Peygamber hakkı için dua etmek

Peygamber hürmetine veya Peygamber hakkı için diye dua etmek caiz midir?

CEVAP
Elbette caizdir. Çünkü Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Üzerimize hak oldu ki, müminlere yardım ederiz.) [Rum 47]

(Allahü teâlâ kullarına merhamet etmeyi kendisine lazım kıldı.) [Enam 12]

Muteber kitaplarda buyuruluyor ki:
Bu âyet-i kerimeler merhamet ve ihsan ederek, sevdiklerine haklar verdiğini göstermektedir. (İbni Abidin, Hadika, Dürer ve Gurer)

(Peygamberin hakkı için demek, Onun peygamberliği haktır demek olur. Peygamber efendimiz de, bu niyet ile (Peygamberin Muhammed hakkı için) demiş ve harplerde Allahü teâlâdan, Muhacirlerin fukarası hakkı için yardım dilemiştir. İslam âlimlerinden (Senden istedikleri zaman verdiğin kimseler hakkı için) ve (Muhammed Gazalinin hakkı için) gibi dualar yapanlar ve kitaplarına yazanlar çok olmuştur.) (Hısn-ül-hasin) kitabı böyle dualarla doludur. (Berika, Faideli Bilgiler)

Ölü veya diri, Peygamber ve Evliya hürmeti için dua etmek caizdir. (Bezzaziyye)

Peygamber efendimiz (Allahümme inni es’elüke bihakkıssailine aleykeYa Rabbi, senden isteyip de, verdiğin kimselerin hatırı için, senden istiyorum!) der ve Böyle dua ediniz buyururdu. (İbni Mace)

Resulullah efendimiz, Hazret-i Ali’nin annesi Fatıma’yı kendi mübarek elleri ile mezara koyunca (İgfir li ümmi Fatımate bint-i Esed ve vessialeyha medhaleha bi-hakkı Nebiyyike vel Enbiyaillezine min kabli inneke erhamürrahimin) buyurdu. (Taberani, İbni Hibban, Hakim, İ.Süyuti) [(Ya Rabbi, annem Fatıma bint-i Esedi mağfiret eyle, günahlarını af eyle! İçinde bulunduğu yeri genişlet! Peygamberinin hakkı için ve benden önce gelmiş, Peygamberlerin hepsinin hakkı için bu duamı kabul et! Sen, merhametlilerin en merhametlisisin) demektir.]

Buradaki hak kelimesi, hürmet, kıymet demektir. Sevdiklerine verdiği kıymetli dereceler hatırı için istemektir. Bu duada, dileğin kabul edilmesi için, Muhammed aleyhisselamı vesile etmesi emir olunmaktadır.

Eshab-ı kiramın büyüklerinden Osman bin Huneyf bildiriyor ki:
İyi olması için dua isteyen bir a’maya, abdest alıp, iki rekat namaz kılmasını, sonra (Allahümme inni eselüke ve eteveccehü ileyke bi-Nebiyyike Muhammedin Nebiyyirrahme, ya Muhammed inni eteveccehü bike ila Rabbi fi haceti-hazihi, li taktıye-li, Allahümme şeffihü fiyye) okumasını emretti. (Merakıl-felah,Tahtavi, Nimet-i İslam, Şifa üs-sikam, Nur-ül-İslam, Dürer-üs-seniyye)
Bu duayı ona Resulullah öğretti. Kendisi dua etmedi. Onun teveccüh eylemesini, yalvarmasını, Resulullah ile istigase etmesini, dilediğinin böyle hasıl olmasını arzu buyurdu. (Faideli Bilgiler)

Eshab-ı kiram, bu duayı hep okurdu.

