Âlimlere nasıl tâbi olunur

İslam âlimlerine nasıl tâbi olunur?

CEVAP 
Âlimlere tâbi olmak, dört mezhepten birine uymak demektir. Asırlardan beri bütün İslam âlimleri, dört mezhepten birine uymuşlar ve müslümanların da uymalarının gerektiğini bildirmişlerdir. Bunlara uymakta İcma hasıl olmuştur. İcmadan, cemaatten, birlikten, topluluktan ayrılan helak olur. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(İki kişi, bir kişiden, üç kişi, iki kişiden iyidir. O halde cemaatle birlikte olun! Allahü teâlânın rızası, rahmeti, yardımı cemaattedir. Cemaatten ayrılan Cehenneme düşer.) [İbni Asakir]

(Ümmetimin âlimleri, hiçbir zaman dalalette birleşmezler. İhtilaf olunca sivad-ı a'zama [âlimlerin ekseriyetinin bildirdiği yola] tâbi olun!) [İbni Mace]

(O gün her fırkayı imamları ile çağırırız) mealindeki İsra suresinin 71. âyet-i kerimesini Kadi Beydavi hazretleri (Her ümmeti Peygamberleri ve dinde uydukları imamları ile çağırırız) şeklinde açıklamıştır. Ruh-ul beyan ve Tefsir-i Hüseynide ise, (Herkes mezhebinin imamı ile çağırılır. Mesela "Ya Şafii" veya "Ya Hanefi" denir) şeklinde açıklanmaktadır. Bu açıklamalar da, her müslümanın dört hak mezhepten birine uyması gerektiğini açıkça bildirmektedir.

İcmadan ayrılmak caiz değil
Medarik tefsirinde (Müminlerin [itikad ve ameldeki] yolundan ayrılan Cehenneme gider) mealindeki Nisa suresinin 115. âyet-i kerimesini bildirdikten sonra, (Kitab ve sünnetten ayrılmak gibi icmadan da ayrılmak caiz değildir) buyuruluyor. Beydavi tefsirinde ise aynı âyet-i kerimenin açıklamasında (Bu âyet, icmadan ayrılmanın haram olduğunu göstermektedir. Müminlerin yolundan ayrılmak haram olunca, bu yola uymak da vacip olur, şart olur) buyuruluyor.

Ahmed bin Muhammed Tahtavi hazretleri buyuruyor ki:
(Kur'an-ı kerimdeki (Allah’ın ipi)nden maksat, cemaattır. Cemaat da, fıkıh ve ilm sahipleridir. Fıkıh âlimlerinden bir karış ayrılan dalalete düşer. Sivad-ı A'zam, fıkıh âlimlerinin yoludur. Fıkıh âlimlerinin yolu da, Peygamber efendimiz aleyhisselamın ve Hulefa-ı raşidinin yoludur. Bu yoldan ayrılanlar, Cehenneme gider. Kurtuluş, Ehl-i sünnet vel cemaat fırkasındadır. Fırka-i naciyye, bugün dört mezhepte toplanmıştır. Bu dört mezhep, Hanefi, Maliki, Şafii ve Hanbeli’dir. Bu zamanda bu dört hak mezhepten birine tâbi olmayan, bid'at sahibi olup Cehenneme gider.) [Tahtavi]

Abdülgani Nablüsi hazretleri de (Bugün dört mezhepten başkasına uymak caiz değildir) buyuruyor. (Hadika)

İmam-ı Rabbani hazretleri de, (Mezhepten ayrılmak, mezhepsiz olmak ilhaddır) buyuruyor. (Mebde ve Mead) [İlhad, doğru yoldan ayrılmak demektir.]

Âlimleri taklit nimeti
Sual: 
Bazıları, (İslam âlimlerinin asırlar önce verdiği fetvalar bizi bağlamaz, onları taklit etmek uyduluktur!) diyorlar. Bunlara ne cevap vermeli?
CEVAP
Kötüyü, yanlışı ve bâtılı taklit, ne kadar zararlı ise, iyiyi, doğruyu ve hakkı taklit de o kadar faydalıdır. Bir kimsenin bütün ilimlerde üstad, bütün işlerde mütehassıs olması mümkün değildir.

