Kur’an-ı kerimle ilgili çeşitli sorular

Kur’an Kadir gecesi mi indi, yoksa Berat gecesi mi?

CEVAP
Tefsirlerdeki bilginin özeti şöyledir:
Levh-il mahfuza inişi Berat gecesinde oluyor, dünya semasına indirilmesi ise Kadir gecesinde oluyor. İlk inişi Kadir gecesinde olmuştur. 23 senede indi. Bir âyet meali:
(Apaçık olan Kitaba and olsun ki, biz onu [Kur’anı] mübarek bir gecede indirdik. Her hikmetli iş o mübarek gecede ayırt edilir.)[Duhan 3-4]

Bu âyetin açıklamasında buyuruluyor ki:
Kur’an-ı kerim, Levh-il mahfuza bu gece indirildi.
Dünya semasına indirilmesi ise, Kadir gecesinde oldu. Bir âyet meali şöyledir:
(Biz onu [Kur'anı] Kadir gecesinde indirdik.) [Kadr 1]

Sual: Mucize mahluk olur. Kur'an mahluk değilken nasıl mucizedir?
CEVAP
Kur'an-ı kerim, istisna olarak mahluk olmayan mucizedir.

Sual: Kur'anda Fatiha sûresinden sonra âmin diye bir kelime yok. Âmin diyenler Kur'ana kelime ilave etmiş olmuyorlar mı? Bu yanlışlığın sebebi nedir?
CEVAP
Ortada bir yanlışlık var. Bu yanlışlık yalnız Kur'an diyerek hadis-i şerifleri inkâr edenlerdedir. Kur'an-ı kerimden hangi şeyi anlayabiliriz ki? Mesela namazı bozan şeyler Kur'anda yazıyor mu? Namazın farzları ve nasıl kılınacağı var mı? Namazın sünnetleri, mekruhları ve vacibleri Kur'anda yazar mı? Namazın kaç rekat kılınması gerektiği yazılı mı? Bunları ve her şeyi Allahü teâlâ Peygamber efendimize bildirmiştir, O da bize bildiriyor. Peygamber efendimiz, Fatiha'dan sonra âmin demek gerekir buyuruyor. Âmin demek sünnettir. Esas yanlışlık, Kur'an meali okuyup da Kur'anda âmin kelimesi yok demektir. Her Müslümanın fıkıh kitabı okuması lazımdır. En güzel, en faydalı fıkıh kitabı ise Tam İlmihal Seadet-i Ebediyye’dir.

Sual: Nahl sûresinin (Allah bilemeyeceğiniz daha nice şeyler yaratır) mealindeki 8. âyetindeki "Bilemeyeceğiniz şeyler"den maksat nedir?
CEVAP
"Bilemeyeceğiniz şey" 
buyuruluyor. Bilebilseydik öyle buyurulmazdı. Ancak tahminler yapılmaktadır. "Bilemeyeceğimiz şeyleri" bazı müfessirler, "Acayip garaib" diye tefsir etmişlerdir. Bugün, ilk hatıra gelen şeyler füze, TV, bilgisayar ve diğer teknik cihazlar olabilir. Daha başka şeyler de bulunacak demektir. (Tibyan)

Sual:
 Bazı kitap satıcıları Mushafları aşağı yerlere koyuyorlar. Bu saygısızlık değil mi?
CEVAP
Kitap satıcılarının, öyle yapmaları Kur’an-ı kerime hürmetsizlik olur. Kur’an-ı kerim öğretilmesine, okunmasına sebep olmak niyetiyle kitapçıların, Kur’an-ı kerimi bastırıp, Mushaf olarak satmaları caiz ve sevap olur. Aldığı satış parası helal olur; fakat böyle niyetin alameti vardır ki, mal oluş fiyatına yakın, az bir kârla satmalıdır. Geçimi başka kitaplardan sağlanıyorsa, Mushaf’ı kârsız satmalıdır.

Sual: Kur'an-ı kerimi yattığımız odada başucumuza asıyor bu şekilde yatıyoruz. Ayrıca bu odada ve diğer odalarda dini levhalar da var. Bunun mahzuru var mı?
CEVAP
Yatak odasında Mushaf (Kur’an-ı kerim) ve dini levha bulunmasının mahzuru olmaz.

Sual: Kur’an-ı kerimin mealini okumak hatim yerine geçer mi?
CEVAP
Hatim yerine geçmez.

Sual: Mealden dinimi öğrenmeye çalışıyorum, uygun mu?
CEVAP
Uygun değil. Mealden tefsirden din öğrenilmez. Ehl-i sünnet âlimlerinin kıymetli kitaplarından hazırlanan ilmihallerden öğrenmeli. Bunun için size Tam İlmihal Seadet-i Ebediyye kitabını tavsiye ederiz. Bu kıymetli eseri www.hakikatkitabevi.com adresinden de okuyabilirsiniz.

Sual: Ayrıca bir Kur’an-ı kerim ihtiyacım var, hangisini önerirsiniz? Mealli olması uygun mu?
CEVAP
Mealli olması uygun değil. En iyi hangisini okuyorsanız onu alın.

Sual: Arabada torpido gözünde fermuarlı kılıf içinde Kur’an-ı kerim bulunduruyorum, gözdeki diğer eşyaların üzerinde duruyor, ancak arabada daha yüksekte bir yerde tutma imkanım da yok. Torpido gözü bel hizasında duruyor, böyle bulundurmamız uygun mu?
CEVAP
Uygundur.

