20/03/2019 Salı Köşe yazarı R.A

Filozofların bazı kısımları

Dünkü makâlemizde bahsettiğimiz felsefecilerden daha sonra gelen filozoflar, dün zikrettiğimiz sorulara, “İnsan ve dünyâ niçin vardır?”, “Kim var etmiştir?”, “Ne zaman var olmuştur?”, “Varlığı nasıldır?”, “Sonunda ne olacaktır?”, “Rûh nedir?”, “Tanrı nedir?”, “Ahlâk nedir?”, “İdeal ahlâk nedir, nasıl olmalıdır?”, “Toplumun düzeni ve irâdesinin prensipleri nelerdir?”, “Eğitim ve eğitimden beklenenler nelerdir?”... gibi pek çok soru ilâve ettiler ve bunlara kendi görüş ve anlayışlarına dayanarak cevaplar verdiler.

Sokrates, sofistlerin düşüncelerini gülünç bularak, her şeyden önce “Neye yarar?” sorusuna cevap verilmesini, felsefenin temeli yapmıştır.

Bu arada, eski Çin ve Hind’de de çeşitli bakımlardan, Batı filozoflarına yaklaşan veya aynı felsefî görüşleri öne sürenler olmuştur.

Târih boyunca yaşamış filozoflar içinde, Sokrates, Aristo, Eflâtun (Platon), Demokritos, Epikuros, İbn-i Sînâ, Fârâbî, İbn-i Rüşd, Thomas, Montaigne, Bacon, Descartes, Spinoza, Berkeley, Kant, Hegel, Karl Marx, Schopenhauver, Ogüst Compte, Bergson, Hüsserl, Sartre meşhur olmuşlardır. Bunların hiçbiri, zamanı ve coğrafyayı aşacak, yanlış ve eksikleri bulunamayacak sistemler kuramamış ve izahlar da yapamamıştır.

Gelmiş geçmiş bütün filozoflar, îmân bakımından üç sınıfta toplanmaktadırlar:

Birincisi "Dehriyyûn" olup, Allahü teâlânın varlığına inanmayanlardır. Bunlar, “bu âlem, kendiliğinden böyle gelmiş ve böyle gidecektir. Bunu yaratan yoktur. Canlılar da, böyle birbirlerinden üreyip sonsuz olarak sürecektir” diyorlar.

İkinci kısımdakiler, "Tabîiyyeciler" olup, canlılarda ve cansızlardaki akıllara hayret veren intizâmı (düzeni) ve incelikleri görerek, Allahü teâlânın varlığını kabul etmişlerse de, bunlar da tekrar dirilmeyi, âhireti, Cennet’i ve Cehennem’i inkâr etmişlerdir.

Üçüncü kısımda olanlara "İlâhiyyûn" adı verilmiş olup, bunlar, ilk iki grubun görüşlerini reddederek, yanlışlarını ve eksiklerini çok açık ve ağır şekilde bildirmişlerdir. Fakat bunlar da, Peygamberlere ve Peygamberlerin bildirdiklerine inanmamışlardır. Her üç kısımdakiler de, gerçek ilim adamlarının inanacakları şekilde inanamamışlardır. Böylece, ebedî saâdetten mahrum kalmışlardır.

İslâm dîninde felsefe yoktur. [Ama İslâmiyette tefekkür vardır. Ondan, başka bir makâlemizde genişçe bahsedelim inşâallah.] Şek ve şüphe yok ki, felsefenin cevap aradığı soruların hepsine, hiç değişmez ve aksi iddia ve ispat edilemeyecek bir mükemmellikte, Allahü teâlâ tarafından cevaplar verilmiştir. Kur’ân-ı kerîm, yaratanı (Hâlık’ı) ve yaratılmışı (mahlûku) birbirinden kesin bir şekilde ayırarak, her şeyin aslını haber vermiştir.