Hastanın kendisini ameliyat edecek bir doktora ihtiyacı vardır. Doktorun da, manevi hastalıklarını tedavi edebilecek bir mürşid-i kâmile [Kalb mütehassısına] ihtiyacı vardır.

Doktorlar ilaç imal etmez, kimyagerlerce hazırlanan ilaçları tavsiye ederler. Hastalar da, doktorlara itimat ederek, onlara teslim olarak, onların tavsiyesine uyarak ilaçları kullanırlar. Herkesin, hem kimyager, hem doktor, hem mühendis gibi ihtisas isteyen her mesleğin erbabı olması düşünülebilir mi? O halde, bir kimse, bir işte mütehassıs da olsa, ihtisası dışındaki başka bir işin mütehassısına tâbi olması lazımdır. Bir saate, bir radyoya ihtiyacı olan kimsenin, (Taklit gericiliktir. Hiç kimsenin yaptığı bir şeyi kullanmam) diyerek saat, radyo yapmaya kalkışması doğru mudur?

Taklit düşmanları, hem taklidi uyduluk olarak vasıflandırıyor, hem de Batı’nın taklit edilmesini istiyorlar. Keşke Batı, ahlakta değil de, teknikte taklit edilse idi. Çünkü Peygamber efendimiz, (Fen ve sanat müminin kaybettiği malıdır, nerede bulursa alsın, ilim Çin’de [çok uzakta ve kâfirde] de olsa talep edin) buyuruyor. Batı’nın tekniği yerine, örf ve âdeti, ahlaksızlığı taklit edilirse, elbette rezil olunur. Uzun tecrübelerden sonra çeşitli âletler yapılmış, çeşitli kaideler bulunmuş, çeşitli ilimler sistemleştirilmiştir. (Taklit etmemek için bunları kullanmam) diyenin aklından şüphe edilir.

Maiyet bulunmadıkça, amir olur mu? Ast bulunmazsa üst olur mu? Herkesin müctehid, lider olmasını istemek ateşin üşütmesini, buzun ısıtmasını istemek gibi eşyanın tabiatına aykırıdır. Müctehid olmak, doktor veya kimyager olmak gibi kolay bir iş değildir. Birçok ilimde ihtisas sahibi olduktan başka, ilahi mevhibe sahibi de olmak gerektiği için Yusuf Nebhani hazretleri, (Bugün müctehidlik taslayanın ya aklı veya dini noksandır) buyurmuştur.

Eshab-ı kiramın hepsi mutlak müctehid olduğu halde, Peygamber efendimizi görüp taklit ettikleri için, Peygamberlerden sonra en yüksek makama kavuşmuşlardır. Tâbiin, Eshab-ı kirama tâbi oldukları, onları taklit ettikleri için yüksek şerefe kavuşmuştur. Onlardan sonra gelenler de onlara tâbi oldukları, onları taklit ettikleri için Tebe-i tâbiin şerefine nail olmuştur. Peygamber efendimiz de, (Âlimler rehberdir, âlimlere tâbi olun) buyurdu. O halde âlimleri taklit etmek lazımdır. (Berika)

Ehl-i sünnet âlimleri çok yüksek insanlardır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Âlim, Allahü teâlânın güvendiği zâttır.) [Deylemi]

(Âlimlere tâbi olun! Onlar, dünyanın ışığıdır.) [Deylemi]

(Âlimler [ebedi saadet yolunu gösteren] birer kılavuzdur, rehberdir.) [İ.Neccar]

Dindeki dört delil, müctehid âlimler içindir. Bizim için delil, mezhebimizin bildirdiği hükümdür. Çünkü biz, âyetten ve hadisten hüküm çıkaramayız. Bunun için, mezhebimizin bir hükmü, nassa uymuyor gibi görünse de, mezhebimizin hükmüne uyarız. Çünkü nass; ictihad isteyebilir, tevil edilmesi gerekebilir, nesh edilmiş olabilir. Bunları da ancak müctehid âlimler anlar. Bunun için tefsir ve hadis değil, âlimlerin kitaplarını okumamız lazımdır. (Berika s.94)

