Resulullahın bütün dedeleri mümindi

Resulullah efendimiz, Hazret-i İbrahim’in soyundan geldiğine göre, Hazret-i İbrahim’in babası Azer de kâfir olduğuna göre, nasıl olur da, Resulullahın mübarek nuru bir kâfire geçebilir? Peygamberimizin bütün dedeleri mümin değil mi idi?

 Resulullah efendimiz, Hazret-i İbrahim’in soyundan geldiğine göre, Hazret-i İbrahim’in babası Azer de kâfir olduğuna göre, nasıl olur da, Resulullahın mübarek nuru bir kâfire geçebilir? Peygamberimizin bütün dedeleri mümin değil mi idi?
CEVAP
Resulullah efendimizin anası, babası ve bütün dedelerinin temiz bir mümin olduğu, âyet-i kerime ve hadis-i şeriflerle sabittir. Bunun aksini söylemek, bu husustaki nassları inkâr olur.


(Babam ve baban ateştedir)
 hadis-i şerifi için âlimler iki türlü açıklama yapıyorlar: 
1- Bu hadis-i şerif, Ebu Lehebin Cehennemde olduğunu bildirmektedir. Çünkü Arablar amcaya da baba derler. (El müstened)

2-
 Bu hadis-i şerif, imanlı oldukları bildirilmeden önce, ictihad ile söylenmiş idi. İmanlı oldukları sonradan bildirildi. (Mir’at-i kâinat) [Hazret-i Hatice’nin iki çocuğu için de böyle buyurmuştu. Cehennemde olmadıkları sonradan bildirildi. (Ahvali etfalil-müslimin)]

Hazret-i İbrahim ve Azer

 

Sual: Resulullah'ı Müslümanların gözünde küçültmeye çalışan bir ilahiyatçı, bu konudaki hadis-i şerifi gizleyip, (Kâfir olan Azer’in, İbrahim Peygamber’in üvey babası ve amcası olduğunu söyleyen âlimler varsa da, bizim için Kur’anın görüşü geçerlidir. Kâfir Azer, İbrahim Peygamber’in öz babasıydı) diyor. İslam âlimleri, Kur’anın hükmüne aykırı mı konuşuyorlar?
CEVAP
Sıradan bir Müslüman bile Kur’an’ın hükmüne aykırı konuşmaktan sakınır. İslam âlimleri niye Kur'ana aykırı konuşacak ki? Bu sapıkların derdi, Azer’in kim olduğu değildir. Maksatları, (Yalnız Kur'an) diyerek Peygamber efendimizi devreden çıkartmaktır. Onun vârisleri olan İslam âlimleri köprüsünü yıkmaktır. Bu köprüler yıkılınca, bu gemi batırılınca, Müslümanlar kendiliğinden boğulur.

(Kur’anın görüşü) diye çıkış yapmak mezhepsizlik taktiğidir. Görüş, insanlara mahsustur. (Kur’anın görüşü) denmez, (Kur’an-ı kerimin hükmü) denir.

Bunların daha başka taktikleri de vardır. Mesela herhangi bir bid’at ehlini, büyük bir zat olarak gösterebilmek için, onu gerçek büyük zatların arasına sokup takdim ederler. Mesela, (Ebu Hanife, İmam İbn-i Teymiyye ve Gazalî gibi büyük zatlara dil uzatılmaz) derler. Burada sapık İbni Teymiyye, iki büyük zat arasına sokuşturulmuştur. Bir Maocu da aynı taktikle, (Fatih ve Mao gibi büyük zatların kıymetini bilmeli) demişti. Onun derdi Fatih değildi, Mao’yu övebilmek için Fatih’i onun yanına koymuştu. (Âlimler öyle söylüyor, ama Kur'an böyle söylüyor) diyerek, sanki Ehl-i sünnet âlimlerinin Kur'ana aykırı konuştukları hissini vermeye çalışıyor. Bu hususta Peygamber efendimizin ne buyurduğunu niçin yazmıyor? Maksadı, gerçeği gizleyip zihinleri bulandırmaktır. Peygamber efendimizin bütün dedelerinin temiz birer mümin olduğu, âyet ve hadislerle sabittir. Bunun aksini söylemek, Resulullah'a açıkça düşmanlıktır.

