Hüseyin bin Ali

Hüseyin bin Ali

Cennet gençlerinin seyyidi.

Ümm-i Hâris hazretleri anlatır: 
Birgün Resulullahın huzuruna varıp, bir rüya gördüğümü ve çok korktuğumu arzettiğim zaman, buyurdular ki: 
- Ne gördün? 
- Sizin vücudunuzdan bir parça kestiler, benim yanıma eklediler. 
- İyi görmüşsün, Fatıma'nın bir oğlu olacak ve senin yanında kalacaktır. 

Beraber mescidden çıktılar 
Bir müddet sonra, Hazret-i Hüseyin dünyaya geldi. Resulullah her sabah namazını kıldıktan sonra, mübarek yüzünü eshab-ı kirama çevirirlerdi. Üzüntülü kimseler yüzünü görseler, mesrur olurlardı. O gün sabah namazından sonra, yüzlerini döndürmeden, Hazret-i Ali'yi çağırdılar. Beraber mescidden çıktılar. Eshab-ı kiram nereye, niçin gittiklerini anlayamadılar. Tekrar dönerler diye oturdular. İkisi Hazret-i Fatıma'nın evine gittiler. 

Peygamberimiz Hazret-i Ali'ye, kapıda durup, kimseyi içeri sokmamasını emretmişlerdi. Hazret-i Hüseyin doğmuş, melekler tebrik etmek için gelmişlerdi. Hazret-i Ebu Bekir duramayıp, Hazret-i Ali'nin evine gitti. Sonra Hazret-i Ömer, sonra Hazret-i Osman ve bütün eshab-ı kiram Hazret-i Ali'nin evine gittiler. 

Hazret-i Ebu Bekir, Hazret-i Ali'den, Resulullahın nerede olduğunu sordu. Hazret-i Ali, içerde olduklarını bildirince, Hazret-i Ebu Bekir buyurdu ki: 
- İzin verirsen, ben de gireyim. 
- Allahın Resulü meşguldür. 
- Benim içeri girmememi sana emretti mi? 
- Hayır, yalnız dörtyüzyirmidörtbin melek geldi. 

Hazret-i Ebu Bekir hayret edip, durdu. Bir müddet sonra, Resulullah dışarı çıkıp, herkesin içeri girmesini emrettiler. Eshab-ı kiram içeri girdiler. Hazret-i Ali'nin meleklerin sayısındaki sözü söylendi. Resulullah efendimiz Hazret-i Ali'ye sordular: 
- Meleklerin sayısını nasıl bildin? 
- Melekler grup grup geliyorlardı. Herbiri bir dil ile konuşurlardı ve sayılarını bildirirlerdi. 

Bunun üzerine Resulullah efendimiz buyurdu ki: 
- Allah aklını ziyade etsin ya Ali! 

Cennet gençlerinin efendisi 
Resulullah efendimiz Hazret-i Hüseyin doğduğu zaman, kulağına, (O, cennet gençlerinin efendisi, seyyididir) diye seslenmişlerdi. 

Hazret-i Üsame bin Zeyd, bir gece Peygamber aleyhisselamı gördüğünü ve Onun, (Bunlar benim oğullarımdır, kızımın oğullarıdır. Allahım ben onları seviyorum, sen de onları sev ve onları sevenleri de sev) buyurduğunu rivayet etmektedir. 

Bir defasında da, (Hüseyin benden, ben Hüseyin'denim, Allahü teâlâ Hüseyin'i seveni sever) buyurmuştu. 

Allahü teâlâ Kur'an-ı kerimde, ehl-i beyte, mealen buyuruyor ki: 
(Allahü teâlâ, sizlerden ricsi, yani her kusur ve kirleri gidermek istiyor ve sizi tam bir taharet ile temizlemek irade ediyor.) 

Bu ayet-i kerime gelince, eshab-ı kiram sordular. 
- Ya Resulallah! Ehl-i beyt kimlerdir? 

Benim ehl-i beytim
 
O esnada, Hazret-i Ali geldi. Mübarek hırkasının altına aldılar. Fatıma-tüz-Zehra da geldi. Onu da yanına aldılar. İmam-ı Hasan geldi. Onu da bir yanına, sonra gelen İmam-ı Hüseyin'i de öbür tarafına alarak buyurdular ki: 
- İşte bunlar, benim ehl-i beytimdir. 

Bu ayet-i kerime ve ilgili hadis-i şerifler, Resulullahın iki mübarek torununu sevmenin şart olduğunu belirtmektedir. 