Buhari’deki, (Bir zaman gelir, din âlimi kalmaz, din adamı yerine geçirilen cahiller, bilmeden fetva verir, herkesi, doğru yoldan çıkarmaya çalışırlar) hadis-i şerifi, âlimlerden nakletmeye taklitçilik diyerek, Ehl-i sünneti kötüleyen, dinde reformcuların zararlarını bildirmektedir. Yine Buhari’deki (Kıyamete yakın, ilim yok olur, din cahilleri çoğalır, içki içen ve zina edenler artar) hadis-i şerifi de, dinde reformcuların, din adamı olarak ortaya çıkacaklarını bildiren Resulullah efendimizin mucizelerinden biridir.

Hocaya ittiba ne demektir
Sual: 
Veysel Karani, Resulullahın mübarek dişi kırıldı diye, ona benzemek için dişlerini çektirmiş. 63 yaşından fazla yaşayan kimseler, Resulullahtan fazla dünyada kalmam diyerek evine kabir kazıp kalan ömrünü kabirde geçirmiş. Bunun örnekleri çok. Böyle hareketler Resulullaha ittiba mıdır? Bizlerin de yapması lazım mı? İslam âlimlerine, dini öğreten hocalara nasıl ittiba gerekir? Mesela Resulullah efendimiz ikindinin sünnetini bazen kılmazmış. Bizim de bazen kılmamamız sünnet midir, Resulullaha ittiba olur mu? Bir arkadaş söyledi. Hocası, Rabbena’dan sonra Allahümme inni euzübike min hemezatişşeyatin okumak çok sevap diye bildirirmiş. Namazda son oturuşta salli barikten sonra Rabbena atina’dan fazla okumam, çünkü hocamızın okumadığını bir iki kere gördüm dedi. Başka duaları okumak hocaya ittiba etmemek mi olur?
CEVAP
Evliyanın, aşıkların durumu farklıdır. Veysel Karani hazretleri, Resulullah efendimizin hangi dişi olduğunu bilmediği için dişlerinin hepsini çektiriyor. Bu aşıklık hâlidir, onlar mazurdur.

İttiba, dinin yasaklamadığı konularda, o zata uymaya çalışmaktır. Mesela o zat, özürlü olduğu için, teyemmüm etse, biz de ona uymak için teyemmüm etmemiz caiz olmaz.

Resulullah efendimiz bazen ikindinin sünnetini terk etti diye sünneti terk etmek sünnet olmaz, ancak ibadet etmek sünnet olur, terk etmek sünnet olmaz.

Bir zat, birkaç namazda Rabbena’dan sonra dua okumasa, yahut ömründe hiç okumasa, ancak, siz okuyun diye bildirse, okumak o zata ittiba olur. Mesela Rabbena’dan sonra Allahümme inni euzübike min hemezatişşeyatin okumak hocaya ittibadır.

Ehli sünnet âlimlerine uymak gerekir 
Âlim, hakkı bâtıldan ayıran ve bildikleri ile amel eden zattır. Ehl-i sünnet âlimleri Peygamber efendimizin vârisleridir. Bunlara uyanlar kurtulur. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Bu misalleri ancak âlim olan kimseler anlar.) [Ankebut 43]

(Eğer bilmiyorsanız, zikir ehlinden [âlimlerden] sual ediniz) [Nahl 43]

Hadis-i şeriflerde ise buyuruldu ki:
(Âlimlere tâbi olun.) [Deylemi]

(Âlimler, birer rehber ve kılavuzdur.) [İ. Neccar]

(Âlimler olmasaydı, insanlar helak olurdu.) [İ. Maverdi]

(Bilmediklerinizi salih âlimlerden sorup öğrenin.) [Taberani]

(Âlimin, insanlara üstünlüğü, Peygamberin ümmetine üstünlüğü gibidir.) [Hatib]

(Âlimler, benim ve diğer Peygamberlerin vârisleridir.) [Tirmizi]

Siz daha iyisini bilirsiniz
Sual: 
Bazı kimseler, (Siz, bu işin ehlisiniz, elbette bizden daha iyisini bilirsiniz, ama yanlış yapıyorsunuz, yanlış yazıyorsunuz) diyorlar. Bu samimiyetsizlik değil mi?
CEVAP
Evet, böyle gariplikler çok oluyor. Önce böyle yapmacık övgüler sıralayıp arkasından akıl vermek tuhaf oluyor.