Enbiya ve evliyayı vesile ederek dua etmelidir. (Hısn-ül-hasin, Şir’a şerhi)

İbni Hacer hazretleri, Cevher-ül-munzam kitabında buyuruyor ki:
Ehl-i sünnet âlimleri bildiriyorlar ki: Resulullah ile her zaman tevessül etmek çok iyidir. Yaratılmadan önce ve yaratıldıktan sonra, dünyada da, ahirette de, Onunla tevessül olunur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
Âdem aleyhisselam, (Muhammed aleyhisselamın hakkı için beni affet!) diye dua etti. Allahü teâlâ ise, (Onu henüz yaratmadım. Nereden bildin?) buyurdu. Hazret-i Âdem de, (Arşta "La ilahe illallah Muhammedün Resulullah" yazılı olduğunu gördüm. Anladım ki, şerefli isminin yanına ancak en çok sevdiğinin ismini layık görürsün) dedi. Allahü teâlâ da buyurdu ki: (Ya Âdem, doğru söyledin. O bana insanların en sevgilisidir. Onun hürmetine dua ettiğin için seni affettim. Eğer O olmasaydı, seni yaratmazdım.)[Taberani, Hakim]

Burada Muhammed aleyhisselamın hakkı demek, Allahü teâlânın Onu çok sevmesi, Ona çok kıymet vermesi demektir. Allahü teâlânın Ona ihsan ederek, Onun için kendi üzerinde tanıdığı hak demektir. Bunun gibi, bir hadis-i şerifte, kulların Allahü teâlâ üzerindeki hakkı nedir? diye soruldukta, (Burada hak demek, lazım olan şey demek değildir) buyuruldu. Çünkü, Allahü teâlânın hiçbir şeyi yapması lazım, vacib değildir. Dilerse yapar, dilerse yapmaz. Allahü teâlâdan Resulullah hakkı için bir dilekte bulunmak, Resulullah için istemek değildir. Allahü teâlâ Resulünü çok sevdiğini, Ona yüksek mertebe verdiğini bildiriyor. İşte bu sevginin, bu yüksek derecenin hakkı, yani hürmeti, kıymeti için, Allahü teâlâdan istenilmektedir. Allahü teâlânın, Resulüne olan ikramlarından, ihsanlarından biri de şudur ki, yani Onun hakkı için, Onun yüksek derecesi için yapılan duaları kabul buyurur. (Faideli Bilgiler)

Allahü teâlânın sevdiği kullarına ve her şeyden önce Peygamberlerin efendisi olan Muhammed aleyhisselama tevessül etmenin, onlardan şefaat istemenin caiz olduğunu gösteren âyet-i kerimelerden biri de, Bekara suresinin 89. âyet-i kerimesidir. Hadis âlimleri, sözbirliği ile bildiriyorlar ki, bu âyet-i kerime, Hayber Yahudileri için gelmiştir. Cahiliyye zamanında, yani Resulullahdan önce, bu Yahudiler, (Esed) ve (Gatfan) kabileleri ile savaş ediyorlardı. Savaş ederken, (Ya Rabbi, ahir zamanda göndereceğin Peygamber hakkı için, bize yardım et) diyerek yalvarıyorlardı. Ahir zaman Peygamberini vesile ederek, zafer kazanıyorlardı. Fakat, Resulullah gelip, İslamiyet'i bildirince, kıskandılar, inat ettiler, inanmadılar.

Vehhabilerin allame deyip müctehid bildikleri ibn-ül-Kayyımı Cevziyye Bedayi-ul-Feraid kitabında diyor ki:
Yahudiler, cahiliyye zamanında komşuları olan Araplarla savaş ederlerdi. Resulullah dünyaya gelmeden önce, Onun mübarek vücudu ile Allahü teâlâdan yardım isterlerdi. Allahü teâlâ, onlara yardım eder, galip gelirlerdi. Resulullah, dünyaya gelip, İslamiyet'i yaymaya başlayınca, inanmadılar, kâfir oldular. Dünyaya gelmeden önce inanmamış olsalardı, Onun sebebi ile yardım istemezlerdi.

Beydavi tefsirinin bazı açıklamalarında, Sadeddin-i Teftazani’den şöyle nakil olunuyor:
Resulullahın mübarek ismini söyleyerek yardım istiyorlardı. Mübarek ismini, şefaatçi ediniyorlardı.