Tevbe sûresinin 28. âyetine göre müşrikler necis yani pistir. Peygamber efendimiz ise, bütün dedelerinin temiz olduğunu bildiriyor. Şuara sûresinin 219. âyetinde, (Vetekallübeke fissâcidîn) buyuruluyor. Tefsir âlimleri, bunun, (Senin nurun, hep secde edenlerden dolaştırılıp sana ulaşmıştır) demek olduğunu ve bütün ana babalarının mümin olduğunu gösterdiğini bildirmişlerdir. Ehl-i sünnet âlimleri bu âyet-i kerimeyi tefsir ederken, bütün ana babalarının mümin olduğunu bildirmişlerdir.

Mevahib-i ledünniyye kitabında, Resulullah efendimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” bütün dedelerinin temiz birer mümin olduğunu bildiren hadis-i şerifler ve İbni Abbas hazretlerinin şu sözü naklediliyor:
(Seni, bir peygamberin neslinden diğer bir peygamberin nesline naklettim. Yani senin soyun peygamberler silsilesidir. Bir babanın iki oğlu olsa, peygamberlik hangisinde ise, Resulullah ondan gelmiş demektir.)

Birkaç hadis-i şerif de şöyledir:
(Allahü teâlâ, İsmail evladından, Kinane’yi ve onun sülalesinden Kureyş’i beğendi, seçti. Kureyş evladından da, Haşimoğullarını sevdi. Onlardan da, beni süzüp seçti.) [Müslim]

(Her asırdaki insanların en iyilerinden dünyaya getirildim.) [Buharî]

(En iyi insanlardan vücuda geldim. Silsilem, dedelerim en iyi insanlardır.) [Tirmizî] (İçlerinde kâfir olsaydı, en iyi insanlar denmezdi. Kâfire iyi insan denmez.)

(Allahü teâlâ, Arabistan’daki seçilmişlerden beni seçti. Beni her zamandaki insanların en iyilerinde bulundurdu.) [Taberanî] (Bu hadis-i şerif de, kâfir olan Azer’in Resulullah'ın dedelerinden olmadığını bildiriyor.)

(Dedelerimin hiçbiri zina etmedi. En iyi babalardan, temiz analardan geldim. Dedelerimden birinin iki oğlu olsaydı, ben bunların, en iyisinde bulunurdum.) [Mevahib] (Zina küfrün yanında solda sıfır kalır, zina sadece günahtır, ama küfür kâfirliktir. Resulullah'ın soyunda zina eden bir baba olmadığına göre, kâfir baba nasıl olur? Bu hadis-i şerif de kâfir Azer’in İbrahim aleyhisselamın babası olmadığını göstermektedir.)

(Hazret-i Âdem’den babama kadar hep nikâhlı ana babadan geldim. Ben ecdat olarak sizin en hayırlınızım.) [Deylemî]

(Soy bakımından da insanların en şereflisiyim. Öğünmek için söylemiyorum.) [Deylemî] (“Hakikati bildiriyorum, hakikati bildirmek vazifemdir, bunları söylemezsem vazifemi yapmamış olurum” demektir. Bir insanın soyunda kâfir varsa, kâfire iyi insan denmez. Bu hadis-i şerif de, kâfir olan Azer’in Resulullah'ın dedelerinden olmadığını açıkça göstermektedir.)

Bu hadis-i şerifler ve Şuara suresindeki âyet-i kerime, Peygamber efendimizin bütün dedelerinin temiz birer mümin olduğunu göstermektedir. Kâfirler pis olduğuna göre, Hazret-i İbrahim’in babasının kâfir olması mümkün değildir.

Molla Cami hazretleri buyuruyor ki:
(Muhammed aleyhisselamın zerresini taşıdığı için, Hazret-i Âdem’in alnında nur parlıyordu. Bu zerre, Hazret-i Havva’ya ve ondan Hazret-i Şit’e ve böylece temiz erkeklerden temiz kadınlara ve temiz kadınlardan temiz erkeklere geçti. O nur da, zerre ile birlikte, alınlardan alınlara geçti.) [Şevahid]

Bu nur, kâfire geçmediği gibi, zina gibi bir günah işleyen mümine bile geçmiyordu. Bu bakımdan da Azer, Hazret-i İbrahim’in babası değildi. [Hazret-i İbrahim’in babasının ismi Taruh idi.]