Adam elifi görse mertek zanneder. (Siz bu işleri elbette bizden çok iyi bilirsiniz, biz âyetten hadisten anlamayız, ama şu âyete aykırı yazıyorsunuz) diyor. Herkes, haddini bilse, bilgisi dahilinde konuşsa yadırganmaz. Onun için, (Haddini bilmek gibi irfan olmaz) derler.

Sual: Din bilgilerinin öğrenilmesinde takip edilecek yol nasıldır, herkes doğrudan Kur’an veya hadisten öğrenebilir mi?
Cevap:
 Allahü teâlâ, Resûlullah efendimizi, Kur'ân-ı kerimi tebliğ etmek, öğretmek için gönderdi. Eshâb-ı kiram, Kur'ân-ı kerimdeki bilgileri Resûlullah efendimizden öğrendiler. Din âlimleri de, Eshâb-ı kiramdan öğrendiler. Bütün Müslümanlar da, din âlimlerinden ve bunların kitaplarından öğrendiler. Hadis-i şeriflerde;
(İlim hazinedir. Anahtarı, sorup öğrenmektir.)

(İlim öğreniniz ve öğretiniz!)

(İlim öğretmek günahlara kefarettir) buyuruldu.

Dinimizde ilim ve ilmin önemi

İlim öğrenmenin fazileti çoktur. Kur’an-ı kerimde meâlen, (Bilmiyorsanız, zikir ehline [ilim ehline, âlimlere] sorun) buyuruldu. (Enbiya 7) Âyet-i kerimedeki zikir, ilim demektir. Bu âyet-i kerime, bilmeyenlerin, âlimleri...

Devamını Okuyun...

Âlimin dindeki yeri

Anayasa da herkes içindir; ama kanunlar, tüzükler olmadan anayasa ile memleket idare edilebilir mi? Kanunları da ancak hukukçular anlayabilir. Hasta olan avukata değil doktora gider. İlmin, âlimin önemi nasıl inkâr edilebilir...

Devamını Okuyun...

İslam âlimi kime denir

Âlim, çok kitap okuyana, çok bilene, diploma sahibi olana değil; dinini doğru bilene, hakkı bâtıldan ayırabilene denir. Kıyamet yaklaştıkça ilim azalır, din adamlarına güvenilemez. İki hadis-i şerif meali: Kıyamete yakın ilim azalır cehalet artar...

Devamını Okuyun...

En iyi ve en kötü insanlar

Peygamberlerin vârisleri olan âlimlere dil uzatan, onları âlim oldukları için kötüleyen kimsenin imanı gider. Dinimiz ilme ve âlime büyük önem verir. Bize ilmi bildiren âlimlerdir. Hadis-i şerifte, (Âlimler, Peygamberlerin...

Devamını Okuyun...

Âlim övünmez

Genelde övünmek iyi değildir. Âlimin övünmesi de caiz değildir. Lokman suresi 18. âyet-i kerimesinde mealen, (Allah, kendini beğenip övüneni sevmez) byurulmaktadır. Övünmek, büyüklenmenin alametidir. Mümin suresinin...

Devamını Okuyun...

Âlimlere nasıl tâbi olunur

Âlimlere tâbi olmak, dört mezhepten birine uymak demektir. Asırlardan beri bütün İslam âlimleri, dört mezhepten...

Devamını Okuyun...

Fıkıh ilmi ve önemi

Konu ile alakalı olarak Mecmû'a-i Zühdiyye kitabında deniyor ki:
“Fıkıh kelimesi, Arapçada...

Devamını Okuyun...

Fetva vermenin mesuliyeti

Fetva, bir hususun dine uygun olup olmadığını, hangi fıkıh kitabının neresinden alındığını bildiren hüküm demektir...

Devamını Okuyun...