Salih ve zahid âlimlerden Takıyyuddin Husni, Mevlid-ün-nebi kitabında diyor ki:
Bir Müslüman, Resulullahın iyi huylarını, yumuşaklığını, affını ve sabrını öğrenince, Onun Allahü teâlâ yanındaki kıymetini, üstünlüğünü anlayıp, her işinde Onu vesile eder. Çünkü O, şefaatçidir. Allahü teâlâ, Onun şefaatini reddetmez. Allahü teâlânın sevgilisidir. Onu vesile kılarak, Onu şefaatçi ederek istenilenleri, Allahü teâlâ verir. Allahü teâlâ, bunu Kur'an-ı kerimde bildiriyor ve Evliyasına ilham ediyor. Onun ve bütün Müslümanların düşmanı olan bile, Onu vesile kılarak, istediklerine kavuştuklarını haber veriyor. Onu çok sevdiği, çok üstün yaptığı için, Onların dileklerini verdim buyuruyor.

Abdullah ibni Abbas hazretleri buyuruyor ki:
Muhammed aleyhisselamın Allahü teâlâ yanındaki kıymetine, şerefine ve üstünlüğüne bakınız ki, Onu vesile eden kâfirlerin bile duasını kabul buyurmaktadır. Yahudilerin, O sevgili Peygambere en büyük düşman olacaklarını ve O yüce Peygamberi çok inciteceklerini bildiği halde, Onu vesile ederek yaptıkları duaları kabul buyururdu. Dünyayı teşrif etmeden önce, şerefi, şefaati böyle olunca, âlemlere rahmet olarak gönderildikten sonra, Onu vesile ve şefaatçi etmenin suç olacağını, hangi akıllı, insaflı kimse iddia edebilir? Buna inanmayanların Yahudilerden daha kötü oldukları anlaşılmaktadır. (Müslimana Nasihat)

(Peygamber hakkı için, ölü diri bir veli hakkı için dua etmek mekruhtur. Çünkü, kimsenin Allahü teâlâ üzerinde hakkı yoktur) diyenler çıkmışsa da, böyle dua etmek, (Ya Rabbi, onlara vermiş olduğun hak için) niyeti ile caiz olduğu yukarıda bildirildi.

Peygamberin, evliyanın hatırı için dua
Sual: Peygamberin veya evliyanın hatırı, hürmeti için diyerek, Allahü tealaya dua etmek, dileklerini bu şekilde istemek, dinimizce uygun mudur?

Cevap: Konu ile alakalı olarak Berîka kitabında diyor ki:
“Peygamberin, velinin hakkı için demek, Onun nübüvveti haktır, vilâyeti haktır demek olur. Peygamber efendimiz de, bu niyet ile 'Peygamberin Muhammed hakkı için' demiş ve harplerde Allahü teâlâdan, Muhacirlerin fakirleri hakkı için yardım dilemiştir. İslâm âlimlerinden 'Senden istedikleri zaman verdiğin kimseler hakkı için' gibi dualar yapanlar ve kitaplarına yazanlar çok olmuştur.” Hısn-ül-hasîn kitabı böyle dualarla doludur. Hazret-i Ömer’in haber verdiği hadis-i şerifte;
(Âdem aleyhisselam yanıldığı zaman, "ya Rabbî! Muhammed aleyhisselam hakkı için beni affet" dedi. Allahü teâlâ da, "Muhammed'i daha yaratmadım. Onu nasıl tanıdın?" dedi. "Ya Rabbî! Beni yaratıp ruhundan bana ihsan edince, başımı kaldırdım. Arş'ın eteklerinde, 'Lâ ilâhe illallah Muhammedün resulullah' yazılmış olduğunu gördüm. Sen isminin yanına, en çok sevdiğinin ismini yazarsın. Bunu düşünerek Onu çok sevdiğini anladım" dedi. Allahü teâlâ da buna karşılık, "ey Âdem, doğru söyledin. Mahluklarımın içinde, en çok sevdiğim Odur. Onun için, seni affeyledim. Muhammed olmasaydı, seni yaratmazdım" dedi) buyuruldu. Bu hadis-i şerif, imâm-ı Beyhekînin Delâil ve Âlûsînin Gâliyye kitabında da yazılıdır.

Peygamber efendimizi vesile etmek
Sual: Peygamber efendimizi ve evliyayı vesile ederek, onların hatırı ve hürmetine diyerek dua etmenin, dinimiz açısından bir mahzuru var mıdır?