Enam suresinin 74. âyetinde, (İbrahim, babası Azer’e dediği zaman...) buyuruluyor. Bir kimsenin iki ismi olup, birlikte söylenince, birinin meşhur olmadığı, ikincinin meşhur olduğu anlaşılır. Meşhur olmayan birincisindeki kapalılığı açıklamak için ikincisi söylenir. Hazret-i İbrahim iki kimseye baba demektedir. Biri kendi babası, diğeri de üvey babası ve amcası olan kimsedir. İcaz, belagat ve fesahat kaidelerine göre, âyet-i kerimenin mânâsı, (İbrahim, ismi Azer olan babasına dediği zaman…) demektir. Böyle olmasaydı, sadece (Azer’e dediği zaman) veya (Babasına dediği zaman) demek yetişirdi. Eğer Azer kendi öz babası olsaydı, “babası” kelimesi fazla olurdu. Türkçede de (Babam Ali geliyor) denmez, (Babam geliyor) denir. (Hasan babam geliyor) denirse, bunun üvey babası veya kayınpederi yahut baba denilen bir zat olduğu anlaşılır. Demek ki kâfir olan Azer, babasından farklı bir kimsedir.

Kur’an-ı kerimde amcaya da, baba denilmektedir. Hazret-i İsmail, Hazret-i Yakub’un amcasıdır, fakat Kur’an-ı kerimde (Amcan İsmail) denmiyor, (Baban İsmail) deniyor. Çocukları, Hazret-i Yakub’a (Babaların İbrahim ve İsmail ve İshak...) diyor. (Bekara 133) Yani, (Baban İbrahim, baban İsmail ve baban İshak) deniyor. Bir kimsenin üç tane babası olur mu? Hazret-i İsmail, Hazret-i Yakub’un amcasıdır, babası değildir. Babası olmadığı hâlde babası deniyor. Demek ki hakiki baba değildir. Baba denilen başka biridir.

Tefsirlerde de, amcaya baba denildiği bildirilmektedir. Peygamber efendimizin yaşlı köylüye, amcaları olan Ebu Talib’e ve Hazret-i Abbas’a baba dediği, çeşitli muteber kitaplarda yazılıdır. Onlara baba dediği için öz babası olmuş olmuyorlar. İbrahim aleyhisselam da, (Azer babam) demekle, Azer’in hakiki babası olmadığı anlaşılmaktadır.

Yalnız Araplarda değil, çeşitli milletlerde de, amcaya, üvey babaya, kayınpedere ve yardımsever zatlara, baba demek âdettir. İnsanlara iyilik eden, onları himayesine alan kimselere mecaz olarak, (Baba adam), (Fakir babası) dendiğini hepimiz biliriz. Yaşlı kimselere de hürmeten (Baba) denir. Bu bakımdan Hazret-i Yakub’un öz babası Hazret-i İshak iken, Kur’an-ı kerimde, Hazret-i Yakub’a hitaben (Baban İsmail) buyurulmuştur.

Bütün bunlardan da anlaşıldığı gibi, kâfir olan Azer, İbrahim aleyhisselamın babası değildi. Allahü teâlânın âlemlere rahmet olarak gönderdiği Peygamber efendimizin Hazret-i Âdem’e kadar olan dedelerinin içinde kâfir olan biri yoktu.

İmam-ı Süyûti hazretleri de, Kitabüd-derc-il-münife isimli kitabında Azer’in Hazret-i İbrahim’in amcası olduğunu ispat etmektedir.

