17/11/2022 Perşembe Köşe yazarı A.U
"Hayâtı için temînât veremem!"
Ömer bin Abdülazîz hazretleri
ölüm hastası iken yakınları tabip çağırdılar.
Tabip koşup geldi.
Halîfeyi muâyene etti.
“Çok
zehir içmiş. Hayâtı husûsunda temînât veremem” dedi.
● ● ●
O sırada ağlamaya başladı Halîfe!
Yakınları kendisine;
“Niçin
ağlıyorsun. Bir mücâhit olarak Rabbine varıyorsun. Allahın izniyle sünneti ihyâ
ettin, bid'atleri ortadan kaldırdın” dediler.
O ise düşünceliydi.
O kişilere bakıp;
“Az sonra
Rabbimin huzûruna çıkacağım. Bu milletin hesâbı hep bana sorulacak. Bu hesâbın
altından kalkabilecek miyim acabâ? İşte bunu düşünerek ağlıyorum” dedi.
Endîşeli görünüyordu!
Buyurdu ki:
“Beni
oturtun!”
Yavaşça oturttular yatağında.
Korkulu bir hâli vardı!
Oradakilere bakıp;
“Hakîkî
mâbud, ancak Allahü teâlâdır. İbâdet olunmaya sırf Onun hakkı vardır” buyurdu.
Sonra gökyüzüne çevirdi başını.
Ve sevinç gözyaşları doldu gözlerine!
Birilerini gördüğü belliydi.
Nitekim sevinçli olarak;
“Şu anda
öyle kişileri görüyorum ki, onlar ne cindirler ne de insan” buyurdu.
Kelime-i şehâdeti söyledi.
Rûhunu teslîm etti.
Ve Rabbine kavuştu...