Sual: Deri kaplı, fermuarlı küçük Mushafla helaya girmek caiz mi?
CEVAP
Evet caizdir.

Sual: Mushafı yükseğe açık olarak koymak caiz mi?
CEVAP
Evet.

Sual: Hâfız idim. Boş zamanım olursa, hıfzımı takviye edeyim mi?
CEVAP
Evet.

Sual: Mushafın kenarına İslam harfleriyle yazı caiz mi?
CEVAP
Evet.

Sual: İçinde Mushaf bulunan çantayı, dizden aşağıda taşımak caiz mi?
CEVAP
Hayır.

Sual: Çok küçük Mushaflar var. Bunları kolye olarak kullanmak günah mıdır?
CEVAP
Kur'an-ı kerimi okunamayacak kadar küçük harflerle yazmak, böyle küçük Mushafı almak günahtır. Allahü teâlâ, Kur'an-ı kerimi okumak, dinlemek, emirlerini öğrenip yapmak için gönderdi. Kur'an-ı kerimi okunamayacak kadar küçük yazmak, ona hakaret etmek olur. Halife Hazret-i Ömer, böyle küçük yazan birini cezalandırmıştır. (Halebi)

Böyle Mushafları almak, taşımak, hristiyanların putları gibi altın veya gümüş mahfaza içinde boyna takmak, faydasız ve günahtır.

Sual: Namazda okunan Kur’an mı yoksa dışında okunan mı daha sevaptır?
CEVAP
Namazda okunan daha sevaptır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Namazda okunan Kur'an, namaz dışında okunan Kur'andan daha sevaptır.) [Cami'ussagir şerhi]

Sual: Kur'anın ikinci sûresine Bekara denmesinin sebebi nedir?
CEVAP
Bekara
, sığır, inek manasındadır.

Musa aleyhisselam zamanında Beni İsrail’den bir genç, kendisinden başka mirasçısı bulunmadığı halde, malına tamah ederek zengin amcasını öldürür. Ölüsünü de gizlice başka bir köye bırakır. Ertesi günü Hazret-i Musa’ya gidip, zengin şahsı bu köylülerin öldürdüğünü söylerler. Onlar da kendilerinin öldürmediğini söyleyince, Cenab-ı Hak, bir inek kesip bir parçası ile ölüye vurulursa, ölü dirilip katilin kim olduğunu söyleyeceğini Hazret-i Musa’ya bildirir.

Kavmi, böyle bir şeyin olamayacağını zannederek, Hazret-i Musa’ya, (Sen bizimle alay mı ediyorsun?) derler. O da, bir Peygamberin alay etmeyeceğini söyler ve (Cahillikten Allah’a sığınırım) buyurur.

Hazret-i Musa’ya kesilecek ineğin vasfını sorarlar. O da bildirir. Değeri üç altın etmesine rağmen, istenilen vasıflar bu inekte bulunduğu için, derisi dolu altın verilerek ineği satın alıp keserler.

Kesilen ineğin bir parçasını ölüye vurunca, ölü dirilip, (Beni öldüren yeğenimdir) der ve tekrar ölür. Köylüler katili yakalayıp öldürürler. Böylece iki köy arasındaki çekişme de sona erer. Bu husus, Bekara sûresinin 67-73. âyet-i kerimlerinde bildirilmektedir.

Son âyet-i kerimenin devamında mealen (İşte Allah ölüleri böyle diriltir, düşünüp de gerçeği anlamınız için size [kudretini, peygamberine verdiği mucizeleri] gösterir) buyurulmaktadır.

Firavunlar devrindeki Mısır’da, sığır mukaddes bir hayvandı. Şimdi Hindistan’da olduğu gibi ineğe tapılırdı. Allah’tan başka şeylere tapınılmayacağını göstermek ve böyle bâtıl inançları yıkmak gayesiyle bildirilen mucize gösterilmiştir.

Bekara sûresinde Hakla bâtıl anlatılmaktadır. Öküzle sürülen saban, toprağı yarıp ikiye ayırdığı gibi, Hakkı, bâtıldan ayırması bakımından da bu sûreye Bekara ismi verildiği bildirilmiştir.

Sual: Bizim camiye biri gizlice gelip, Mushaflardaki Tevbe sûresinin son iki âyetini karalıyor. Oraya da bu Kur’andan değil diyor. Bunu kimler yapabilir ki?
CEVAP
Resulüm yani peygamberim diyen Reshat Khalife isimli Mısırlı biri, 19 sayısının katlarına uymuyor diye, o iki âyeti inkâr ediyor. Bu inkârıyla, ya, (Kur’anı biz indirdik, onu değişmekten biz koruyacağız)mealindeki âyet-i kerimeyi de kabul etmemiş oluyor veya kabul ediyorsa, Allahü teâlânın Kur’an-ı kerimi koruyacağına güvenmemiş oluyor. Bu sapık adama inanan ahmağın biri onu karalamış olabilir.

Eskimiş Mushaf
Sual: 
Çok yıpranmış, yırtılmış Mushaf'ı yakmak caiz midir?
CEVAP
Eskimiş, istifade edilmez hâle gelmiş Mushaf’ı, çürüyüp, toprak oluncaya kadar açılmayacağı emin olan ve ayak basılmayacak yerdeki toprağa gömmek gerekir. Böyle bir yer bulunamazsa, yakıp külünü gömmek veya külünü denize, ırmağa atmak caizdir.