Bütün Peygamberler Müslüman idi
Allahü teâlânın var ve bir olduğunu bildiren ilahi dinlerin hepsi, insanlar bozmadan önce, amele ait hükümler hariç, inanılacak şeylerde hepsi aynı idi. Bütün Peygamberler Müslüman idi. Mesela Yahudi ve Hristiyanların bizim Peygamberimiz dedikleri nebiler için Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(İbrahim ne Yahudi, ne de Hristiyandı. O Allah’ı tanıyan doğru bir Müslümandı.) [Al-i İmran 67]

(İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve hepsinin torunları 
[Müslümandır],onların Yahudi veya Hristiyan olduğunu söyleyenlere de ki, siz mi iyi bilirsiniz, yoksa Allah mı? Allah’ın bildirdiğini gizleyenden daha zalim kim olabilir.) [Bekara 140]

Hazret-i Âdem’den başlayarak, gelen bütün hak dinler, Hazret-i Musa’dan Peygamberimiz Muhammed aleyhisselama kadar gelen 3 din, [Musevilik, İsevilik ve İslamiyet] Allah’ın bir ve Peygamberlerinin de birer insan olduğunu bildirmiştir. Ancak Yahudiler, Hazret-i İsa’ya inanmadılar. Hristiyanlar da putlara tapınmaktan kurtulamadı. Hazret-i İsa, (Ben de sizin gibi bir insanım. Allah’ın oğlu değilim, Onun oğlu kızı yok) dediyse de, Baba, Oğul ve kutsal ruh ismi ile 3 ayrı ilaha tapındılar.

Hazret-i Hud, Ad; Hazret-i Salih, Semud kavmine; Hazret-i Musa, Beni İsrail’e gönderilmişti. Harun, Davud, Süleyman, Zekeriya ve Yahya "aleyhimüsselam" da, yine Beni İsrail’e gönderilmiştir. Fakat, bunların ayrı dini olmayıp, Beni İsrail’i, Hazret-i Musa’nın dinine davet etmişlerdi. Hazret-i Davud’a inen Zebur’da emir ve yasakları bildiren hükümler yoktu. Vaaz ve nasihat dolu idi. Tevrat’ı nesh etmedi, yani, yürürlükten kaldırmadı, onu kuvvetlendirdi. Bunun için Hazret-i Musa’nın dini devam etti. Fakat zamanla Yahudiler Tevrat’ta değişiklik yaptılar, Musevilik bozuldu. Hazret-i İsa gelince, bunun dini, Hazret-i Musa’nın dinini nesh etti. Yani Tevrat’ın hükmü kalmadı ve bundan sonra, Hazret-i Musa’nın dinindeki bozulmayan hükümlerine de uymak caiz olmadı. Hazret-i İsa’nın dinine uymak lazım oldu. Fakat, Yahudilerin çoğu, "Biz Tevrat’a uyarız" diyerek Hazret-i İsa’ya iman etmedi. Bozulan Yahudilikte kaldılar.

Hazret-i İsa, Beyt-ül-lahmde doğdu. Sonra Mısır’a gidip, daha sonra da Nasıra’ya yerleşti. Burada 30 yaşında nebi oldu. Bunun için, Hazret-i İsa’ya iman edene Nasrani ve hepsine Nasara denir.

Yahudiler, Hazret-i Musa’nın dinine uyuyoruz, Tevrat ve Zebur okuyoruz diyor. Nasara da Hazret-i İsa’nın dinine uyuyoruz, İncil okuyoruz diyor. Halbuki, bütün cihana gönderilen Muhammed aleyhisselamın dini yani İslamiyet, daha önce gelmiş bütün dinleri nesh etmiştir. Sadece bozulan kısımları değil, bozulmayan kısımları da yürürlükten kaldırmıştır. İslam dininin hükmü kıyamete kadar süreceğinden, başka bir dinde bulunmak caiz olmaz. Çünkü Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Allah indinde hak din ancak İslam’dır.) [Al-i İmran19]

(Sizin için din olarak İslam’ı beğendim.) [Maide 3]

(İslam’dan başka din arayanın bulacağı din asla kabul edilmez.) [Al-i İmran85]

Peygamber efendimizden sonra, hiç Peygamber gelmeyecektir. Kur'an-ı kerimde buyuruluyor ki:
(Muhammed aleyhisselam, Allah’ın Resulü ve Peygamberlerin sonuncusudur.) [Ahzab 40]

 

Peygamberlerin en üstünü

Peygamber efendimiz, Peygamberlerin en üstünü ve sonuncusudur. Allahü teâlânın yarattığı varlıkların en şereflisi Muhammed aleyhisselâmdır. Her şey O’nun hürmetine yaratıldı. O, Allahü teâlânın resûlü, son peygamberidir...