Peygamberimize inanmayan mümin olamaz

Allah’ın rahmeti, dünyada herkesedir. Ahirette, gayrimüslimlere zerresi yoktur. Allahü teâlâ, (Rahmetim her şeyi kaplamıştır) dedikten sonra...

Devamını okuyun...

İmam-ı a’zam bu ümmetin ışığıdır

İmam-ı a’zam Ebu Hanife hazretleri hakkında, meşhur ve muteber fıkıh kitaplarında çeşitli hadis-i şerifler bulunmaktadır...

Devamını Okuyun...

İnternet ve diğer yayın vasıtaları

İslamiyet ilerlemeye engel olmaktadır) sözü kuru bir iftiradan başka bir şey değildir. Çünkü İslamiyet, fende, sanatta ilerlemeyi emrediyor...

Devamını Okuyun...

Doğruyu yanlışı ayırmada ölçü

mam-ı Rabbani hazretleri buyurdu ki:
(Bir hükmün doğru veya yanlış olduğu Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiklerine uygun olup olmamakla anlaşılır...

Devamını Okuyun...

Maksatları âlimler köprüsünü yıkmak

Kusursuz kul olmaz" sözü doğrudur. Fakat "imam-ı Gazali, hata etmiştir, kitaplarında uydurma hadis vardır" sözü yanlıştır...

Devamını Okuyun...

Kötü âlimler, din iman hırsızlarıdır

Evet kıyamet alametidir. Bir hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Kötüler iyi, iyiler kötü gösterilmedikçe, kıyamet kopmaz.) [Harâiti]...

Devamını Okuyun...

Âlimin de kötüsü olur

Her âlim, Cennetlik demek değildir. Onlardan da Cehenneme giden olacaktır. Kur’anda, kötü âlimler, dilini sarkıtıp soluyan köpeğe...

Devamını Okuyun...

Gün günü arattırır

Asr-ı saadetten uzaklaştıkça insanların bozulacağını, iyi kimselerin çok azalacağını Peygamber efendimiz haber veriyor...

Devamını Okuyun...

Üstad ne demektir?

Üstad, ilim veya sanatta üstün olan kimse demektir. Bu bakımdan din büyüklerine, mezhep imamlarına ve hatta Peygamberlere de üstad denir...

Devamını Okuyun...

Kevseri ve Şah Veliyyullah

Evet ikisi de muteberdir. Farklı fikirleri olabilir. Bir âlimin ictihadı, öteki âlimin ictihadını nakzedemez, yani onu geçersiz hâle getiremez...

Devamını Okuyun...

Gerçek ve sahte âlimler

Ehl-i sünnet itikadında olmayan, iyi âlim olamaz. Dört hak mezhepte olmayan ve bu büyüklerden nakletmeyen yani kendi görüşünü dinin emri gibi bildiren kimseden, iyi âlim olamaz...

Devamını Okuyun...

Âlimler de insandır

Ehl-i sünnet itikadında olmayan, iyi âlim olamaz. Dört hak mezhepte olmayan ve bu büyüklerden nakletmeyen yani kendi görüşünü dinin emri gibi bildiren kimseden, iyi âlim olamaz...

Devamını Okuyun...

İlim öğrenen ve öğreten


Arapça Cennet lisanıdır. Arapça öğrenmek çok kıymetlidir, ibadettir, fakat ilim öğrenmek ayrı, dil öğrenmek ayrıdır...

Devamını Okuyun...

Bilmiyorum denir mi?

Ehl-i sünnet itikadında olmayan, iyi âlim olamaz. Dört hak mezhepte olmayan ve bu büyüklerden nakletmeyen yani kendi görüşünü dinin emri gibi bildiren...

Devamını Okuyun...

İlmi gizlemek

Evet, cevap vermemenin vebali büyüktür. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Bildiği hâlde cevap vermeyen âlimin, Kıyamette ağzına ateşten gem vurulur.) [Tirmizi]...

Devamını Okuyun...

Bilmemek özür olur mu?

Haram olduğunu bilmediği için (Bu haram değildir) diyen kâfir olmaz. S. Ebediyye kitabında, (Müslümanların çoğunun bildiği şeyleri bilmemek...