Mushaf arasına çiçek koymak
Sual: 
Mushaf arasına, çiçek, gazete parçası koymak caiz midir?
CEVAP
Mushaf arasına çiçek koymak caizdir, hürmetsizlik sayılmaz. Gazete parçası koymak hürmetsizlik olur. Latin harfleri, İslam harfleriyle karışmış olur.

Sual: Kur’an yazılı CD’leri, Kur’an öğrenmek için hazırlanan CD’leri veya Mushafları, kâr kazanmak için satmak caiz mi?
CEVAP
Bunları satmak, Kur'an-ı kerim öğretilmesine, okunmasına sebep olmak niyeti ile olursa, caiz ve sevab olur, fakat böyle niyetin alameti, bunları, maliyetine yakın, çok az bir kârla satmaktır. Başka geliri de varsa, Mushafı kârsız satmalıdır. Kâğıt, işçilik ücreti ve masraflarını almak caizdir. (S. Ebediyye)

Sual: Bilimde dinozorlardan ve buzul çağıyla birlikte soylarının tükenmesinden bahsediliyor. Kur'anda böyle bir şeyden bahsediliyor mu?
CEVAP
Kur’an-ı kerim, tarihten, biyolojiden, teknolojiden, tıptan kısmen bahsetse de, o, tarih, coğrafya, tıp veya biyoloji kitabı değildir. Bunlardan detaylı şekilde bahsetmez. Herkesin Âdem aleyhisselamdan geldiğini bildirir, o kadar.

Kıraat ve tilavet
Sual:
 Kıraat ve tilavet ne demektir?
CEVAP
İkisi de, Kur’an-ı kerim okumak demektir. Genelde kıraat, namaz içinde okumak; tilavet ise namaz dışında okumak anlamında kullanılır.

Sual: Kur'an-ı kerim, Mushaf haline nasıl geldi?
CEVAP
Kur'an-ı kerim, 23 yılda, parça parça nazil oldu. İnen ayetler, çeşitli şeylere yazıldığı gibi, müminler tarafından da hemen ezberleniyordu. Ancak Yemame savaşında, Kur'an-ı kerimin hepsini ezberleyen 70 hâfız şehit olunca, (Kur'an-ı kerimi ezberden bilenler azalıyor) diye telaşlanan Hazret-i Ömer, halife Hazret-i Ebu Bekir'e, Kur'an-ı kerimin toplanıp yazılmasını tavsiye ve rica etti. Hazret-i Ebu Bekir de, Muhammed aleyhisselamın kâtibi olan Zeyd bin Sabit'e Kur'an-ı kerim sûrelerinin ayrı ayrı kâğıtlara yazılmasını emretti. Sonra bir heyet, Kureyş lehçesiyle bir Mushaf yazdı. Hazret-i Osman zamanında bu Mushaf'tan, 6 adet daha yazılarak vilayetlere gönderildi. Bu suretle, Resulullahın vefat edeceği yıl, Cebrail aleyhisselamla beraber iki defa okumuş oldukları Kur'an-ı kerim yazıldı. Buna uymayan nüshaları imha edildi. Bugün bütün İslâm ülkelerinde mevcut olan Mushafların tertibi ve şekli Mushaf-ı Osmani'ye tam uygundur. O zamandan beri bir tek harfi değişmemiştir. (Mir'at-ı kâinat)

Sadakallahül-azîm demek
Sual: 
(Kur’an-ı kerim okuduktan sonra, sadakallahül-azîm demek bid’attir. Çünkü manası, en doğrusunu Allah bilir demektir) deniyor. Bu yanlış değil mi?
CEVAP
Sadakallah
, Allah doğru söyledi demektir.
Sadaka Resulullah, Resulullah doğru söyledi demektir.
Sadakallahül-azîm, (Azîm olan, büyük olan Allah doğru söyledi) demektir.

Kur’an-ı kerim Allahü teâlânın sözü olduğuna göre, Allah doğru söyledi demek, bid’at olmaz. Asırlardır âlimlerimiz böyle söylemişlerdir.

Sûrelerin yerleri
Sual: 
Kur'an-ı kerimdeki sûrelerin ve âyetlerin yerleri nasıl tespit edilmiştir? Niye iniş sırasına göre konmamıştır?
CEVAP
Sûrelerin sırasını Peygamber efendimiz bildirmiştir. Halife hazret-i Osman da, bildirildiği şekilde yazdırdığı altı Mushaf’ta bu sûreleri yerlerine koydurmuştur. (Rehber Ansiklopedisi)

Resulullah’ın dine ait her sözü vahye dayanır. Bir âyet-i kerimede mealen, (Resulüm kendi arzusuyla konuşmaz. Onun [dini hükümlere ait her] sözü vahiydir) buyuruluyor. (Necm 3, 4)

Bir hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Yemin ederim ki, ben size ancak Allahü teâlânın emrettiğini emrediyor, nehyettiğini nehyediyorum.) [Taberanî]

Farklı kaviller varsa da, âyetler gibi sûrelerin yerleri de vahye dayanmaktadır. (Kurtubi)

Mushaf ve Kur'an
Sual: Mushaf ile Kur'an arasındaki fark nedir?
CEVAP
Kur'an, sözlükte, okumak, okunmuş gibi mânâlara gelirse de, ıstılahta yani terim olarak, (Allah'ın sözü) demektir. Mushaf, Allah’ın sözlerinin yazıldığı kitabın adıdır. Bunun için, büyük Kur'an, küçük Kur'an, eski Kur'an, yeni Kur'an dememeli. Yani Allah’ın sözlerinin büyüğü, küçüğü, eskisi ve yenisi olmaz. Ama Mushaf, kitap olduğu için yenisi eskisi, küçüğü büyüğü olur. Kur'an-ı kerim, Allah'ın sözüdür ve mahlûk değildir, fakat Mushaf, kâğıt olarak mahlûktur. Mahlûk, yaratılmış demektir.