Hazret-i Hüseyin buyurdu ki: 
Birgün yüksek dedemin huzuruna varmıştım. Übey bin Kâb da orada idi. Bana, "Merhaba, ey Ebu Abdullah, ey göklerin ve yerin süsü" diye hitap ettiler. Übey bin Kâb hazretleri dedi ki: 
- Ya Resulallah! Gökler ve yer için, senden başka süs var mıdır? 

Resulullah bunun üzerine buyurdular ki: 
- Beni insanlara Peygamber olarak gönderen Allahü teâlânın hakkı için, Hüseyin bin Ali, yeryüzünün merkezinin süsüdür. Ondan ziyade süs, göklerin tabakalarıdır. 

Birgün Hazret-i Hüseyin, Resulullah efendimizin yanında idi. Annesine gitmek istiyordu. Hava yağmurlu idi. Resulullah efendimiz duâ buyurdu. Hazret-i Hüseyin eve gidinceye kadar, yağmur ara verdi. 

Birgün Resulullah efendimiz, Hazret-i Hüseyin'i sağ dizine, oğlu İbrahim'i sol dizine aldı. Cebrail aleyhisselam gelip dedi ki: 
- Hak teâlâ, bu ikisinden birini alacaktır. Sen birini seç! 

Resulullah efendimiz buyurdu ki: 
- Eğer Hüseyin vefat ederse, benim canım yandığı gibi, Ali'nin ve Fatıma'nın da canları yanar. Eğer İbrahim giderse, en çok ben üzülürüm. Benim üzüntümü, onların üzüntüsüne tercih ediyorum.

Üç gün sonra oğulları İbrahim vefat etti. 

Resulullah efendimiz, Hazret-i Hüseyin yanına her gelişinde, onu öper ve buyururdu ki: 
- Selamet ve saadet o kimseye ki, oğlum İbrahim'i ona feda ettim. 

Hazret-i Hüseyin'in ilk çocukluğu Resulullah efendimizin derin sevgi ve şefkati içinde geçti. Ancak bu hâl, çok sürmedi. Zira Peygamber efendimiz vefat ettiler. Hazret-i Hüseyin, bundan sonra ilmini ve edebini babasının yanında tamamladı. 

Etrafını aydınlatırdı 
Hazret-i Hüseyin'in yüzü, karanlık gecede etrafını aydınlatırdı. Yaya olarak yirmibeş defa hacca gitti. Beraberindekiler bineklere binse de, kendisi binmezdi. Çok cömert idi. Buyurdular ki: 
- Cömert, efendi olur; cimri, hor olur. Bu âlemde bir mümin kardeşinin iyiliğini, kendinden önce düşünen, öbür âlemde daha iyisini bulur. 

Eshab-ı kiramdan Hazret-i Dıhye, devamlı ticaret için sefere gider gelirdi. Çok güzel yüzlü idi. Cebrail aleyhisselam çok defa Resulullahın huzuruna Dıhye şeklinde gelirdi. Birgün Cebrail aleyhisselam Fahr-i âlem hazretlerinin huzurunda bulunuyordu. 

Dıhye, dedemizin yanında 
O zaman henüz küçük olan Hazret-i Hasan ve Hazret-i Hüseyin'den biri, Cebrail aleyhisselamı gördü. Hemen kardeşinin yanına koşarak dedi ki: 
- Dıhye, dedemizin yanında oturuyor, haydi gidelim. 

Koşup mescide girdiler. Cebrail aleyhisselamın dizlerine oturdular. Ellerini Cebrail aleyhisselamın koynuna soktular. Resulullah efendimiz, torunlarının bu hareketini görünce hicâb edip, mâni olmak istedi. Cebrail aleyhisselam, Resulullahın mahcup olduğunu görünce, dedi ki: 
- Ya Resulallah! Niçin sıkılıyorsunuz? Fatıma teheccüd namazını kılarken, Hak teâlâ beni gönderir, bunların beşiklerini sallardım. Böylece Hazret-i Fatıma rahatça namazını kılardı. Bazan da bunların anneleri namazdan sonra uyurken, bunlar ağlardı. Hak teâlâ yine beni gönderir, anneleri uyanmasın diye, beşiklerini sallardım, ağlamazlardı. Çocukların bu hareketini bana karşı edepsizlik saymayın. Bunların yanıma gelip, ellerini koynuma sokmalarında bir mahzur yoktur. 