Devamını Okuyun...

Hatasız âlim kimdir?

Müctehid bir âlim, hata etmez) dense yanlış olmaz; çünkü birinin ak dediğine, ötekinin kara ...

Devamını Okuyun...

Müftünün sözü

Günümüzde müctehid müftü yoktur. Günümüzün müftüleri ancak, müctehidlerin, yetkili âlimlerin, fıkıh kitaplarında verdikleri fetvaları nakledebilir...

Devamını Okuyun...

Sözün sahibi önemli

Evet, ikisi de önemlidir. Söyleyenin mezhebi de önemlidir. Mesela, bir kitapta, (İmam arkasında Fâtiha okumak farzdır) diye okuduk...

Devamını Okuyun...

Âlimlere iftira

Evet, bu iftirayı yapanın, Müslümanlıktan hiç haberi yokmuş. Bilim dediği fen ilimleri, İslamî ilimlerin bir koludur...

Devamını Okuyun...

Hocasında hata aramak

Eğer hocasını gerçekten hoca biliyorsa, onda hata araması çok yanlış olur. Hocasını beğenmemek kişinin helâkine sebep olur...

Devamını oku...

Âlimin hatası olur mu?

Biz bilemediğimiz gibi, ictihad derecesine yükselmiş başka bir âlim bile bilemez, çünkü (İctihad ictihadla nakzedilemez) yani...

Devamını Okuyun...

Akıllı kimdir

Bu sözün ikinci kısmı yanlıştır. İslamiyet akıl dinidir. Hadis-i şerifte (Aklı olmayanın dini de yoktur) buyuruluyor...

Devamını Okuyun...

Akıl herkeste eşit mi?

Akıl herkeste eşit değildir. En yüksek akıl ile en aşağı akıl arasında binlerce derece vardır. Her işte ve hele dini işlerde akla güvenilemez...

Devamını Okuyun...

Aklın dinde önemi büyüktür

CEVAP
Tarih incelenirse, insanların kendi başlarına gittiklerinde, hep yanlış yollara saptıkları görülür. İnsan, kendini yaratan büyük kudret sahibinin var...

Devamını Okuyun...

Peygamber gönderilmeseydi

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Allahü teâlânın Peygamberler göndermesi...

Devamını Okuyun...

Akıl büyük nimettir

Selim olan akıl ile gerçekler görülür. Selim olan akıl ise ancak Peygamberlerde bulunur. Selim olmayan kendi aklımıza uyarsak...

Devamını Okuyun...

Akıl ve Mutezile

72 sapık fırkadan biri olan mutezile, aklı ön plana almış, aklın almadığı, Sırat köprüsü, kabir azabı, Cennette Allahü teâlâyı görmek gibi birçok hususu inkâr etmiştir...

Devamını Okuyun...

Akla olan ihtiyaç

Bu ne kadar yanlış bir görüş. Resulullahı ve âlimleri ölçü almamak Kur’an-ı kerimi kabul etmemek demektir...

Devamını Okuyun...

Din ne diyor o önemli

Bence sizce diye bir şey olmaz, o zaman insan sayısı kadar din olur. Din ne diyor o önemli...

Devamını Okuyun...

Ahmaklık nedir

Aklı hiç olmayana deli denir. Aklı olup da aklını kullanmayana veya kullanamayana ahmak denir. Ahmak, aklı az, görüşü kısa, basiretsiz...

Devamını Okuyun...

Doğruyu bulmak için güzel bir dua

Aklımıza uyarsak doğruyu bulmamız çok güç olur. Her fırkadaki insan, “Bu fırka doğru yolda” diyerek ona girmiştir...

Devamını Okuyun...

Aklın tefsiri

O yazı, Ondördüncü asrın müceddidi Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretlerinin (Aklın tefsiri) başlıklı yazısında geçiyor...

Devamını Okuyun...

Kadın, erkek ve akıl

Önce, aklın ne olduğunu bilmek gerekir. Cenab-ı Hak, aklı, hakkı bâtıldan, iyiyi kötüden, faydalıyı zararlıdan ayırt etmek için yaratmıştır...

Devamını Okuyun...