Mushaf, Allah'ın sözlerinin yazıldığı kitap olduğu için, Mushaf yerine Kur'an-ı kerim dense de caizdir. Zarf söylenir içindeki anlaşılır. Ama yine de bilenlerin Mushaf demesi daha iyi olur.

Mushaf ve Kur'an ne demektir?
Sual: 
Mushaf yerine Kur'an demek caiz midir?
CEVAP
Önce bunların mânâlarını bildirelim: Mushaf, Kur'an-ı kerimin kâğıtlara yazılarak kitap hâline gelmiş şeklidir, mahlûktur, yani yaratılmıştır. Kur’an ise, Allah'ın sözüdür, mahlûk değildir. Ama âdet olmuştur, Mushaf yerine Kur’an da denmektedir. (Bunun içinde Kur’an var yani Allah'ın sözü var) demektir. Çok zaman zarf söylenir, mazruf anlaşılır. Mazruf, zarfın içindeki demektir. Mesela (Soba yanıyor) denince, sobanın kendisi değil, içindeki odunun, kömürün veya gazın yandığı anlaşılır. (Bu sınıf tembeldir) denince de, o sınıftaki öğrencilerin tembel olduğu anlaşılır.

Kur'an-ı kerimde, (Zalim köylüler) için, (Zalim köy), (Köy halkına sor!) yerine, (Köye sor!) denmiştir

Bunun gibi, (Vatan sevgisi imandandır) hadis-i şerifinden kasıt da, taş, toprak değil, vatanın içindeki Müslümanlardır. (Şeref-ül mekân bil mekîn) buyuruluyor. (Bir yerin şerefi içindekiyle ölçülür) demektir. İçindeki iyi ise orası iyidir, kötü ise orası kötüdür. Bir vatanda Müslümanlar varsa orası kıymetlidir. Orayı sevmek imandan olur. Camiyi sevmek de imandandır. Barı, meyhaneyi sevmek de fısk alametidir.

(Allah tektir, teki sever) hadis-i şerifi de böyledir. (Teki sever) demek (Teke riayet eden Müslümanı sever) demektir. Müslüman olmayanı, teke riayet etse de sevmez.

Âyetler ve hadisler veciz olduğu gibi, genelde atasözleri, deyimler de veciz olur. Mesela, (Zaman sana uymazsa sen zamana uy!) sözü de böyledir. Zamanın kendisine değil, (O zamandaki insanların faydalı işlerine, o zamanın tekniğine uy!) demektir.

Bir sözü, söyleyenin maksadına göre anlamak gerekir. Maksadını düşünmeden, (Bu doğru değil) demek yanlıştır. Mushaf demek daha uygunsa da, Kur’an-ı kerim demek de caizdir.

Kur’an okuyunca
Sual: 
Bir arkadaş, bize namaz kıldırdı. Amenerresulü, Hüvallahüllezi gibi âyetleri namazdan sonra okudu. (Sübhane rabbike rabbil izzeti amma yasifun ve selamün alel mürselin, velhamdülillahi rabbil alemin el Fâtiha meas-salevat) demedi. Sebebini sorunca, (Biz, arkadaşlarımızın yanında okumuyoruz. Yabancılar olunca dikkat çekmesin diye mecburen okuyoruz) dedi. Bunları arkadaşların yanında okumak caiz değil mi?
CEVAP
Caizdir elbette. Herkesin sözüne itibar edilmez. Muteber kitaplarda yazılanlara göre hareket etmelidir.

Kur’an okuyup (Sadakallahül azîm) dedikten sonra, (Sübhane rabbike) âyetini, Fâtiha ve salevât-ı şerifeyi okumalı. (Sübhane rabbike) âyetiyle ilgili bir hadis-i şerif:
Hazret-i Ali “radıyallahü anh” diyor ki: Peygamber efendimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” (Bir meclisin, yani bir dersin, bir kitabın veya Kur’an-ı kerim okumanın sonunda “Sübhane rabbike rabbil izzeti amma yasifun…” âyetini, sonuna kadar okuyana Kıyamette çok sevab verilir) buyurdu. (İslam Ahlakı)

Namazlardan ve dualardan sonra Fâtiha okumanın önemi hakkında Berîka kitabında buyuruluyor ki:
Fâtiha sûresi duaların en iyisini bildirmek için nazil oldu. Herkesin birlikte yüksek sesle okumaları yasaktır. İmam, Fâtiha dediği zaman, herkesin sessizce okumaları iyi olur. Çünkü duaların sonunda hamd etmek müstehabdır. Hamd etmenin en iyisi de, Fâtiha okumaktır. Farzla sünnet arasında okumak ve isteklerine kavuşmak için okumak mekruhtur. (Fâideli Bilgiler)

Fâtiha’dan önce salevat-ı şerife de okunmalı. Duaya başlarken ve bitirince salevat okumak duanın kabul olmasına sebep olur. Bir hadis-i şerif:
(Dua ile Allah arasında perde vardır, salevat getirilince perde açılır ve dua kabul olur.) [Taberânî]

Bir yere toplanırken, oradan dağılırken, abdest alırken, abdestten sonra, kitap okurken, dînî sohbete ve önemli işlere başlarken salevat okumak müstehabdır. Bir hadis-i şerif:
(Allah’a hamd ve Resulüne salevatla başlanmayan her önemli işin neticesi hayırlı olmaz ve her bereketten mahrum olur.) [İbni Âbidin]

Duanın başında ve sonunda salevat okumalı, yani Peygamber efendimize dua edilmeli. Allahü teâlâ, salevatı kabul eder. Duanın başı ve sonu kabul olunca ortasının kabul olmaması düşünülemez.