İnsan, rûh, yaratılış, hayat, ölüm, ölümden sonrası, ahlâk, cemiyet düzeni ve idâresi ve felsefecilerin akıllarına dayanarak îzâh etmeye çalıştıkları her şey, Allahü teâlâ tarafından, Peygamberimiz Muhammed (aleyhisselâm)'a âyetler hâlinde bildirilmiş ve O da bütün insanlara, kıyâmete kadar değişmemek üzere, tebliğ etmiştir.

Bütün bunlar, imânın altı esası içinde vardır ve onların kaynağı akıl değil, vahiydir. Bunlar, insan aklından çıkmadığı için, fen bilgisinin, tekniğin, zamânın, coğrafyanın ve insanların akıllarının değişmesiyle değişmez. Kıyâmete kadar bâkidir, devamlıdır.

Dünkü makâlemizde bahsettiğimiz felsefecilerden daha sonra gelen filozoflar, dün zikrettiğimiz sorulara, “İnsan ve dünyâ niçin vardır?”, “Kim var etmiştir?”, “Ne zaman var olmuştur?”, “Varlığı nasıldır?”, “Sonunda ne olacaktır?”, “Rûh nedir?”, “Tanrı nedir?”, “Ahlâk nedir?”, “İdeal ahlâk nedir, nasıl olmalıdır?”, “Toplumun düzeni ve irâdesinin prensipleri nelerdir?”, “Eğitim ve eğitimden beklenenler nelerdir?”... gibi pek çok soru ilâve ettiler ve bunlara kendi görüş ve anlayışlarına dayanarak cevaplar verdiler.

Sokrates, sofistlerin düşüncelerini gülünç bularak, her şeyden önce “Neye yarar?” sorusuna cevap verilmesini, felsefenin temeli yapmıştır.

Bu arada, eski Çin ve Hind’de de çeşitli bakımlardan, Batı filozoflarına yaklaşan veya aynı felsefî görüşleri öne sürenler olmuştur.

Târih boyunca yaşamış filozoflar içinde, Sokrates, Aristo, Eflâtun (Platon), Demokritos, Epikuros, İbn-i Sînâ, Fârâbî, İbn-i Rüşd, Thomas, Montaigne, Bacon, Descartes, Spinoza, Berkeley, Kant, Hegel, Karl Marx, Schopenhauver, Ogüst Compte, Bergson, Hüsserl, Sartre meşhur olmuşlardır. Bunların hiçbiri, zamanı ve coğrafyayı aşacak, yanlış ve eksikleri bulunamayacak sistemler kuramamış ve izahlar da yapamamıştır.

Gelmiş geçmiş bütün filozoflar, îmân bakımından üç sınıfta toplanmaktadırlar:

Birincisi "Dehriyyûn" olup, Allahü teâlânın varlığına inanmayanlardır. Bunlar, “bu âlem, kendiliğinden böyle gelmiş ve böyle gidecektir. Bunu yaratan yoktur. Canlılar da, böyle birbirlerinden üreyip sonsuz olarak sürecektir” diyorlar.

İkinci kısımdakiler, "Tabîiyyeciler" olup, canlılarda ve cansızlardaki akıllara hayret veren intizâmı (düzeni) ve incelikleri görerek, Allahü teâlânın varlığını kabul etmişlerse de, bunlar da tekrar dirilmeyi, âhireti, Cennet’i ve Cehennem’i inkâr etmişlerdir.

Üçüncü kısımda olanlara "İlâhiyyûn" adı verilmiş olup, bunlar, ilk iki grubun görüşlerini reddederek, yanlışlarını ve eksiklerini çok açık ve ağır şekilde bildirmişlerdir. Fakat bunlar da, Peygamberlere ve Peygamberlerin bildirdiklerine inanmamışlardır. Her üç kısımdakiler de, gerçek ilim adamlarının inanacakları şekilde inanamamışlardır. Böylece, ebedî saâdetten mahrum kalmışlardır.