Akılla nakil çakışırsa

Evet, sözler muteberdir; fakat açıklamasını İslam âlimlerinin kitaplarından almak lazımdır. Selim aklın gösterdiği bir hakikat, hiç değişmez...

Devamını Okuyun...

Aklın bittiği yer

Bir saniyede, Mekke’den Kudüs’e oradan da göklere, cennete, cehenneme gidip geri gelmek aklen mümkün mü...

Devamını Okuyun...

İman ve akıl

Aklı olmayan kimse, zaten mükellef yani sorumlu olmaz, fakat bu ayrı bir konudur. Allahü teâlânın varlığını...

Devamını Okuyun...

Din kitabı okumak

Asla zarar vermez, aksine zihnin açılmasına ve aklın kuvvetlenmesine sebep olur... 

 Devamını oku...

Felsefe nedir

Felsefe = Philosophie, Yunanca “philos” [sevgi] ve “sofia” [hikmet] kelimelerinden meydana gelmiş...

Devamını okuyun...

İnanmak ihtiyaç mı?

Bazı felsefeciler (İnsanda tapma ihtiyacı vardır. Bunun için de, ateşe, güneşe, puta tapanlar olmuştur) diyorlar. İşin aslı ise şöyle...

 Devamını okuyun...

İslam felsefesi ve filozofu yoktur

İmam-ı Gazali hazretleri, kendi zamanındaki fıkıh âlimlerinin en üstünü idi. Şafii fıkıh kitapları, hep onun kitaplarından vesikalar vermektedir...

 Devamını okuyun...

Tasavvuf ve felsefe

Tasavvuf ehli, felsefeye bulaşmadı. (Kur’an-ı kerimi tam anlayabilmek ve hakiki müslüman olmak için Peygamber efendimizin yalnız emir ve yasaklarına değil...

Devamını okuyun...

Yunan felsefecileri

İmam-ı Gazâlî hazretleri, (El-münkızü mineddalâl) kitabında dinsizleri üçe ayırmıştır:..

Devamını okuyun...

Vehbi ilim ve ilham senet değildir

Vehbi ilmi tercih ederiz) demek çok yanlış bir düşünce ve harekettir. Çünkü dinde senet yalnız edille-i şeriyyedir:..

Devamını okuyun...

Dinde şahsi görüş olmaz

Dinde şahsi görüşlerin yeri yoktur. Dinde nakil esastır. Akla göre din olmaz. İslamiyet, nakle dayanan, selim akıl dinidir:..

Devamını okuyun...

İlim hocadan öğrenilir

Din kitaplarında deniyor ki:
İslam dini dört vesika ile bizlere gelmiştir. Bu dört vesikaya (Edille-i şerıyye) denir:..

Devamını okuyun...

Müslüman fen adamları

İslam dini, bütün yenilikleri emreden bir dindir. İşte bundan dolayı ilim adamlarına çok önem verilmiş:..

Devamını okuyun...

Fennin ilerlemesi ve dinimiz

Kesinlikle yanlıştır. İslami ilimler, (Akli ilimler) ve (Nakli ilimler) olmak üzere ikiye ayrılır:..

Devamını okuyun...

İslamiyet ilerlemeyi emretmiyor mu?

İslam dini, bütün yeniliklerin devamlı takip edilmesini ve her gün yeni şeyler keşfetmeyi, ilerlemeyi emreden bir dindir...

Devamını okuyun...

İslami ilimler ikiye ayrılır

Böyle konuşup yazanlar, ya dinimizi iyi bilmiyorlar veya mezhebi kabul etmiyorlar...

Devamını okuyun...





Dinimizin tecrübeye verdiği önem

Elbette anlardı ve daha iyisini de bilirdi. Ancak tecrübeye önem verilmesi için öyle buyurmuştur. (Dünya işlerini siz daha iyi bilirsiniz) demek...

Devamını okuyun...

Fen ve gelişmeler

Fen bilgilerine, sanata ve en modern harp silahlarını yapmaya uğraşmak, farz-ı kifayedir. Düşmanlardan daha çok çalışmamızı dinimiz emretmektedir...

Devamını okuyun...