Hamd ve salevat getirmek ise, iki kanat gibidir. Kuş kanatsız uçamadığı gibi, dualar da hamdsiz ve salevatsız yapılırsa, kabul olma ihtimali çok zayıftır. Hamd etmenin en güzeli de Fâtiha okumaktır. Resulullah efendimize okunan dua, yani salevat kabul olacağı için, kabul olmuş iki dua arasında edilen dualar da, kabul olur.

Âyet yazılı kâğıt
Sual: Âyet-i kerime yazılı kâğıt parçalarını ne yapmak lazımdır?
CEVAP
İçinde âyet-i kerime bulunan kâğıt parçalarının kendilerini veya bunları yakıp küllerini, denize dökmek veya ayak basılmayan temiz bir yere gömmek gerekir.

Sual: Kur’andaki âyet ve sure sayıları net ve kesin değil midir?
Cevap: Kur’an-ı kerimde 114 sure ve 6236 âyet vardır. Âyetlerin sayısının 6236’dan az veya daha çok olduğu bildirildi ise de, bu ayrılıklar, büyük bir âyetin, birkaç küçük âyet sayılmasından veya birkaç kısa âyetin, bir büyük âyet yahut surelerin başındaki Besmelelerin bir veya ayrı ayrı âyet sayılmasından ileri gelmiştir. Bu hususta Bostan-ül-ârifin kitabında geniş bilgi vardır.

Kur’an-ı kerimin Mushaf haline gelmesi
Sual:
 Kur’an-ı kerim, bugün elimizdeki şekli ile mi geldi yoksadaha sonra  toplanıp bu şekilde oldu?
Cevap: Cebrâîl aleyhisselam her sene bir kerre gelip, o ana kadar inmiş olan Kur’an-ı kerimi, Levh-il-mahfûzdaki sırasına göre okur, Peygamber efendimiz dinler ve tekrar ederdi. Ahirete teşrif edeceği sene, iki kere gelip, tamamını okudular. Muhammed aleyhisselam ve Eshab-ı kiramdan çoğu, Kur’an-ı kerimi tamamen ezberlemişti. Bazıları da, bazı kısımları ezberlemiş, birçok kısımlarını yazmışlardı. Muhammed aleyhisselam, ahirete teşrif ettiği sene, halife hazret-i Ebû Bekir, ezber bilenleri toplayıp ve yazılı olanları getirtip bir heyete, bütün Kur’an-ı kerimi, kâğıt üzerine yazdırdı. Böylece, Mushaf denilen bir kitap meydana geldi. Otuzüçbin Sahabi bu Mushafın her harfinin, tam yerinde olduğuna söz birliği ile karar verdi. Sûreler belli değildi. Üçüncü halife hazret-i Osman, hicretin 25. senesinde, sûreleri birbirinden ayırdı. Yerlerini sıraladı. Altı tane daha Mushaf yazdırıp, Bahreyn, Şam, Mısır, Kufe, Yemen, Mekke ve Medine’ye verdi. Bugün, bütün dünyada bulunan mushaflar, hep bu yedisinden yazılıp, çoğalmıştır. Aralarında bir nokta farkı bile yoktur.

Gösterdiği yolda gitmek için gönderildi
Sual: Kur’ân-ı kerim sadece okumasını öğrenmek ve tecvid kaidelerine uyarak okumak için mi gönderildi?

Cevap: Konu ile alakalı olarak Kimyâ-i se'âdet kitabında buyuruluyor ki:
“Kur’ân-ı kerim okumasını öğrenmek çok sevaptır. Fakat, Kur’ân-ı kerim okuyanların ve hafızların, ona saygı göstermeleri lazımdır. Bunun için de, her sözü, her işi Kur’ân-ı kerime uygun olmalıdır. Onun edebi ile edeplenmelidir. Onun yasak ettiği şeylerden sakınmalıdır. Ona, böyle saygı göstermezse, Kur’ân-ı kerim kendisine düşman olur. Resulullah aleyhisselam buyurdu ki:
(Ümmetimdeki münafıkların çoğu, Kur’ân-ı kerim okuyanlardan olacaktır.)

Ebu Süleyman Dârânî hazretleri buyuruyor ki:
“Cehennemde azap yapan, Zebânî adındaki melekler, puta tapan kafirlerden önce, İslâmiyete uymayan hafızlara saldıracaklardır.” Para kazanmak için mevlid okuyan, mûsiki ile mevlid okuyan hafızlar da böyledir. Şunu iyi bilmelidir ki, Kur’ân-ı kerim, yalnız okumak için gönderilmedi. Gösterdiği yolda gitmek, İslâmiyete uymak için gönderildi.”

Şir'a-tül-islâmda deniyor ki:
“Kur’ân-ı kerimi şarkı söyler gibi okumak, bidatlerin en çirkini, en kötüsüdür. Böyle okuyanlar cezalandırılır.”

