Allah’tan başkası için hayvan kesmek

Allah’tan başkası için hayvan kesmek

Vehhabi Feth-ül mecid kitabında diyor ki:
(Allah’tan başkası için hayvan kesmek haramdır. Keserken, bu ümmetin münafıklarının yıldızlara yaklaşmak için yaptıkları gibi, Besmele ile kesse bile, mürted olurlar. Kestiklerini yemek helal olmaz. Zemahşeri diyor ki, ev satın alınca, yahut yeniden yaptırınca, cin çarpmasın diye hayvan kesmek de böyledir. İbrahim Meruzi diyor ki, sultan veya devlet adamları gelince, onlara yaklaşmak için hayvan kesmek haramdır. Çünkü, Allah’tan başkası için kesilmiş olur. Allah’tan başkası için yapılan adak hayvanları da haramdır. Ölüler için ve onlardan bereketlenmek için türbelere götürüp, türbe yakınlarındaki fakirlere dağıtılan yiyecek ve içecekleri de, Allah’tan başkası için nezir yapanlar ve putlar için, güneş, ay için, mezarlar için ve bunlar gibi adak yapanlar, Allah’tan başkası için yemin edenler gibi şirk yapıyorlar. Her şeyi Allah yapar. Ölü bir şey yapamaz. Öyle inanmaları küfürdür. İbni Nüceym, Bahr kitabında diyor ki, bu sapıklıklar, bir put olan Ahmed Bedevi’nin türbesinde çoktur.)
CEVAP
Önce bu kitabın put dediği Ahmed bin Ali Bedevi’nin hayatını kısaca bildirmek uygun görüldü. Şemseddin Sami beğ, Kamus-ül’a’lamkitabında diyor ki:
(Ahmed Bedevi hazretleri, Evliyanın meşhurlarından ve şeriflerdendir. Yani Hazret-i Hasan’ın soyundandır. Büyük dedesi, Haccac’ın zulmünden, Fas’a kaçmıştı. Kendisi hicretin 596 [m. 1200] yılında Fas’da doğdu. Yedi yaşında iken, babası ve kardeşleri ile Mekke’ye geldi. Hicri 633‘de, gördüğü rüya üzerine Irak’a ve Şam’a gitti. Sonra, Mısır’da Tanta şehrinde yerleşti. Çok kerametleri görüldü. Yüksek bir Veli olduğu anlaşıldı. Şöhreti her tarafa yayıldı. Ziyaretçileri ve talebesi binleri aştı. Hicri 675 de Tanta’da vefat etti.) 

Seyyid Davud bin Süleyman Bağdadi hazretleri, Eşedd-ül-cihad fi İbtal-i Da’vel-ictihad adındaki kitabında buyuruyor ki:
Allahü teâlâ için adak yapmak ve hayvan kesmek ve bunların etlerini fakirlere dağıtıp, sevaplarını Peygamberlere ve Evliyaya hediye etmek küfür, şirk olurmuş. Bunlara hemen cevap vermek lazımdır. Böyle söyleyenler mezhepsizdir. Bunlar, mezhep imamlarına, İslam âlimlerine uymuyorlar. Kendi kısa görüşleri ile, noksan akılları ile konuşuyorlar. Burada, önce onları red edeceğiz. Sonra İslam âlimlerinin bildirdiklerini yazacağız.

Bekara suresinin 270. âyet-i kerimesinde mealen, (Fakire verdiğiniz sadakaları ve yaptığınız nezirleri, Allahü teâlâ biliyor) ve Hac suresinin 29. âyetinde mealen, (Nezirlerini yerine getirsinler)buyuruldu. İnsan suresinin 7. âyetinde, (Onlar nezir ettiklerini yaparlar) buyurarak övmektedir.

Bu âyet-i kerimelerde, Allahü teâlâ, nezir edenleri bilirim diyor. Nezir edenleri övüyor. Nezirin, fakirlere nafaka olduğunu bildiriyor. 

Resulullah efendimize sordular: 
Bir erkek veya bir kadın, Mekke şehrinden başka bir yerde, deve kesmeyi nezir ediyor. Bu, cahiliyet zamanında, putların önünde kesilen deve gibi mi olur? Cevabında, (Hayır öyle olmaz, nezirini yerine getirsin! Allahü teâlâ, her yerde hazır ve nazırdır. Herkesin nasıl niyet ettiğini bilir) buyurdu. 