İslâm dîninde felsefe yoktur. [Ama İslâmiyette tefekkür vardır. Ondan, başka bir makâlemizde genişçe bahsedelim inşâallah.] Şek ve şüphe yok ki, felsefenin cevap aradığı soruların hepsine, hiç değişmez ve aksi iddia ve ispat edilemeyecek bir mükemmellikte, Allahü teâlâ tarafından cevaplar verilmiştir. Kur’ân-ı kerîm, yaratanı (Hâlık’ı) ve yaratılmışı (mahlûku) birbirinden kesin bir şekilde ayırarak, her şeyin aslını haber vermiştir.

İnsan, rûh, yaratılış, hayat, ölüm, ölümden sonrası, ahlâk, cemiyet düzeni ve idâresi ve felsefecilerin akıllarına dayanarak îzâh etmeye çalıştıkları her şey, Allahü teâlâ tarafından, Peygamberimiz Muhammed (aleyhisselâm)'a âyetler hâlinde bildirilmiş ve O da bütün insanlara, kıyâmete kadar değişmemek üzere, tebliğ etmiştir.

Bütün bunlar, imânın altı esası içinde vardır ve onların kaynağı akıl değil, vahiydir. Bunlar, insan aklından çıkmadığı için, fen bilgisinin, tekniğin, zamânın, coğrafyanın ve insanların akıllarının değişmesiyle değişmez. Kıyâmete kadar bâkidir, devamlıdır.

 


23/11/2024 Cumartesi Köşe yazarı A.U

Bir gün Sehl bin Abdullah-ı Tüsterî hazretlerinin ziyaretine, sevdiği bir kimse geldi...

Devamını okuyun...

23/11/2024 Cumartesi Köşe yazarı O.Ü

Bozuk fikir ve yazılara kapılmamak için Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarını okumalıdır...

Devamını okuyun...

23/11/2024 Cumartesi Köşe yazarı V.T

Zinhar, sakın kimseyle eğlenmeyiniz. Bu kişi kâfir bile olsa. Zira bu işin sonunda pişman olursunuz...

Devamını okuyun...

22/11/2024 Cuma Köşe yazarı A.D

Sultan Ahmed Han ölüm hastasıydı. Kendisine şöyle seslendiler: "Sen, dünya ve âhiretin sultanlığını kendinde toplamışsın. Yarın Resulullaha kavuşacaksın!"

Devamını okuyun...

22/11/2024 Cuma Köşe yazarı A.U

Sehl bin Abdullah-ı Tüsterî hazretleri, Horasan evliyalarındandır. Kendisi anlatıyor...

Devamını okuyun...

22/11/2024 Cuma Köşe yazarı O.Ü

Ehl-i sünnetin hizmetkârı Osmanlı Devleti parçalanınca, meydan mezhepsizlere kaldı...

Devamını okuyun...

22/11/2024 Cuma Köşe yazarı V.T

Kutub İbrâhim Efendi Bursa'da yaşayan büyük velilerden olup Üftâde hazretlerinin torunudur. 1606 (H.1015) senesinde doğdu... 

Devamını okuyun...

21/11/2024 Perşembe Köşe yazarı A.U

Sehl bin Abdullah-ı Tüsterî hazretleri, Horasan evliyâlarındandır. Bir kimse anlatıyor...

Devamını okuyun...

21/11/2024 Perşembe Köşe yazarı O.Ü

İman, Peygamberin bildirdiklerini tasdik etmek demektir. Peygamberi inkâr eden, kâfir olur...

Devamını okuyun...

21/11/2024 Perşembe Köşe yazarı S.A

"Öyle günahlar vardır ki; onları ancak çoluk çocuğunun rızkını helalinden kazanmak için çekilen sıkıntılar affettirir."

Devamını okuyun...