Cevap: Mübarek zamanlarda, mübarek yerlerde, namazlardan sonra Peygamber efendimizin ve evliyanın kabirleri yanında, onları vesile ederek yapılan dualar çabuk kabul olunur. İmam-ı Nesâî ve Tirmizî bildiriyorlar ki:
“Resulullah efendimizin yanına bir âmâ geldi. Gözlerinin açılması için dua etmesini diledi. Resulullah efendimiz ona;
-İstersen dua edeyim, istersen sabret. Sabretmek, senin için daha iyi olur buyurdu.
-Dua etmenizi istiyorum deyince;
-İyi bir abdest al! Sonra şu duayı; Allahümme innî es'elüke ve eteveccehü ileyke bi-Nebiyyike Muhammedin Nebiyyirrahme, yâ Muhammed innî eteveccehü bike ilâ Rabbî fî hâcetî-hâzihî, li takdıye-li, Allahümme şeffi'hü fiyye oku! buyurdu ki anlamı;
(Ya Rabbi! İnsanlara rahmet olarak gönderdiğin sevgili Peygamberin ile sana teveccüh ediyorum. Senden istiyorum! Ya Muhammed aleyhisselâm! Dileğimin hasıl olması için Rabbime senin ile teveccüh ediyorum. Allahım! Onu bana şefaatçi eyle!)dir”

Bu hadis-i şerifi, imam-ı Beyhekî de haber veriyor. Ayrıca o âmâ kalktı, gözleri görerek gitti de diyor. Bu duayı okumayı ona Resulullah efendimiz öğretti. Onun yalvarmasını, Resulullah efendimizi vesile etmesini, dilediğinin böyle hasıl olmasını arzu buyurdu. Resulullah efendimiz hayatta iken de, vefatından sonra da kendisi ile vesile edilerek dua edilirdi. Selef-i salihin, Resulullah efendimizin vefatından sonra bu duayı çok okumuş, muratlarına kavuşmuşlardır.

Hacer-ül esved put değildir

Canlıyı konuşturan ve bazılarına şefaat yetkisi veren Allahü teâlâ, hayvanları ve cansızları konuşturamaz mı? Onlara şefaat yetkisi veremez mi? Kur'an-ı kerimde de canlı-cansız her varlığın tesbih ettiği bildiriliyor...

Devamını oku...

Şefaat istemek

Şefaat istemeye şirk demek, İslam düşmanlarının bir iftirasıdır. Bir hadis-i şerif:
(Kıyamette ilk şefaat eden ben olacağım.) [Müslim] Eshab-ı kiram da, Peygamber efendimizden şefaat talep etmiştir...

Devamını oku...

Şefaati inkâr etmek

Elbette, şefaat ederler. Birkaç âyet-i kerime meali:
(O gün, kimse şefaat edemez. Ancak Rahman olan Allah’ın izin verdiği ve sözünden hoşlandığı kimse şefaat eder.) [Taha 109]...

Devamını oku...

Şefaat inkâr edilemez

Hayır, Ehl-i sünnet olup da şefaati inkâr eden tek bir âlim yoktur. Olması da mümkün değildir. Bütün müfessirler, muhaddisler ve fakihler gibi, dört mezhep imamı da şefaatin hak olduğunu bildirmişlerdir...

Devamını oku...

Şefaati inkâr eden sapık

(İnkâr etmiyorum) derse, şu âyet-i kerime için ne diyor?
(Sadece Allah’ın dilediği ve razı olduğu kimselere şefaat etmesi için izin verilen, göklerde nice melekler vardır.) [Necm 26]..

Devamını oku...

Âlemlerin rahmet ve uyarıcısı

O, ilah değildi, elbette beşer idi, ama “Seyyid-ül-beşer” idi, bütün insanların efendisi idi. Hiç kimse Onu Allahü teâlânın övdüğü kadar övemez. Bu övgüden de ancak başka dinde olan rahatsız olur...

Devamını oku...