[Allahü teâlâ mekandan münezzehtir. (Allahü teâlâ her yerde hazır ve nazırdır) ifadesi mecazdır. Yani zamansız ve mekansız hiç bir yerde olmayarak hazır ve nazır demektir. (Birgivi vasiyetnamesi şerhi)]

Bu hadis-i şerif, sapık sözlere cevap olarak yetişir. Allah rızası için kesilmesi nezir edilen hayvanı, salih kimselerin mezarları yanında keserek, etini orada bulunan fakirlere dağıtmak ve sevabını o salih kimsenin ruhuna bağışlamak caizdir. Bir zararı yoktur. Allah rızası için kesilmesi adak yapılan hayvan elbette kesilecektir. Bu hayvanı kesmek, bir ibadettir. Etini fakirlere dağıtmak da, ayrı bir ibadettir. Bu her iki ibadetin başka başka sevapları vardır.

Vehhabinin, ölüler için adak yapılmasını ve mezar yakınında, Allahü teâlâ için hayvan kesmesini, puta tapmaya benzetmesi, müslümanlara büyük iftiradır. Bu sözünü, âyet-i kerime ile ve hadis-i şerif ile ispat etmesi lazımdır. Adak için, böyle bir ispat yapamıyor. Kâfirler için, müşrikler için gelmiş olan âyet-i kerimeleri müslümanlara bulaştırmaya kalkışıyor. Fıkıh âlimlerinin kitaplarında haram veya mekruh hatta caiz olduğu bildirilen şeyleri yazarak, küfürdür, şirktir, yaygarasını basıyor. Zaten, mezhep imamlarına, fıkıh âlimlerine kıymet vermiyor. Ehl-i sünneti aldatmak için, müslümanların gözünü boyamak için, işine gelen, çıkarına yarayan yerleri yazıyor. Halbuki, âyet-i kerimelerden ve hadis-i şeriflerden kendi anladığına uymaktadır. Bekara suresinin (Allah size ölü hayvan etini, kanı, domuz etini, Allah’tan başkası için kesilen hayvanı haram kılmıştır) mealindeki 173. âyet-i kerimeyi ileri sürüyor. Hep bu âyet-i kerimeyi koz olarak kullanıyor. Allahü teâlâdan başka niyet ile hayvan kesen kâfir olur, müşrik olur diyor. Bunun sözüne göre, bütün müslümanlar kâfir olmaktadır. Çünkü İslam memleketlerinde her gün yemek için milyonlarca hayvan kesiliyor. Bunların hiçbiri Allahü teâlânın rızası için, ibadet olmak için değil, ticaret için veya yemek için kesilmektedir. Allahü teâlâdan başkası için hayvan kesen müşrik olur diyen kimse, bunlara da mı müşrik diyor?

Başka yerlerde keserek, sevabını ölülerin ruhuna göndermek caiz olur diyorlar. Onlara göre, bunun da küfür ve şirk olması lazım gelir. Bunları Allah için kesiyoruz, etini fakirlere dağıtıp sevabını ölülerimize bağışlıyoruz diyorlar. Onlara deriz ki, Peygamber için ve Evliya için diyerek de bu niyet ile kesilmektedir. Bunlar için hayvan kesenin niyetinin bozuk olduğunu nereden anlıyorsunuz? Herkesin niyetini yalnız Allahü teâlâ bilir ve Onun haber verdiği kimse bilir. Başka kimse bilemez. İleri sürdükleri, yukarıdaki âyet-i kerimedeki İhlal kelimesi, bağırarak söylemek demektir. Cahiliye zamanında, putlara tapanlar, hayvan keserken Lat için ve Uzza için diyerek bağırırlardı. Müslümanlar, Bismillahi veya Allahü ekber diyerek keser. Yahut ikisini de söyleyerek Bismillahi Allahüekber diyerek keserler. Müşrikler, Allah adı yerine putların ismini söylerlerdi. Haram olan budur.

Hac zamanında, Mina’da kesilen yüzbinlerle hayvanı toprak altında bırakmaları, açlara, muhtaçlara dağıtmamaları ihlal olmaktadır. Böyle yapanların müşrik, kâfir olmaları icap eder. Yemek için, mesela misafir için hayvan kesmek, ihlal olmaz. Çünkü, İbrahim aleyhisselamın sünnetidir. Yemek için hayvan kesmek ihlal olsaydı, müşriklerin ihlalini İbrahim aleyhisselam elbet yapmazdı.