21/11/2024 Perşembe Köşe yazarı V.T

Bir kış akşamı, Üftâde hazretleri talebeleriyle sohbet ediyordu. Birden "Canımız tâze üzüm istedi" dedi...

Devamını okuyun...

20/11/2024 Çarşamba Köşe yazarı A.U

Sehl bin Abdullah-ı Tüsterî hazretleri, Horasan evliyâlarından olup, Basra’da vefât etmiştir...

Devamını okuyun...

20/11/2024 Çarşamba Köşe yazarı H.Y

Faiz, ödünç vermekte, rehinde ve alışverişte olur. Fıkıh kitaplarında faizin yetmişten fazla çeşidinin olduğu bildirilmektedir...

Devamını okuyun...

20/11/2024 Çarşamba Köşe yazarı O.Ü

“Bir günlük yiyeceği olmayanın istemesine fetva verilmiştir. Takva ve azimet ise, hiç istememektir..."

Devamını okuyun...

20/11/2024 Çarşamba Köşe yazarı V.T

Dünyanın lütfetmesi ve yaltaklanması, hoş bir lokmadır, ama az ye! Çünkü ateşten bir lokmadır!

Devamını okuyun...

19/11/2024 Salı Köşe yazarı A.U

Sehl bin Abdullah-ı Tüsterî hazretleri, Horasan evliyâlarından olup, Basra’da vefât etmiştir...

Devamını okuyun...

19/11/2024 Salı Köşe yazarı O.Ü

Kıymetli ömrünü, böyle faydasız, yalancı için elden kaçırana yazıklar olsun!

Devamını okuyun...

19/11/2024 Salı Köşe yazarı R.A

“Hak teâlâ buyurdu ki: Kulumun, günâhı göklere kadar yükselse, benden ümit kesmeyip, af dilerse affederim.”

Devamını okuyun...

19/11/2024 Salı Köşe yazarı V.T

"Yol ikidir: Ciddiyet, sıkıntıya tahammül. Bir de haddi aşmamak ve beklemektir."

Devamını okuyun...

18/11/2024 Pazartesi Köşe yazarı A.U

Sehl bin Abdullah-ı Tüsterî hazretleri, asrının bir teki olup, üstâdı olan Zünnûn-i Mısrî hazretlerine karşı çok edepliydi...

Devamını okuyun...

18/11/2024 Pazartesi Köşe yazarı O.Ü

Eshâb-ı kiramın her biri müctehid, derin âlim, mezheb imamı idi...

Devamını okuyun...

18/11/2024 Pazartesi Köşe yazarı R.A

Tövbe eden: 1- İşlediği günâha pişmân olup üzülmelidir. 2- O günâhtan hemen vazgeçmelidir. 3- Onu bir daha yapmamaya azmetmelidir...

Devamını okuyun...

18/11/2024 Pazartesi Köşe yazarı V.T

"İkindi namazından sonra öyle bir vakit vardır ki, o vakitte amellerin en iyisiyle meşgûl olmak lâzımdır."

Devamını okuyun...

17/11/2024 Pazar Köşe yazarı A.U

Sehl bin Abdullah-ı Tüsterî hazretleri, Horasan evliyâlarından olup, Basra’da vefât etmiştir...

Devamını okuyun...

17/11/2024 Pazar Köşe yazarı O.Ü

Başkalarının günah işlemelerine sebep olmak, yalnız yapmaktan daha çok günahtır...

Devamını okuyun...

17/11/2024 Pazar Köşe yazarı S.K

Sehl bin Abdullah-ı Tüsterî hazretleri, Horasan evliyâlarından olup, Basra’da vefât etmiştir...

Devamını okuyun...

v17/11/2024 Pazar Köşe yazarı V.T

Hâşim-i Keşmî, İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin 'Mektûbât' kitabının üçüncü cildini toplamıştır...

Devamını okuyun...