Resulullahı anmak ibadettir

Mevlid, doğum zamanı demektir. Mevlid gecesi, Rebiul-evvel ayının 11. ve 12. günleri arasındaki gecedir. Peygamber efendimizin doğum günü, bütün Müslümanların bayramıdır...

Devamını oku...

Resulullahı övmek şirk değildir

Resulullahı, Allahü teâlâ övmüştür. Bu övgüden ancak Allah’ı sevmeyen rahatsız olur. Kendisi de, kendisini överek, Allahü teâlânın kendisine ihsan etmiş olduğu nimetleri saymıştır...

Devamını oku...

Aşırı sevmek ne demektir

Âyet ve hadisten çıkarılan mana yanlıştır. Bunları incelersek, yanlışlıkları kolayca meydana çıkar. Tefsirlere bakıyoruz. (Ey kitap ehli aşırı gitmeyin) demek, (Peygambere Allah veya Allah’ın oğlu demeyin) demektir. (Kurtubi)...

Devamını oku...

Seyyidinâ ve Mevlânâ

Bunlar, kurucularına körü körüne bağlı oldukları için, onun sözüne uyarak, (Resulullah’a efendi denmez) diyorlar. Hâlbuki bunun hiç mahzuru olmaz. Bazı kelimelerin birkaç mânâsı olur...

Devamını oku...

Kabir ziyareti dinimizin emridir

Vehhabiler diyor ki: (Resulullahın ve Evliyanın ruhlarından şefaat isteyen, bunların mezarını ziyaret edip, bunları vesile ederek dua eden kâfir olur. Kabirde olandan işitmeyenden dua istemek şirktir... 

Devamını oku...

Kabri şerifi ziyaretin önemi

Hadis-i şerif şöyledir:
(Evlerinizi [ibadet etmeyerek] kabre çevirmeyin ve kabrimi bayram yeri yapmayın! Bana salevat getirin. Nerede salevat getirirseniz, bana bildirilir.) [Ebu Davud]...

Devamını oku...

Kabir ziyareti nasıl olur

Ölümü hatırlamak, ölüden ibret almak ve ahireti düşünmek için kabir ziyaret etmek sünnettir. Kendisinin de aynı hallere düşeceğini hatırına getirir...

Devamını oku...

Türbeden şifa beklemek

Şifayı veren Allahü teâlâdır. Türbeden şifa beklenmez; ancak orada yatan evliya vasıtasıyla dua etmek ve onlardan yardım istemek gerektiğini Peygamber efendimiz bildirdi...

Devamını oku...

Ölü ziyareti

Öyle kimselerin sözlerinin hiç kıymeti yoktur. Nakli esas almayanların sözleri geçersizdir. Kabir ziyaretini caiz görmemek, Ehl-i sünnet itikadına aykırıdır...

Devamını oku...

Türbe yapmak caizdir

Vehhabiler diyor ki:
(Mezarlar üzerine türbe yapmak ve türbelerde namaz kılmak ve orada hizmet ve ibadet edenlere kandil yakmak ve ölülerin ruhlarına sadaka adamak, caiz değildir...

Devamını oku...

Mucizeyi kerameti yaratan Allah’tır

Mucizeyi de kerameti de yaratan Allahü teâlâdır. Bunu inkâr eden kâfir olur.
Mucize, peygamber olduğunu söyleyen kimsenin, doğru söylediğini bildiren şeydir...

Devamını oku...

Vehhabilerin dini, kitabı başka mı?

Vehhabiliği İngilizler kurdurmuştur. Dolayısıyla bunlar dinimizi İngilizlerden öğrendikleri için böyle yanlış veya maksatlı konuşmalarının sebebini iyi anlamak lazım. Şimdi bu hususu kısaca açıklayalım...

Devamını oku...

Mirac mucizesi

Mutezile fırkası, vehhabiler ve bazı bid’at ehli, Peygamber efendimizin bir anda, Cenneti, Cehennemi ve daha birçok yerleri gezip gelmesine akıl erdirememiş, inkâr etmiştir...

Devamını oku...

Kur’an-ı kerim efsane değildir

Mutezile fırkası, vehhabiler ve bazı bid’at ehli, Peygamber efendimizin bir anda, Cenneti, Cehennemi ve daha birçok yerleri gezip gelmesine akıl erdirememiş, inkâr etmiştir...