Evliya için, yani Allahü teâlânın sevdiği kulları için hayvan kesmeyi adamakta üç niyet bir arada düşünülmektedir: 
1- Hayvanı, Allahü teâlâ için kesmek. 
2- Etini ve başka şeylerini fakirlere dağıtmak. 
3- Her müslüman, hayvanını böyle adamaktadır. Böyle hayvan adamak, misafir için kesmekten daha iyidir. Çünkü, çok olur ki, misafir zengin olur. Sadaka alması caiz olmaz. Evet, devlet adamları ve sultan yahut beklenilen yolcu gelince, onlar için hayvan kesmek ve etini fakirlere dağıtmayıp, boş yere bırakmak, kâfirlerin putları için hayvan kesmesine benzemektedir. Bu da, Şafi’i mezhebinde haramdır.

Allame ibni Hacer-i Mekki’ye soruldu: 
Diri olan Veli için nezir yapmak caiz midir? Nezir olunan şeyleri o Veliye veya herhangi bir fakire vermek lazım mıdır? Ölmüş olan Veli için nezir yapmak caiz midir? Nezir olunan malı Velinin çocuklarına ve akrabasına, yahut onun yolunda bulunanlara, talebesine, hizmetçilerine vermek lazım mıdır? Mezar üzerine kabir, duvar, parmaklık, sıva gibi şeyler yapmak için nezir sahih olur mu?
CEVAP
Diri olan Veli için adak yapmak sahihtir. Adak olunan malı ona vermek vaciptir. Başka hiçbir yere vermek caiz olmaz. Ölmüş olan Veli için nezir yapmaya gelince, mal meyyitin olsun diye niyet edilirse, nezir bâtıl olur, sahih olmaz. Başka bir hayır için mesela, çocuklarına, talebesine, türbesindeki veya başka yerdeki fakirlere vermeyi, yedirmeyi niyet ederse, adak sahih olur. Niyet ettiği şeyleri vermesi vacip olur. Adak sahibi hiçbir şey niyet etmedi ise, zamanındaki müslümanların âdetlerine bakılır. Hemen her müslüman, ölü için nezirim olsun diyerek, yazdığımız yerlerden birine vermeyi ve sevabını ölüye bağışlamayı düşünmektedir. Adak yapan da, bu yerleşmiş, kökleşmiş âdetleri bildiği için, onlar gibi nezir etmiş olur. Vakıfda olduğu gibi, neziri sahih olur. Vakıfda, şartlarını söylemese, yerleşmiş âdetlerdeki şartlara göre vakfetmiş sayılmaktadır. Mezarların yapılması, sıvanması için yapılan nezirler bâtıldır. Fakat imam-ı İzra’i ve Zerkeşi ve başkaları buyurdu ki, Peygamberlerin, Evliyanın ve âlimlerin mezarlarını ve yırtıcı hayvanların, hırsızların ve düşmanların açmasından korkulan mezarları korumak için üzerlerine duvar, parmaklık gibi şeyler yapmak caizdir. Böyle faydalı şeyleri adamak sahih ve caiz olur ve iyi olur. Bunlar için vasiyet yapmak da böyledir. 

İbni Hacer-i Mekki’nin fetvası daha uzundur. Kitabımıza bu kadarı yetişir. Bu konuda Hayreddin-i Remli’nin de fetvaları vardır. Bu fetvaların aslı, imam-ı Rafi’inin Cürcan’daki kabri için yapılan adak üzerindeki yazılardır. İbni Hacer-i Mekki bunları Tuhfe kitabında ve fetvalarında uzun bildirmiştir. Şafi’i mezhebinde sözbirliği ile caizdir. 

[Hanefi mezhebindeki fıkıh kitaplarının en kıymetlilerinden olan Dürer ve Gurer kitabında Molla Husrev hazretleri, yemini anlatırken diyor ki:
Farz veya vacip olan ibadetlerden birine benzeyen ve namaz, oruç, sadaka, itikâf gibi başlıbaşına ibadet olan bir şeyi nezir edenin, bunu yapması lazım olur. Hasta ziyaret etmek, cenaze taşımak, camiye girmek, yol, çeşme, hastane, mektep, cami yapmak gibi, farz veya vacip cinsinden olmayan şeyler nezir edilmez. Bunlar nezir edilirse, yapılmaları lazım olmaz. Allah rızası için Receb ayında oruç tutayım demek gibi Mutlak nezir ve yolcum gelirse, Allahü teâlâ için sadaka vermek nezrim olsun demek gibi, istenilen bir şarta bağlanan Muallak nezir söylenince, şart hasıl olduğunda, nezir olunan ibadetleri yapmak vacip olur. Hadis-i şerifte, (Nezir olunanı yapmak lazımdır)buyuruldu. Hastalıktan kurtulursam, bir koyun kesmek nezirim olsun demek nezir olmaz ve koyunu kesmesi lazım gelmez. Allahü teâlânın rızası için bir koyun kesmek demek lazımdır. Allahü teâlâ için deyince, nezir olup, kesmesi lazım olur. Bin lira sadaka vermeyi, nezir eden kimsenin yüz lirası olsa, yüz lira vermesi lazım olur. Malı varsa, satıp bin lirasını sadaka verir. Şu yüz lirayı, şu günde falan fakire vermeyi nezir edip, başka yüz lirayı, başka günde, başka yerde, başka fakirlere vermesi caiz olur. 