16/11/2024 Cumartesi Köşe yazarı A.D

İbn-i Arabî hazretleri, evliyânın büyüklerinden ve sofiyye-i aliyyedendir. Endülüs’te doğdu.

Devamını okuyun...

16/11/2024 Cumartesi Köşe yazarı A.U

Sehl bin Abdullah-ı Tüsterî hazretleri, Horasan evliyâlarından olup, Basra’da vefât etmiştir...

Devamını okuyun...

16/11/2024 Cumartesi Köşe yazarı O.Ü

Tûl-i emel sahibi, hep dünya malına ve mevkisine kavuşmak için ömrünü harcar, ahıreti unutur!..

Devamını okuyun...

16/11/2024 Cumartesi Köşe yazarı V.T

Abdürrahmân bin Muhâcir hazretleri çok zengindi. Bütün malını mülkünü satıp sadaka olarak dağıttı...

Devamını okuyun...

15/11/2024 Cuma Köşe yazarı A.D

Zengin bir âileye mensup olan Bişr adındaki genç refah içinde yaşıyordu... Kapısına gelen bir zat ona "kul" olduğunu hatırlattı...

Devamını okuyun...

15/11/2024 Cuma Köşe yazarı A.U

Tâbiîn’in büyüklerinden olan Hasan-ı Basrî hazretlerinin huzûruna bir Müslüman gelip...

Devamını okuyun...

15/11/2024 Cuma Köşe yazarı O.Ü

Başkalarının sevgisine ve övmelerine kavuşmak için iyilik yapmak, riya olur...

Devamını okuyun...

15/11/2024 Cuma Köşe yazarı V.T

Akıl ve nefis dimâgımızda, kalb göğsümüzün sol tarafındaki yüreğimizdedir...

Devamını okuyun...

14/11/2024 Perşembe Köşe yazarı A.U

Tâbiîn’inden Hasan-ı Basrî hazretleri, Basra’da yaşadı, kabr-i şerîfi de buradadır...

Devamını okuyun...

14/11/2024 Perşembe Köşe yazarı O.Ü

Eski dinlerin, görünür, görünmez bütün iyiliklerini, İslamiyet, kendinde toplamıştır...

Devamını okuyun...

14/11/2024 Perşembe Köşe yazarı S.A

Hadis-i şerifte buyuruldu ki: "Evlerinizde Kur'ân-ı kerim okumayı artırın! Kur'ân okunmayan evin hayrı azalır, şerri çoğalır, o ev halkına darlık gelir."

Devamını okuyun...

14/11/2024 Perşembe Köşe yazarı V.T

Kâfir, muhakkak cehenneme gidecektir. Cehennemden hiç çıkmayacak, sonsuz azap görecektir...

Devamını okuyun...

13/11/2024 Çarşamba Köşe yazarı A.U

Tâbiîn’in büyüklerinden olan Hasan-ı Basrî hazretlerine, bir gün birkaç talebesi gelip...

Devamını okuyun...

13/11/2024 Çarşamba Köşe yazarı H.Y

“Üstadım! Bilirsiniz ki, haram şüphesi karışık şeyleri yemek, kalbi karartır. Kırk gün helal lokma yiyenin kalbi nurlanır."

Devamını okuyun...

13/11/2024 Çarşamba Köşe yazarı O.Ü

Allahü teâlâ, Kur'ân-ı kerimde Furkân sûresinde, bir Müslümanın nasıl olması icab ettiğini beyan buyurmuştur... 

Devamını okuyun...

13/11/2024 Çarşamba Köşe yazarı V.T

Bir gün Erzincan'a fakir birisi geldi. Üzerindeki palto çok eski olduğu gibi, ele alınamayacak kadar kirli idi...

Devamını okuyun...

12/11/2024 Salı Köşe yazarı A.U

Tâbiîn’in büyüklerinden olan Hasan-ı Basrî hazretlerinin yanına bir müslüman geldi bir gün...

Devamını okuyun...