Resulullah efendimiz buyurdu ki: 
- Ey kardeşim Cebrail! Şimdi bir şey yapmadılar. Daha ileri giderler endişesiyle mâni oldum. Çünkü, eshabımdan Dıhye isminde biri vardır. Çok kere sefere çıkar. Her dönüşünde bunlara hediye getirir. Sizi Dıhye zannedip, ellerini koynunuza soktular. 

Bunun üzerine Cebrail aleyhisselam, “Ya Rabbi! Beni Habibinin yanında utandırma” diye duâ etti. 

Oturduğu yerden ellerini cennete uzattı. Bir yeşil salkım üzüm, bir kırmızı nar eline geldi. Hazret-i Hasan üzümü, Hazret-i Hüseyin de narı aldı. Bunları yerlerken, bir dilenci gelip dedi ki: 
- Ey ehl-i beyt! O üzüm ve nardan bana da verir misiniz? 

Resulullahın yüksek yaratılışlı torunları, dilenciye vermek istediklerinde, Cebrail aleyhisselam mâni olarak dedi ki: 
- Ya Resulallah! O dilenci şeytandır. Cennet meyveleri ona haram iken, hile ile ondan yemek istedi. 

Kerbela'da şehit oldu 
Hazret-i Hüseyin hep babasının yanında idi. Babası şehit olunca, Medine'ye geldi. Yezîd'e biat etmedi. Kufeliler kendisini çağırıp halife yapmak istedi. Kardeşi Muhammed bin Hanefiyye, İbni Ömer, İbni Abbas ve daha nice eshab-ı kiram mâni oldular ise de, kabul etmeyip yetmişiki kişi ile Mekke'den Irak'a yola çıktı. 

Irak valisi Ubeydullah bin Ziyad, Ömer bin Sâd kumandasında bir ordu gönderdi. Ömer, geri dönmesini bildirdi ise de, İmam kabul etmeyip harp etti. 681 yılında Muharremin onuncu günü Kerbela'da şehit oldu. Yezîd bunu duyunca, çok üzüldü. “Allah İbni Mercane'ye (ibni Ziyad'a) lanet eylesin! Hüseyin'in isteklerini kabul etmeyip de onu şehit ettirdi. Böylece beni kötü tanıttı” dedi. Hazret-i Hüseyin'in mübarek oğlu Zeynelabidin küçük olduğu için öldürülmedi. Kadınlar ve İmamın mübarek başı ile Şam'a gönderildi. Mübarek başı, Mısır'da Karafe kabristanında medfundur.
 

Eshab-ı kiramın hayatını okumak

İslam âlimleri buyuruyor ki: Selef-i salihinin, Eshab-ı kiramın, Evliyanın hayatlarını okumak, iyi huylu olmaya sebep olur. (Berika) Lüzumundan fazla fıkıh bilgisi öğrenirken, Evliyanın sözlerini ve hayatlarını öğrenmek müstehab...

Devamını Okuyun...

Hz Ebubekir radiyallahu anh

Peygamberlerden sonra insanların en üstünü. Hazret-i Ebû Bekir, daha Müslüman olmamıştı. Çok te’sîrinde kaldığı bir rü’yâ gördü. Gökten dolunay inip, Kâ’be-i muazzamaya gelmiş ve sonra parça parça olmuş, parçalar Mekke’deki...

Devamını Okuyun...

Hz Omer radiyallahu anh

Adâletin timsâli ikinci büyük halîfe. Hazret-i Hamza’nın Müslüman olması üzerine, Mekkeli müşriklerin telâş ve endîşeleri had safhaya varmıştı. Çünkü parmakla gösterilen kahramanlardan biri de Müslüman olmuş...

Devamını Okuyun...

Hz Osman radiyallahu anh

Hazret-i Osman, Müslüman olmadan önce ticâretle uğraşırdı. Zengin bir tüccârdı. Cemiyette, sevilen, sayılan bir kimseydi. İ’tibârı yüksek idi. Hazret-i Ebû Bekir’in de arkadaşı, yakın dostu idi...

Devamını Okuyun...

Hz Ali radiyallahu anh

Allahın arslanı ve Resûlullahın dâmâdı. Halifeliği devrinde zuhur eden fesatçılarla mücadele ettiğinden, sükun ve huzur bulamamıştır. Hükumet idaresinde Hazret-i Ömer’in yolunu tutmuştur. Her işin emniyet ve istikamet...

Devamını Okuyun...

Talhâ Bin Ubeydullah

Hazret-i Talhâ bin Ubeydullah, Resûlullah efendimizin; 

"Talhâ ve Zübeyr, Cennette komşularımdır" ...