İbni Abidin, nafile namazları anlatırken, (Nezir, bir şeyin husulüne mani olmaz) hadisini bildirerek, bundan, bir nafile namazı kılmadan önce, bunu şarta bağlı nezir etmenin yasak olduğu anlaşılıyor diyor. Çünkü nezir olunan namazın bir isteğe karşılık olmasını andırmaktadır. Buhari kitabını şerh edenler, bunun yasak olması, nezir olunan namazın, şart edilen şeyin hasıl olmasına tesir edeceğini sanan kimseler içindir dediler ise de, hadis-i şerif, nafilelerin mutlak nezir yapılarak kılınmasını da yasaklamaktadır diyor. Bundan anlaşılıyor ki, şarta bağlı yapılan nezir, ibadeti, şart edilen şeye karşılık yapmak değildir. Allahü teâlâya şükür olarak yapılmaktadır. Şükür secdesi yapmak gibidir. İbadet ile ve ibadetin sevabı hediye edilen salih kimsenin duası ile, Allahü teâlânın merhametini istemektedir.]

Maliki mezhebi âlimlerinden şeyh Halil’in (Muhtasar-ı Halil)i şerhinde diyor ki:
(Niyet ederek veya söyleyerek, Mekke’den başka bir yere, mesela Resulullahın veya bir Velinin kabrine, kesmek için deve, koyun gibi hayvan götürürse, bunları keser, etlerini fakirlere dağıtır. Bu kabirlere elbise, para, yemek gibi şeyler göndermek isterse, oradaki hizmet edenlere, zengin olsalar bile, dağıtmayı niyet etti ise, onlara gönderir. Eğer sevabını onlara bağışlamayı niyet etti ise, bunları kendi memleketinde fakirlere dağıtır. Hiçbir şey niyet etmedi ise, yahut niyetini bildirmeden kendisi öldü ise, memleketindeki âdete göre olur.) 

Peygamberler ve Veliler için hayvan kesmeyi adamak, Allahü teâlânın rızası için keserek sevabını bunlara bağışlamak demektir. Hadis-i şerifte, (Allah’tan başkası için hayvan kesene Allah lanet eylesin)buyuruldu. İbni Teymiye’nin talebesi ibni Kayyım-i Cevziyye Kitab-ül-Kebair kitabında ve imam-ı Zehebi, Kebair kitabında ve ibni Hacer-i Mekki, Zevacir kitabında, bu hadis-i şerifi açıklıyorlar. Allahü teâlâdan başkası için kesmek demek, keserken, seyyidim, filan Veli için demektir diyorlar. Kâfirler de keserken putun ismini söyleyerek kesiyorlar. Allahü teâlânın ismi yerine başka isimler söyleyerek kesmek böyledir. İmam-ı Nevevi, Ravda kitabında diyor ki, (Beytullah olduğundan dolayı, Kâbe için diyerek kesmek ve Resulullah olduğundan dolayı, Peygamber için diyerek kesmek caizdir. Mekke’ye veya Kâbe’ye hediye göndermek de böyledir.)

Sultan veya devlet adamları gelince, onların gözüne girmek için hayvan kesmenin haram olduğunu yukarıda bildirmiştik. Bunlar geldiği zaman, sevinerek kesmek ve çocuğu dünyaya gelince, sevinerek kesmek veya kızmış birinin gönlünü almak için kesmek caizdir. Gönlünü almak başkadır, gözüne girmek başkadır. Put için kesmek, büsbütün başkadır. Cin için kesilen kurbanlara gelince, Allah için keserek, Allah’ın, böylece cinden korumasını düşünmek caizdir. Böyle düşünmeden kesmesi haramdır.

Görülüyor ki, İslam âlimleri, her şeyi cevaplandırmışlar, kimsenin bir şey söylemesine ihtiyaç bırakmamışlardır. Herkes aradığını kitaplarda bulmuşlardır. Bir ahmak ve cahil kimse ortaya çıkarak, müslümanları parçalamak, bölücülük yapmak ve İslam âlimlerini kötülemek ve hak yolunda çalışanları gözden düşürmek için, bozuk fikirler yayarsa, bunun sapık veya zındık olduğu anlaşılır. Aklı olan kimse, buna inanmaz ve aldanmaz. Deccal’ın askerleri gibi olanlar, ancak o ahmaka inanacaklardır. Her doğruya eğri, her güzele çirkin diyeceklerdir. (Eşedd-ül-cihad)

Vehhabilik nedir

Vehhabiliği kuran, Mehmed bin Abdülvehhabdır. İngiliz casuslarından, Hempher’in tuzağına düşerek, ingilizlerin (İslamiyet’i imha) etmek çalışmalarına alet oldu...