12/11/2024 Salı Köşe yazarı O.Ü

Arabların kimi Hıristiyan, kimi Yahudi, ekserisi de putperest olmuştu!..

Devamını okuyun...

12/11/2024 Salı Köşe yazarı R.A

“İnsanları iki şey helâk eder: Biri tövbe ederim diyerek günâh işlemeleri, diğeri de sonra yaparım diyerek tövbeyi geciktirmeleridir.”

Devamını okuyun...

12/11/2024 Salı Köşe yazarı V.T

"Dünyâ zıll-i zâildir. Ona güvenen nâdimdir. O seninle kalırsa da, sen onunla kalmazsın."

Devamını okuyun...

11/11/2024 Pazartesi Köşe yazarı A.U

Tâbiîn’in büyüklerinden olan Hasan-ı Basrî hazretlerine, halîfe Ömer bin Abdülazîz hazretleri mektup yazdı...

Devamını okuyun...

11/11/2024 Pazartesi Köşe yazarı O.Ü

Allahü teâlânın sevdiklerine verdiği hak ve hürmet için, Allahü teâlâya dua etmek caizdir...

Devamını okuyun...

11/11/2024 Pazartesi Köşe yazarı R.A

Tövbe, harâm işledikten sonra, pişmân olup, Allahü teâlâdan korkmak, bir daha yapmamaya azmetmek, karâr vermektir...

Devamını okuyun...

11/11/2024 Pazartesi Köşe yazarı V.T

Dünyâyı tercih eden, emânet olan günleri gafletle geçiren kimseye akıllı denmez...

Devamını okuyun...

10/11/2024 Pazar Köşe yazarı A.U

Tâbiîn’in büyüklerinden olan Hasan-ı Basrî hazretleri, büyük bir âlimdir...

Devamını okuyun...

10/11/2024 Pazar Köşe yazarı O.Ü

Hadis-i şerifte "Vefatımdan sonra da, diri iken olduğu gibi işitirim" buyuruldu...

Devamını okuyun...

10/11/2024 Pazar Köşe yazarı S.K

Ecdadımızdan bahsedince huzurlu ve mutlu bir aile hayatı hatıra gelir...

Devamını okuyun...

10/11/2024 Pazar Köşe yazarı V.T

“Yaptığım ibadetleri insanlar görsün diye düşünüyorsan, ahirete eli boş dönersin”

Devamını okuyun...

09/11/2024 Cumartesi Köşe yazarı A.D

Abdullah bin Selâm hazretleri: "Yâ Resûlallah! Yahûdîler kadar, yalancı, inatçı, zâlim kimse yoktur. Hiçbir iftirâdan çekinmezler!"

Devamını okuyun...

09/11/2024 Cumartesi Köşe yazarı A.U

Tâbiîn’in en büyüklerinden olan Hasan-ı Basrî hazretleri, bir gün bir dostunun cenazesine gitmişti. Kabir başında ağlayıp çok gözyaşı döktü!

Devamını okuyun...

09/11/2024 Cumartesi Köşe yazarı O.Ü

Yahudiler, Yakub aleyhisselâmın oniki oğlundan türemişlerdir. Yakub aleyhisselâmın adı İsrâîl olduğu için, bunlara “Benî İsrâîl”, yani İsrâîl oğulları denildi...

Devamını okuyun...

09/11/2024 Cumartesi Köşe yazarı V.T

Yahudiler, Yakub aleyhisselâmın oniki oğlundan türemişlerdir. Yakub aleyhisselâmın adı İsrâîl olduğu için, bunlara “Benî İsrâîl”, yani İsrâîl oğulları denildi...

Devamını okuyun...

08/11/2024 Cuma Köşe yazarı A.D

Medîne'deki Yahûdî Benî Kaynuka kabîlesinden olan Abdullah bin Selâm hazretlerinin Müslüman olması çok ibretlidir...

Devamını okuyun...