Devamını oku...

Hazret-i Nuh’un gemisi

Misyoner, Allahü teâlânın kudretine ve mucizeye, keramete inanmadığı için böyle saçmalıyor. Binlerce yıl önce ölmüş insanları Allahü teâlâ diriltmeyecek mi? Kemikleri diriltip insan yapan Allahü teâlâ, insanları 300 veya beş yüz sene uyutamaz mı? Allah’ın kudretinden şüphe edilir mi hiç?...

Devamını oku...

Şeytanın tasarrufuna inanıyorlar da

İnsanların üstünlerinin, yani Peygamberlerin, meleklerin üstünlerinden daha yüksek olduklarını, bu vehhabi kitabı da yazmakta, meleklerin tasarruf ve tesirlerine inanmakta, fakat Allahü teâlânın...

Devamını oku...

Veli, keramet, mürşid ne demektir

İkinci binin müceddidi imam-ı Rabbani hazretlerinin Mektubat kitabının çeşitli mektuplarından alarak aşağıda bildirelim...

Devamını oku...

Vesile arayın

Etkisi kesin olan sebeplere yapışmak farzdır. Mesela, Allahü teâlânın rızasına, sevgisine kavuşmak için, dine uymak ve dua etmek emrolundu. Diğer sebepler ve tesirleri açıkça bildirilmediği için, bunlara uymak sünnet oldu...

Devamını oku...

Allahü teâlânın bu ümmete ikramı

Kerameti inkâr etmek, İslamiyet’ten haberi olmamayı ve çok cahil olmayı açıkça göstermektedir. Eshab-ı kiram hiç keramet göstermedi demek de, alçakça ve çok çirkin bir yalandır...

Devamını oku...

İsrailiyatçıların hezeyanı

Vehhabiler ve bazı mezhepsizler, evliyanın kerametine inanmadıkları için, bu menkıbeleri hangi âlim bildirirse bildirsin inanmıyorlar...

Devamını oku...

Mucize-Keramet-Firaset-İstidraç-Sihir

Harika, enbiyadan meydana gelirse mucize, evliyadan hasıl olursa keramet, müminlerde olursa firaset, fâsıklarda görülürse istidraç, kâfirlerde olana da sihir denir. Birer örnek verelim...

Devamını oku...

Firavun’un çürümeyen cesedi

Mucizeye, keramete inanmayan kimseler çoğalıyor. 19’culardan biri, (Mısırlılar, özel mumyacılık bilgisiyle Firavunların cesedini mumyalayarak korumuşlardır...

Devamını oku...

Evliya olmayan keramet göremez mi?

Evet yanlıştır.
Evliyanın kerameti, nice kimselerin gafletten uyanmasına, hidayete kavuşmasına vesile olmuştur...

Devamını oku...

Keramet sahibi olmak

Önce şunu bilmek gerekir. Sâlih kullarına, keramet, firaset ihsan eden, her şeyi bilen ve her şeyin en iyisini yapan Allahü teâlânın, hâşâ, yanlış bir şey yapabileceğini düşünmek çok tehlikelidir...

Devamını oku...

Bir zındıklık sitesi

Tarikat da, mezhep de yol demektir. Yolun doğrusu da, eğrisi de olur. Mezhepsizlik de, bir yoldur. O zaman şirk olmayan yol yok demektir...

Devamını oku...

Sebeplere yapışmak dinimizin emridir

Her şeyi yaratan, yapan yalnız Allahü teâlâdır. Bir şeyi yaratmak için, başka bir mahlukunu vasıta ve sebep yapması, Allahü teâlânın âdetidir...

Devamını oku...

Sebepler yaratıcı değildir

İmam-ı Muhammed Masum hazretleri buyuruyor ki:
Allahü teâlâ, kendi kudretini sebepler altında gizledi. Kudret sahibi yalnız kendisi olduğunu bildirdiği gibi, sebeplere yapışmayı emir buyurdu...

Devamını oku...

Hazret-i Süleyman hâşâ bilmiyor muydu?