Devamını Okuyun...

Mübarek soyu

Muhammed aleyhisselâmın nûru, Âdem aleyhisselâmdan itibâren temiz babalardan ve temiz analardan geçerek gelmiştir. Kur’ân-ı kerîmde Şu’ârâ sûresi 219. âyetinde meâlen; “Sen, yâni senin nûrun, hep secde edenlerden...

Devamını Okuyun...

Doğumu

Muhammed aleyhisselâm Hicret’ten 53 sene evvel Rebîulevvel ayının on ikinci Pazartesi gecesi sabaha karşı Mekke’nin Haşimoğulları mahallesinde, Safâ Tepesi yakınında bir evde doğdu. Bu gün, Mîlâdî takvime göre...

Devamını Okuyun...

İsimleri ve künyeleri

Peygamber efendimizin en çok söylenilen ismi “Muhammed”dir. Bu isim, Kur’ân-ı kerîm’de Âl-i İmrân sûresi 144. âyette, Ahzab sûresi 40. âyette, Fetih sûresi 29. âyette ve Muhammed sûresi 22. âyetinde olmak üzere dört...

Devamını Okuyun...

Çocukluğu

Sevgili Peygamberimiz doğduktan sonra dokuz gün kadar annesi Âmine Hâtun tarafından emzirildi. Sonra Ebû Leheb’in câriyesi Süveybe Hâtun onu günlerce emzirdi. O zaman Mekke halkının çocuklarını bir süt annesine vermeleri...

Devamını Okuyun...

Gençliği

Her bakımdan insanların en üstünü olan Muhammed aleyhisselâm, daha gençliğinde Mekke halkı arasında, diğerlerinden farklı olarak, çok sevilmiştir. Güzel ahlâkı, insanlara görülmemiş bir şekilde iyi davranması, sâkinliği...

Devamını Okuyun...

Evlenmesi

Muhammed aleyhisselâm yirmi beş yaşındayken ilk olarak hazret-i Hadîce ile evlendi. Hazret-i Hadîce, Kureyş kabîlesinin Esedoğulları kolundan kırk yaşında ve dul bir hanım idi. Fakat, malı, cemâli, aklı, ilmi, şerefi, nesebi...

Devamını Okuyun...

Peygamberliği

Muhammed aleyhisselâm daha otuz yedi yaşında iken gâibden “Yâ Muhammed” diye nidâ olunduğunu duyardı. Otuz sekiz yaşında iken de bir takım nûrlar görmeye başladı. Bu hâlini sâdece hazret-i Hadîce’ye anlatırdı...

Devamını Okuyun...

Mekke devri

Muhammed aleyhisselâm vahyin bir müddet kesilmesinden sonra yine Hira Dağına çıkmıştı. Dağdan aşağı inerken bir ses duydu. Başını kaldırıp baktığında Cebrâil aleyhisselâmı gördü. Mübârek kalbi çarparak ve ürpererek...

Devamını Okuyun...

Medîne devri

Muhammed aleyhisselâmın ve Eshâb-ı kirâmın Medîne’ye hicretiyle Müslümanlar için yeni bir devir başlamış oldu. Resûlullah efendimizin Mekke’den Medîne’ye hicret etmekte olduğu işitilince, hâdise Medîne’de...

Devamını Okuyun...

Vedâ Haccı

Peygamberimiz Vedâ Haccında Mina’da bulunduğu sırada; “Allah’ın yardımı ve zafer günü gelip insanların Allah’ın dînine akın akın girdiklerini görünce, Rabbini överek, tesbîh et! O’ndan af dile! Çünkü O...

Devamını Okuyun...

Resulullahı tasdik şart

Evet yine cehennemliktir. Çünkü Allah'a inancında samimi değildir. Allahü teâlânın bildirdiğinin hepsine inanmak şarttır, birine inanılmazsa bu iman olur mu hiç? Hac ibadeti henüz farz olmadan önce Resulullah efendimiz...