Devamını Okuyun...

Zübeyr Bin Avvâm

Hazret-i Zübeyr, Peygamber efendimizin halası olan Hazret-i Safiyye’nin oğludur. İlk Müslümanlardandır. Cennetle müjdelenen on kişiden biridir...

Devamını Okuyun...

Abdurrahman Bin Avf

Abdurrahman bin Avf, ticâretle meşgul olurdu. Bu sebeple çeşitli yerlere ticâret için giderdi. Şöyle anlatır...

Devamını Okuyun...

Sa’d Bin Ebî Vakkâs

Sa’d bin Ebî Vakkâs hazretleri, Hazret-i Ebû Bekir vâsıtasıyla Müslüman olmuş, Eshâb-ı kirâmın büyüklerinden bir zâttır. İlk Müslümanların yedincisidir...

Devamını Okuyun...

Said bin Zeyd

Saîd bin Zeyd hazretlerinin babası Zeyd bin Amr, İslâmiyetten önce Peygamberimizle görüşürdü. Allahü teâlânın kendisine verdiği ilhâm...

Devamını Okuyun...

Ebû Ubeyde Bin Cerrâh

Araplar arasındaki nâdir okuma-yazma bilenlerden olan Ebû Ubeyde bin Cerrâh ve arkadaşları Osman bin Maz’ûn, Ubeyde bin Hâris...

Devamını Okuyun...

Hasan bin Ali

Peygamber efendimizin, "Cennet gençlerinin seyyidi, efendisidir" buyurduğu, torunu Hazret-i Hasan...

Devamını Okuyun...

Hüseyin bin Ali

Ümm-i Hâris hazretleri anlatır: 
Birgün Resulullahın huzuruna varıp, bir rüya gördüğümü...

Devamını Okuyun...

Aişe-i Sıddıka

Hazret-i Aişe validemiz, küçük yaşta iken okuma-yazma öğrenmiş olup, çok zekî ve kabiliyetli idi. Her bir hâdise üzerine...

Devamını Okuyun...

Fatıma-tüz-zehra

Hazret-i Fâtıma, hicretten onüç sene önce, Mekke'de doğmuştu. Küçük yaşına rağmen, Peygamber efendimize yardım ediyor...

Devamını Okuyun...

Abbâs Bin Abdülmuttalib

Hazret-i Abbâs, gençlik zamanında, ticâretle uğraştı ve çok zengin oldu. Kardeşlerinin içinde en zengini oydu. Abisi Ebû Tâlib’in ise...

Devamını Okuyun...

Abbas Bin Ubâde

Abbas bin Ubâde, Peygamber efendimizin davetini duyunca, Müslüman olmak için koşarak gelen Medineli ilk 12 kişiden biridir...

Devamını Okuyun...

Abdullah Bin Abbâs

Resûlullah efendimiz Mekke’de iken, Abdullah ibni Abbâs’ın annesine buyurmuştu ki:..

Devamını Okuyun...

Abdullah Bin Amr Bin Âs

Abdullah bin Amr, Bedir ve Uhud harbinden başka bütün harplere katılıp, Peygamber efendimizin yanında bulundu. İlk iki harbe yaşı küçük olduğu için...

Devamını Okuyun...

Abdullah Bin Atîk

Medîne’de, hicretten önce Hazret-i Es’ad bin Zürâre’nin ve Peygamberimiz tarafından oraya Kur’ân-ı kerîmi ve İslâmiyeti öğretmek...

Devamını Okuyun...

Abdullah Bin Cahş

Sa’d bin Ebî Vakkâs hazretleri, Uhud harbinde Hazret-i Abdullah bin Cahş'la arasında geçen konuşmayı şöyle anlattı...

Devamını Okuyun...

Abdullah Bin Ebi Bekr-i Sıddîk

Zekî ve kabiliyetli bir genç olduğundan, babasının emir ve direktiflerini harfiyen yerine getirirdi. Gündüzleri Mekke’de Kureyşliler arasında bulunup, onların...

Devamını Okuyun...

Abdullah Bin Hanzala

Abdullah bin Hanzala hazretleri, Eshâb-i kirâmdan, şehâdeti ile meşhûrdur. Babası da, Eshâbdan olup, (Gasîl-ül-melâike) Meleklerin yıkadığı...

Devamını Okuyun...

Abdullah Bin Huzâfe

Peygamber efendimiz, Hudeybiye antlaşmasından sonra, İslâmın bütün dünyaya yayılması ve insanların Cehennemden kurtulup...

