Orucun maddî ve manevî faydaları

04/04/2023 Salı Köşe yazarı R.A

Orucun, fert bakımından pek çok faydaları bulunduğu gibi, topluma sağladığı çok önemli faydaları da vardır. Oruç, insanların şefkat ve merhamet duygularını geliştirerek, bunun topluma sevgi ve yardım şeklinde yansımasını sağlar.

Oruç tutan kimse, açlığın ne demek olduğunu bizzât tatmış olduğundan, yokluk içinde kıvranan fakîrlerin, kimsesizlerin çektikleri sıkıntıları hisseder, içinde şefkat ve acıma duyguları gelişir. Bunun sonucu olarak da, fakîrlere yardım elini uzatıp sıkıntılarını giderir, toplumun huzûr ve mutluluğuna katkıda bulunur.

Peygamberimizin mübârek hanımı Hazret-i Âişe (radıyallahü anhâ) diyor ki: "Allahü teâlânın Resûlü, üç gün peş peşe karnını doyurmamıştır; isteseydi doyururdu. Lâkin o, yoksulları doyurup kendisi aç kalmayı tercîh ederdi."

Bizim için en güzel örnek olan sevgili Peygamberimiz insanların en cömerdi idi. Ramazân ayında cömertliği doruk noktasına ulaşır, elinde ne varsa yoksullara dağıtırdı.

Eshâb-ı kirâm da, bunu uygularlardı. Hazret-i Ömer'in (radıyallahü anh) halîfeliği zamanında, dokuz ay süren bir kıtlık olmuştu. Hazret-i Ömer (radıyallahü anh), "ihtiyaç sâhipleri bize gelsin" diye halka duyuru yapmış; kendisi de, Müslümânlar bolluğa kavuşuncaya kadar ekmekle beraber zeytinyağından başka katık yemeyeceğine yemîn etmişti.

Orucun, sabır, şükür, nefis terbiyesi gibi diğer ibâdetlerle irtibâtı vardır. Onun için hadîs-i şerîfte, “Her şeyin bir kapısı vardır. İbâdetlerin kapısı ise oruçtur” buyurulmuştur.

“Oruç sabrın, sabır da îmânın yarısıdır” (Ebû Nuaym) hadîs-i şerîfi, oruç tutanın sabırlı olduğunu bildirmektedir.

Sinir sistemimizin vücuttaki yeri çok mühimdir. Dil sinirleri felç olan konuşamaz. Bacaktaki sinirler felç olursa, insan yürüyemez. Sinirimizin bozulması nisbetinde hayâtımız, az veya çok tehlike içindedir. Siniri bozuk kimse huzûrsuz olur, sabredemez. Cemiyetteki kavgaların, cinâyetlerin çoğu sinirli olmaktan, sabredememekten ileri gelmektedir.

Böylece orucun îmândan neş’et ettiği görülmektedir. Îmânlı olan da, îmânının kuvvetine göre suç ve günâh işlemez; sinirine hâkim olur. Oruç tutarak aç kalanın arzûları kırıldığı için, sabretmesi kolay olur. Hadîs-i şerîfte, “Aç duranın idrâki artar, zekâsı açılır” ve “Tefekkür, ibâdetin yarısı, az yemek ise tamâmıdır” buyurulmuştur. (İmâm-ı Gazâlî)

İbâdetlerin faydaları sadece fertlerle sınırlı değildir. Bazı ibâdetler, toplum düzen ve âhengini önemli ölçüde etkiler. Meselâ oruçta bu özellik çok bâriz ve belirgin bir şekilde gözlemlenir. Cemâatle kılınan namazların, sosyal ilişkiler açısından ne kadar önemli etkisi olduğu da ortadadır.

Ramazân ayının manevî atmosferi içinde, farz olan zekâtın yanında, her türlü sadaka ve maddî yardımlaşmanın da zenginleştirdiği bir ihsân ortamında, nice bunalmış insanların sıkıntı ve problemlerine çözüm ve râhatlık sağlandığı herkesin bildiği bir gerçektir.