-i şeriyyedir:..

Devamını okuyun...

Dinde şahsi görüş olmaz

Dinde şahsi görüşlerin yeri yoktur. Dinde nakil esastır. Akla göre din olmaz. İslamiyet, nakle dayanan, selim akıl dinidir:..

Devamını okuyun...

İlim hocadan öğrenilir

Din kitaplarında deniyor ki:
İslam dini dört vesika ile bizlere gelmiştir. Bu dört vesikaya (Edille-i şerıyye) denir:..

Devamını okuyun...

Müslüman fen adamları

İslam dini, bütün yenilikleri emreden bir dindir. İşte bundan dolayı ilim adamlarına çok önem verilmiş:..

Devamını okuyun...

Fennin ilerlemesi ve dinimiz

Kesinlikle yanlıştır. İslami ilimler, (Akli ilimler) ve (Nakli ilimler) olmak üzere ikiye ayrılır:..

Devamını okuyun...

İslamiyet ilerlemeyi emretmiyor mu?

İslam dini, bütün yeniliklerin devamlı takip edilmesini ve her gün yeni şeyler keşfetmeyi, ilerlemeyi emreden bir dindir...

Devamını okuyun...

İslami ilimler ikiye ayrılır

Böyle konuşup yazanlar, ya dinimizi iyi bilmiyorlar veya mezhebi kabul etmiyorlar...

Devamını okuyun...





Dinimizin tecrübeye verdiği önem

Elbette anlardı ve daha iyisini de bilirdi. Ancak tecrübeye önem verilmesi için öyle buyurmuştur. (Dünya işlerini siz daha iyi bilirsiniz) demek...

Devamını okuyun...

Fen ve gelişmeler

Fen bilgilerine, sanata ve en modern harp silahlarını yapmaya uğraşmak, farz-ı kifayedir. Düşmanlardan daha çok çalışmamızı dinimiz emretmektedir...

Devamını okuyun...