Devamını Okuyun...

Abdullah Bin Mes'ûd

Kur'ân-ı kerîmi açıktan okuyan ilk sahâbî.

Abdullah bin Mes'ûd hazretleri, Eshâb-ı kirâmın meşhûrlarından olup...

Devamını Okuyun...

Abdullah Bin Ömer

En çok hadîs bilen sahâbîlerden.

Abdullah bin Ömer hazretleri, Eshâb-ı kirâmın büyüklerinden olup, dört büyük halîfeden Hazret-i Ömer’in oğludur. İlk îmâna gelenlerdendir...

Devamını Okuyun...

Abdullah Bin Revâha

Hicretin yedinci senesi idi... Sevgili Peygamberimiz ve Eshâbı hep birlikte, Medîne'den hareket ettiler...

Devamını Okuyun...

Abdullah Bin Selâm

Abdullah bin Selâm hazretleri, Eshâb-ı kirâmdan olup, Ensârın büyüklerindendir. Medîne'deki Yahûdî Benî Kaynuka kabîlesinden idi...

Abdullah Bin Sühely

Abdullah bin Süheyl ilk Müslüman olanlardandır. İkinci Habeşistan hicretine kadar Müslümanlığını gizledi. Sonra Habeşistan’a hicret eden...

Devamını oku...

Abdullah Bin Ümm-i Mektûm

Abdullah bin Ümm-i Mektûm, Peygamberimizin İslâmiyeti anlatmaya başladığı ilk zamanlarda îman ile şereflenerek Müslüman oldu...

Devamını oku...

Adî Bin Hâtim Tâî

Eshâb-ı kirâm efendilerimiz, Peygamber efendimizin emriyle zaman zaman Medîne dışındaki kabîlelere seferler düzenler, buralardaki...

Devamını oku...

Bilâl-i Habeşî

Bilâl-i Habeşî hazretleri, ilk îmân edenlerden olup, müşriklere karşı Müslüman olduğunu açıkça bildiren yedi kişiden biridir. Müslüman olmadan önce...

Devamını oku...

Büreyde Bin Hasib

Eshâb-ı kirâmın büyüklerinden olup, Horasan taraflarında vefât eden en son sahâbîdir. İsmi Büreyde bin Eslem'dir...

Devamını oku...

Âmir Bin Füheyre

Âmir bin Füheyre hazretleri, Tufeyl bin Abdullah’ın çobanıydı. Nice yıllar herşeylerini kaybedip, insanlıklarını unutmuş kimselere hizmet etti...

Devamını oku...

Câbir Bin Abdullah

Câbir bin Abdullah'ın babası Abdullah bin Amr, ikinci Akabe bî'atında İslâmiyeti kabûl etmiş ve Resûl-i ekrem efendimiz tarafından Benî Hasan'a temsilci...

Devamını oku...

Ammâr Bin Yâser

Ammâr bin Yâser, ilk Müslümanların otuzuncusudur. Süheyb-i Rûmî ile birlikte, Dâr-ül Erkam'da aynı vakitte Müslüman olmuşlardı...

Devamını oku...

Cafer-i Tayyar

Peygamber efendimiz, 36 yaşlarında bulundukları sırada Hicaz topraklarında şiddetli bir kuraklık ve açlık hüküm sürüyordu...

Devamını oku...

Amr Bin Âs

Önceleri kabîlesine uyarak, İslâm aleyhinde çalışan Amr bin Âs, sonra yaptıklarına pişman olarak Müslüman oldu...

Devamını oku...

Berâ Bin Âzib

Berâ bin Âzib, Resûlullahın hicretinden önce Medîne-i münevverede küçük yaşta iken Müslüman oldu. Babası Âzib de Sahâbî idi...

Devamını oku...

Beşir Bin Sa'd


Beşir bin Sa'd Medîneli Müslümanlardan idi. İkinci Akabe Bîâtine katılmış, her türlü tehlikeye karşı, Resûlullahı koruyacağına dâir orada söz vermişti...

Devamını oku...

Cüveyriyye Binti Hâris

Hazret-i Cüveyriyye, benî Mustalak kabilesi reisi Hâris bin Dırar’ın kızıdır. Hicretin beşinci yılında yapılan Benî Mustalak (veya Müreysî) savaşında esir...

Devamını oku...

Dıhye-i Kelbî

Dıhye-i Kelbî ticâretle meşgul olup, çok zengindi. Kabîlesinin reisiydi. Müslüman olmadan önce de Resûlullah efendimizi severdi...