Devamını oku...

İngiliz Casusunun İtirafları (Özet)

Vehhabiliği kuran, Mehmed bin Abdülvehhabdır. İngiliz casuslarından, Hempher’in tuzağına düşerek, ingilizlerin (İslamiyet’i imha) etmek çalışmalarına alet oldu...

Devamını oku...

Selefiyecilik nedir

Selefiyecilik, vehhabiliğin kamufle adıdır. Vehhabiler, bu isim altında kendilerini gizliyorlar. Hatta kendilerine hakiki ehl-i sünnet anlamında Ehl-i sünneti hassa diyorlar...

Devamını oku...

Selefiyecilerin gerçek yüzü

[Mezhepsizler isimli kitaptan] 
S. Uludağ – F. Kavukçu 
İkisinin müşterek yazdığı (Kelam Dersleri) kitabında deniyor ki: 

Devamını oku...

Selef-i salihîn ve Selefîlik

Hayır, hiçbir ilgisi yoktur. Selefîlik, Vehhabiliğin kamufle ismidir. (Sözünde sağlamdır) ile (Sözde sağlamdır) ifadeleri birbirine benzese de mânaları çok farklıdır...

Devamını oku...

Tevhidin aslı Amentü’ye inanmaktır

İmam-ı a’zam Ebu Hanife hazretleri buyuruyor ki: 
Tevhidin aslı, Amentü’ye inanmaktır. Allahü teâlâ, insanları kâfir veya mümin olarak değil, bu ikisinden hâli olarak yaratmış, sonra onlara emirlerini ve yasaklarını bildirmiştir...

Devamını oku...

Amel imandan parça değildir

Hayır, kâfir olmaz. Amel imandan bir parça olsaydı, her günah işleyen kâfir olurdu. Hiç müslüman kalmazdı...

Devamını oku...

İman azalıp çoğalmaz

Abdülgani Nablüsi hazretleri buyuruyor ki:
İman, Muhammed aleyhisselamın Allahü teâlâ tarafından getirdiği emir ve yasakların hepsine kalbin inanması ve inandığını dil ile söylemesi demektir...

Devamını oku...

Beden ölse de ruhlar ölmez

Vehhabiler diyor ki: (Resulullahın ve Evliyanın ruhlarından şefaat isteyen, bunların mezarını ziyaret edip, bunları vesile ederek dua eden kâfir olur...

Devamını oku...

Kabirde nimet veya azap var

Kabirde, hem ruha, hem de bedene nimet ve azap vardır. Buna, böylece inanmak lazımdır. İmam-ı Muhammed bin Hasen Şeybani, Akaid-i Şeybaniyye manzumesinde, (Kabir azabı vardır...

Devamını oku...

Herkesi kabir sıkar

Elbette vardır. Kabir azabı ve kabrin sıkmasına inanmayan bid’at sahibi olur. Hakkında hadis olsa da, olmasa da, kabir azabına inanmam diyen dinden çıkar...

Devamını oku...

Ruh ölmez, ölü işitir

Bunlar vehhabilerin ve bunlara aldanan bazı mezhepsizlerin iddialarıdır.
Şirk demek büyük hatadır. Çünkü ruh ölmez. Ruh [can] bedenden ayrı bir varlıktır...

Devamını oku...

Mümin ve kâfir her ölü işitir

Bunlar vehhabilerin ve bunlara aldanan bazı mezhepsizlerin iddialarıdır.
Şirk demek büyük hatadır. Çünkü ruh ölmez. Ruh [can] bedenden ayrı bir varlıktır...

Devamını oku...

İşittirmek kabul ettirmek demektir

Mecazı bilmiyorlar. Bu konudaki birkaç âyet-i kerime meali şöyledir:
(Savaşta öldürülenleri siz değil, Allah öldürdü. Attığın zaman da, sen değil, Allah attı.) (Enfal 17)...

Devamını oku...

Ölüden yardım istemek şirk mi?

Hâşâ öyle değildir. Bu şefaat ve yardım, Allah’ın yaratıcılığını inkâr etmek değildir...

Devamını oku...