Eskiyen Mushafı yakmak
Sual: Evlerde yıpranmış, sayfaları kopmuş, okunamaz durumda olan Kur’ânlar, Mushaflar yakılabilir mi veya ne yapmalıdır?
Cevap:
 Konu ile alakalı olarak Berîkada deniyor ki:
“Tâtârhâniyyede, yırtık, eski olup kullanılamayan Mushaf yakılmaz. Temiz beze sarıp toprağa gömülür. Yahut toz gelmeyen temiz bir yere konur diyor. Sirâciyyede ise, gömülür veya yakılır demektedir. Müctebâda ise, akan suya bırakmaktansa, gömmek iyi olur deniyor. Minhâc-üd-dîn kitabında, yakmak yasak değildir, çünkü, hazret-i Osman, mensûh ayetler bulunan Kur’ân-ı kerimi yaktı, Eshâb-ı kiramdan hiç kimse, buna karşı bir şey demedi deniyor. Yakmak, yıkayıp yazıları gidermekten daha iyi olur. Çünkü, yıkamakta kullanılan sular ayak altında kalır denildi. Bunlardan anladığımız, yakmayıp, yıkayıp yazılarını gidermek veya gömmek iyi olur.”

Bütün bunlardan anlaşılıyor ki, eskimiş, istifade edilmez hâle gelmiş olan Mushafları, ayak altında bırakmak, bir şey sarmak, kaplamak, kese kâğıdı yapmak gibi kullanmak, hakaret etmek olur, haram olur. Çürüyüp toprak oluncaya kadar açılmayacağı emin olan yerdeki toprağa gömmek, bu yapılamazsa, yakıp külünü gömmek veya külünü denize, nehre koymak lazımdır. Hakaretten kurtarmak için yakmak caiz, hatta lâzım olur. Sirâciyye fetvâsı, Münyet-ül-müftî ve Halîmîden de böyle anlaşılmaktadır.

Sual: Kur’ân-ı kerime veya din kitaplarının bulunduğu yere karşı ayak uzatmakta dinen bir mahzur olur mu?
Cevap:
 Mushafa yani Kur’ân-ı kerime ve din kitaplarına karşı ayak uzatmak mekruhtur. Eğer bunlar yüksekte iseler, ayak uzatmak mekruh olmaz.

Sual: Kur’ân-ı kerimi okunmadığı hâlde, evde bereket için bulundurmanın bir mahzuru olur mu?
Cevap:
 Bu konuda Hindiyyede deniyor ki:
“Mushafı hiç okumayıp, hayır ve bereket için evinde saklamak caizdir ve sevaptır.”

Sual: Dini yazılar bulunan gazete veya benzeri kâğıtları, herhangi bir şey sarmak için kullanmanın dinen mahzuru olur mu?
Cevap:
 Fıkıh yazılı kağıtlara bir şey sarmak caiz değildir. Allahü teâlânın ve Peygamberlerin aleyhimüsselâm isimleri yazılı ise, bunları silip, sonra bir şey sarılabilir. Fakat, bunlara da sarmamak layıktır. Çünkü, Kur’ân-ı kerimin harfleri de muhteremdir.

Sual: Bazı kimseler, Kur’ân-ı kerimi ve ekmeği öpmektedir. Bunları öpmenin dinen bir mahzuru var mıdır?
Cevap:
 Kur’ân-ı kerimi ve ekmeği öpmek caizdir.

Zalimler ve hidayet

Zalimler topluluğuna, zulümleri devam ederken hidayet vermez; ama zulmü bırakınca zalim olmaktan kurtulur...

Devamını oku...

Cehennemdekilerin gıdası

Hayır, çelişki yok. Bu âyet-i kerimelerin mealleri şöyledir:
(Onlar [kâfirler] Cehenneme girerler, orası ne kötü bir yerdir... 

Devamını oku...

Ateist ve bakteri

Ateistin yanlışı, çift denilince sadece erkek ve dişiyi anlamasından kaynaklanıyor. Bu, sadece canlılarla ilgili bir şey değildir...

Devamını oku...

Doğu ve batının Rabbi

Âyet-i kerimedeki maksadı bilemeyiz. Kitaplardaki bilgiye göre, Güneş, yaz ve kış aylarında farklı yerlerden doğup, farklı yerlerden batıyor...

Devamını oku...

Yetenekli ateist

İmam-ı Gazali hazretleri, (Bid’at ehli Kur'anı anlayamaz. Kur'an kalbdeki bir nurla anlaşılır. Bid’at ehlinin kalbinde bu nur olmaz) buyuruyor...

Devamını oku...

Herkes malına sahip çıkar

Emir ve yasak koyma işi, dünya işlerinde de vardır. Birkaç örnek verelim:
Bir ana babanın, çocuğuna...

Devamını oku...

İnsanlar yaratılırken

Elbette Allahü teâlâ, bizi kendi isteğimizle yaratmadı. Kendi mülkünde tasarrufta bulundu. (Temsilde hata olmaz) derler...

Devamını oku...

Herkes eşit olsaydı



Devamını oku...

Allah bilinmez mi?

Müslümanlar, ancak Allahü teâlânın bildirdiklerini bilir, bildirmediklerini elbette bilemez. Çelişki bunun neresindedir...

Devamını oku...

Herkes malına sahip çıkar

İmam-ı Gazali hazretleri, (Bid’at ehli Kur'anı anlayamaz. Kur'an kalbdeki bir nurla anlaşılır. Bid’at ehlinin kalbinde bu nur olmaz) buyuruyor...

Devamını oku...

Çağdaş ne demek?

Çağdaş olmak görecelidir. Bir dinsize göre, içki içmek, sarhoş olmak, kadınların son derece açık gezmesi...

Devamını oku...

Mucize yok mu?

