10/10/2025 Cuma Köşe yazarı A.D
"Akıllı, tedbir alır!.."
Kaza ve kaderimizi, başımıza gelecekleri bilmediğimiz için, tedbir almak
gerekir. Tedbir almak, sebeplere yapışmak dinimizin emridir.
Bir okuyucumuz şöyle sordu: "Günümüz şairlerinden
biri, bir makalesinde, Erzurumlu İbrahim Hakkı hazretlerinin tefviz
şiirindeki 'Tedbirini terk eyle!' ifadesinin dine aykırı olduğunu
iddia ediyor. Şiir gerçekten yanlış mı, yoksa bizim bilmediğimiz bir incelik mi
var?"
O uzun şiirin bir kıtası şöyledir: "Kalbin
ona berk eyle!/Tedbirini terk eyle!/Takdirini derk eyle!/Mevlâ görelim
neyler,/Neylerse güzel eyler."
Şeyh Galib’in de, "Tedbirini terk
eyle, takdir Hüda’nındır" diye başlayan bir şiiri var...
Ne İbrahim Hakkı hazretleri, ne de diğer zatlar,
tedbire karşı çıkmıyor. Her Müslüman bilir ki, tedbir almak Allah'ın emridir.
Bir âyette mealen, (Ey iman edenler, tedbirinizi alın!) buyuruyor.
(Nisa 71]
Kaza ve kaderimizi, başımıza gelecekleri bilmediğimiz
için, tedbir almak gerekir. Tedbir almak, sebeplere yapışmak dinimizin
emridir. (Dürer)
Tedbir almak tevekküle aykırı değildir. Sebeplere
yapıştıktan sonra tevekkül edilir. Devesini dışarı bırakıp tevekkül ettiğini
söyleyen birine, Peygamber efendimiz, (Deveni bağla, ondan sonra
Allah’a tevekkül et) buyurdu. (Tirmizi)
Bir başka hadis-i şerifte de, (Akıllı, tedbir
alır) buyuruldu. Tedbir almamak kibirdendir. Tedbiri almalı, ama
istenmeyen bir durum meydana çıkarsa, Allah'a tevekkül etmeli. Bir hadis-i
şerifte, (Tedbir almakta acizlik gösterme! Tedbire rağmen bir işe gücün
yetmezse, “Hasbiyallahü ve ni’mel-vekil” de!) buyuruldu.
(Buharî)
Kur’ân-ı kerimde de mealen, (De ki: Allah bana
kâfidir) buyuruluyor. (Zümer 38)
Allahü teâlâdan başka güvenilecek, dost edinilecek hiç
kimse, hiçbir şey yoktur. Ondan başkasına sığınmak, örümcek ağına sığınmak
gibidir. Bir âyet-i kerime meali: (Allah’tan başka dost edinenin hâli,
örümceğin durumuna benzer. Hâlbuki barınakların en çürüğü örümcek
yuvasıdır.) [Ankebut 41]
Müslüman, sebeplere yapışır, ama sebeplere değil,
bunlara kuvvet verene güvenir. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
"Tesiri sebeplerden bilip, Allahü teâlânın kuvvetiyle tesir ettiklerini
bilmeyenler sapıktır. Sebeplere tesir kuvvetini Allahü teâlânın verdiğine
inanansa, hak yola kavuşmuş ve her iki tehlikeden kurtulmuş olur." (1/110)
Tedbirini aldıktan sonra, takdirine bağlanan, tevekkül
sahibidir... Cüneyd-i Bağdadî hazretleri "Allahü teala
emrettiği için çalışmalı, rızık için üzülmemeli, tedbirlerin arkasında
koşmamalı" buyurdu. Rızık için, Allahü teâlânın verdiği söze
güvenmeli. Emrine uyarak çalışanı, rızkına ulaştırır." (S.
Ebediyye)
Müslüman, dinin emrine uyarak tedbir alır, ama
tedbirine güvenmez, takdir neyse o olacağına inanır. Tedbire güvenmek tevekkülü
bozar. Tevekkül, kalbin, her işte, Allahü teâlâya itimat etmesi, güvenmesi
demektir. Şair diyor ki: "Tedbir alıp koşan da, takdirine
yetişmez,/Takdir yerini bulur, tedbirle iş değişmez."
"Tedbirini terk
eyle!" demek, "Tedbir alma!" demek değildir.
"Aldığın tedbire güvenme" demektir... Şiirlerde böyle
teferruatlı açıklama olmaz. Veciz olduğu için anlamayanlar da çıkar. Anlamayıp
hemen büyük zatlara dil uzatmaktan sakınmalıdır!