Dua doğru ama ağız yanlış

Ruhun var olduğuna herkes inanıyor. Ruhun ölmediğine biz müslümanların inandığı gibi vehhabiler de inanıyor. Çünkü buna inanmamak insanı, tekrar dirilmeyi inkâra yol açar...

Devamını oku...

Selefiyeciler kör ve sağır mı?

İngiliz Casusunun itiraflarına göre, selefiyeciler [vehhabiler] dinimizi İngilizlerden öğrenmiştir. İngilizlerin kurdurduğu dinde böyle iddiaların olması yadırganmamalıdır...

Devamını oku...

Şehitler ve âlimler

Herhangi bir Müslüman bile şehit olabilir. Hadis-i şerif meali: 
(Allahü teâlâdan sıdk ile ihlas ile şehitlik isteyen, yatağında ölse de, şehittir.) [Müslim]...

Devamını oku...

Resulullaha selam vermek

Elbette işitir. Resulullah efendimiz, kıyamete kadar dünyadaki her müslümanın her mescide girişlerinde kendisine salevat okumalarını istemekte ve ben salevatlarınızı işitirim buyurmaktadır...

Devamını oku...

Vefat eden velinin tasarrufu

Her velinin tasarrufu görülebilir. Ebu Abdullah el-Kureşi hazretleri buyuruyor ki:
(Vefatlarından sonra kabirde, kerametleri ve tasarrufları devam eden Evliyadan dördünü gördüm...

Devamını oku...

Ruhların hazır olması

Evet, tekfir yani birine kâfir demek, iki başlı oka benzer. Karşı taraf kâfirse saplanır kalır onda, kâfir değilse, döner gönderene saplanır yani onu kâfir eder. 

Devamını oku...

İşitenlere selam

Elbette işitmeyene selam verilmez, onlara hitap edilmez. Demek ölüler işitiyor ki, onlara selam veriliyor ve hitap ediliyor. Resulullah efendimiz lüzumsuz iş yapar mı?... 

Devamını oku...

Ruhların iş yapması

Evliya zatların ruhlarının gelip savaştıkları ve insanlara yardım ettikleri çok görülmüştür. İşte vesikalar:
Abdülhakîm Arvâsî hazretleri buyuruyor ki...

Devamını oku...

Allah yolunda ölmek

Dedikleriniz çok doğrudur. Elbette, şehitlerin ruhu ölmez de, âlemlere rahmet olarak gönderilen Resulullah'ın ruhu ölür mü? Ruh ölmez, kâfirlerin ruhu da ölmez...

Devamını oku...

Peygamberlere ölü denmez

Peygamberlere ölü demek âyet-i kerimelere ve hadis-i şeriflere aykırıdır.
Demagoji yapıp, (Peygamber ölü olduğu için yardım edemiyor, diri olsa yardım eder, milletin hâlini düzeltirdi) diyen süper sapığa soruyoruz...

Devamını oku...

Müslüman mezarlığına defnedilmek

Bu, kendilerine Selefî diyen Vehhâbîlerin inancıdır. Evliyalığa inanmadıkları hâlde, evliya kabri demeleri, art niyetlerini gizlemelerinden kaynaklanmaktadır. Kâfir elbette azaptan kurtulmaz...

Devamını oku...

Ölüden yardım istemek ve şefaat

Kabir ziyareti caiz olduğu gibi, Enbiya ve evliyanın kabirlerine gidip, onların hürmetine dua etmek ve onlardan yardım istemek de caizdir. Vehhâbîler ise buna şirk diyerek Ehl-i sünnet Müslümanlarını kâfir olmakla suçluyorlar...

Devamını oku...

Resulullah efendimizin şefaati

Bütün Ehl-i sünnet âlimleri, ittifakla, hepsi şefaati kabul etmişlerdir. Sadece nakilden çok akla tâbi olan Mutezile denilen sapık bir fırka ve Vehhabiler şefaati inkâr etmiştir...

Devamını oku...

Diğer insanların şefaati

Allahü teâlânın rahmeti o kadar çok ki, Peygamber, âlim, evliya, şehit gibi üstün kimseler haricinde, bazı müslümanlara da şefaat izni verecektir...

Devamını oku...

Peygamber hakkı için dua etmek

Elbette caizdir. Çünkü Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Üzerimize hak oldu ki, müminlere yardım ederiz.) [Rum 47]...

Devamını oku...

Müminler için dost ve şefaatçi var

Delilleri yoktur. Misyonerler ile onların oyununa gelenler, kâfirlere şefaat olmadığını ve putların şefaat edemiyeceğini bildiren âyetleri ele alıp, (Peygamber de, melek de şefaat edemez) diyorlar...