Mucize, peygamberlerin gösterdiği harika yani olağanüstü olaylardır. Mesela Musa aleyhisselamın asasının ejderha olması...

Devamını oku...

Allah’a inandım demek yeter mi?

O, kesinlikle Allah’a inanmıyor. Nasreddin Hocanın, (Doğduğuna inanıyorsun da, öldüğüne niye inanmıyorsun) dediği gibi...

Devamını oku...

Aşırı dincilik

Hiç cevap vermemenizi tavsiye ederiz; çünkü (Ahmağa verilecek en güzel cevap susmaktır) buyuruluyor...

Devamını oku...

Yaratıcı var demek yetmez

Ateist de, deist de‎, İslamiyet’e inanmayan dinsiz kimsedir. Deist, bir yaratıcı var dediği hâlde, hiçbir dine...

Devamını oku...

Konuşan ikizler

Hamile bir kadının karnında ikiz iki bebek konuşuyor, biri imanlı diğeri imansız.

Devamını oku...

Mutezile, cebriyeci ve ateist

İmam-ı a’zam hazretlerine bir ateist, bir mutezile, bir de cebriyeci üç kimse gelir. Ateist sorar...

Devamını oku...

Körü körüne inanmak mı?

İstisnalar hariç, bütün fen adamları, bu kâinatın kendiliğinden var olmadığını, bir yaratıcısının bulunduğunu ittifakla bildirmişlerdir...

Devamını oku...

Tabiata yaratıcı denir mi?

Bunlara sorulsa ki:
Bir otomobilin parçaları, tabiat kuvvetleri ile mi bir araya gelmiştir? Suyun akıntısına kapılan, sağdan soldan çarpan dalgaların...

Devamını oku...

En güzel şekilde yarattık

Allahü teâlânın yaratması iki türlüdür. Birincisi, (OL) der hemen o şey oluverir. İkincisi ise sebeplerle yaratır...

Devamını oku...

Depremi kim yapıyor?

Dünya'nın dönüşü, eğimi, yaz ve kışların meydana gelmesi, yağmurun ve karın yağması hep bir hesap dâhilinde meydana gelmektedir...

Devamını oku...

Allahü teâlânın adaleti

Adaletin ne olduğunu bilmediği için ateist böyle konuşuyor. Allahü teâlânın adaletiyle kulların arasındaki adalet çok farklıdır...

Devamını oku...

Suçluya ceza zulüm müdür?

Bunun hikmetini Cenab-ı Hak açıkça bildirmemiştir. Bazı âlimler bildiriyor ki: 
Kâfirler, sonsuz yaşasaydı, sonsuz kâfir kalmak niyetinde...

Devamını oku...

Görülmeyen şey yok mudur?

Melek, cin ve şeytanı inkâr eden Müslüman olamaz. Bunlar Kur’an-ı kerimde ve hadis-i şeriflerde açıkça yazılıdır...

Devamını oku...

Ölülerin diriltilmesi

Müslümanlar nasıl ki Müslüman atalarının yolunda ise, ateistlerin de dinsiz atalarının yolunda olduğu yukarıdaki sorudan anlaşılmaktadır. Bakın onların bir atası da aynı şeyi savunmuş...

Devamını oku...

Evrensel hak din yalnız İslam’dır

Elbette evrenseldir. Başka bir din de gelmeyecektir. Muhammed aleyhisselam son Peygamberdir. Kur’an-ı kerimde mealen bildiriliyor ki...

Devamını oku...

Hoşgörü ne demektir?

Ateist Allah’a inanmaz ki, Allah’ın kanunlarına inansın. Âyete, hadise yani Allahü teâlânın ve Onun gönderdiği Resulünün sözlerine inanmayana...

Devamını oku...

Kur'an-ı kerimin mucize oluşu

Eğer Kur’an İngilizce olarak inseydi, aynı bozuk mantıkla, (Diğer milletler kendi kulu değil mi de, Tanrı Kur’anı İngilizce indirdi) diyecekti...

Devamını oku...

Dini kurallara şekilcilik denmez

Ateistin, şekilcilikten maksadı, dini kurallardır. Dini kurallara şekilcilik denmez. Kuralsız bir din olamayacağı gibi, kuralsız bir dernek bile olmaz.

Devamını oku...

İnsan başı boş değildir

Biz okuyucuyu daha çok yadırgadık. Dini biz mi kurduk da, biz değiştirelim. Kanunları bile kim yapmışsa, yine onlar değiştirmiyor mu...

Devamını oku...

Dogma, format ve reform

Ateistler, dini hükümlere, âyet ve hadislere, yani nasslara dogmadiyerek karşı çıkarlar. Dogma, kelime olarak, tartışmasız kabul edilen bilgi...

Devamını oku...

Yaratmak ve diriltmek

 Bir ateist dedi ki:
Kemikleri bile çürümüş olan ölüler dirilmez...

Devamını oku...

Düşünmez misiniz?

Evet, İslâmiyet'e cahilce bir saldırıdır. Dinimizde aklın, ilmin ve düşünmenin önemi büyüktür. Aklın önemi hakkında birkaç hadis-i şerif...

Devamını oku...

Aklın ermediği şeyler

Tesadüfen olmuştur) diyen beyinsizler nasıl haklı olur? Tesadüfen ne olur ki...

Devamını oku...

Getirilen din

etirmek, yoktan meydana getirmek, çıkarmak demek değildir. Bir yerden alıp getirmek demektir. Nitekim din kitaplarında...

Devamını oku...

