10/10/2025 Cuma Köşe yazarı V.T
"Hastayı sadakayla, malı zekâtla koruyun!"
"Allahü teâlâ, malınızın temizlenip güzelleşmesi için zekâtı farz
kıldı."
Muhammed Zûzenî hazretleri hadîs, tefsîr ve Şafiî
mezhebi fıkıh âlimidir. Buhârâ’da doğdu. Oradaki meşhur âlimlerden ilim tahsil
ettikten sonra Horasan ve Maveraünnehr’e kadı (hâkim) olarak tayin edildi. 370
(m. 980) senesinde Buhârâ’da vefât etti. Bir dersinde şunları anlattı:
Kur’ân-ı kerimde, çok yerde namazla zekât beraber
bildiriliyor. (Namazı kılın, zekâtı verin) buyuruluyor. Zekât vermeyene, Allah
lanet eder. Kıtlıklara maruz kalır, temiz malını kirletmiş olur, o mal telef
olur. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(En faziletli ibadet namaz, sonra zekâttır.) (Hastayı
sadakayla, malı zekâtla koruyun!) (Allahü teâlâ, malınızın temizlenip
güzelleşmesi için zekâtı farz kıldı.) (Zekât vermeyenin namazı kabul olmaz.)
(Zekât vermemek haram olduğu için, böyle günahkârın kıldığı namaz, sahih olup
borcu ödenirse de, namazdan hâsıl olacak sevaba kavuşamaz.) (Zekât vermeyen,
temiz malını kirletmiş olur.) (Zekât vermeyen kimse, kıyamette ateştedir.)
(Zenginlerin zekâtı fakirlere kâfi gelmeseydi, Allahü teâlâ fakirlerin rızkını
başka yollardan verirdi. Aç kalan fakir varsa, zenginlerin zulmü yüzündendir.)
(Eli ayağı tutup da çalışabilenlerin zekât istemesi haramdır. İstemediği hâlde
kendisine zekât verilirse, alması günah olmaz. Zekât, nisaba malik olmayıp
çalışamayacak kadar hasta, sakat olanlara ve çalışıp da güç geçinenlere
verilir. Allahü teâlâ böyle fakirleri milletin içinde kırkta bir oranında
yaratmıştır.) (Zekât vermeyen bir toplum, rahmetten, iyilikten mahrum kalır.
Hayvanlar da olmasa, hiç rahmet görmezlerdi.) (Zekâtı verilmeyen mallar,
karada, denizde telef olur.) (Zekâtını veren o malın şerrinden korunmuş olur.)
Resulullah efendimiz, (Zekâtı verilmeyen mallar,
ejderha olup sahibinin boynuna sarılır) buyurup şu mealdeki âyet-i kerimeyi
okudu: (Hak teâlânın ihsan ettiği malın zekâtını vermeyenler, iyi ettiklerini,
zengin kalacaklarını zannediyorlar. Hâlbuki kendilerine kötülük etmiş
oluyorlar. O mallar Cehennemde azap aleti olacak, yılan şeklinde boyunlarına
sarılıp baştan ayağa kadar onları sokacaktır.) [Âl-i İmran 180]
Bu acı azaplardan kurtulmak için,
malların zekâtını, tarla mahsullerinin, sebze ve meyvenin uşrunu vermek
şarttır. Zekât kırkta bir, uşur onda bir verilir. Kur’ân-ı kerimde, (Malı,
parayı biriktirip zekâtını vermeyene çok acı azabı müjdele! Zekâtı verilmeyen
mal, para, Cehennem ateşinde kızdırılıp, sahibinin alnına, böğrüne, sırtına
mühür gibi basılacaktır) buyuruldu. (Tevbe 34, 35)