Devamını oku...

Hacer-ül esved put değildir

Delilleri yoktur. Misyonerler ile onların oyununa gelenler, kâfirlere şefaat olmadığını ve putların şefaat edemiyeceğini bildiren âyetleri ele alıp, (Peygamber de, melek de şefaat edemez) diyorlar...

Devamını oku...

Hacer-ül esved put değildir

Canlıyı konuşturan ve bazılarına şefaat yetkisi veren Allahü teâlâ, hayvanları ve cansızları konuşturamaz mı? Onlara şefaat yetkisi veremez mi? Kur'an-ı kerimde de canlı-cansız her varlığın tesbih ettiği bildiriliyor...

Devamını oku...

Şefaat istemek

Şefaat istemeye şirk demek, İslam düşmanlarının bir iftirasıdır. Bir hadis-i şerif:
(Kıyamette ilk şefaat eden ben olacağım.) [Müslim] Eshab-ı kiram da, Peygamber efendimizden şefaat talep etmiştir...

Devamını oku...

Şefaati inkâr etmek

Elbette, şefaat ederler. Birkaç âyet-i kerime meali:
(O gün, kimse şefaat edemez. Ancak Rahman olan Allah’ın izin verdiği ve sözünden hoşlandığı kimse şefaat eder.) [Taha 109]...

Devamını oku...

Şefaat inkâr edilemez

Hayır, Ehl-i sünnet olup da şefaati inkâr eden tek bir âlim yoktur. Olması da mümkün değildir. Bütün müfessirler, muhaddisler ve fakihler gibi, dört mezhep imamı da şefaatin hak olduğunu bildirmişlerdir...

Devamını oku...

Şefaati inkâr eden sapık

(İnkâr etmiyorum) derse, şu âyet-i kerime için ne diyor?
(Sadece Allah’ın dilediği ve razı olduğu kimselere şefaat etmesi için izin verilen, göklerde nice melekler vardır.) [Necm 26]..

Devamını oku...

Âlemlerin rahmet ve uyarıcısı

O, ilah değildi, elbette beşer idi, ama “Seyyid-ül-beşer” idi, bütün insanların efendisi idi. Hiç kimse Onu Allahü teâlânın övdüğü kadar övemez. Bu övgüden de ancak başka dinde olan rahatsız olur...

Devamını oku...

Resulullahı anmak ibadettir

Mevlid, doğum zamanı demektir. Mevlid gecesi, Rebiul-evvel ayının 11. ve 12. günleri arasındaki gecedir. Peygamber efendimizin doğum günü, bütün Müslümanların bayramıdır...

Devamını oku...

Resulullahı övmek şirk değildir

Resulullahı, Allahü teâlâ övmüştür. Bu övgüden ancak Allah’ı sevmeyen rahatsız olur. Kendisi de, kendisini överek, Allahü teâlânın kendisine ihsan etmiş olduğu nimetleri saymıştır...

Devamını oku...

Aşırı sevmek ne demektir

Âyet ve hadisten çıkarılan mana yanlıştır. Bunları incelersek, yanlışlıkları kolayca meydana çıkar. Tefsirlere bakıyoruz. (Ey kitap ehli aşırı gitmeyin) demek, (Peygambere Allah veya Allah’ın oğlu demeyin) demektir. (Kurtubi)...

Devamını oku...

Seyyidinâ ve Mevlânâ

Bunlar, kurucularına körü körüne bağlı oldukları için, onun sözüne uyarak, (Resulullah’a efendi denmez) diyorlar. Hâlbuki bunun hiç mahzuru olmaz. Bazı kelimelerin birkaç mânâsı olur...

Devamını oku...

Kabir ziyareti dinimizin emridir

Vehhabiler diyor ki: (Resulullahın ve Evliyanın ruhlarından şefaat isteyen, bunların mezarını ziyaret edip, bunları vesile ederek dua eden kâfir olur. Kabirde olandan işitmeyenden dua istemek şirktir... 

Devamını oku...

Kabri şerifi ziyaretin önemi

Hadis-i şerif şöyledir:
(Evlerinizi [ibadet etmeyerek] kabre çevirmeyin ve kabrimi bayram yeri yapmayın! Bana salevat getirin. Nerede salevat getirirseniz, bana bildirilir.) [Ebu Davud]...

Devamını oku...

Kabir ziyareti nasıl olur

Ölümü hatırlamak, ölüden ibret almak ve ahireti düşünmek için kabir ziyaret etmek sünnettir. Kendisinin de aynı hallere düşeceğini hatırına getirir...

Devamını oku...