Şeytana saygı mı?

eytan, bu şeytanlığını, birkaç sebepten yapıyor:
1- Lanetlenmesine ilk insan Âdem aleyhisselam sebep olduğu için...

Devamını oku...

Dantecilerin tanrısı

Dinden haberi olmayanlar nedense, çok tanrıdan bahsediyorlar. Yer tanrısı, gök tanrısı, aşk tanrısı, laiklik tanrısı, zındıklık tanrısı...

Devamını oku...

Ateistin sorularına cevap

Melek, cin, şeytan gibi varlıkları göremiyoruz. Görülmeyen şey yoktur) sözü, çok basit, çok yanlış, ilme [bilime] de aykırı olan ilkel bir sözdür...

Devamını oku...

Fatiha sûresinin fazileti

Ümm-ül-Kur’an da denilen Fatiha-i şerifenin meali şöyledir: (Rahman ve rahim olan Allahü teâlânın ism-i şerifini okuyarak başlıyorum...

Devamını oku...

Bakara sûresinin fazileti

Bekara sûresini okumak çok faziletlidir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Her şeyin zirvesi vardır. Kur'anın zirvesi ise Bekara sûresidir...

Devamını oku...

Âl-i İmran sûresi

Kur’an-ı kerimin üçüncü sûresidir. İki yüz âyet-i kerimedir. 33. âyet-i kerimede geçen Âl-i İmrân kelimesi, sûreye isim olmuştur...

Devamını oku...

Âmenerresülü'nün fazileti

Âmenerresülünün fazileti çoktur. Birkaç hadis-i şerif meali şöyledir...

Devamını oku...

Maide sûresi

112. ve 114. âyet-i kerimelerde, İsa aleyhisselam zamanında gökten indirilmesi istenen bir sofradan bahsedildiği için, sûre bu ismi almıştır...

Devamını oku...

En’am sûresi

En’am sûresi Mekke’de nâzil oldu. Bu sûreyi, Cebrail aleyhisselam ile birlikte 70 bin melek getirmiştir...

Devamını oku...

A’raf sûresi

Kur’an-ı kerimin yedinci sûresidir, 206 âyet-i kerimeden meydana gelmiştir...

Devamını oku...

Yunus sûresi

Yunus sûresi Mekke’de nâzil oldu. Sadece 40, 94, 95 ve 96. âyetler Medine'de nâzil oldu. 109 âyet-i kerîmedir. 98. âyet-i kerîmede...

Devamını oku...

Tevbe (Berâe) sûresi

Tevbe sûresi Medîne’de nâzil oldu. 128 ve 129. âyet-i kerîmeleri Mekke’de indi....

Devamını oku...

Enfal sûresi

Medine-i münevverede Bedir harbinden sonra nazil oldu. Sûre ismini, birinci âyette geçen enfal kelimesinden almıştır...

Devamını oku...

İhlas sûresinin fazileti

İhlâs sûresini [Kul hüvellahü ehad...] okumanın fazileti çoktur. Hadis-i şeriflerde buyuruldu kİ...

Devamını oku...

Âyet-el kürsinin fazileti

Âyet-el kürsinin fazileti çoktur. Birkaç hadis-i şerif meali şöyledir:
(Âyet-ül kürsi âyetlerin seyyididir...

Devamını oku...

Nisa sûresi

Kur’an-ı kerimin dördüncü sûresidir. Sûrede, toplum içinde kadınların hukuki ve sosyal yerinden ve değerlerinden bahsedildiği için, bu isim verilmiştir...

Devamını oku...

Kur’an-ı kerimde sayı yok mu?

Gerek âyet-i kerime ve gerekse hadis-i şeriflerde sayı bildirilmiştir. Birkaç örnek verelim. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki...

Devamını oku...

Kur’an-ı kerimde nesh vardır

Elbette vardır. Nesh, emir ve yasakların yürürlükten kaldırılması veya değiştirilmesi demektir. Allahü teâlânın...

Devamını oku...

Kur’an, müminler için şifadır

Neden bahsederse bahsetsin, Kur’an-ı kerimin her âyeti, her harfi şifadır. Hadis-i şerifte, (İlaçların en iyisi Kur’an-ı kerimdir) buyuruldu. (İbni Mace)...

Devamını oku...

Kur’anda Yahudi ve Hristiyanlar

Yahudiler hakkındaki âyetlerden bazıları şunlardır:
1-
 Tevrat’ı değiştirdiler. (Bekara 79)...

Devamını oku...

Âyetlere tarihsel demek

O kişinin, ya aklından, ya dininden zoru var. Akıl hastası değilse misyonerdir. Tarihsellik diye İslamiyet’i yıkmaya...

Devamını oku...

İslam harfleri

Elbette İslam harfleridir. Türkiye’deki seyyidler, Arap oldukları hâlde, Kürtçe konuşmaları Kürt olmalarını gerektirmediği gibi...

Devamını oku...

Arapçanın özelliği

Gönderilen semavî kitapların hepsi oradaki halkın diliyle inmiştir. Dilin kâmil olmasıyla ilgisi yoktur. Peygamber, Fransızlardan çıksaydı...

Devamını oku...

Kur’anda her şey vardır

Bir kere o hikâye uydurmadır. Doğru olsa bile, ona dayanarak İbni Mübarek hazretleri, öyle bir şey, kesinlikle söylemez...

Devamını oku...

Kur’an-ı kerimle ilgili çeşitli sorular

Tefsirlerdeki bilginin özeti şöyledir:
Levh-il mahfuza inişi Berat gecesinde oluyor...

Devamını oku...