Devamını Okuyun...

Sen olmasaydın kâinatı yaratmazdım

Sual: Kur’an-ı kerimde, (Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdim), (Rabbinin sana verdiği nimetlerle mecnun değilsin...

Devamını Okuyun...

Âlemlerin rahmet ve uyarıcısı

Kur’an-ı kerim baştan sona kadar Resulullah efendimizi övmektedir. Bu konudaki âyet-i kerimelerden bazılarının mealleri şöyledir...

Devamını Okuyun...

Peygamber efendimizi tanımak

Her Müslüman, Peygamber efendimizin güzellik ve üstünlüklerini ilmi, ihlâsı ve Ona olan sevgisi kadar derece derece görmekte ve anlayabilmektedir...

Devamını Okuyun...

Peygamber efendimizin faziletleri

Mevahib-i ledünniyye ve Mirat-i kâinat kitaplarında bildirilen faziletlerinden bazıları şöyledir...

Devamını Okuyun...

Peygamber efendimizin mucizeleri

Çok mucizesi görülmüştür. Bazılarını bildirelim.
Aşağıdaki yazılar (Mir’at-ı Kâinat) kitabından alınmıştır...

Devamını Okuyun...

Resulullah efendimizin isimleri

Muhammed aleyhisselamın 400’e yakın ismi Mevahib-i ledünniyye'de vardır. Bunlardan bir kısmının manası alfabetik olarak kısaca şöyle...

Devamını Okuyun...

Resulullah sevgisinin önemi

Biz Peygamberimizi çok sevdik de ne yaptık, sizin gibi tanrı mı dedik, tanrının oğlu mu dedik...

Devamını Okuyun...

Peygamber efendimize tâbi olmak

Muhammed aleyhisselama tam ve kusursuz tâbi olabilmek için, Onu tam ve kusursuz sevmek lazımdır...

Devamını Okuyun...

Peygamberlik iddiası zındıklıktır

Peygamber denilen kimselerin, Müslümanlıkla hiç alakaları yoktur. Çünkü Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki...

Devamını Okuyun...

Mirac mucizesi

Ehl-i sünnet âlimleri, sözbirliği ile Miracın hak olduğunu bildiriyorlar...

Devamını Okuyun...

Mucize ve Keramet haktır

Mucizeyi de kerameti de yaratan Allah’tır. Bunu inkâr eden kâfir olur.
Mucize, peygamber olduğunu söyleyen kimsenin...

Devamını Okuyun...

Hilye-i Saadet (Resulullahın görünüşü)

Resulullah efendimizin, görünen bütün uzuvlarının şekli, sıfatları, güzel huyları, tamam hayatı, bütün incelikleriyle, çok geniş ve açık olarak...

Devamını Okuyun...

Peygamber efendimizin ırkı

Sevgili Peygamberimiz Muhammed aleyhisselam, Araptır. Arap, güzel demektir. Mesela, lisan-ı Arap, güzel dil demektir...

Devamını Okuyun...

Resulullahın bütün dedeleri mümindi

Resulullah efendimiz, Hazret-i İbrahim’in soyundan geldiğine göre, Hazret-i İbrahim’in babası Azer de kâfir olduğuna göre...

Devamını Okuyun...

Niçin genel bir bela gelmemektedir

Bunun birkaç sebebi vardır:
1- Peygamber efendimiz, âlemlere rahmet olduğu için genel bir azap verilmiyor...

Devamını Okuyun...

Resulullah gelecekten haber verdi

Allahü teâlâ bildirirse, Resulullah da gaybı, gelecekte olan şeyleri bilir...

Devamını Okuyun...

Peygamber efendimizin şefaati

İmanını muhafaza ederek ölen herkes şefaate kavuşacaktır...

Devamını Okuyun...

Resulullah efendimizi anmak ibadettir

Mevlid, doğum zamanı demektir. Mevlid gecesi, Rebiul-evvel ayının 11. ve 12. günleri arasındaki gecedir...

Devamını Okuyun...

Peygamber efendimiz ve medeniyet

Evet. Resulullah efendimiz günümüzde de bütün dünya milletlerinin, ilim adamlarının, devlet, siyaset...