Türbeden şifa beklemek

Şifayı veren Allahü teâlâdır. Türbeden şifa beklenmez; ancak orada yatan evliya vasıtasıyla dua etmek ve onlardan yardım istemek gerektiğini Peygamber efendimiz bildirdi...

Devamını oku...

Ölü ziyareti

Öyle kimselerin sözlerinin hiç kıymeti yoktur. Nakli esas almayanların sözleri geçersizdir. Kabir ziyaretini caiz görmemek, Ehl-i sünnet itikadına aykırıdır...

Devamını oku...

Türbe yapmak caizdir

Vehhabiler diyor ki:
(Mezarlar üzerine türbe yapmak ve türbelerde namaz kılmak ve orada hizmet ve ibadet edenlere kandil yakmak ve ölülerin ruhlarına sadaka adamak, caiz değildir...

Devamını oku...

Mucizeyi kerameti yaratan Allah’tır

Mucizeyi de kerameti de yaratan Allahü teâlâdır. Bunu inkâr eden kâfir olur.
Mucize, peygamber olduğunu söyleyen kimsenin, doğru söylediğini bildiren şeydir...

Devamını oku...

Vehhabilerin dini, kitabı başka mı?

Vehhabiliği İngilizler kurdurmuştur. Dolayısıyla bunlar dinimizi İngilizlerden öğrendikleri için böyle yanlış veya maksatlı konuşmalarının sebebini iyi anlamak lazım. Şimdi bu hususu kısaca açıklayalım...

Devamını oku...

Mirac mucizesi

Mutezile fırkası, vehhabiler ve bazı bid’at ehli, Peygamber efendimizin bir anda, Cenneti, Cehennemi ve daha birçok yerleri gezip gelmesine akıl erdirememiş, inkâr etmiştir...

Devamını oku...

Kur’an-ı kerim efsane değildir

Mutezile fırkası, vehhabiler ve bazı bid’at ehli, Peygamber efendimizin bir anda, Cenneti, Cehennemi ve daha birçok yerleri gezip gelmesine akıl erdirememiş, inkâr etmiştir...

Devamını oku...

Hazret-i Nuh’un gemisi

Misyoner, Allahü teâlânın kudretine ve mucizeye, keramete inanmadığı için böyle saçmalıyor. Binlerce yıl önce ölmüş insanları Allahü teâlâ diriltmeyecek mi? Kemikleri diriltip insan yapan Allahü teâlâ, insanları 300 veya beş yüz sene uyutamaz mı? Allah’ın kudretinden şüphe edilir mi hiç?...

Devamını oku...

Şeytanın tasarrufuna inanıyorlar da

İnsanların üstünlerinin, yani Peygamberlerin, meleklerin üstünlerinden daha yüksek olduklarını, bu vehhabi kitabı da yazmakta, meleklerin tasarruf ve tesirlerine inanmakta, fakat Allahü teâlânın...

Devamını oku...

Veli, keramet, mürşid ne demektir

İkinci binin müceddidi imam-ı Rabbani hazretlerinin Mektubat kitabının çeşitli mektuplarından alarak aşağıda bildirelim...

Devamını oku...

Vesile arayın

Etkisi kesin olan sebeplere yapışmak farzdır. Mesela, Allahü teâlânın rızasına, sevgisine kavuşmak için, dine uymak ve dua etmek emrolundu. Diğer sebepler ve tesirleri açıkça bildirilmediği için, bunlara uymak sünnet oldu...

Devamını oku...

Allahü teâlânın bu ümmete ikramı

Kerameti inkâr etmek, İslamiyet’ten haberi olmamayı ve çok cahil olmayı açıkça göstermektedir. Eshab-ı kiram hiç keramet göstermedi demek de, alçakça ve çok çirkin bir yalandır...

Devamını oku...

İsrailiyatçıların hezeyanı

Vehhabiler ve bazı mezhepsizler, evliyanın kerametine inanmadıkları için, bu menkıbeleri hangi âlim bildirirse bildirsin inanmıyorlar...

Devamını oku...

Mucize-Keramet-Firaset-İstidraç-Sihir

Harika, enbiyadan meydana gelirse mucize, evliyadan hasıl olursa keramet, müminlerde olursa firaset, fâsıklarda görülürse istidraç, kâfirlerde olana da sihir denir. Birer örnek verelim...

Devamını oku...

Firavun’un çürümeyen cesedi

Mucizeye, keramete inanmayan kimseler çoğalıyor. 19’culardan biri, (Mısırlılar, özel mumyacılık bilgisiyle Firavunların cesedini mumyalayarak korumuşlardır...

Devamını oku...