Caiz olduğunu gösteren çeşitli âyet-i kerimeler vardır. Bunlardan biri Neml suresindeki 38. âyet-i kerimedir. Bu âyet-i kerime, Süleyman aleyhisselamın mealen, (Ey cemaatim! Onu kürsisi ile hanginiz getirirsiniz?)...

Devamını oku...

Resulullahın hakkı için

Allahü teâlâ, bazı kullarına, kendinde hak ihsan ettiğini Kur'an-ı kerimde bildirdi. (Müminlere yardım etmek, üzerimize hak oldu) buyurdu. (Rum 47) [Hadika]...

Devamını oku...

Yalnız Senden yardım isteriz

Hayır, şirk olmaz. İnsana yardım etme kuvvetini veren Allahü teâlâdır. Asıl, (Enbiya ve evliya yardım edemez) diyerek Allahü teâlânın kudretinden şüphe eden müşrik olur....

Devamını oku...

Allah’tan başkasına dua

Bu âyet-i kerimede yasak edilen dua, ilim dilinde kullanılan dua demektir. Yani tapınarak yapılan duadır. Bu dua, ancak Allahü teâlâya olur...

Devamını oku...

Sevene atılan kement

(Ölüler yardım etmez) sözü Vehhabi inanışıdır. Enbiya ve evliya ölü değildir. Hatta Allah yolunda ölen müminler bile ölü değildir. Bir âyet-i kerime meali:
(Allah yolunda öldürülenleri ölü sanmayın, onlar Rablerinin yanında diridir, rızklandırılır.) [Al-i İmran 169]...

Devamını oku...

Hürmetine diye dua etmek

Hepsi de caizdir. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Sözlerine kulak asılmayan nice kimseler görürsünüz ki, bunlar, bir şey için yemin etseler, Allahü teâlâ bu sevgili kullarının hatırı için, o şeyi hemen yaratır.) [Müslim]...

Devamını oku...

Aracı kullanmak

Hiçbir İslam âlimi, o şekilde dua etmenin şirk olduğunu bildirmemiş; aksine, caiz, hatta daha iyi olduğunu bildirmişlerdir. Abdülaziz-i Dehlevi hazretleri Fatiha suresinin tefsirinde buyuruyor ki...

Devamını oku...

Kabirden yardım istemek

Vefat eden evliya zat, yaşayandan daha çok feyz verir, daha çok yardım eder. Şehitler ölü olmadığı gibi, peygamberler ve evliya zatlar da ölü değildir...

Devamını oku...

Eşyalarla bereketlenmek

Çok yanlıştır. Bunlara saygı duymak lazımdır. Bir âyet-i kerime meali:
(Allah’ın şeâirini tazim etmek, kalblerin takvasındandır.) [Hac 32]...

Devamını oku...

Allah’tan başkasından yardım istemek

Hepsi caizdir. Caiz olmayan tek şey, Allah’tan başkasını yaratıcı bilmek, Allahü teala dilemeden onun kendiliğinden fayda ve zarar verebileceğine inanmaktır...

Devamını oku...

Cenazeyi türbeye götürmek

Hayır, cenazelerin öyle büyük bir zatın kabr-i şerifinin yanına götürülerek bereketlenmesi büyük nimettir. Din büyüklerimiz, (Cenazeyi orada durdurup dua etmeli, bereketlenmeli ve buna mani olmamalı) buyuruyorlar...

Devamını oku...

Muska ve nazar boncuğu

Allahü teâlânın kudretinden şüphe ettikleri için şirk diyorlar. Yemeğe doyurma, ilaca şifa kuvvetini verdiği gibi, âyet okuyana şifa vermez mi? Diriye yardım ettiren Allahü teâlâ, ölüye yardım ettiremez mi?...

Devamını oku...

Vehhabilik son din mi ki

Burada da, Ehl-i sünnet olan müslümanlara iftira etmektedirler. Münafıklar için, kâfirler için, puta tapanlar yani müşrikler için gelmiş âyet-i kerimeleri güya delil göstererek kendileri gibi inanmayan müslümanlara müşrik, kâfir demektedirler...

Devamını oku...