Devamını oku...

Ebû Dücâne

Uhud harbinde sevgili Peygamberimiz, son emirlerini verdiler. İslâm Ordusunun, nelere dikkat etmesi gerektiğini, açık açık bildirdiler... 

Devamını oku...

Ebû Eyyûb-el Ensârî

En güzel günleri başlatacak olan büyük hicret [göç] bitmek üzeredir. Allahın emriyle Mekke’den ayrılan sevgili Peygamberimiz, Medîne’ye girdiler...

Devamını oku...

Ebû Hüreyre

Ebû Hüreyre Hicretin 7. senesinde Müslüman oldu. Gençliğinde fakîrlik ve sıkıntı içinde yaşamıştır. Müslüman olduğunda 30 yaşını geçmişti...

Devamını oku...

Ebû Katâde

Peygamber efendimizin develerini Medîne’de otlağa götürme vazîfesini, bir çobanla birlikte Peygamberimizin hizmetçisi Rebâh üzerine almıştı...

Devamını oku...

Ebû Lübâbe

Kur'ân-ı kerîmi en iyi okuyan sahâbîlerden.

Ebû Mûsel-Eş'arî, Müslüman olmasını, Buhârî ve Müslim'in ittifakla bildirdiği hadîs-i şerîfte şöyle anlatmaktadır...

Devamını oku...

Ebû Mûsel-Eş'arî

Ebû Mûsel-Eş'arî, Müslüman olmasını, Buhârî ve Müslim'in ittifakla bildirdiği hadîs-i şerîfte şöyle anlatmaktadır:..

Devamını oku...

Ebu Rafi

Ebu Rafi aslen Mısırlı olup, Resul-ı ekremin amcası Hazret-i Abbasın kölesi idi. İslâmın ilk zamanlarında Müslüman olmasına rağmen, müşriklerin kötülük...

Devamını oku...

Ebû Sa’îd-i Hudrî

Ebû Sa’îd-i Hudrî hazretleri, Peygamber efendimizin hicretinden sonra yapılan, Medîne’deki Mescid-i Nebevî’nin inşasında çalışmıştı...

Devamını oku...

Ebû Seleme

Allahü teâlânın emriyle sevgili Peygamberimiz, Müslümanlara Medîne'ye hicret için izin verdiler. Bunun üzerine birçok sahâbî hicret...

Devamını oku...

Ebu Süfyan Bin Hâris

Ebu Süfyan bin Hâris, Peygamberimiz davete başlamadan önce, Peygamberimizi pek çok severdi...

Devamını oku...

Ebû Talhâ

İslâm Güneşi Mekke'de parlarken, Ebû Talhâ 20 yaşlarında delikanlıydı... 

Devamını oku...

Ebû Zer-i Gıfârî

Ebû Zer-i Gıfârî, Mekke’nin ticâret yolu üzerinde yaşamakta olan Benî Gıfâr kabîlesindendir. Bunlar Arabistan’da bulunan diğer kabîleler gibi...

Devamını oku...

Ebüdderdâ

Ebüdderdâ hazretleri, Bedir seferi sırasında Müslüman oldu. Önceleri puta tapardı. Bir gün Ebüdderdâ’nın ana bir kardeşi Abdullah bin...
Devamını oku...

Enes Bin Mâlik

Medîneli çocuklar hem koşuyor, hem de sevinçle bağırarak etrafı çınlatıyorlardı:
Resûlullah efendimiz geldi! Kâinâtın efendisi geldi...

Devamını oku...

Erkam Bin Ebi'l Erkam

Hazret-i Erkam'ın ataları, Mekke'nin sayılı zengin ve reisleri idiler. Bu sebeple, eskiden beri saygı ve i'tibâr görürlerdi...

Devamını oku...

Es'ad Bin Zürâre

Resûlullah efendimiz, Mekke'de herkesi îmâna da'vet ediyor, İslâm nûru ile küfür karanlığını aydınlatarak, kalblere...

Devamını oku...

Fâtima Binti Esed

Fâtima binti Esed, İslâmın başlangıcında Müslüman olmuştur. Resulullah efendimiz, İslâmiyeti, önceleri açıktan açığa bildirmedi...

Devamını oku...

Feyruz Bin Deylemî

Feyrûz bin Deylemî San’a’da bulunuyordu. Resûlullahın Peygamberliği haberi oraya ulaşınca, Vebr bin Yuhannis’in teklîfi üzerine Müslüman oldu...

Devamını oku...