Devamını Okuyun...

Salevat getirmek

Resulullah sallallahü aleyhi ve sellemin ismini işitenin ömründe bir defa salevat getirmesi farz, okuyunca, yazınca, söyleyince...

Devamını Okuyun...

Hazret-i İsa’nın müjdesi

İsa aleyhisselamdan sonra, bir son Peygamber (aleyhissalatü vesselam) geleceği İncil’de bildirilmişti...

Devamını Okuyun...

Sakal-ı şerifin kıymeti

Allahü teâlânın âlemlere rahmet olarak gönderdiği, (Habibim)buyurduğu O sevgili Peygamberi övmek, (Her istediğini vereceğim)müjdesi ile...

Devamını Okuyun...

Kürsü ne demektir?


O âyetin meali şöyledir:
(Allah ki, Ondan başka ilah yoktur. O hayydır, kayyûmdur. Kendisine ne uyku gelir ne de uyuklama...

Devamını Okuyun...

Resulullaha mahsus hükümler

Peygamber efendimizi bazı hususlarda taklit caiz olmaz. Çünkü sadece Ona ait haram ve farzlar var idi. Bu konuda Mevahib-i Ledünniyye’de buyuruluyor ki...

Devamını Okuyun...

Resulullahın üç vazifesi


O âyetin meali şöyledir:
(Allah ki, Ondan başka ilah yoktur. O hayydır, kayyûmdur. Kendisine ne uyku gelir ne de uyuklama...

Devamını Okuyun...

Namazda Resulullahı övmek

Herkes kendi anladığına göre Kur’an-ı kerimden mânâ çıkarmaya kalkarsa, ortaya insan sayısı kadar din çıkar...

Devamını Okuyun...

Resulullahın çok evlenmesi

Resulullah efendimiz, önce 25 yaşında iken, 40 yaşında dul bir kadın olan Hazret-i Hatice ile evlendi. 25 yıl onunla yaşadı...

Devamını Okuyun...

Nebi ve Resul nedir?

Müslümanlıkla ilgisi olmayan böyle iddialar, dinimizi içten yıkmak isteyen din düşmanlarının taktik ve hilelerindendir...

Devamını Okuyun...

Peygamber efendimizi rüyada görmek

Rüyada Peygamber efendimiz Muhammed aleyhisselamı hakiki şekliyle gören, muhakkak Onu görmüş olur...

Devamını Okuyun...

Kitab-ı mukaddeste Ahmed ismi

Müslümanlıkla ilgisi olmayan böyle iddialar, dinimizi içten yıkmak isteyen din düşmanlarının taktik ve hilelerindendir...

Devamını Okuyun...

Vedâ Hutbesi

Hamd, Allahü teâlâya mahsustur. Ona hamd eder, Ondan bağışlanmak diler ve Ona tevbe ederiz...

Devamını Okuyun...

Resulullah efendimizin vefatı

Resulullah efendimizin, hicretin onbirinci yılı, Safer ayının yirmi yedinci günü, mübarek başı ağrımaya başladı. Kendisinden sonra...

Devamını Okuyun...

Peygamberlerin en üstünü

İkinci yazar, hocasını Peygamber sanan süper bir sapıktır. Peygamber efendimiz bütün peygamberlerden üstün olduğu gibi, onun ümmeti de diğer ümmetlerden üstündür...

Devamını Okuyun...

Seyyidlere hürmet

Elbette hürmet etmek gerekir. Bir kimseyi sevenin, onun sevdiklerini, çocuklarını, torunlarını da sevmesi gerekir...

Devamını Okuyun...

Kelam-ı ilahi

Resulullah'ın “sallallahü aleyhi ve sellem” din hakkındaki her sözü, Kur’ana dayanır. İctihadında yanılabilirse de, öyle kalmaz...

Devamını Okuyun...

Resule tâbi olmak (Resule uyun emri)

Elbette Allahü teâlâ, Hristiyanlığın değişeceğini biliyordu. Bilmeyen ilah olur mu? Hristiyanlık değişince, değişmeyecek olan yeni bir din gönderdi...

Devamını Okuyun...