Parçalanıp bölünmenin zararı

Hadis-i şerifte buyuruldu ki: 
(Ümmetim 73 fırkaya ayrılacak, bunlardan yalnız biri Cennete girecektir. Bunlar, benim ve Eshabımın yolunda olanlardır.) [İbni Mace]...

Devamını oku...

Mezhebin lüzumu

Bir müctehidin ictihad ederek elde ettiği bilgilerin hepsine, o müctehidin mezhebi denir. Eshab-ı kiramın hepsi derin âlim, birer müctehid idiler...

Devamını oku...

Aynı yere giden dört yol

Bid’at fırkalarını, Ehl-i sünnetin dört doğru mezhebi ile karıştırmamalıdır. Dört mezhep, birbirlerinin doğru yolda olduğunu söyler ve birbirini severler...

Devamını oku...

Allah’tan başkası için hayvan kesmek

Vehhabi Feth-ül mecid kitabında diyor ki:
(Allah’tan başkası için hayvan kesmek haramdır. Keserken, bu ümmetin münafıklarının yıldızlara yaklaşmak için yaptıkları gibi, Besmele ile kesse bile, mürted olurlar...

Devamını oku...

Vehhabiler Hristiyan gibi inanıyor

Hazret-i İsa’nın, göğe çıkıp, Allah’ın sağına oturduğu ve Allahü teâlânın gökte olduğu inancı Hristiyanlığa sonradan sokulmuştur...

Devamını oku...

Yanlış düşünenlere cevaplar

İbni Kayyım, İbni Teymiye’nin talebesidir. Onun açıklaması ölçü olamaz. Çünkü hocasının mücessimeden olduğunu Ehl-i sünnet âlimleri bildiriyor. Dört mezhep imamı ne demiş? İmam-ı Gazali ve İmam-ı Rabbani ne demiş?...

Devamını oku...

İbni Teymiyeci âyetleri değiştiriyor

Vehhabi meali bile şöyle diyor: (Allah, gökten yere kadar her işi yönetir.) [Secde 5] İbni Teymiyeci, gökten yere kadar olanları idare etmeyi, gökten idare diye değiştiriyor...

Devamını oku...

Onun eşi benzeri olmaz

Feraid-ül fevaid kitabında diyor ki: 
Allahü teâlânın zâti sıfatları altıdır: 
1-
 Vücud: Ezelden ebede kadar vardır....

Devamını oku...

Müteşabih nasların keyfiyeti bilinmez

Müteşabih olan âyetlerden üçünün meali şöyledir: 
(Kıyamet günü bütün yeryüzü Allah’ın kabzasındadır [avcundadır]. Gökler Onun sağ eliyle dürülmüş olacaktır. O, müşriklerin şirkinden yüce ve münezzehtir.) [Zümer 67]...

Devamını oku...

Allah mekandan münezzehtir

Bizi yere geçirecek, taş yağmuruna tutabilecek olan elbette Allahü teâlâdır. Ancak burada gökteki ifadesinden oradakinin Allah olduğunu söylemek yanlış olur...

Devamını oku...

Müteşabih âyetleri tevil etmek

Gencin Allah’ta değişiklik olmaz demesi doğrudur. Ama bu onun oturma görüşünün yanlış olduğunu gösterir. Hâşâ Allah Arşta oturuyorsa, onda değişiklik olmayacağına göre hep orada oturuyor demektir...

Devamını oku...

Arş da sonradan yaratıldı

Hristiyan taraftarı görünen Yahudiler, Hazret-i İsa’nın, göğe çıkıp, Allah’ın sağına oturduğu ve Allahü teâlânın gökte olduğu inancını Hristiyanlığa sokmuşlardır...

Devamını oku...

Kur’anda yedi şey bildirilir

Abdülaziz bin Baz tarafından yazılan "Akidet-üs-sahiha" adlı kitap "Doğru İnanç" ismi verilerek Türkçeye tercüme edilerek her yere dağıtılmaktadır...

Devamını oku...

Tanrı Baba demek

Allahü teâlâ mekandan münezzehtir. Onun için (Allah her yerdedir) demek caiz olmaz. (Allahü teâlâ her yerde hazır ve nazırdır) ifadesi mecazdır...

Devamını oku...